semrâ kuytul allah’ın hükümlerinin hâkim olmadığı toplumlarda adaleti hakkıyla tesis etmenin imkanı yoktur. adaletin olmadığı yerde ise zulüm olacaktır.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî delinin elinden silâhı al da adalet ve sulh, senden razı olsun!

mevlânâ celâleddîn-i rûmî adalet nedir? her şeyi yerine koymak. zulüm nedir? bir şeyi yerine koymamak, başka yere koymak.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî allah adaleti, herkesi eşiyle çift etmiştir; fili fille, sivrisineği sivrisinekle.

niccolò di bernardo dei machiavelli adalet güçlüden yanadır.

platon adil insan, kendisine zarar verildiğinde bile adaletinden bir şeyler eksilmeyen kişidir.

hüseyin rahmi gürpınar cahiller! boş dediğiniz bu hayatın zulümle, haksızlıkla, adaletsizlikle, ihanetle kötülükle dolu olduğunu görmüyor musunuz?

gulnare leman açtım yüreğimi ben yaprak,yaprak, orda temiz kalbe,taparsın merak, hak diye gezsemde elimde çırak, adalet yerini bulmuyor kardeş.

imran tekin olmayınca adalet yargıç olduk her birimiz

adem uysal adalet vardır, ilahi adalet! torpile rüşvete yeri olmayan, herkesin hakkını savunan, mahkeme-i kübra,

resmiye mümün birinin oğlu kariyer peşinde bütün fırsatlar verildi eline ödüller yağıyor gökten ha bre bu nasıl adalet, susma arkadaş!

ali ercan adaletin bu mu dünya ne yar verdin ne mal dünya kötülerinsin sen dünya iyileri öldüren dünya

ruhsatî adalet kalmadı hep zulüm doldu geçti şu baharın gülleri soldu dünyanın gidişi acayip oldu koyun belli değil, kurt belli değil

vikipedi hastalık ya da sayrılık, beden veya zihinde meydana gelen, rahatsızlık, dert ve görev bozukluğuna yol açan belirli bir anormal duruma verilen isimdir.

abdülkādir geylânî eğer allahü teâlâ senin için fakirlik ve hastalık dilemiş ise, sen de allahü teâlâya fakirlikten ve hastalıktan kurtulman için yalvarırsın. o zaman allahü teâlâ sana razı ve memnun olacağın bir hal verir.

vishnu sharma / beydeba ateşin, borcun, hastalığın ve düşmanın küçüğü yoktur.

aysel kavas vejetaryenlerin kalp ve kanser gibi hastalıklara hayvansal gıdaları yiyen kişilerden daha seyrek yakalandıkları ve daha uzun yaşadıkları da bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

john alexander mcdougall kral, kraliçeler gibi yemek her zaman insanları hasta etmiştir.

emine leman şenkan / leman sam tüm insanlar etyemez olsaydı, dünya'da savaşlar, şiddet, iklim değişikliği, açlık, cinayet ve çeşitli hastalıklar olmazdı.

johann wolfgang von goethe hastalıklı bir topluma uyum sağlamak demek, sağlıklı olmak demek değildir.

fyodor mihayloviç dostoyevski ben hasta bir adamım... gösterişsiz, içi hınçla dolu bir adamım ben. sanıyorum, karaciğerimden hastayım. doğrusunu isterseniz, ne hastalığımdan anladığım var, ne de neremin ağrıdığını tam olarak biliyorum.

fyodor mihayloviç dostoyevski baylar, yemin ederim, her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır; hem de tam anlamıyla, gerçek bir hastalık.

ebû ca‘fer (ebü’l-abbâs) abdullāh el-me’mûn bin hârûn er-reşîd arkadaş üç çeşittir: birincisi gıda gibidir. zaruridir, ona her zaman ihtiyaç duyulur. diğeri ilaç gibidir. gerektiği vakit ihtiyaç duyulur. üçüncüsü ise hastalık gibidir. kendisine asla ihtiyaç duyulmaz.

friedrich wilhelm nietzsche kiminin yalnızlığı hastanın kaçışıdır; kiminin yalnızlığıysa, hastalardan kaçıştır.

chandra mohan jain / osho geçmiş, insanda bir bölünme yarattı. her insanın içinde sürekli devam eden bir sivil savaş vardır. eğer huzurlu hissetmiyorsan, bunun sebebi kişisel değildir. hastalık toplumsaldır.

hrant dink kendi kimliğini ötekinin varlığına göre konumlamak hastalıktır. kimliğini yaşatabilmek için sana bir düşman gerekiyorsa, senin kimliğin hastalıktır.

fahrettin cüreklibatır / cüneyt arkın bir doktor olarak onları anlıyorum. bu bir hastalıktır. sanat adına eşcinselliği meşrulaştırmak doğru değil. bu halk böyle şeyler istemez. 100 kişiye sorsanız belki içinden bir kişi olumlu bakabilir.

allan stewart konigsberg / woody allen hayat cinsellikle bulaşan, başbelası, ölümcül bir hastalıktır.

helmut heinrich waldemar schmidt istihbarat teşkilatları zavallıdırlar. iki psikolojik hastalıktan mustariplerdir. .......

mustafa islamoğlu homoseksüellik masum bir cinsel tercih değildir, bir hastalıktır. içgüdülerin hastalanmasıdır. her hastalık gibi tedavisi vardır ve tedavi edilmelidir. homoseksüelliği savunmak, hastalığı savunmak kadar abes ve çirkindir.

selma aliye bostancı / selma aliye kavaf ben eşcinselliğin biyolojik bir bozukluk, bir hastalık olduğuna inanıyorum. tedavi edilmesi gereken bir şey bence.

bertrand arthur william russell ben dine hastalık olarak bakıyorum. insan ırkı için adı konmamış bir sefaletin kaynağı.

turan dursun hiçbir hastalık; ne bir kanser, ne aids, ne falandır, filandır, hiçbir hastalığın korkunçluğu, hiçbir felaketin korkunçluğu, o dinden gelen korkunçluk kadar korkunç gelmedi bana. ve o dakikadan başlayarak hemen savaşa giriştim...

abdullah öcalan islam inancı bir hastalık.

françois marie arouet / voltaire batıl inanç ve bilgisizlikten oluşan fanatizm, bütün asırlar boyunca bir hastalık olmuştur.

john zerzan kanser, kalp damarlarının tıkanması, kansızlık, diş hastalıkları ve ruhsal bozukluklar, tarımın musibetlerinden yalnızca birkaçıdır.

kâzım koyuncu çok fiyakalı bir hastalığa yakalandım baba...

loreena isabel irene mckennitt merakına müsamaha göster, onu besle; çünkü o, seni hayata bağlı tutacak. hayatın, senin kontrolünde olsun ve unvan hastalığına kapılma. tavır alma ve hiçbir şeyi hakkınmış diye, kabullenme.

antoine marie jean-baptiste roger / antoine marie jean-baptiste roger, comte de saint-exupéry / antoine de saint-exupéry savaş bir macera değildir, bir hastalıktır. bir tifüs gibi.

ayfer tunç hepimiz hastayız. hasta bir dünyanın hasta insanlarıyız.

hipokrat hastalıklar için iki şeyi alışkanlık haline getir: yardım et veya en azından zararlı olanı yapma.

sezgin özbay hepimiz hastayız

abraham harold maslow hastalık, belirtilerin var olması mı demektir? ben hastalığın, var olması gereken belirtilerin ortaya çıkmaması durumu olduğunu savunuyorum.

sami zan aşk hayatta her yaşta insana musallat olan bir hastalıktır.

ebû hanîfe nu‘mân bin sâbit bin zûtâ bin mâh şiddetli bir hastalığa yakalanır veya feci bir kaza veya belaya uğrarsa, gizli veya açık: “ya rabbi, bana bu belayı neden verdin?” diye şikayetçi olmaz. tersine hastalığa, belaya ve kazaya rağmen allahü teâlâyı anar ve şükreder.

arno gruen gerçek dünyada insani değerlerin yitimine katlanamayanlar "deli" kabul edilirken insani köklerinden kopmuş olanlar "normal" olarak onay bulur. ancak bir insanın "gerçekle ilişkisi" ruhsal hastalığını ya da sağlıklığını saptamak için tek ölçüt değildir.

muhsin ertuğrul kötümserlik kanserden daha tehlikeli bir hastalıktır.

joseph aloisius ratzinger / papa xvı. benedictus / papa benedikt bulaşıcı hastalık problemini çözmek için prezervatif kullanımını artırmaya çalışmak sadece teknik açıdan yetersiz değil, aynı zamanda ve her şeyin üstünde ahlaki açıdan kabul edilemez.

albert camus aşk, akıllı aptal demeden tüm insanlara bulaşan bir hastalıktır.

yusuf has hacib beylik hastalığının ilacı akıl ve bilgidir.

tahir musa ceylan akıl hastalarını toplumun sağlıklı en alt grubu taşır, çünkü ancak o toplumsal katmanda hastaların toplumsal yarar/maliyet oranı makul bir düzeye ulaşır.

alexis carrel dünyanın hiçbir devresinde çağımızda olduğu kadar akıl hastaneleri dolup taşmamıştır.

alfred de vigny şiir, bir akıl hastalığıdır.

kadir mısıroğlu mantık, muhakeme terk etmiş türkiye'yi. türkiye bir açık hava tımarhanesi. 10.000 gencimiz bir futbolcuyu karşılamaya havaalanına gidiyorsa, sosyologlar durup düşünmeliler. bir hastalık var. yüz binlerce adam stada para verip giriyor.

priya nath karar / swami sri yukteswar giri hayal gücü, hastalığa olduğu kadar şifaya da açılan bir kapıdır. hasta olduğunuzda bile, hastalığın gerçekliğine inanmayın; istenmeyen bir ziyaretçi, sonunda kaçacaktır!

aeschylus / eschyle / aiskhylos / eshilos dostlarından kuşkulanmak, başa geçenlere özgü bir hastalıktır.

abdullah öcalan iktidar bulaşıcı bir hastalığa benzetilerek de daha iyi anlaşılabilir.

jared mason diamond işin tuhaf tarafı bizim salgın hastalıklarımızın çoğunun nedeni olan mikropların büyük bir kısmı artık neredeyse yalnızca insanlarda görülür.

alfred adler yıkayıp temizleme hastalığına kadınlarda alabildiğine sık rastlanır.

nejat uygur benim cephem sahne. ben tiyatronun bir neferiyim. asker hastalıktan ölmez; kurşunla ölür. ben de cephede yani sahnede alkışlarla ve alkışların arasında ölmek istiyorum.

george jacob holyoake çılgınlık kendisinde bilgeliği yakalamanın güç olduğu bulaşıcı bir hastalıktır.

erich seligmann fromm bilmek ve hala bilmediğimizi düşünmek en yüce marifettir. bilmemek ve buna rağmen bildiğimizi düşünmek bir hastalıktır.

erich seligmann fromm bütün ağır psikolojik hastalıkların temelinde narsisizm yatar.

mahmut ustaosmanoğlu bedeni hastalık belli olur ama ruhi hastalık gizlidir.

mehmet ufuk uras kâmil insan olmak kolay değil.

mehmet ufuk uras olgusal bilgiyi hakaret zanneden, eleştiriyi karalama kabul eden fikri zemin içler acısı gerçekten.

mehmet ufuk uras yıllardır başörtüsünün "siyasal simge" olduğunu ve yasaklanması gerektiğini savunan faşist cahiller güruhu üzerlerindeki takım elbiselerin cizvit papazlarının kıyafetinden geldigini biliyorlar mıydı?

mehmet ufuk uras türkiye'nin en cahil kesiminin kemalistler olduğunu düşünüyorum. kendilerinden çok eminler ve kendilerini hiç geliştirmiyorlar. işin ilginç yanı kemalistler mustafa kemal'i de hiç bilmiyor.

mehmet ufuk uras neye inanırsanız inanın yeter ki bilerek inanın. aklı başında insanlar zaten bunun farkında da, içi boş teneke gibi sesi çok çıkanların çoğu zaten cahiliye takımından.

mehmet ufuk uras önerdiğim hiç bir kitabı da okumayın, bildiklerinizle yetinmeye devam edin, soru da sormayın. tamam, peki pes ettim, cahil de demiyorum, bu dünyada sizden zekisi de yok, kabul ediyorum. oldu mu?

mehmet ufuk uras sizin gibi düşünmeyenlerle de diyalog önemli. belki ortak noktalar buluruz. bu tahammülsüzlükle bir arada yaşamı nasıl sağlayacağız? kendi kendine konuşana deli diyorlar. yoksa toplumca delirdik mi nedir?

eşref otuz yıldan beri biz kestik ümidi selâmetten, rezaletle çekilmek üzereyiz artık hükümetten. gelir elbet nakise şanına millet hakir oldu, silik beşlik gibi düştükçe düştü kadr-ü kıymetten.

gülgün türkoğlu doğal genetik arşiv bozuldu; çünkü, lulu ve nana bu geni kendi çocuklarına da susturulmuş olarak aktaracaklar. deli dâhi he jiankui, tarihe imza attığını çok iyi biliyordu.

gülten akın cankoçak aydınlığım deliyim rüzgârlıyım günaydın kaysıyı sallayan yele kurtulan dirilen kişiye günaydın

gülgün türkoğlu akıl, yaptığı işte tanınmadığında zihin yerine kullanılan bir sözcüktür.

gülgün türkoğlu zekâ ise tezkiye edilmiş akıldır: filtre edilmiş, temizlenmiş, saflaşmış, fazlalıklarından kurtulmuş. an’da bulunan yetimiz zekâmızdır.

gülgün türkoğlu zihin ise zamandadır, gürültücüdür, taklitçidir, depolar, anılarda yaşar.

gülten akın cankoçak toplaşır da yeşil durgun suların başında göğe bakarlar onulmaz bakışlarla ve bir kara bulut evlere değip boşalınca yürüyüp giderler akılları ayaklarında

gülgün türkoğlu cahil, yobaz bir güruh, yurttaşlık bilincinden ümmet bilincine hamle yapıyor. tam da senin öngördüğün gibi. emevi dölü muaviye’ye hazret diyen bu yarasalar, biz kadınları evlere kapatmak istiyor.

gülten akın cankoçak büyü de baban sana büyü de yokluklar alacak

yol tv gdo’nun bilinmeyenleri atarlı tutarlı - süleyman karan | gülgün türkoğlu

gülgün türkoğlu felsefi olarak kötülük ilk etapta iyilik ile bağıntılıdır. içsel, zorunlu bağlantıları nedeni ile kötülük var olmak zorundadır; yoksa iyilikten söz edilemezdi.

gülgün türkoğlu iyilik bir tamlık durumudur, haz duygusunun olumlanması demek değildir. kötü, evrimini henüz tamamlamamış, kemaline henüz ulaşamamış yarım iyilik hâlidir. irade/istenç kötü olanı isteyemez, kendisi için iyi olanı ister. kötü olan da, kendisi için iyi olanı ister.

gülten akın cankoçak ah, kimselerin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya

gülgün türkoğlu hızla yuvarlanıyoruz gibi bir duygu içindeyim. anlama kapasitemiz çok düştü. felsefe doktorası yapmış insanlar, iki sayfalık yazının ana fikrini, temel argümanını anlayamıyorlar. okuduğunu anlayan çok az.

gülgün türkoğlu yarılmış, şizoid kişilikler olarak dolanıyoruz.

gülgün türkoğlu çalma çırpma haberlerinden bıktık ama binlerce yıllık bilgeliği, emeği; daha fazla para, daha fazla takipçi uğruna kendi emeğimizmişçesine satıyor, satıyoruz.

vikipedi namus, birçok oryantal toplumlarda saygı ve sevginin yanında, özellikle aile içindeki otorite ilişkileri için merkez değerlerden birisi. özellikle türkçedeki anlamı, islam ile bağlantısı olan cinsellik kurallarına da değinir.

marquis de sade ey kanun koyucular, suçların sayısını azaltmak istiyorsanız, omuzlara daha az namus lekesi, daha az damga basmalısınız!

haldun taner bu dünyada namuslu insaniyetli oldun mu alaya alınıyorsun. zorba, katil oldun mu saygı, itibar görüyorsun.

jean de la fontaine namuslu birisini aldatmak kadar kolay bir şey yoktur.

rıza nur karımdan şu mektubu aldım: ‘ben burada kendime bir hayat arkadaşı buldum. bunu başkasından duyarak üzülmene imkân bırakmıyorum.’ namussuz karı! sonunda bana boynuz da taktı. galiba bu işte m. kemal’in ve ismet’in (inönü) de parmağı var.

mûsâ kâzım karabekir hâkimiyet-i milliye’de fâlih rıfkı, nâmussuzca yine fırkaya taarruzla, şöyle diyor: “.......” namussuz herif, kürt meselesinden, fırka teşekkülünden aylarca evvel hükümet haberdar iken, isyan mıntıkasındaki valilere bile haber vermediği sabit iken, .......

turan dursun 'namus', arapça sözcük olarak da çok eski. ve çok çeşitli anlamları içermekte. bunların içinde 'para' ('dinar') da var. demek ki, dünyamızın 'paralı' egemenleri de, eskiden beri 'namuslu' sayılmışlar. bizim bildiğimiz anlamıyla ne denli 'namussuz' olurlarsa olsunlar.

timurtaş uçar namussuzluk demektir laiklik.

charles louis de secondat, baron de la brède et de montesquieu ayrı ayrı birer ahlaksız yaratık olan insanlar, toplu oldukları zaman namuslu kişiler olurlar.

adolf hitler güven, hükûmetin ve yönetimin namuslu, çıkar düşüncelerinden uzak olduğu hakkında halka samimi ve sarsılmaz bir izlenim verilerek kazanılır.

napoléon bonaparte insanları yücelten iki büyük meziyet vardır: erkeğin cesur kadının namuslu olması. bu iki meziyetin yanında ....... işte türkler bu meziyetlere ve fazilete sahip kahramanlardır. bundan dolayıdır ki türkler öldürülebilir, lakin mağlup edilemezler.

louis marie-julien viaud / pierre loti türkler doğunun en temiz, en dürüst, en namuslu milletidir.

william martin bütün milletler arasında en namuslu ve dostluk kurmada tereddüt edilmeyecek olan yalnızca türklerdir. henüz yabancı tesiri altında kalmamış olan bir köye gidecek olursanız; gerçek misafirperverliğin ne demek olduğunu orada görüp öğrenirsiniz.

charles stuart mcfarlane on ulusun, on yiğit adamının gücü tek bir kimsede toplansa yine bir türk'e bedel olmaz. türklerin en çok konuştuğu şey savaştır, zaferdir. eğlenceleri ise attır, silahtır. türklerin doğrulukları ve namuslulukları ne kadar övülse yeridir.

yaşar nuri öztürk bugün de türkiye'nin en hayati meselesi namuslu adam meselesidir. türkiye'nin bütün badirelerinin başında namussuzluk belası vardır.

mustafa kemal cumhuriyet idaresi faziletli ve namuslu insanlar yetiştirir. sultanlık, korkuya ve tehdide dayandığı için korkak, alçak, sefil ve rezil insanlar yetiştirir. aradaki fark bunlardan ibarettir.

mustafa ismet inönü arkadaşlar, eğer bir memlekette, namus sahipleri de en az kötü insanlar, fesatçılar kadar sabırlı olmazsa, o memleket mutlaka batar.

varvari ali paşa / varvar ali paşa beni allah’ın emrine karşı çıkmayıp da namusunu koruduğum için mi katledeceksin pezevenk?

malcolm little / el-hacc mâlik el-şahbâz / malcolm x işleri tıkırında giden dışarıdaki o 'namusu-bütünler' içeri girip çıkmış birisine burun kıvırıp geçerler. ama o 'namusu-bütünler' bir bataklığa saplansalar, içeri girip çıkmış birisi onlara daha onurlu davranır.

ziya hurşit hürriyetsiz bir memlekette yaşamaktansa namusuyla ölmek daha hayırlıdır. gidiyorum işte. hadi allah'a ısmarladık.

hasan karakaya önceki günkü oylama; bir anlamda “orospu”ların “namus dersi” vermesine benzemiştir ki; türkiye’nin “orospu”lardan alacağı “namus dersi”ne ihtiyacı yoktur! gerekirse, bir “one minute” de onlara çekeriz!

pınar selek yani kadın için namus, kapatılma anlamına geliyor, baskı anlamına geliyor, dayak anlamına geliyor, hep kendini kasması anlamına geliyor.

hüseyin nihal atsız fahişeler vardır, namustan bahseder. kanaatini ve kalemini satmışlar vardır, vicdandan dem vuru. vurguncular vardır, ağızlarından fazilet sözü düşmez. ....... bazı iyi niyet sahipleri de bunların hepsine inanır. gel de bu insanların arasında huzur içinde yaşa.

alexander pope namuslu bir adam, tanrı'nın en soylu eseridir.

pınar doğu öfke, nefret, şiddet, kibir ve menfaatten uzak bir sene diliyorum. tutuklu gazetecilerin ve yazarların serbest bırakılmasını, şiddet ve cinsel istismara yönelik hem ceza hukuku hem toplum güvenliği ve sağlığıyla ilgili düzenlemelere gidilmesini diliyorum.

pınar doğu insanın insana, hayvana ve dahi kendine zulmünün bitmesini diliyorum. mücadelenin kuru öfkeden değil, haklılığın verdiği kararlılıktan geçtiğinin anlaşılacağı, ezbere retoriklerin sorgulanacağı, herkesin özeleştiri vereceği bir sene olmasını diliyorum.

pınar doğu tenimi büyüten yaz hurma ve bal bilirdik acıya kalebent ve serin bir düşe uzandığımızda geçmişe derbent

khaled hosseini / halit hüseyni afganistan'da çocuk çok ama çocukluk yok.

pınar doğu ey büyük su! yalnızlığını hatırla zaman biter. tanrı dirilir.

ibrani atasözü anneler, çocukların söyleyemediklerini anlar.

pınar doğu ey cennet! çok mu beklettim seni çünkü en çabuk sözcükler yorulur

johann gottfried herder çocuklar için annenin kalbi mıknatıs, gözleri kutup yıldızı gibidir.

pınar doğu ve melek yeniden haykırdı bir kanat daha bir kanat daha ve binlerce binlerce gül bizi öldürebilir taammüden

victor marie hugo evlatlarını sevmeyen babalar olabilir; ama torununu çıldırasıya sevmeyen dede olamaz.

pınar doğu sevişmek bir körün aynaya bakması sevişmektir kendimizi görebilmenin tek aynası

yevgeniy ivanoviç zamyatin çocuklar en gözü pek filozoflardır. ve gözü pek filozoflar da kaçınılmaz olarak çocuk kalırlar. evet, tıpkı çocuklar gibi durmadan soru sorarlar.

pınar doğu sevişiriz ipekler dökülür sevişiriz ürperir elyazmaları

gazzâlî çocuktaki utanma hâli, ondaki akıl nurunun alametidir.

pınar doğu karanlığı sevişerek unutmadık mı sevişmek değil midir kendimizi görebilmenin tek aynası

arthur schopenhauer her çocuk bir bakıma bir dahi ve her dahi bir bakıma bir çocuktur.

pınar doğu kerem sana göre biçer kendini uzun bir kumaş misali sana göre seçer rengini ki sen hangi kalbe cinaslısın

yalçın küçük insanlar uygar oldukları müddetçe en güzel soruları soramazlar, çocuk oldukları müddetçe en güzel sorulara koşarlar, kafalarında menedici bir kural veya sansür yoktur.

pınar doğu gül yutmaz nazarlarla süzdüğü dünya hâlâ okuyordu güz yıllık ağıdını

albert einstein dünyada bir tane dahi çocuk mutsuz olduğu sürece, büyük icatlar ve ilerlemeler yoktur.

pınar doğu her acının şimdiki zamanındayız insan bir şiirden başka nereye gidebilir ki?

ömer zülfü livanelioğlu / zülfü livaneli aşk denilen şey,çocuk yapmakla sonuçlanması gereken bir kandırmaca mı gerçekten?

pınar doğu usanır bir gün herkes hep kendine uğramaktan nereye giderse gitsin hep aynı dağı taşımaktan

josé mauro de vasconcelos çocuk yüreği unutur ama affetmez.

pınar doğu gülün açması devrim ise ne kadar sürer olgunluğu

orhan kemal yığınla çocuk yapıp sokağa salıvermek hüner değildi. hüner, az ama öz çocuk yapmak, geleceklerini düşünmekti. yoksa köpeklerin de artlarında sürü sürü enikleri vardı.

alexis carrel kadınlar; doktor, avukat ya da öğretmen olmak için değil, kendi çocuklarını üstün nitelikli insanlar haline getirmek için yüksek eğitim görmelidirler.

alexis carrel çocuklar, anne ve babalarının kötü örnekleriyle bozulmaya devam ettikçe yeni bir dünya kurulamaz.

alexis carrel kadın yeniden doğal görevine getirilmelidir. bu görev ise, yalnız çocuk yapmak değil, fakat aynı zamanda çocuklarını yetiştirmektir.

melisa gürpınar her sözün iklimi başka her bakışın büyüsü ayrı, belki bunun için sığmıyor iki kişi artık bir tek dünyaya.

bahar gerçek doğru hayatın şiddetine rağmen güzel yaşamak

bahar gerçek doğru sezgiler, duru görü ve uyanış

bahar gerçek doğru toplumun kadına dayattığı baskı ve yaşamın içindeki kısıtlayıcı beklentiler; eğitim ve entelektüel birikiminden bağımsız olarak ne y ....... a. her an kırılabilecek o incecik buzun üzerinde yürümek; cesaret, biraz akıl tutulması ve farklı olmayı gerektiriyor.

saffet murat tura bilinci psikolojik bir problem gibi değil de bir doğa olayı olarak ele aldığımızda bilinç gerçekten zor problemdir.

saffet murat tura bilinci bir doğa olayı değil de illa ki dünyevilik çerçevesinde konuşacaksak daha anlamlı konular var bence. ideolojik bilinç, milli şuur, sınıf bilinci, müslümanlık bilinci gibi. belki buradan gitmekte yarar olabilir.

saffet murat tura nereden bakarsak bakalım bilinç henüz çözemediğimiz derin bir problem.

saffet murat tura ne kadar zayıf olursa olsun bilinç tek şansımızdır ne de olsa.

saffet murat tura bazı dillerde bilinçle vicdan aynı kelimedir. ahlakın otomatik, kuralcı, genelleştirici yapısı karşısında vicdan belli bir farkındalığa dayanır.

saffet murat tura eski bir yazımda “ahlak bir vicdan tembelliğidir” demiştim. vicdanın koşulu olarak da bilinçten söz edebiliriz. bilinçsiz bir varlığın vicdanından da söz edilemez ne de olsa.

tuğçe ısıyel önce ruhsal devrim!

tuğçe ısıyel tanrılarınızı insanlaştırın. ve sonra onlarla yeniden tanışın, daha insani deneyimler için...

tuğçe ısıyel insanlar sevilmek için kusurlarını gizleme gereği duyarlar. paradoksa bakın ki aslında kimse zaaflarına, zayıf anlarına, hatalarına tanık olmadığı birini gerçekten sevemez.

tuğçe ısıyel ben bilmem, bilinçdışım bilir.

tuğçe ısıyel “aile”, içinde faşizmin, deliliğin mayalandığı yerlerden biri. “aile saadeti” ise çoğu zaman bir fantezi. ailenin kutsallığına(!) saadet yoluyla anlam katma çabası.

tuğçe ısıyel bence ailelerin değil bireylerin saadeti olabilir. ve evet bu durum aile de dahil tüm sistemleri etkileyebilir.

pınar çoban sorun kadınların vücut geliştirme yapmaları değil onu da yapabiliyor olmalarıdır.

yavuz dizdar ilim ya da bilimde tek dogma vardır, o da düşüncelerin değişime açık olduğudur. bununla birlikte düşünce değişikliği nadiren çok kolay gerçekleşir, çünkü öncesinde yerleşmiş olan düşünce dogmayla sonuçlanır.

yavuz dizdar tıp mevcut bilgileri tartmak gereksinimi duymadan kabul eder, bütün iş bilginin iyi pazarlanmasıdır. yeni konum bir süre sonra dogmalaşır, hızlanan yaşam gözlem aralığını daha fazla daraltır, saptama şansı iyice azalmaya başlar.

yavuz dizdar bilim bu şekilde ilerler; var olanın sorgulanması, dinleyip, akılcı bulunup denenmesi.

tdk şeref isim arapça şeref

  1. isim başkasının, birine gösterdiği saygının dayandığı kişisel değer, onur
  2. toplumca benimsenmiş iyi şöhret

safvet nesîbe düşme didim dahi bir derde gönül âh sana yine düşdün yeni bir derde kim eyvâh sana bağlayup zülfi ile bu gice muhkem duydum eski dîvâne didi ey gönül ol mâh sana

osman pamukoğlu siz ülkenin şerefini koruyun. o sizin geleceğinizi korur.

hatice nakiye sana kerîmem kerem dâye-i izz ü ni’am senden ümîdim bu dem olmayasın bed-nihâd

falih rıfkı atay kolay şöhret, güç sanatın şerefini daima kıskanmıştır.

mehrengiz resapur - çev : haşim hüsrevşahi kırbaç! kır… baç kır… kah kah güldü ruh açtı çalınmış tan başını ufka koydu düzlemine ışığın… yuvarlandı.

osman bin affan namus ve şerefinizi koruyun ki, allah da sizin namus ve şerefinizi korusun.

hale koray mermeri aşınmış şadırvanlar gibi yoruldu belleğim belleğim, uçurtması çözük bir çocuk menzile varamayan yolcusu sonsuzluğun fakat yüreğim, henüz onsekizinde çehizi dürülü utangaç kızı umudun

edip yüksel kullandığı ilaçtan telefona kadar her şey gavur malı ama "bizim şeref, namus, vatan ve bayrak var" diyor. reayanın şerefi ve namusu olur mu?

hale koray şimdi sormanın alemi ne “niye? ” tek bir tüy kaldı ellerimde maat'in büyüsünden geriye

italyan atasözü kartal için bir güvercini mağlup etmek bir şeref değildir.

neşe ersoy kızıl karlar yağar kanıma ateşten narlar binlerce eyvah kopar içimden can bu! .. bir yürek, bir çıkmaz sokak kim taşır hasreti koynunda böyle kim yüreğini zincire vurup girilmez yollarına düşer de yasaklarına adanır, söyle kim? ..

alfred de vigny şeref, görevin şiiridir.

neşe ersoy geceye seni giydiriyorum gökkuşağına beyazı bakışım buharlaşıyor düşlerimden taşan deli dalga saçmaları sen aşk, ben...

marcus tullius cicero şeref ve doğruluk adaletin temelidir.

neşe ersoy sahipsiz bir bulutum vurabilir mi dünya sesimi eridikçe artıyorum değmiyor ki ateş tutulmaya çatlıyor düşümün sırça sarayı kör, sağır, dilsiz ve tensiz erdemim ben

tacitus şan ve şeref arzusu en iyi bir insanı bile herhangi bir tutkudan daha fazla bir süre düşüncelerinden ayıramaz.

neşe ersoy bu aşk, bu dünyaya fazla mı geldi kader oyununu önüme serdi bana sensizliği dert diye verdi tanrıya nasıl da kızgınım bilsen

kızılderili atasözü fakir olmak, şerefsiz olmaktan daha küçük bir meseledir.

neşe ersoy hani bir an var yüreğine sığmaz da duygular, belleğine yükselir birikir dilden dökülmek ister de dökülemez,

ahmet kaya benim türkiye'de yaşayan 64 milyon insana şerefsiz dediğimi söylediler. ben, hiçbir halka, halklara asla şerefsiz lafını kullanmadım. ben sadece kürt kimliğimden dolayı beni linç etmek isteyen namussuzlara, haysiyetsizlere burada bir kez daha şerefsiz diyorum.

sevecen tunç hey çocuk! deli dolu serüvenci elveda, diyemiyorum yaş on yedi!

tacitus şerefli bir ölüm şerefsiz bir ömürden daha iyidir.

nevra çağlayan bazen köroğlu olduk yiğitlendik karacaoğlan gibi sevdalandık bazen bir deli fişek bazen nazenin bazen söğüt dalı salkım saçak

tunalı hilmi bey eğer bu hilmi şerefsiz ise ona ikiden biri düşer... rovelver'i çeker ve beynine bir kurşun sıkar... eğer bunu ....... eğer şerefsiz denilen o hilmi bunu yapmazsa, meclis onu kulağından tutar, kaldırır, fırlatır atar... eğer atmazsa meclis şerefsiz olur.

gülümser çankaya buğday taneleri yüreğim sana birikiyor savruldukça yeryüzü bir deli çimen yakıyor yanaklarımı

rudolf walter richard heß / rudolf walter richard hess ben bir ilke olarak, bir insanın şerefinin başka bir insanın sözleri ya da eylemleri ile zedelenmeyeceği düşüncesindeyim. bir insanın şerefi ancak kendi şerefsiz davranışlarıyla lekelenebilir.

gülümser çankaya çok sevmiş olmalı çok kırılır şizofren sırlarla sürüp gider ayna

hasan celal güzel bir subay halkın akşama kadar çalışıp halkın vergileriyle alınan silahları halkın göğsüne çevirip, darbe yapar, siyasete müdahale ederse, artık o bir subay değildir. o şerefsiz ve alçaktır.

gülümser çankaya önce göğüs kıllarına sürdüm yüzümü kiraz çekirdeği göğüs uçlarına sonra

vikipedi hak; herhangi bir varlığın, kanunî veya ahlakî gerekçelerle, sahip olması veya yapabilmesi olağan şeyler.

şükran kurdakul silahlar doğanın yüreğini arıyor durmadan, bu kan kokusunun ürettiği soruları benden sor

t24 cinsel haklarınızı biliyor musunuz?

zeliha bekoğlu onca aşk arasından bula bula seni buldum kana kana sana kandım ne yapsan hak

kahraman tazeoğlu küfrü bile hak etmeyecek insanlara şiirler yazıyoruz.

mevlüde demir saçlarını sordum onun kardan beyaz ak dediler ağlıyorum hallerine ona herşey hak dediler

sinan adıyaman ne kimsenin propagandasını yaptık ne de suç işledik. yaşam hakkını savunduk. bir açıklama yaparken tek kaygımız birilerinin rahatsız olup olmaması değil doğru olup olmadığıdır.

seçil karagöz hak etmeseler de selamlaşmayı kesemiyorum!

şeyhmus gökalp insan yaşamını koruma, silahlı çatışma ortamlarında hekimlerin evrensel tutumunu kapsamaktadır. vazgeçilemez, ertelenemez olan; onurlu ve sağlıklı bir yaşam hakkıdır.

canan güleşin hak yiyenin hakkını, elbet birgün,verir hak cezasını hak eden sonunda alır kendi farkını... haksızlığa uğrayan, bilir dürüstlüğün şartını.. hak verir elbet birgün haksızın belasını...

füsun sayek biz hekimiz. dünyayı daha yaşanılır bir yer yapmayı sorumluluk olarak görüyoruz. barış yoksa şiddet egemense sağlıklı olmak yalnızca bir avuç tacirin hakkıdır.

sema develi hıdır hasta son nefeste sana sorsak çare aspirinle çayda madem öyle ne işin var hastanede çekapta e şerefsiz bi kerede sen içte terle olmaz efendi hıdırın hakkını hıdıra ödee

eduardo germán maría hughes galeano her toplum hak ettiği suçlulara sahiptir.

nüzhet erman sonracığıma - hak diye - hak diye haklar yenince - yenmese daha iyi

stefan zweig insanın elinde kalan tek hak, canı istediği biçimde gebermektir... bunun için de yabancıların yardımına ihtiyaç duymamaktır.

ilknur tatar kırılmış ilk sosyalist kadın şair, yaşar nezihe bükülmez mi?

john ronald reuel tolkien yaşayanların bir çoğu ölümü hak ediyor ve ölenlerin bir kısmı da yaşamayı hak ediyor. yaşamı onlara verebilir misin? o halde hak, hukuk adına ölüm buyurmakta çok acele etme; çünkü en bilge olanlar bile her şeyin sonunu göremez.

yaşar nezihe bükülmez feryâd ederek ağlar ise çok mu nezîhe düştü yine bir sâhili yok bahr-i melâle

maurice duverger hak terimi çok sayıda karmaşık olguya tekabül eder: bir karışıklığı önlemek adına, başlangıçta, pozitif hak ve doğal hak ayrımı yapmak lazım gelir. pek çok teorisyen ikincisinin varlığını kabul etmez.

yaşar nezihe bükülmez ey işçi… bugün hür yaşamak hakkı seninken patronlar o hakkı senin almışlar elinden.

maurice duverger hak/hukuk kavramı iktidar kavramından ayrılmaz: hakkın bütün tanımları şu ya da bu biçimde toplumsal kısıtlamaya, kamu otoritesine, düzenlenmiş müeyyidelere, yani iktidara atıfta bulunur.

yaşar nezihe bükülmez neş’elerden gam, sürurlardan sefa his eyliyor, kalbi nâşâdı nezihe şadıman etmek de güç!

murray newton rothbard haklar evrensel olabilir, ancak bunların uygulanması yerel olmalıdır.

yaşar nezihe bükülmez lâyık mı bu hicran ile ömrüm keder etsin gelsin melekü’l-mevt beni mahv u heder etsin

thomas more malın mülkün kişisel bir hak olduğu, her şeyin parayla ölçüldüğü bir yerde toplumsal adalet ve rahatlık hiçbir zaman gerçekleşemez.

yaşar nezihe bükülmez gördüğüm günden beri didarını divaneyim, çâre-sâz’ım çare bul, gel derdi bîpâyânıma.

atasözü hak deyince akan sular durur.

cengiz aytmatov insanoğlu yaşadıkça, hak ve doğruluk denen şey de var olacaktır.

yaşar nezihe bükülmez getirmedin iki yıl bir dilim kuru ekmek, senin için çalışırdım hiç usanmazdım biri bu hâli söylese inanmazdım gömüldü makber-i nisyâna altı yıllık emek

can dündar güç hak yaratmaz. insan ancak haklı güce boyun eğmelidir.

yaşar nezihe bükülmez ey gonca iken hâke düşen nazlı çiçekler mahvoldu size verdiğim âh bunca emekler etmez müteselli beni güller kelebekler ağlar sanırım hâlime göklerde melekler

george orwell hak er geç yerini bulacaktır.

allen carr sigara iradeyle değil mantıkla bırakılır.

timothy harold parks - çev : erkal ünal edebî yargılar, ne yazık ki, bir kitabın bir bireyin zihni üzerindeki etkisine dayanır, kitaba içkin ya da kitapta olduğu bilimsel olarak ispat edilebilir bir niteliğe değil.

timothy harold parks - çev : erkal ünal en iyi eleştirmenler bile meramı ıskalayabilir, hele ki sen yeni bir şey yapmışsan. meramı kavrayabilecek eleştirmenler bile uygunsuz bir hâletirûhiyede olabilir.

timothy harold parks - çev : erkal ünal sanattan alınan zevk kesintisiz değildir.

timothy harold parks - çev : erkal ünal gün gelir, bir eleştirmenin algısı ziyadesiyle açıktır, yenilikleri çabucak kavrar, son derece coşkuludur. böylece büsbütün vasat olan bir şeyi beğenir ve elbette över, kendi olumlu hislerini kitaptaki bir nitelikle karıştırır.

timothy harold parks - çev : erkal ünal başka bir gün gelir, canı sıkkındır ve yeniliği algılamaya kapalıdır; eserindeki hususiyeti göremez; ama canının sıkkın olması onu yargıda bulunmaktan alıkoymayacaktır! yani eserini sıkıcı bulmaktan.

timothy harold parks - çev : erkal ünal yerinde edebî hüküm, bulunması zor bir mahlûktur.

timothy harold parks - çev : erkal ünal meşhur eleştirmenin zihnini bir noktada muhakkak bulandıracak yaşlılığın başlamasına ve zihinsel çöküşe rağmen yargılarıyla epey zaman boyunca ciddiye alınmaya devam edecek olmasına değinmiyorum bile.

timothy harold parks - çev : erkal ünal daha da vahimi, sahiden iyi olmayan, şöyle böyle iyi olan kitaplar da ilk okumada gayet iyi gelir. yüzeyseldir, zekice yazılmıştır, eğlencelidir.

timothy harold parks - çev : erkal ünal üstümüze üstümüze bir sürü kitabın geldiği bugün, birçok insanın istediği şey tam da budur: göze çarpan, gözünüze sokulan bir şey; kendini işine adamış üslupçunun uğraşa uğraşa biçim verdiği incelikler değil.

timothy harold parks - çev : erkal ünal gelgelelim, bir ilk okuma böyle bir kitabın sunacağı her şeyi size zaten verecektir. onu bir daha elinize alırsanız sıkılırsınız. bu da genellikle okurları ikinci okumalardan soğutur.

rümeysâ çamdereli kadına yönelik ayrımcılığın yanında kadını baskılayan herangi üretilen söylemlerin islam temelleri dayandırılmasına net bi şekilde karşı çıkmak üzerinden de ortaya çıkıyo aslında bizim söylemlerimiz.

rümeysâ çamdereli bizi işte yeteri kadar müslüman olmamakla suçlayanlarından tutun, işte zâten işte bizi kadınlarımızı yozlaştırmak istiyolar diyenlere kadar negatif yorumlar geliyo.

rümeysâ çamdereli benim en büyük çelişkim müzik yapıyo olmam aslında.

rümeysâ çamdereli herangi bi camiadan herangi bi gruptan herangi bi görüşten bi kadın anne olduktan sonra dışarıya çıkma kamusal alana çıkma kendi hayatını devam ettirme konusunda çok büyük sıkıntılar yaşıyo.

rümeysâ çamdereli daha fazla konuşmaya ve daha fazla anlatmaya ihtiyâcımız var.

zülâl kalkandelen bitkisel beslenerek daha sağlıklı olan insanlar ile etçil hayvanları niye kıyaslıyorsunuz? et ile kanser ilişkisini duymadığınız belli. protein, bitkilerdeki aminoasitlerden gelir. o kadar bilime uzaksınız ki...

jiddu krishnamurti derinlemesine hasta bir topluma uyum sağlamak bir sağlık ölçütü değildir.

şükufezar biz ki saçı uzun, aklı kısa diye erkeklerin alayına hedef olmuş bir taifeyiz. bunun aksine ispat etmeye çalışacağız. erkekliği kadınlığa, kadınlığı erkekliğe tercih etmeyerek çalışarak ve gayret yolunda olacağız.

raşit tükel biz sağlıklı bir toplumu savunduğumuz için barış diyoruz.

funda obuz biz hekimler sağlıklı yaşam koşullarını bozacak her türlü koşullara karşı çıkarız. bu açıklama da bu düşüncelerimizin bir parçasıdır. tüm dünyada savaşların, çatışmalı ortamların olmaması, çocukların sağlıklı olarak büyüyebilmesi en temel dileğimizdir.

ayn rand paranın tüm kötülüklerin kaynağı olduğunu söylüyorsunuz. pek hiç tüm bu paranın kaynağının ne olduğunu sordunuz mu?

anton çehov para da tıpkı votka gibi insanları eksantrik bir hale getirir.

jackie chan para sizi mutlu edemez ama aile ve arkadaşlar sizi mutlu edebilir.

türk atasözü akıl para ile satılmaz.

melodi var öngel iki kişi yâni yan yana yaşamasa bile sınırların olması bikere başta kafada da engeller yaratıyo kafada da ön yargılar yaratıyo.

izzet yasar işte gerçek acı ama gerçek dünya hiçbir zaman akıllanmayacak

winston leonard spencer churchill dünya'da ortalıkta dolaşan bir sürü berbat yalan var. en kötüsüyse yarısının doğru olması.

izzet yasar dünya çapında bilim ve sanat üstünlükleri ne kadar yücelik varsa bize haram

irvine welsh bir kanepeye oturup ağzına berbat şeyler tıkıştırarak beyin uyuşturucu ve ruh çökertici aptal televizyon programları seyretmeyi seç. bir huzur evinde üzerine sıçıp işeyerek çürümeyi, bencil ve kafayı yemiş çocukların için bir utanç kaynağı olmayı seç.

izzet yasar madem ki bu akıl beni kan içinde bırakmış başka akıl peşinde koşuyorum

georg christoph lichtenberg yapabileceğiniz en berbat şey, kara kara düşünüp 'keşke şunu yapsaydım' demektir.

izzet yasar bırak ellerimde atsın esmer yiğit yüreğin artık içtiğimiz rakı yediğimiz kurşun ayrı gitmesin

zülâl kalkandelen içinde yaşadığımız dünya birçok açıdan berbat durumda.

izzet yasar doktor fikret kız kulesinde dans ediyor dans ederken denize dökülüyor enver paşanın canı sıkılıyor haydarpaşanın rütbeleri sökülüyor

valerie jane morris-goodall / jane morris goodall / baroness jane van lawick-goodall / jane goodall sofistike dilimizle ve bütün bu teknolojiyle her şeyi berbat ettik.

izzet yasar akıl fikir sat satabildiğine akıllı roket at atabildiğine yansın şakak erisin ayurt

adnan oktar komünizm berbat bir sistemdir. allahsız, kitapsız, maneviyatsız, ruhsuz, çok çirkin ve acımasız bir sistemdir. stalinist, terörist, komünist anlayış, cinayetin, kanın, ıstırabın, acının, zevksizliğin, pisliğin, rezilliğin, sapıklığın oluk gibi aktığı bir sistemdir.

izzet yasar tanıdım baudelaire'i bedbaht eden melali pınarlarımda kururken beyhude midillilik hali yalandım ısıramadım havladığım hilali

silvio berlusconi hep skandal peşinde koşan, hatta arlanmak bilmeyen berbat bir basın var. italya gibi bir ülkede hükümetin başında olmak gerçekten çok zor iş.

izzet yasar baban bak seni hala nasıl seviyor ruhuna parmak banıyor rahmini kurcalıyor kaderine kakılmış körüklü kavançonun sonu gelmez korkma tükenmez kutlu fücur toprağımızda

jiddu krishnamurti eğer hayatını berbat ettiysen; değiştir onu... bugün değiştir, yarın değil. eğer kararsızsan; neden kararsız olduğunu bul ve kararlı ol. eğer düşünüşün doğru değilse; dosdoğru düşün, tutarlı bir şekilde...

izzet yasar babamın cumhuriyetinde dil oyunları uzun uzun aralarla oynanır asurlu bir kız istanbulda bembeyaz ağlatılabilmiştir bünyesine iğneyle tutturulmuş düşün düşünce uğurlu darbelerle uğurlanır

tacitus kötü bir barış, savaştan daha berbattır.

izzet yasar bilmem ne dersin turgut uyar şiir varsa var ama bu kadar var

fidel alejandro castro ruz diğerleri müthiş derecede zengin olsun diye neden bazıları berbat bir şekilde yoksul olmak zorunda?

türkiye diyânet vakfı islâm ansiklopedisi adâlet العدالة ahlâk, fıkıh ve hadis alanlarında birbirine yakın anlamlarda kullanılan bir terim.

mustafa çağrıcı ahlâk. ferdî ve içtimaî yapıda dirlik ve düzenliği, hakkaniyet ve eşitlik ilkelerine uygun yaşamayı sağlayan ahlâkî erdem. adâlet, “davranış ve hükümde doğru olmak, hakka göre hüküm vermek, eşit olmak, eşit kılmak” gibi mânalara gelen bir masdar-isimdir.

türkiye diyânet vakfı islâm ansiklopedisi ahlâk الأخلاق insanın iyi veya kötü olarak vasıflandırılmasına yol açan mânevî nitelikleri, huyları ve bunların etkisiyle ortaya konan iradeli davranışlar bütünü; bunlarla ilgili ilim dalı.

mustafa çağrıcı câhiliye döneminde ahlâk. islâm öncesinde araplar’ın ahlâk anlayışı hakkındaki kaynaklar, câhiliye şiiri ve atasözleriyle kur’an ve sünnet gibi islâmî belgelerdir. bu kaynaklardan edinilen bilgilere göre câhiliye edebiyatında ahlâk kelimesine rastlanmamaktadır.

mehmet aydın faziletlerin kazanılması, ahlâkî (amelî) kemalin gerçekleşmesi anlamına gelir. insan aklının “bilfiil akıl” olmasıyla da nazarî kemale ulaşılır. her iki kemalin bir araya gelmesi saadetin temin edilmesini sağlar.

pandora - felsefe zaman ve sıkıntı

ahmet turan köksal "talimat gerçekleştirmek" talimat verilir kardeşim, gerçekleşmez. bu kadar da türkçe sıkıntısı olamaz...

murat gökhan bardakçı lisanımızın iki-üç yüz kelime içerisinde sıkışıp kalmadığı zarif zamanlarda “hayvan herif kadını dövüyormuş” denmiş, arkasından da “elleri kırılsın, her tarafı lime lime olsun inşaallah” misâli ağır bir beddua da ilâve edilmiştir!

kerem morgül türkçe öğrenmekte ve konuşmakta güçlük çektiği için maaile memlekete dönerler. ancak türkçe sıkıntısı burada da yakasını bırakmaz ve dersten kalır. lazca ağlar, lazca bağırır, olayı ailesine lazca açıklar.

arti33 fransa’da türkçe sıkıntısı çeken türk çocukları, anadil kursunu tamamladı

rüya salik mehmet erdem'in 'ağlıyor istanbul' yorumunda bir türkçe sıkıntısı sezsem de ('auluyor istanbul' şeklinde söylüyor şarkıyı), tok sesine çok yakıştığını düşündüm.

yavuz bülent bakiler türkiye'de türkçe konusunda gerçekten büyük sıkıntılar içerisindeyiz.

nurşat biçer , ismail çoban , sıddık bakır türkçe öğretimi ile ilgilenen kurumlarla ilgili sorunlar, eğitim öğretim ortamı bağlamındaki yetersizlikler, kullanılan yöntem ve teknikler bakımından yaşanan sıkıntılar, alfabeden kaynaklanan sorunlar, yabancılara türkçe .......

sevgi özel yaşı 40’ın altındaki yazarların kitaplarını okuyorum. gerçekten durum çok sıkıntılı.

sevgi özel evet, kürtçenin talihsiz dönemlerden geçtiğini, bu dili konuşanların türlü sıkıntılar çektiğini biliyoruz. ne acıdır ki türkçe konuşanlar da hep sıkıntı içinde. özellikle dil devrimiyle yenileşen türkçeyi benimseyenler sıkıntı çekmedi mi; çekmiyor mu?

gün gencer tercümanlık yaparken karşılaştığım en büyük sıkıntı, çetrefil hukuk dilini anlayıp türkçeye çevirmek ya da alengirli lâtince karışımı tıbbî terimleri tercüme etmek değil.

seher durgut türkçe’nin bozulduğu ve yozlaştığı gerçeğine dikkat çekmek isteyen türk dili uzmanları, dil bozulmasında ve dilin yozlaşmasında artış olması durumunda ülke olarak sıkıntı yaşanabileceğini ifade ediyor.

ektoraskan sınırlı sayıda sözcük olması birçok kelimenin birden fazla manaya geliyor olması demek. halk arasında "türkçe nereye çekersen oraya gider," denilen durum. bu da öğrenenlere sıkıntı yaratır tabii ki.

özge altun psychedelic sanatı seçmemdeki temel sebep için de var olan bilgilerin hem ruhani hem de yaşadığımız evrenden geliyor olması ve bu bilgilerin birbirleriyle olan mükemmel bağlantısı.

âşık paşa türk diline kimse bakmaz idi, türklere hergiz gönül akmaz idi. türk dahi bilmez idi bu dilleri, ince yolu ol ulu menzilleri.

esrâ okutan aynasız yaşayamamış bir ruh ”giovanni papini”

âşık paşa küçücükten bir yar sevdim ne öptüm ne kucabildim ne meclisinde oturdum ne bir bâde içebildim * gönül olamaz sevmesin çatma kaşını eğmesin ben dilberimin düğmesin ne çözdüm ne açabildim

hâlide onbaşı / halide edib adıvar / hâlide edîb adıvar insanı tekrar, kalp ve fikir cennetine eriştirebilecek tek kudret kadındır.

âşık paşa divaneyim aklım kalmadı serde bir kaşları keman aldı da gitti aşkın deryasına açuben yelken bir kıyas ummana daldı da gitti

büşrâ yurtsever eğer ki insan görmek için bakmayı deneseydi görürdü. lâkin eğri kalp ve eğri akıl hakîkat ve doğrudan ışık almaz. bir aklın ve kalbin doğrudan ve hakîkatten nasipdâr olması için öncelikle kalbiyle aklıyla bedeniyle görmeyi niyet etmesi gerekir.

âşık paşa dünyayı gezdim dolaştım ayrılık gibi dert olmaz tatlı canımdan usandım ayrılık gibi dert olmaz

çağnur öztürk son zamanlarda bir film var ki hepimiz hakkında mutlaka cümleler kuruyoruz. hislerimizi-düşüncelerimizi/hissettirdiklerini-düşündürdüklerini bir an önce birilerine aktarma telaşındayız.

çağnur öztürk bu aktarım yöntemi de elbette yoğun olarak sosyal medya; yoğunluk derecesini daha da artıralım: günahkâr twitter!.. (bir de kim ne demiş diye ekstra bakarsak, kafalarımız tam bir hallaç pamuğuna dönüyor bilgi akışından…)

çağnur öztürk nasıl da önemli bir söz… insan kendini yönetmeyi öğrenmediği, egosunu yönetmeyi öğrenemediği sürece, kendine ve hikâyesine de zarar verecektir.

çağnur öztürk hasılıkelam, bizi artık hayat değil twitter yormaya başladı. linçlerin en büyükleri de burada, her konuda bir yarış ve her yerde en görünür olma telaşı da burada…

oya baydar aymazlık içinde, ülkemizde gün geçtikçe ürkütücü boyutlara varan şiddet, vicdansızlık, ahlâksızlık, acımasızlık, insansızlık, yalancılık, muhbirlik, toplumsal doku çürümesi karşısında dehşete kapılıp “bize ne oldu” diye soruyor, hayıflanıyoruz saf saf.

oya baydar bize bu oldu işte: barış istemek suç, savaş ve ölüme tapınmak erdem oldu. sadece yargıda değil, toplumsal vicdanda da, iyi ve kötü kavramları ters yüz edildi. kin, nefret, düşmanlık en yükseklerden kitlelerin bilincine aşılanır oldu.

zehra çelenk ezilenle, başkalarının acısı, sıkıntısı, gerçekliğiyle mümkün en ağır biçimlerde dalga geçerek mizah yapılır mı?

ramses - çev : sadık türkmen ben, en yüce rabbinizim.

ebü’l-mugīs el-hüseyn bin mansûr el-beyzâvî / hallâc-ı mansûr ene'l-hakk. / ben tanrıyım.

fehmi ilkay çeçen isa mesih hiçbir zaman "ben tanrıyım" demedi...

kemal tuğrul sümer "ben tanrıyım!" diyen kommagene kralı - nemrut dağı

ihramcızâde ilim yayma ben tanrıyım diyen egolu futbolcu: ibrahimoviç / kerem önder

gazete vatan 'ben tanrıyım' deyip 42 kişiye cinsel saldırıda bulundu

ekşi sözlük paralel evrende hepimiz birer tanrıyız

instela hepimiz birer küçük tanrıyız

inci sözlük hepimiz tanrıyız

murat r. taşdemir sürülmüş birer tanrıyız hepimiz. şu an fakirsen, fakir bir tanrı; faişe isen, faişe bir tanrısındır.

nevşah fidan hepimizde kendimizi ve etrafımızı değiştirebilme, isteklerimizi yaratabilme gücü var. aslında hepimiz birer tanrıyız ama bunun farkında değiliz.

barry eugene carter / barry white hepimiz birer tanrıyız, doğanın bütün güçleri yani. biz tahrip edebilir, inşa edebiliriz. biz okyanuslar gibiyiz aynı zamanda yangınlar gibiyiz de.

vekilsizmeclis herşey enerjiyse hepimiz tanrıyız görüşü doğrudur

ayhan a. birlik hepimiz ne tam iyiyiz ne tam kötü. ne meleğiz, ne şeytan. sağ ve sol omuzlarda, kulağımıza fısıldayanlar işte yukardan bizi kolluyorlar bak.

remzi cemil ipekçi birine zenci, birine sarı ırk, diğerine türk, kürt, birine başı bağlı, diğerine başı açık deyip birbirlerini yargılıyor, ayrımlar yapıyorlar. halbuki hepimiz dünyaya aynı geliyoruz; acıkıyor, âşık oluyoruz. hem iyiyiz, hem kötüyüz hem de melek ve şeytanız!

gülçin deniz hepimiz dilsiz şeytanız!

rheim alkadhi hepimiz şeytanız.

yasemin erkent hepimiz meleğiz! | ama sen değilsin!

ankarasinemadernegi hepimiz meleğiz

selim ünlüsoy hepimiz birer meleğiz.

neslihan acu hepimiz meleğiz aslında ama ah şu rating canavarı!

biguddi hepimiz meleğiz! birbirinden şık modelleriyle kendinizi bir melek gibi hissetmek için victoria’s secret iş başında!

mahmut mazhar alanson hepimiz meleğiz ve birbibimizi seviyoruz.

damla akkas / damla akkaş aslında hepimiz birer kuşuz. ruhumuz yarı tutsak. ve aslında hepimiz meleğiz…

sebahat bağbars t-e-c-a-v-ü-z-e-d-i-l-e-r-e-k-ö-ld-ü-r-ü-l-d-ü-l-e-r! çünkü o dünyada hepimiz oynuyoruz. hepimiz mutluyuz, hiç birimiz hata yapmıyoruz. hiç birimiz kötü değiliz! hepimiz meleğiz! hepimiz iyi evlat, iyi insanız! çünkü bize en iyi rol yapmak öğretildi!

mevlânâ celâleddîn-i rûmî nice insan suratlı şeytan vardır. binaenaleyh her ele el vermek lâyık değildir.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî sen karanlık, mükedder ve bulanık oldukça bil ki melûn şeytan’la süt kardeşisin!

hanifler zalimle barış mümkün değildir, çünkü onun kalbi inkar üzerine olduğu, bunun sebebi de kibri ve bencilliği olduğu için, barış sağlayacağı ilmen kesin olan ve ayetle bildirilen delilleri inkar eder.

fikret uzun sovyet sosyalizmi bile, zalim ile savaş içinde bir arada yaşayamadığı için, hep zalimle barış içinde yerinde saydığı ve sonunda zalim ile empati kurduğu için yıkılmıştır!

biguddi aklı zehir gibi, tesiri güçlü. hem hayatın ortasında hem düşler aleminin bilinir siması. biguddi kadını fena bi sey!

sami selçuk batılı toplumun kültürel ataları bellidir: kartezyen mantık, locke'çu sağduyu, sokrat'çı ve hume'cu kuşkuculuk, spencer'ci, durkheim'cı, husserl'ci, cuviller'ci önyargısızlık, croce'ci ve sartre'cı karşıtçılık, düşünsel denge ortamını oluşturmuştur.

fatma türk kuşkaya gelişini duyuyordum karanlığın beklerken ıssızlığı.bilirim azgın dalgalar kıyıya vurur gider kayaları aşındırsa da su

nesrin astam yıldız hayat boyunca "yanlışlara ve haksızlıklara" karşı koymak kişiliklilik örneğidir..! bu gece yılın en uzun gecesi.. gündüz aklımız gece yüreğimiz düşünür. düşünelim..!

berin mütevellizâde yavuz hayallerim, umutlarım, ruhum, mecnun olur vurur dağlara...

milan kundera yürek konuştuğunda, akıl karşı koymayı yakışıksız bulur.

berin mütevellizâde yavuz ak güvercinle gelirdi, bütün özgürlükler, entellektüel sofralarına.

marquis de sade ruhumu kemiren bu mutsuz tutkuyu içimden söküp atmak için çeşitli nedenler bulmaya çalışıyordum... ama iyileştirilebilecek bir hastalık mı ki aşk ? ona karşı koymak için aradığım her şey yalnızca kalbimdeki ateşi biraz daha alevlendiriyor, ondan nefret …….

kutsiye bozoklar insan olmanın sevinciyle ve sonsuz hüznüyle ardında aydınlık bir sabah bırakmanın

joanne rowling / joanne kathleen rowling düşmanlarımıza karşı koymak yürek ister, ama dostlarımıza karşı koymak da yürek ister.

kutsiye bozoklar başımın üstünde bahar çağrısı sevdaya benzer çılgın bulutlar birde şu bizim erkenci kuşlar yare selam edin olur mu dostlar

franz kafka ben gece uykum kaçtığında, onun gideceği yolu bilir ve buna boyun eğerim. ayrıca zaten karşı koymak aptalca olurdu; uyku en suçsuz varlık, uykusuz insansa en suçlu varlık...

necla maraşlı dengemdir deli aklımda uzayan bu sessizlik bir tarafımı diğer tarafımdan duymaya göğsümdeki bu oyuk bir çan sesinden kalma

marguerite antoinette jeanne marie ghislaine cleenewerck de crayencour / marguerite yourcenar korku ile yürekliliğin, boyun eğme ile karşı koymanın, aşırı arzu ile akılcı ödünün yan yanalığı, sonunda kendimi kabul etmeyi öğretti bana...

necla maraşlı damarlarımdaki kan dondu sanırım, deli gibi akıp birden coşmuyor. giysilerim gibi mat, karamsarım, yüzüm aynalardan bıktı, bakmıyor.

erich seligmann fromm adem ile havva, "iyilik ve kötülük bilgisi ağacının" meyvesinden yedikten, tanrı'ya baş kaldırdıktan, (karşı koyma özgürlüğü olmadan,iyi ve kötü diye bir şey söz konusu olamaz) ilk başlangıçtaki doğayla aralarında bulunan o hayvansal uyumdan .......

necla maraşlı kişisel bir cesarettir yazmak. sakınmasız çıplaklık gerçeği anlatır ve şiire yansıdığında da sevdiğimiz o hassas ses kadın duyarlılığında daha yoğun, bu duyarlılığı burada cinsiyet ayrımı olarak göstermiyorum.

mahmut esat bozkurt yayından fırlamış alevden bir ok gibi karanlıkları yakan şefiyle, türk milleti idi. yenilen, onun yürüyüşüne karşı koymak isteyen bütün bir dünya oldu!

ikrime kara ruhum doymaz gönlüm doymaz sana bir renk bir şarkı bir ahenksin dudaklarımda. içimdeki coşku gözümdeki ışıltısın gecelerinde başımda güzellik tacısın istanbul seviş benimle...

rolf dobelli yeterince felsefe yaptık. hayatta kalana bağlılık şu anlama gelir: başarı olasılıklarını, gerçekte olduklarından daha yüksekmiş gibi algılarsınız. buna karşı koymak için bir zamanlar umut vaad eden projelerin, yatırımların ve kariyerlerin mezarlıklarını .......

nilay özer bana nazlı ölümler korsan ürpertiler bana bana aklı çelinmiş geceler kaldı

ismail hakkı turunç zalime karşı koymak için el ayak değil arslan gibi yürek lâzım allahuekber allahuekber allahuekber

belgin günay annem eksiksiz bir walpurgis gecesidir, kan kokar her kadın gibi, muştuladığı bahar, tatsız bir yürek çarpıntısıdır, bütün dünyayı denetleyebilmek istemiş ama hep kaybetmiştir.

felice leonardo buscaglia / leo buscaglia ancak hepimiz gizliden biraz deliyiz. hepimiz aslında yalnızızdır ve anlaşılmak isteriz. yüreklilik düşünebilene karşı koyma gücüdür. mutluluğa ancak beynimizi ve yüreğimizi gücümüz yettiğince eleştirdiğimizde ulaşabiliriz.

fikriye mütevellioğlu ürperen yüreğimi sarmala üşüyorum

herbert marcuse ahlak, organizmanın, belki de şiddete karşı koyma ve "daha fazla yaşam" birimi üretme ve koruma yönündeki erotik dürtüden kaynaklanan bir eğilimidir.

fikriye mütevellioğlu ine çıka, düşe kalka yollar, tatlı hülya, boş kuruntu

michel eyquem de montaigne insan bir şeye inandı mı, başkasını da ona inandırmayı borç sayar. kolay inandırabilmek için de anlattığına dilediği şekli vererek, karşı koyma gücünü kırmak, onun kafasının alabileceğini sandığı şekilde konuşmak ister.

ümran ersin yanılgılar çarşısını okşayan meltem balık kokusuna karışan o arabesk şarkıyı ben koymadım çalsın diye bu akşamdikişinde yorgun sokağına uzaktan el sallayan eski zaman tekerlemelerinde solgun eminönlü büfeye

aldous leonard huxley baskılanan dürtü taşar ve oluşan sel, duygulardır, ihtiras selidir ve bu sel deliliğe dahi dönüşür; akıntının gücüne, setin yüksekliğine ve karşı koyma gücüne bağlıdır.

ümran ersin yalan dolan talan hazırdık kanmıştık suyun her tür akışına dar kaldırımlara sıkışmış yüreğimiz nasıl da ayırt etmedik taşları aralayalım dedik birkaç çiçek nota fidan bizi vurdular uyurken sis gaz su mermi kırıp kabuklarımızı fırladık hepimiz yavruyduk

eric arthur blair / george orwell azınlıkta olmak, bu azınlık tek bir kişiden oluşmuş bile olsa, insanın deli olması demek değildir. bir yanda doğru, bir yanda yalan vardır ve siz tüm dünyaya karşı olmak pahasına bile, gerçeğe bağlanırsanız, bu size deli niteliğini vermezdi.

arzu aksoy sırça duvarlar yalınayak çıkılan yeşilin kör eden korkunçluğu akmasa ölsü*n şu dere diyen yok bu cehennem bu çılgınca silsile neresinden akar dünyanın ortasına manzara diye çakılan sürüngenlerin sarhoşluğu

platon zulme karşı çıkmak, zalime boyun eğmemek delilik değil, bilgeliktir. ilkel insanlar, büyük zalimlerin gölgesinde üreyen ve yürüyen küçük zalimler bunu anlayamaz!

arzu aksoy ben beyaz derim ağarır çılgın saatleri yaklaşan günün senden uzakta yağıyor yağmurun beyaz sunuyor her siyah biraz bir nefeslik ömrü olan her gülün ölümlü boynunda beyaz

josé ortega y gasset / jose ortega y gasset gerçek aydının görevi pohpohlamak ya da yüceltmek değildir, çarpık gördüğüne karşı çıkmak ve düzeltmektir; dolayısıyla yazgısı çetin, sert hatta korkunçtur.

elif su alkan yürüdün koştun birden kaydın avuçlarımdan bahar çiçek açtı bal rengi gözlerinde siirin kokusudur dağılan saçlarından dizelerin büyüsü kaçamak sözlerinde

howard earl gardner birisinin düşünce ve duygularına doğrudan karşı çıkmak rahatsız edicidir. ancak bizi başkalarına yaklaştıran da, bu duygusal riski üstlenmektir.

amy lawrence lowell - çev : öznur özkaya annemi tanıyorlar ancak ben gittiğimde anlayacaklar kimin bana ait olduğunu.

tezer özlü karşı çıkmak istediğim evler, koltuklar, halılar, müzikler, öğretmenler var. karşı çıkmak istediğim kurallar var. bir haykırış! küçük dünyanız sizin olsun.

marvin pentz gay müzik benim kalbim ve ruhumdur altından daha değerli bugün mutluluk sadece bir şarkı uzaklığında

turgut özakman allah'ın rızası olmadan yaprak bile kıpırdamaz diye bilirdi. bütün bunlar, zafer, barış, cumhuriyet ve sonrası, kadınların bu hali, allah'ın rızası olmadan gerçekleşebilir miydi? allah'ın rızası varsa bu gidişe karşı çıkmak doğru muydu?yorgun aklı büsbütün karıştı.

gülseli inal çünkü sen kalbinde parlak bir maden taşırdın sırtındaki gümüş çıkıntı yüreğindeki madeni uyarırdı sen hep kendine giderdin

nil gün bir insan şiddetli olarak bir şeye karşı çıkıyorsa, orada kendi gölgesi vardır. kendinde yok saydığı, görmek istemediği, kabullenmediği, sahip çıkmadığı bilincinin dışına ittiği boyutu onun gölgesidir.

gülseli inal biliyorum dağılıp gidecek her şey polenler gibi uçuşacak ruhlar antares'in ruhu uçacak nergis parçalanacak ay gölünde

rosa luxemburg sizi budala çakallar! sizin ‘düzen’iniz kumdan inşa edilmiştir. yarın devrim bir kere daha ayağa kalkacak ve trompet sesleri ortasında sizi dehşete düşürerek haykıracaktır: "buradaydım, buradayım, hep burada olacağım."

gülseli inal ki çılgın ay vururken yüzüne, mermer sütuna, değişen kıra

büşrâ yurtsever kalbin yönetiminde ol

nilgün öztürk fehmi'ne hayrandım yar,neden yüreğin ağlar, firar etmiş gözlerin,çok uzaklara bakar. sinem de altın bir ok,ah! kalbim,can-sîpâr, gaipten bir nida var,beni çağırır ruhlar.

sebahat bağbars yüreğin şimdi ak mıdır, kara mı?

nesrin astam yıldız her alanda olduğu gibi bilimsel işleyişte de, bilimin vatanına kaybettiricek kutuplaşmalara yol açılması doğru değildir.

günter wilhelm grass melankoli ve ütopya aynı madeni yuvarlağın başı ve sonudur.

nigar okyay sonrası akşamı yakan deliler ıslak atlar ve defne kımıltısız kalışım ayışığında sen koşarken sev beni saklama başka yağmurlara

howard zinn bizim sorunumuz dünyanın her yerindeki insanların yoksulluk, açlık, aptallık, savaş ve zulüm karşısında itaatkâr olması. bizim sorunumuz hapishaneler adli suçlularla dolup taşarken, büyük hırsızların ülkeyi yönetmesi ve insanların bütün bunlara itaat etmesi.

anna hebert ne de bir yeraltı aşkının gizlenmiş güçlü titreşimini, denizin akıl almaz arzusuna benzeyen şarkısı süzülmeye başlarken suda.

helen adams keller hayattaki en iyi ve en güzel şeyler, ne duyulabilir ne de dokunulabilir. kalp yoluyla hissedilmelidir.

arzu altınçiçek aşkta coşkuyu yakalamalıyım hani göğsümde çit çektiğim deli taylar var ya yalamalı dağı taşı dörtnala ben eteğime toplamalıyım baharı.

tahir musa ceylan aklı bozuk olanın bedeninde şudur diyemeyeceğimiz belli belirsiz bozukluklar vardır.

zümran ömür üretmeyen toplum yok olmaya maḥkûmdur diye düşünüyoruz köyümüzde.

arzu altınçiçek mayıs saklı güneşin eflatun kuşağında denizin deli dalgalarında gülüşün saklı

sedef kabaş ahlâklı olanın elinde sözcükler âdetâ bir büyüdür sihirdir tılsımdır efsundur. dünyâyı güzelleştiren ....... ahlâksız olanın elinde ise maalesef sözcükler âdetâ bir kara büyüdür. dünyâyı karartan .......

sedef kabaş eğer lîderlik üzerine ben etiketini koyuyosanız her şeyi ben bilirim ....... biz etiketi koyarsanız aklımın üstünde de akıl vardır ......

sedef kabaş yasak var mı hayır düzenleme var ihmâl var mı hayır kader o kader beyin yıkama var mı hayır haberler var sadece gâzî mustafa kemâl yok mustafa kemâl atatürk var.

neil degrasse tyson bilim, bilgi ve cehaletin sınırında ilerler. biz bilmediklerimizi itiraf etmekten korkmuyoruz; bunda utanılacak bir şey yok. utanılacak tek şey, tüm cevapları biliyormuş gibi davranmamızdır.

yusuf kaplan hakikat: akıl ve kalbin medcezirinin meyvesi

nurullah koltaş kalbî akıl ve istidlalî akıl

sorularlarisale sadece kalb mi, sadece akıl mı, yoksa ikisi birden mi yürütülmeli? zamanın tarikat zamanı olmaması hakikat zamanı olmasını nasıl anlamalıyız? büyük zatların tarikata devam etmelerini de izah eder misiniz?

kaşif nevzat tarhan yalana başvurulduğunda, normal işlevini sürdüren beynin yalanla birlikte kısa devre yapar, yalanı başarıyla saklayanlar genelde çok zeki insanlardır, yalancının zeka seviyesi düşükse başarılı yalan söylenemez.

uzaylılar var mı sizce? neil degrasse tyson evet, var. hatta bence onlar bizi buldular ama aptal olduğumuzu düşündükleri için pek ilgilenmediler!

cânân efendigil karatay gluten beyne gittiği zaman beyinde morfin bağımlılığı yapıyo ve beynin gelişmesini yâni düşünceyi önlüyo. yâni muhakeme yapmayı önlüyo. yâni sorgulamayı önlüyo. yâni sizi koyun haline getiriyo.

tahir musa ceylan aşk, birinin ruhunun diğerinin yüreğine doğru hızlı metastazı ve hasta bedenin içe doğru yavaş infilakıdır.

imâm şâmil / şeyh şâmil balık ağa girdikten sonra aklı başına gelir.

stefani joanne angelina germanotta / lady gaga okullar sıkıcı geldiğinde, aileniz çok baskıcı olduğunda, eğlenceye ihtiyacınız olduğunda ben yanınızda olacağım.

ebü’l-berekât ahmed bin abdilehad bin zeynilâbidîn el-fârûkī es-sirhindî / imâm-ı rabbânî âkıl ve bâliğ olan erkeğin ve kadının birinci vazîfesi, ehl-i sünnet âlimlerinin yazdıkları akâid bilgilerini öğrenmek ve bunlara uygun olarak inanmakdır.

ebü’l-berekât ahmed bin abdilehad bin zeynilâbidîn el-fârûkī es-sirhindî / imâm-ı rabbânî dini hükümleri kendi aklıyla anlamak ve aklı ona rehber etmek isteyen, peygamberliğe inanmamış olur. onunla konuşmak akıl işi değildir.

ebü’l-berekât ahmed bin abdilehad bin zeynilâbidîn el-fârûkī es-sirhindî / imâm-ı rabbânî dünyâyı ele geçirmek için âhireti vermek ve insanlara yaranmak için allahü teâlâ'yı bırakmak ahmaklıktır.

ebü’l-berekât ahmed bin abdilehad bin zeynilâbidîn el-fârûkī es-sirhindî / imâm-ı rabbânî nefis yemeklerde, güzel elbise giymelerde nefsin hazzı düşünülmemeli ve öyle bir hazza itibar edilmemelidir.

ebü’l-berekât ahmed bin abdilehad bin zeynilâbidîn el-fârûkī es-sirhindî / imâm-ı rabbânî vakt, keskin bir kılınç gibidir. yarına çıkacağımız belli değildir. mühim işleri bugün yapmalı, mühim olmayanları yarına bırakmalıdır. aklı olan böyle yapar.

till lindemann yalnızlık bazen yaratıcılığımı güçlendiriyor. bir bardak şarap daha içip kendinizi daha kötü hissediyorsunuz. acı çekmeden sanat yapılmaz. sanat acıyı dengelemek için vardır.

mete tunç öğrenme açısından bilimle din arasındaki bir fark şudur: birincisinde özü anlamak zordur, teferruatla/sonuçlarıyla iktifa edilir; ikincisinde teferruat/yorumlar beyinleri köreltir, özü anlamak çok kolaydır!

mete tunç metafizik mavallarla halkı kandıran ve sömüren sahtekarların gönderileceği iki yer vardır: tımarhane ve/veya mahpushane.

mete tunç bir metni, makaleyi, raporu, kitabı öncelikle bilgi vermeyi amaçlayarak yazanlar kullandıkları dile özen gösterirler; salt propaganda amaçlı yazanlar ise onu katlederler!

kaşif nevzat tarhan en büyük esaret cehalet. en birinci baskıcı heva, heves. en hileci düşman vesvese. en güçlü özgürlük bunları tanımaktır.

izel çeliköz egolar konusunda bir anlam karmaşası var. elbette sanatçıların egoları yüksektir. değerlendirilmesi gereken nokta; hangi alanda egolarının yüksek olduğudur.

adrienne cecile rich kaburgaların sıkışacak, kalbini tamamen saracak uzun sürmeyecek, tüm düşünceni işgal edecek bir şehrin, bir yatağın işgali gibi bütün tenini sarmalayacak, kolay olmayacak

ali nasuh mahruki ....... bilme arzusu, dostluk, tehlike ve riske girmenin heyecanı, yarışmanın zevki, bağımsızlık, hayal gücü, egonun tatmini, yüksek amaçlara hizmet etme duygusu gibi motivasyonlar, hemen hemen tüm kâşiflerde değişik ölçeklerde gördüğümüz itici güçlerdir.

arife kalender gecelerde kılıcını bileylerken yezitler andı erinin sırtında sinsice duran bıçağı acı delirdi, uzun uzun uludu karanlıklar dilek diledi taştan, ağaca çaput, suya buhur oğul başlarını alamadı düşmanların elinden

hazrat inayat khan bir insan ‘ben’ dediği sürece kendi yolundaki bir taştır. kendini ortadan kaldırdığı zaman ise ‘yol’dur, ‘boşluk’tur. herkesin aradığı ‘gerçek-kendi’dir, yani tanrı. sahte benlik (ego) ortadan kalktığında insanın olabileceklerinin sonu yoktur.

arife kalender dervişi var bu toprağın delisi için için yanardağ söylenir için için

muhammed ikbal egonun nihai amacı bir şey anlamak değil bir şey olmaktır.

arife kalender ey yer altı sularının ürperten çağıltısı cennet imleyen tin, zannet ve yanıl uyuklayan kedi san, zehirsi yılan aczine gömülü naaş, rüzgarsız ağaç bir renge boya, ondan tanrıça yarat

jerome david salinger dünyada hoş şeyler de var. hakikaten hoş şeyler yani. hepsini birden ıskalayacak kadar da salağız biz. olup biten her şeyi hemen o sefil küçük egolarımıza gönderiyoruz.

arife kalender bir leylaydım, bin ademden nice mecnun yarattım

neil degrasse tyson kurtların, köpeklerin ne kadar akıllı olduklarını gördük. ama sadece onlar değil, “kuş beyinli” diye dalga geçtiğimiz kuşlar da çok akıllı. biz entelektüel olarak çok da farklı değiliz. sadece öyle olduğumuzu düşünüp egomuzu şişiriyoruz.

arife kalender ganj kıyısında mum yakıyor kafesini zorluyor kobra ekmek bacaklarının arasında ıslak parmakları muskasını okşarken sureler bataklığı kurutur mu

ulrich leonard tolle / eckhart tolle herşeyi etiketleri olmaksızın benimsediğinizde egonuzun dışında olursunuz.

almila alp bir ulu ağaç nasıl ki kök salmışsa toprağa sen ruhunu verdin asırlara kendi toprağında.

ayşe kulin ne yazık ki, bizler ego çingeneleriydik. vaktimizden ve kendimizden başka her şeyi vermeye hazırdık da, bir anlık zaman, bir yudum ilgi nedense çok zor kopuyordu dağarcığımızdan.

adélia luzia prado freitas - çev : tuğrul asi balkar çılgının tekisin sen, söylerler bana, bir harita bir haritadır.

ann druyan birçok insanda, dünya’nın evrenin merkezinde ve kendilerinin de tüm türlerin merkezinde olduklarına inanmalarını sağlayan büyük bir ego vardır.

adélia luzia prado freitas bense, çılgın gibi evlenerek eşimle küçük yatak odamıza yatmaya giderim tahta döşemeli kocamış bir evde.

hans arp / jean arp yakında sessizlik bir efsane olacak. insanlık sırtını döndü artık sessizliğe. insan egosunu şişirmek için günbegün vınlayarak, uluyarak, cırlayarak, gürleyerek, çatırdayarak, öterek, gıcırdayarak ve titreşerek...

adélia luzia prado freitas aklım başıma geldi bu soruyla, hıçkıra hıçkıra, yeterince basit oluncaya dek yumuldum uyumaya.

stefani joanne angelina germanotta / lady gaga 18 yaşımdayken herkese 'lanet bir süperstar' olacağımı söylüyordum. ve herkes 'evet ne olursa olsun o bir ego manyağı' diyordu. ve şimdi.. ha-haa.

pâyitaht: abdülhamîd - bidâr kadınefendi ( özlem conker ) kızım o moda evinin açılmasının tek bir amacı var anlamıyomusunuz bunu. insanları maneviyattan uzaklaştırmak. israfa gösterişe gereksiz bir rekabete sürüklemek. o bez parçalarına kaç para verdin.

chandra mohan jain / osho ego toplumun yaratmış olduğu ve senin bu sayede oyuncakla oynamaya devam edebildiğin ve asla gerçek şeyi sormadığın bir kandırmacadır.

alev kutluözen şahikalar adına gizlenmiş aşk değil bu ruhum serseri...

carl gustav jung düş, ruhun çok uzun bir zaman önce bilinçli bir ego olduğu ve o ruhun çok uzaklarda erişebileceği bir bilinçli egosunun bulunduğu, en derindeki ve dolaylı ifadeler veren kozmik geceye açılan özel odasındaki küçük gizli bir kapıdır.

alev kutluözen şimdilerde sevgili deli sağanaklar gibi yağmak ırmaklarca taşmak geliyor içimden

akif selçuk yöntem egolarımızdan kurtulamadığımız için alışkanlıklarımızdan vazgeçemiyoruz.

mukunda lal ghosh / paramahansa yogananda gördüğün gibi basit olan bu teknik, insanın ruhsal evrimini hızlandırma sanatını kendinde toplar. hindu yazıtları, enkarne olan bir egonun mayadan kurtulabilmesinin yaklaşık bir milyon sene aldığını öğretir.

ebü’l-abbâs (ebü’l-fazl) tâcüddîn ahmed bin muhammed bin abdilkerîm bin atâillâh eş-şâzelî el-iskenderî / ibn ataullah nefsinden razı olmayan bir cahille arkadaşlık yapman, nefsinden razı olan bir âlimle arkadaşlık yapmandan daha hayırlıdır.

nouman ali khan eğer birisi senin yanlışını düzeltiyorsa ve sen o kişiye darılıyorsan, ego sorunun var demektir.

ebû muhammed cemâlüddîn ilyâs bin yûsuf bin zekî müeyyed / nizâmî-i gencevî kendi nefsine galip gelen, bütün âlemi hükmü altına alır.

fethullah gülen elinizden geldiğince çevrenizi kendi benliğinden, egosundan uzaklaştırmaya çalışın.

hüccetü’l-islâm ebû hâmid muhammed bin muhammed bin muhammed bin ahmed el-gazzâlî et-tûsî aklı olan kimse nefsine demelidir ki: benim sermayem, yalnız ömrümdür.

till lindemann gırtlağımıza kadar egoya, tüketim çılgınlığına ve bencilliğe battık. artık ticaret arkadaşlıktan önce geliyor.

laozi başkalarına karşı zafer kazanan kuvvetlidir, kendi nefsine karşı zafer kazanan ise kudretlidir.

joseph aloisius ratzinger / joseph alois ratzinger / papa xvı. benedictus hiçbir şeyi kesin olarak kabul etmeyen, kriter olarak sadece kendi egosunu ve isteklerini kabul eden bir görecelik diktatörlüğü kuruluyor. oysa bizim başka bir ölçümüz var: tanrı’nın oğlu.

mehmed zahid kotku nefsini bilmeyenin, allah-ü teâlâ’yı bilmesine imkân yoktur.

alî şerîatî her şey döner dolaşır, kendine tapınmaya geri gelir; her şeyin ve herkesin ego için, aşağılık kaba ve haris ego için kurban edilmesine çıkar bütün yollar.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî civanım kendi nefsini suçlu bul da adaletin verdiği cezayı az kına.

tahir musa ceylan ego gücü = iştah + doymayı erteleme gücü.

ebû yezîd tayfûr bin îsâ bin sürûşân / bâyezîd-i bistâmî nefsini bilen rabbini bilir.

oz - augustus hill ( harold williams / harold perrineau ) gerçek şu: supermen şizofrendi. supermen'in kimliği süper egosuyla çatışıyordu. hiç şüphesiz çelişkiler içindeydi.

islam atasözü nefsinizi edepli kılın ey dostlar, dinin tüm yolları edeptir.

johann kaspar schmidt / max stirner ego tek yasadır ve onun dışındaki, herhangi bir kanuna, inanca ya da anlayışa karşı hiçbir yükümlülüğüm yoktur.

mübarek erol nefs insanoğlunun içinde daima fışkırıp duran arzu ve istek kaynağıdır. meşru olmayan istekleri yerine getirildikçe azgınlaşır. sonuçta sahibini felâkete götürür, helâk eder.

kaşif nevzat tarhan eğitimli kesim arasında şiddetin artmasının sebebi ego kabarmasıdır.

ebû zekeriyyâ yahyâ bin muâz bin ca‘fer er-râzî nefsini sevdiği halde allah’ı sevdiğini iddia eden kimse, yalancının biridir.

house - gregory house ( james hugh calum laurie ) eğer egolarımızı dizginlemek adına hastaları tedavi etmeyi reddedersek o zaman tedavi edecek hasta bulmakta zorlanabiliriz...

ebû abdillâh muhammed bin idrîs bin abbâs eş-şâfiî nefsini ıslah eden saadete kavuşur.

sorularla islamiyet ruhun aletleri nelerdir, nefis dahil midir? insana ruh üflenirken nefis de mi üfleniyor? nefis, ene ve akıl arasındaki fark ve irtibat nedir?

didem mazlum delilik aklın kaçış yoludur.

ragıp zarakolu tımarhane

ragıp zarakolu şu anda ülke tam bir tımarhaneye dönmüş, mashar osmanlık olmuş vaziyette. demokratörün ruh hali adeta art arda gelen şok dalgaları ile toplumu terörize etmek, suskunlaştırmak, felç etmek, kıpırdayamaz hale getirilmek için kullanılıyor.

ümit kartal delilik ve eser yokluğu: bir sınır deneyimi olarak delilik

mehmed kemal mazhar osman sadece delileri akıllandırmaz, çoğu kişiye de deli raporu vererek onları kurtarırdı. böylelerinin arasında tanınmış şairler, müzisyenler, ressamlar, aktörler vardır.

fikret ürgüp klasik müzikteki kuartetler kadar düzenli ve anlamlı ama dayanılamayacak kadar can sıkıcı ve tatsız olurdu yaşamak, uykuda ve uyanık görülen rüyalar olmasaydı.

aleksey maksimoviç peşkov / maksim gorki insanların ruhunu öldürüyorlar anne. işte asıl cinayet bu… utanılacak bir cinayet… bir takım silahlar çıkartıyorlar, insanları öldürüyorlar ve bunu yapanlara devlet diyorlar.

thomas paine bilginin görev olduğu bir yerde bilgisizlik bir suçtur.

didem mazlum her şeyi biliyordum ama kalbi hiçbir zaman çözemedim.

aleksey maksimoviç peşkov / maksim gorki evlerine, sosyal statülerine, paralarına hiçbir zarar gelmesin diye garip insanları harcıyorlar. anlıyorsun beni değil mi anne? halkın ruhunu kurutuyorlar ve hiçbir şey anlamaz hale getiriyorlar.

thomas paine mantık yalnızca kendisine boyun eğer; bilgisizlik ise kendisine dikte edilen neyse ona.

didem mazlum gerçeği anlamak onu bilmekten daha çok zaman alıyor.

aleksey maksimoviç peşkov / maksim gorki her şey kolayken insan çabucak aptallaşır.

thomas paine insan sadece akli düşünceyle tanrı'yı keşfedebilir.

didem mazlum bir tek insan bilir.

aleksey maksimoviç peşkov / maksim gorki iyi bir insan hem aptal hem iyi olabilir. ama kötü bir insanın beyni olmak zorundadır.

thomas paine bilgisizlik çağı, hristiyanlık sistemi ile birlikte başladı.

aleksey maksimoviç peşkov / maksim gorki bütün insanların ruhları gridir. o yüzden hepsi biraz allık peşinde.

michael king / martin luther king şiddet, ahlak dışıdır. çünkü sevgi yerine nefret üzerinde yol alır, toplumu yıkar ve kardeşliği olanaksızlaştırır.

thomas paine sözde inanca araç olan yahudi, romen, yunan, türk, protestan ibadet mekanlarına veya bildiğim başka bir ibadethaneye inanmıyorum. benim mabedim kendi aklımdır.

michael king / martin luther king hepimiz kardeşler gibi yaşamayı öğrenmeliyiz veya aptallar olarak çürümeyi.

emiliano zapata salazar ignorance and obscurantism have never produced anything other than flocks of slaves for tyranny.

paul franklin watson balina öldürmek iğrenç, ahlâksızca, sapıkça ve sadist bir eylemdir, bu eyleme ve faroe adaları'ndaki balina katliamına destek veren herkes benim açımdan iğrenç, ahlâksız, sapık ve sadist insanlardır.

nelson rolihlahla mandela özgürlük için gökyüzünü satın almanıza gerek yok. ruhunuzu satmayın yeter.

nikita sergeyevich khrushchev / nikita sergeyeviç kruşçev şundan her kalın kafalı emin olmalıdır ki, doğru yol eşitliktir.

kerem cankoçak henüz “her şeyi” bildiğimizi iddia etmekten çok uzağız; ama birkaç yüzyıl öncesine göre çok şey biliyoruz.

steven best insanlar zekâya sahip olma anlamında belli bir dereceye dek benzersiz canlılardır; bildiğim kadarıyla başka hiçbir tür sone ya da sonat yazmadı, cebir denklemleri çözmedi ya da evrenin yapısı üzerine düşünmedi.

avram noam chomsky bugünkü dünya işlerinde, cengiz han döneminde olduğundan daha fazla ahlak yok.

steven best hayvan duygularının, zekasının ve sosyal hayatının karmaşıklığı üzerine ciltler dolusu bilimsel yazının yanında bir canlının hissetme yeteneğinin olması onun temel haklarının var olması anlamında gerekli ve yeterli bir koşuldur.

avram noam chomsky entelektüellerin binlerce yıldır süregelen görevi insanları pasif itaatkar cahil ve güdümlü hale getirmektir.

steven best bilişsel etoloji argümanı, hayvan duyguları ve bilincinin bizimki kadar kompleks olmadığı bir kenara, ciddi anlamda zengin şekillerde var olduğunu söylüyor.

nelson rolihlahla mandela iyi bir kafa ve iyi bir kalp, her zaman zorlu bir kombinasyondur.

şükrü sunay akın iki pencere açık kalınca cereyan, iki yürek açık olunca aşk olur; ama sonuç değişmez: ikisinin de sonunda 'üşütürsün'...

fyodor mihailoviç dostoyevski yalan, her zaman hoş görülebilir... yalan sevimli bir şeydir, çünkü insanı gerçeğe ulaştırır. hayır, burada insanın canını sıkan şey, yalnızca yalan söylemeleri değil ama kendi yalanlarına kendilerinin de inanmalarıdır.

herbert marcuse küba devrimi ve viet kong bize gösterdiler: bunu yapmak olanaklıdır; kapitalist yayılmanın dev boyutlardaki teknik ve ekonomik gücüne karşı direnebilecek ve bu gücü caydırabilecek bir ahlak, bir irade ve bir inanç vardır.

lev nikolayeviç tolstoy yalan, soygun, zina, içki içme, şiddet, cinayet, islemedigim tek bir suç bile kalmamıştı, ama benim çagdaslarim beni nispeten ahlakli bir insan olarak gördüler ve görüyorlar.

reşit emre kongar diktatörler, totaliter rejimler, bilimden, sanattan, edebiyattan ve aydınlardan hiç hoşlanmazlar.

milan kundera yüzeyde, anlaşılabilir bir yalan; altında, aklın alamayacağı bir gerçek.

metin münir acayip ve buhar gibi ele gelmeyen. anlamlı ve anlamsız; kısa ve uzun; ödül ve ceza.

metin münir dünya, nimetlerinden faydalanmak ve ezasını çekmek için uğranılan bir durak olmalı. ölüm hayatın sonu olmalı, ama var olmanın değil. başka zamanlara, dünyalara yolculuğun başlama işareti olmalı.

murat menteş yalan, aptallaştırır; hakikat, delirtir.

yalçın doğan başbakanlar geniş yürekli

kur'an / allah / tanrı - çev : ilyas yorulmaz sen yeryüzünde yaşayanların çoğunun arzularına uyarsan, seni allah'ın yolundan saptırırlar. onlar zanna uyuyorlar ve yalnızca yalan söylüyorlar.

aydın engin hagb'nin anlamı ve amacı pek yalın. özü özeti şu:

  • bak, bundan sonra uslu durmaz, böyle bildirilere imza filan atar ya da yürüyüşlere filan katılır, akp reis'ine muhalefete devam edersen yeni bir ceza alırsın ve şimdiki hagb de üstüne bindirilir. .......

ayn rand hile yapan, yalan söyleyen, ama görünüşte saygınmış gibi davranan adam. o aslında kendisinin namussuz olduğunu biliyor, ama başkaları onu namuslu sandığı için, çevreden bir saygı topluyor, oradan kendine elden düşme bir öz saygı çıkarıyor.

oğuz demiralp çocukken öğretmenlerimiz, büyüklerimiz bize “güzel konuş” derlerdi hep. “ağzından çıkanı kulağın duysun” derlerdi. davranışlarımızda da terbiyeli ve nezaketli olmayı öğretirlerdi. kibarlığın erdem sayıldığı bir dönemdi o.

sabahattin ali burada yalan para eden biricik iştir, burada her şey bir yapmacık, bir gösteriştir. kimi coşar din uğruna geberir, yalan! kimi gider vatan için can verir, yalan! bir filozof yetmiş eser yazar, yalandır; bir kahraman istibdadı ezer, yalandır.

acı hayat - mehmet kosovalı ( kenan imirzalıoğlu ) rakı kederden, keder kaderdendir, ustam.

yusuf atılgan birden kaldırımlardan taşan kalabalıkta onun da olabileceği aklıma geldi. içimdeki sıkıntı eridi.

yusuf atılgan böyle içten yalnız çocuklar gülebilir. bir de deliler...

aytül gürbüz tükel beklenti anksiyeteleri nedeniyle hastalar, fobik uyaranla karşılaşabilecekleri ortamlara girmeden önce ayrıntılı bilgi edinme gereksinimi duyarlar.

okan yalabık âşık olur evlenirsiniz; bir şeyler yolunda gitmez, anlaşamaz, uzaklaşır ve ayrılırsınız veya çok sevdiğiniz birçok şeyden sıkılabilirsiniz ama oyunculuktan asla.

okan yalabık siyasetçiler, gazeteciler ve ilgili kişiler 30 yıldır televizyonda bir masanın etrafında toplaşıp son derece sıkıcı ve itici şekilde 12 eylül’ü tartışıyor.

ertuğrul kürkçü 1968'de devrimci olmamak ayıptı, iyilikle devrimcilik aynı şey gibiydi. bir ahlaki meziyet sayılırdı devrimcilik, kamuoyu böyle şekillenmişti. o yüzden itibar görmek isteyen inanmasa bile devrimci olduğunu söylerdi.

elmas koçan biz nereden başlayacağımızı bilmeden geliyoruz bu dünyaya ve savruluyoruz oradan buraya veya şuraya. seçimlerimizi yapmadan atılıyoruz hayatının içine, balıklama dalıyoruz. yaptıklarımız bizim yapmak istediklerimiz mi? nerede seçmek istediklerimiz? biz neredeyiz?

gordon matthew thomas sumner / sting jung çok geniş miktarda yaşam modeli olduğuna inanmıştı ki bunlar bir kaos durumu değildi. bizim synchronicity ıı adlı parçamız mantıksal ya da nedensel olarak bağlantılı olmayan ancak sembolik iki paralel olayla ilgili.

özgür bacaksız hayatımda tek bir insan için değişmiştim, o günü çok iyi hatırlıyorum. tüm kimliğimi, özgürlüğümü, başka birinin özgürlüğü için, duyguları için ruhumdan fırlattım. o gün anlamıştım aslında insanı değiştiren düşünceleri değil, 'duyguları'.

ann lennox / annie lennox ben bir aziz değilim. bir melek değilim. ben bir insanoğluyum.

ann lennox / annie lennox erkeklerin anlaşılmaya ihtiyacı var, kadınların da... peki feminizm nedir?

ann lennox / annie lennox insanlık, empati eksiklikliğinden, merhamet eksikliğinden ötürü vahşette ve yabanilikte devasa bir kapasiteye sahip.

ann lennox / annie lennox müziğin entelektüel düşünce için en olağanüstü platform olduğunu düşünüyorum.

ömer tümer psikologlar da beni anlamadılar. kendilerinden akıllı olduğumu kabul etmeselerde deli olmadığım konusunda birleştiler. bu da sonumu hazırladı...

robert green ingersoll bu benim inancım: mutluluk tek iyilik; akıl tek meşale; adalet tek ibadet, insanlık tek din ve sevgi tek rahip.

robert green ingersoll çağlar boyunca, güçlü zayıfı ezdi; kurnaz ve kalpsiz, aptal ve masum olanları tuzağa düşürdü ve köleleştirdi, ve insanlık tarihinde, hiçbir yerde, hiçbir tanrı ezilenlerin yardımına koşmadı.

damla uğantaş işçi sağlığı ve iş güvenliği raporu: meslek hastalığı sonucu ölümler, bilinçli ve sistematik olarak tespit edilmiyor

bekir hazar “türkiye aklı”, “osmanlı aklı”, “selçuklu aklı” ilk kez harekete geçmiştir

guzinozkertan / güzin ozkertan‏ / güzin özkertan‏ bir gün emeğe saygının özellikle fikirlerin ve bilginin değerinin anlaşılmasını ümit ediyorum.

şafak önal / şafak pavey yemin ederim hepinize; bilsem kader demek bir sonraki felâketi önleyecek, her gün zikir çeker gibi tespihe dizerim tevekkülü. ama 57 islam ülkesinin tevekkülü ile bilimin sunduğu çare arasındaki büyük uçuruma bakıp, felaketleri önlemediğini biliyorum.

pınar doğu papağanı öldüren, şairi tehdit eden, akademisyene barışı savunduğu için hapis cezası veren zihniyet aynı!

hande altaylı çocukken dünya kocaman bir oyun bahçesiydi ve senindi. bilinmezdi, heyecanlıydı ve hayal kurabildiğin ölçüde sana aitti.

pınar doğu hakikati anlatmak tıpkı görebilmek gibi insanlık vazifesidir.

pınar doğu hayatı boyunca yaşam hakkını, koşulsuz barışı, eşitlik temelli adaleti savunmuş birinin terör örgütü propagandasından ceza alması abesle iştigal.

pınar doğu barışı savunan birini terör örgütü propagandası yapmakla suçlamak ne akla yatkın, ne hukuka uygun.

pınar doğu mevcut suçlara cezai yaptırım uygulanmazken, suça karşı canla başla çalışan birini suçlu bulmak sizin aklınıza yatıyor mu?

pınar doğu aydınlar için hakikati bilmek kadar paylaşmak da varoluşsal bir ödevdir. çünkü onlar toplumun iyiliği, adaletin tesis edilmesi, barış ve eşitliğin korunması için yaşarlar.

pınar doğu insan hakları savunucuları adaletin tecelli etmesi için çalışmalarda bulunurlar. insan hakları konusunda farkındalık yaratmak ve bilinç uyandırmaktır gayeleri. eğer insanlar haklarını bilmezlerse köleden farksız olurlar.

pınar doğu birey ve köle arasındaki temel fark, bireyin hakkını bilmesi ve aramasıyken kölenin kendisine dikte edileni kayıtsız şartsız yapmasıdır. insan hakları savunucuları bilinçli bir toplum için mücadele ederler bu yüzden.

pınar doğu insan hakları savunucuları şiddetin, hak yemenin karşısındadırlar, her tür mağduriyet ve mahrumiyeti gidermek için hukuki haklar çerçevesinde bilgi toplarlar, hakiki belgelere dayalı raporlar hazırlarlar.

pınar doğu nerede bir insan hakları savunucusunun cezalandırıldığını duyarsanız bilin ki, gün yüzüne çıkartılan hakikatler birilerinin işine gelmemektedir.

duygu özlem yücel iki ne yaptığını bilmeyen insan, iki acemi âşık ve iki sersem dansçı... hepsiydik! hiçbiriydik! birbirimizin her şeyiydik ve hiçbir şeyiydik. garipti, hem de çok!

nazan bekiroğlu yalan değildi adem'in bir yanının kabil olduğu. lakin kabil, o eski cümlelerin karanlık ezbercisi, lâ dedi de illa'ya geçemedi.

duygu özlem yücel birini kaybetmekten delicesine korkmanın ne olduğunu bilir misiniz?

nazan bekiroğlu sıkışan ruh ne ileri ne geri gidebilince ya düşer ya yükselir.

duygu özlem yücel sanki o saf duygular aralarında oluk oluk akarken tek kelime etmeden koca bir dünyayı konuşuyorlar… ve ben boğuluyorum! bu nasıl bir varoluş böyle, aklım almıyor!

nazan bekiroğlu fikriyle yaşantısı uyuşmayan kişinin ne ahlakından ne özgürlüğünden söz edilebilir.

nazan bekiroğlu gerçek şairlerin ilhama açık kalbi cennetlidir.

serpil yılman kaya nefsin ahlaki olgunluğa ulaşması konusunda müzakere edilecek en önemli unsur nefsin güçleridir. zira mutluluk ve üzüntü nefsin güçlerinin yönetimiyle alakalı bir durum olarak karşımız çıkar.

hatice yıldız levent / muazzez ersoy şöhret nefis gibidir. nefsinizi nasıl terbiye edersiniz, şöhreti de öyle terbiye etmeniz gerekir. ben şöhreti terbiye ediyorum.

nagihan saka hakimiyet, "çobansız olmaz, kendi karar veremez= geri zekalı denilen" milletinmiş.

ömer akgül mutmainlik, varoluşunu anlamlı limanlara demirleyerek aklını ontolojik sorgu kancalarından kurtarmış, ruhunu müsterih kılmış, nefsini ihtiyaçlarını varoluşunun amacına hizmetkâr etmiş, insan, toplum ve kâinat içinde bir denge kurmuş bir ruh bütünlüğü halidir.

nagihan saka allah kuran'da veri-enformasyon-bilgi-bilgeliği tam bildirmiş. farkında mısınız ?

büşra yurtsever kalp ve nefs'in hasbihâli

nagihan saka birinin yaptığı veya yapmadığı bi şeye keyfini kaçırıcak bir tanım nası verirsin. bu kadar geri zekalı olmaya gerek yok.

izzet güllü hiç durmadan ondört koldan saldıran kibir, arzu, istek, hırs, gösteriş gibi nefsi afetlerin tesiri altında sürekli savunmada olan, direnen ruh nasıl olurda böylesi bir savaş meydanında huzur ve sükun bulabilir, düşünsenize!

instela herkesin ruh hastası olduğu gerçeği

melek arslanbenzer ruh-beden düalizmi islam kavrayışında pek olmayan bir şey. ruh ve beden bütünlüğü dediğimizde biz temelde kalp, nefs ve aklın birleşimi yani içsel olan yapımızı kastediyoruz. anlamın oluştuğu ve toplandığı yapıyı kastediyoruz.

veysel şimşek aziz nesin yüzde altmış demiştir, hak bilene bence bu söz gümüştür, el deliye hasret bizde akıllıya.

nevhan varol sanmayın ki tembel olan hiç çalışmaz. ah o deli kan.. ah o hazza bağımlı nefs. o kucaktan hiç inmemek için, başkaları için didinip duran.. çalışan, koşan, yapan, başaran, yükselen nefs.

vikipedi adil erdem bayazıt istanbul üniversitesi hukuk fakültesi’nde yüksek öğrenimine başlayan şair, iki yıl kadar bu üniversitede devam ettikten sonra geçim sıkıntısı nedeniyle 1961 yılında öğrenimini devam mecburiyeti olmayan ankara üniversitesi hukuk fakültesi’ne nakleder.

tuğba demiröz elbette hatalar yapabiliriz, bu kaçınılmaz, ne hatalardan münezzeh olan allah’ız ne de nefs taşımayan melek. bizler sınırlı ve aciz varlıklarız. var olan kapasitelerimiz dahilinde iyi işler çıkarabilmek nasip oluyorsa da bu da bizden değil, allah’tan.

adil erdem bayazıt kimi zaman bir öğle vakit gibi sıkıntılı ve sabit

fatma çakır çalışkan kendini bilmeyen insan ve terbiye edilmeyen nefs ten her türlü caniliği bekleyebilirsiniz. modern kültür cani benlikler yetiştirmeyi her yönden empoze ederken bize, biz ağzımız açık kalitesiz ve anlamsız diziler, yarışma programları izlerken atı alan .......

adil erdem bayazıt ve aklın dar yalnızlığında

ismail gökşen dini anlamdaki ruh, psikiyatrinin alanı değildir. bu açıdan bakıldığında da “ruh hastalığı” terimi yanlıştır. ruh kelimesi arapça olduğu halde, arapçada psikolojiye ruh bilimi değil “ilm-ü nefs” denmesi bu karmaşayı önlemektedir.

adil erdem bayazıt ve aynaların sığ görünümünde bunalıyorum.

cemâlnur sargut nefis öyle bir 'ben' demekten zevk alıyor ki, yalan söylemek de bir çeşit ruhsal hastalıktır.

adil erdem bayazıt ey savaşmakla emrolunanlar yürekleri kevser suyu ile yıkananlar

daniel clement dennett insanlara hayatlarını ahmaklığa adadıklarını söylemenin kibar bir yolu yoktur.

adil erdem bayazıt akıllar kamaştı kalpler tutuştu

lee jun-fan / bruce lee aptalın, bilge bir cevaptan öğrenebileceğini bilge bir adam aptal bir sorudan öğrenebilir.

adil erdem bayazıt şuur tutuşmuş akıl iflas etmişti

halil inalcık bilim hayatında da en muvaffak insanlar edebiyattan biraz nasibi olanlardır. çünkü tarih de hayattır.

adil erdem bayazıt dünyanın ağırlığına eklesek yıldızları ayı güneşi, gene de ağır basarsın ey kalbim

karl raimund popper bilim, sistemli bir aşırı basitleştirme sanatı olarak tanımlanabilir.

adil erdem bayazıt sonra toprak sıkışır sıkışır taşar da renk olur tarla da güneşin çarpılmış elçisi van gogh´la gelir önümüze

lawrence maxwell krauss bilimin ahlaki sınırları yoktur denemez. çünkü bilim, gerçekleri söylemekle ilgilenir ve bu da ciddi bir ahlaki sınırdır.

yedi güzel adam - adil erdem bayazıt ( uraz kaygılaroğlu ) belki de şu hayatta yalanın tek hüküm sürmediği yerdir şiir. ve bi şair asla yalan söylemez kandırmaz. hem gönlü el vermez hem tabiatında yoktur.

inci aral edebiyat insan olmanın dramını derinden bir kavrayışla anlatabilmektir. bir yazar yarattığı kahramanlar yoluyla kitaplarında kendi acısını, mutsuzluk ve yoksunluklarıyla değişik dönemlerini göz önüne serebilir.

aristoteles bilim tümeli, tarih tikeli, sanat da olanaklı olanı bildirir.

adolf hitler en büyük ve en meşhur sanatkârların, fakir ailelerde yetişmiş olmaları ender görülen bir şey değildir. küçük köylü çocuklarının çoğu, meşhur birer dahi olmuştur.

oscar claude monet yöntemler değişir ama sanat aynı kalır: doğanın özgürce ve duygusal biçimde yorumlanmasıdır o.

oscar claude monet tablolar öğretilerle yapılamaz.

deniz celiloğlu sokaktaki insanı sanatla daha çok buluşturmak gibi bir derdim var. hem bireysel hem toplumsal çıkmazlarımızın sanatla çözüleceğine inanıyorum. umarım bir gün bu konuda aklımdaki fikirleri hayata geçirebilirim.

edward george earle lytton bulwer / edward bulwer-lytton sanat ve bilimin ortak noktası, tekniktir.

mürvet sarıyıldız aşk, insanın bilgi edinmesini engeller.

mehmet erol evgin insan sağlığı; ruh ve beden sağlığı olarak ikiye ayrılır. ruh sağlığının ilacı kültür ve sanattır, tiyatrodur, müziktir, sinemadır. beden sağlığımızı ne kadar önemsiyorsak, ruh sağlığımız için de kültür sanat merkezlerimizi o kadar önemsemeliyiz.

gonca özmen kalbimde sartre biraz sancı, f tipi bir sıkıntı

pablo diego josé francisco de paula juan nepomuceno maría de los remedios cipriano de la santísima trinidad ruiz y picasso sanat, gerçekleri tanımamıza yardımcı olan bir yalandır.

gonca özmen ben ki beyaz bir sayfanın sıkıntısındayım

pablo picasso sanat, ruhlarımızdan günlük hayatın tozunu alıp götürüverir.

gonca özmen benimki bir iç kanama, bir bozkır sıkıntısı

pablo picasso çalıştığımda rahatlıyor ve dinleniyorum. beni asıl yoran, hiçbir şey yapmamak ya da gelen misafirleri ağırlamak oluyor...

necip fazıl kısakürek bu yağmur delilik vehminden üstün; karanlık kovulmaz düşüncelerden. cinlerin beynimde yaptığı düğün sulardan, seslerden ve gecelerden.

maksim gorki bilim aklın şiiridir; şiir de yüreğin bilimidir.

richard dawkins gerçek dünyada gerçek şiir var. bilim gerçeğin şiiridir.

râsime şebnem korur fincancı nasıl kriz yaratır bir entelektüel? tabii ki soru sorarak, hakikatin peşinden ısrarla giderek... yanıtlar kimsenin hoşuna gitmeyecek olsa da, sorularını esirgemez.

sigmund freud hayır, bizim bilimimiz yanılsama değildir. ama bilimin bize veremediğini başka bir yerden alabileceğimizi sanırsak, yanılsamanın ta kendisi olacaktır.

victor john stenger benim savlarım logos’un üç unsuruna dayanıyor: akıl ve mantık, ama en önemlisi bilim. bilimsel metot, iddialarını zekice retoriğe değil de ampirik gerçeklere dayandırdığından, diğer hiçbir disiplinin kaydetmediği bir başarı yakalamıştır.

yunus emre ilim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendin bilmez isen, ya nice okumaktır.

yunus özyavuz / sagopa kajmer affetmek erdemse unutmamak akıllılıktır.

bedia ceylan güzelce ifade yollarının tıkandığı bi dünyada herkesin sanata dönmesi sizce tuhaf mı.

bedia ceylan güzelce siz 30 yıldır bu ülkede aynı konuları konuşurken sanat bize ruh kıyafetlerimizi dikti.

bedia ceylan güzelce bi ülkede 30 yıldır aynı konuların konuşulması ne kadar sıkıcıdır tahmin bile edemezsiniz.

bedia ceylan güzelce apolitik olmak nefreti çıkartmış kalplerimizden yerine uyumu koymuş. önyargılarımız hiç olmadığı için herkesi anlayabilmeyi koymuş.

bedia ceylan güzelce doğruyu öğrenene kadar insan yanlışın kölesidir.

bedia ceylan güzelce dünya evreni konuşuyodu evrenin genişlemesini. bizdeyse evren dünyayı bize dar etmekle meşguldü.

bedia ceylan güzelce bazı kadınlar yanımızda bazıları da kalplerimiz de büyür.

vikram harshad patel herkes için herkesin katıldığı akıl sağlığı

volkan konak alnında ışığı taşıyan insandır sanatçı.

mehmetçik kutlu zafer neccâr ( hâkân vanlı ) ingilizlerin bizimle bi derdi yok bütün sıkıntısı sizinle üsküplü ( ismâil hacıoğlu ) yanılıyosun neccâr onların sıkıntısı bütün islâm âlemiyle

yalçın küçük bir bütün olarak sanat ve özellikle edebiyat, artık yalnızca ideolojik bir silâhtır.

carl gustav jung duygusuz karanlığı aydınlatamayız ve bitkinliği harekete çeviremeyiz.

albert camus insanı akıllı yapan tek şey nefrettir.

m. bülent kısa büyü sohbetleri

can candan türkiye cumhûriyeti anayasasının uluslararası anlaşmaların ihlâli söz konusu burda. ifâde özgürlüğü ihlâli âdil yargılanma ihlâli.

sevinç tanyıldız bir iki istisnayı saymazsak, gençliği, ‘90’lı yıllara denk gelmiş 27 kadındık. büyük insanlığın acılarını içimizde hisseder, kuşağımızın çok sevdiği “gönül adamı”* gibi gözümüzün kenarında bir damla yaşla dolaşırdık. ve mutlu olmak için maddi nedenler aramazdık.

ayten alkan bu ve başka sebeplerle, ama aslolarak bir suçum olmadığına bütün aklım ve kalbimle inandığım için bir “savunma” vermeyeceğim.

ayten alkan asıl “küçük düşürücü” olan, cumhurbaşkanı erdoğan’ın, 12 ve 15 ocak 2016 tarihlerinde hakkımızda “aydın müsveddeleri, karanlık, cahil, müstemlekeci, mandacı, sözde aydınlar, zalim, alçak” gibi sözler sarf edip bizleri aşağılamış olması, bize dağa çıkmayı ya da .......

ayten alkan küçük düşen bizler değiliz. bir kez daha, en temel haklardan biri olan düşünce ve ifade özgürlüğünü koruyamayan, akademik özerklik ve özgürlükleri ciddi biçimde zedeleyen, imzacıların hayatlarını koruyamayan türkiye cumhuriyeti devleti’dir.

ayten alkan ancak bunun üzerine düşünmeyi sürdürür ve suçları işleyenleri değil, suçları ifşa edenleri yargılayıp cezalandırmaktan vazgeçersek, “insanın insanın kurdu olmayacağı” günler biraz daha yakınımıza gelebilir.

ayten alkan son zamanlarda hayvanların hayat hakkı üzerine çalışmalarımı yürütüyorum. belirtmeliyim ki bu yeni araştırma alanım türkiye kamu kaynaklarınca değil, iki yıldır uluslararası araştırma ve bilim kuruluşlarınca destekleniyor.

ayten alkan ocak 2016’da altına imza atmış olduğum bildirinin bir fazlalık değil, bir eksiklik taşıdığını söylemek hem bilim insanı sorumluluğumun hem de bütün canlıların özgürce yaşaması gerektiğine inanan bir insan olarak vicdani sorumluluğumdur.

başak tuğ onaran öncelikle şunu söylemek isterim ki, imza attığım metinde ifade edilen düşünceler hem anayasal olarak hem de uluslararası hukuk kapsamında hiçbir açıdan suç teşkil etmemektedir. bu sebeple beraatımı istemek amacıyla buradayım.

başak tuğ onaran ben, burada sadece kendimi ve attığım imzayı değil, biz barış akademisyenlerinin onurunu ve imzaladığımız metinde zikredilen şiddetle yaşam hakları ihlal edilen sivillerin onurlarını savunmak için bulunuyorum.

başak tuğ onaran ben bu imzayı, bırakın hayatta kalmayı, ölülerini itibarlı bir biçimde gömme hakkı bile verilmemiş olan insanların onurlarını savunmak için attım.

başak tuğ onaran bu kapsamda ifade ettiğim düşüncelerin, asla bir suç değil, ifade özgürlüğü temelinde bir hak olduğu inancıyla hareket ediyor ve beraatımı talep ediyorum.

ahmet rasim küçükusta tıbbi kararların önce akıl ve mantık, sonra genel tıp prensipleri, daha sonra tecrübe ve şefkat ve nihayet kanıta dayalı tıbba göre alınması daha doğrudur.

yavuz dizdar bilimsel düşüncenin değişiminde dostluğun önemi

yavuz dizdar fizik “öngörülebilir aklı” temsil eder.

yavuz dizdar düşüncelerin, onları yeni konuma zedelenmeden güvenle indirecek balonları yoktur; onları zedelenmekten koruyacak tek şey sizin her daim baki kalacak dostluğunuzdur.

arthur schopenhauer ne sevgiye ne de nefrete yol açmamak dünya bilgeliğinin yarısıdır: hiçbir şey söylememek ve hiçbir şeye inanmamak da öteki yarısı.

benjamin franklin bira tanrı’nın bizi sevdiğinin ve mutlu olmamızı istediğinin bir kanıtıdır.

chan kong-sang / jackie chan kahve kendiliğinden bir dildir.

muhammed bin abdullâh allah hüzünlü kalbi sever.

vikipedi erdem veya fazilet kavramı, felsefe tarihinin başlangıcından beri yer alır. mutluluk yaşamın temel amacıdır ve mutluluğa ulaşmanın yolu erdemli olmaktan geçer. bu düşünceye göre erdemli olmaksa ancak bilgi sahibi olmakla mümkündür.

erich seligmann fromm milyonlarca insanın aynı kötülükleri paylaşması o kötülükleri erdeme dönüştürmez; aynı hataları yapmaları o hataları doğru kılmaz.

bedia akarsu ereklerimizin nasıl bir niteliği olduğu istencimize bağlıdır; istencimizin nasıl bir niteliği olduğu da erdemize bağlıdır, böylece doğru görüş de doğru olan ortayı bularak bu ereğe uymayı istence öğretir.

baruch spinoza bir hükümet söz özgürlüğünü ne kadar kısmaya çalışırsa ona o kadar karşı konur; bu karşı çıkış elbette aç gözlülerce değil iyi eğitimin, sağlam ahlakın ve erdemin daha özgür yaptığı kişilerce olur.

epictetus / epiktetos insanın gerçek asalati erdemden gelir; doğuştan değil.

quintus horatius flaccus / horace kusurlardan uzaklaşmak erdemin; ahmaklığı başından def etmek ise bilgeliğin başlangıcıdır.

latin atasözü adalet erdemlerin kraliçesidir.

thomas paine gelecek nesiller için plan yaparken erdemin kalıtsal olmadığını hatırlamamız gerekir.

fyodor mihailoviç dostoyevski sahi şu erdem nedir, söyleyebilir misin bana ? burada erdem olan bir şey çin de erdem sayılmadığına göre değişen bir şey bu demek, değil mi ? değişmez mi yoksa ?

albert camus insanlar, erdem veya kusur denilen şeylerin ne demek olduğunu hiçbir suretle bilmiyorlardı, oysa en ıslah edilmez kusur, her şeyi bildiğini sanmaktan doğan ve insanları öldürmek için kendinde hak gören bir bilgisizlikten gelenidir.

aristoteles / aristo erdem, akla başvurarak tanımlanan ortanın içinde yer almakla ve seçimlerle ilgili bir karakter durumudur.

sezin karameşe başkasının zihnine nasıl girebilirsiniz? | telepati / istediğiniz kişinin rüyasına nasıl girersiniz? (enokyan alfabesiyle) / astral seyahat nasıl yapılır?

kızlar soruyor erkeklerin el sıkma merakına anlam veren var mı ?

gülin yıldırımkaya kadın eli sıkmak haram mı?

ruth propper bir şey öğrenmeden hemen önce sağ yumruğun, hatırlamaya çalışırken de sol yumruğun sıkılması hafızayı geliştiriyor.

sorularla islamiyet musafaha yapmak / tokalaşmak (el sıkmak) hakkında bilgi verir misiniz?

gökçe barbaros çok güzel oluyormuş hadi bir daha el sıkışalım.

deniz ayhan isviçre’den ilginç ‘el sıkma’ kararı

kızlar soruyor cinsel ilişki sırasında erkekler neden kadının boğazını sıkar?

uludağ sözlük sevişirken hatun kişinin boğazını sıkmak

esra tüzün bir bardak meyve suyunu elde etmek için iki-üç adet meyve sıkmak gerekir.

osman müftüoğlu meyve suyu tercihlerinizi de “yüzde yüz meyve suları”, hatta mümkünse taze sıkılmış meyve sularından yana kullanın.

milliyet taze sıkılmış meyve suyu hayat kurtarır!

vikipedi meyve suyu, doğal olarak meyve dokusunda bulunan sıvıdır. meyve suları, ısı veya çözücü kullanılmadan, taze meyvelerin ezilmesi veya sıkıştırılması ile hazırlanılır.

hurriyet bacaklarınızı karnınıza çekerken karın bölgenizi sıkmaya çalışın.

haydar dümen ayaklar nasıl sıkılır? sıkılırsa neden erken boşalma olur? gel de çöz haydar bu bilmeceyi! ayak, bacak sıkarak yapılan mastürbasyon tekniklerini de kızlar bilir. her neyse sen de ayaklarını sıkmayıver çocuğum. sıkma ki erken boşalmaya alışmasın hayat çubuğun.

ekşi sözlük sımsıkı sarılmak

kuran yurdu allah'a sıkı sıkıya sarılmak-tutunmak

kur'an / allah / tanrı - çev : ....... allah’ın ipine sımsıkı sarılın / yapışın / tutunun.

uludağ sözlük hayvanları severken dişleri sıkmak

özgür aydın neden şirin şeyler gördüğümüzde onları sıkmak isteriz?

henry havelock ellis kadının para için evlenmesi, fahişeye kıyasla gerçek ahlaksızlıktır.

dumas davy de la pailleterie / alexandre dumas felsefe, isa'nın gökyüzüne çıkmak için ayağını bastığı parlak buluttur.

henry havelock ellis çağdaş dünyanın bütün sorunları dinin kaynağı; kudüs'te bir akıl hastanesi bulunmamış olmasıdır!

albert schweitzer biz bilgi edindikçe etrafımızdakiler anlaşılır bir hâl almaktan ziyade daha da gizemli olur.

elimi bırakma - sumru güneş ( dolunay soysert ) baban bi takım işlere karışıp cezaevine girdi. sonra da çıktıktan sonra aptallık edip bi kez daha cezaevine girdi.

elimi bırakma - cansu kara ( cemre gümeli ) her şeyin en doğrusunu bildiğini zannediyosun ama asıl senin hiç bi şey bildiğin yok.

yûsuf hâs hâcib akıl süsü dil, dil süsü sözdür.

ali haydar haksal kalp dili akıl dili

cengiz eren dil ve akıl

alper beşe dil bir cinnettir

yiğit bener gezi direnişi de yepyeni bir dil yarattı. kendi kültürünün ifadesi olan bir dil: mizah dili, sevgi dili, dayanışma dili, paylaşma dili, dertleşme dili, akıl dili, cesaret dili, boyun eğmeme dili.

adem korkmaz ibadet dili ve akıl

barış yıldız dil düşünüp kalp söylediğinde

cengiz erengil öncelikle şunu bilmelisiniz ki, bilinçaltı, 'aklın dili'ni konuşmaz! 'akıl dili', 'bilincin dili'dir!. ancak bu ifade, bilinçaltının 'mantıksız' bir aptal olduğu anlamına gelmez.

oya baydar ama onları “akıl dili”ne çevirmek, insanın hangi temel ihtiyacına cevap verdiğini açıklamak daha kolay olmuştu sanki.

osman gazneli duygu dili düşünce dili

olena kozan , gamze öksüz beyin ve dil: araştırmaların 150 yılı

brainstorm aklından ruhu üşüyenin burnundan dili akarmış

e-psikiyatri beyin dili nasıl öğrenir

ilhami arslantaş akıl ve dil

hava özdemir ağızda tat kalmamış dil tutulmuş yaşananları kabul etmiyor akıl firarda yerine dönmüyor

hicran aslan hiç kendi ruh diliyle sevişmemiştir annem

külbe-i ahzan gönül ve ruh dili

mâlik ilyas tanrıbağı dünya dillerinin hiçbirinin tanrısal titreşimlerde yeri veya kutsal bir değeri yoktur. tanrı katında evrensel nitelikte geçerli olan tek dil “ruh dili”dir.

vikipedi akıl (arapça: عقل) ya da us, felsefede kavram oluşturma ve bunlara göre hükmetme kapasitesidir. bugün batı'da bu kavramı, büyük ölçüde aklı anlayışla yüzleştiren, ancak algılamadan ayıran alman filozofu immanuel kant'ın etkisindedir.

vikipedi akılcılık; usçuluk veya rasyonalizm olarak da adlandırılan, bilginin doğruluğunun duyum ve deneyimde değil, düşüncede ve zihinde temellendirilebileceğini öne süren felsefi görüş.

vikipedi mantıkta akıl yürütme, muhakeme ya da uslamlama bilinen olgular ve kurallar kullanılarak yeni bilgiye ulaşılmasıdır. akıl yürütme üç başlıkta incelenebilir: tümdengelim (dedüksiyon), tümevarım (indüksiyon) ve analoji. klasik mantığın temelinde tümdengelim vardır.

vikipedi akıl hastalığı ya da mental bozukluk, sıkıntı, bilişsel işlevlerin bozulması, atipik davranış ve/veya maladaptif davranış ile tanımlanan akıl sağlığı durumlarından birini ifade eder.

vikipedi akıl kültü, fransız ihtilali'nin ardından 1792-1794 yılları arasındaki belirsizlik döneminde jacques hébert ve devrimci arkadaşları tarafından seküler ve tanrıyı reddeden bir görüş olarak geliştirildi. ....... yasaklanarak kiliseler "akıl tapınaklarına" dönüştürüldü.

vikipedi akıl, islam'da akıl zekadan ziyade ileriyi görebilmek ve ona göre hazırlık yapabilmektir. tasavvuf'da sâlik için önem arz etmektedir. zira iman ile akıl bağdaşdırılmaktadır. ayrıca akıl bilgelik demektir. böylece irfan ve hikmeti çağrıştırır.

vikipedi anti-entelektüalizm veya aydın karşıtlığı, entelektüellere ve entelektüalizme güvenmeme ve düşmanlık duymayı kapsayan düşüncedir. larousse sözlüğünde "aklın üstünlüğünü ve bilimin değerini tanımayı reddetme" olarak tanımlanır.

sabah ‘trans onur haftası’ kapsamında gerçekleştirilen yürüyüşte, “polis fuhuş yap, onurlu yaşa!” sloganları atıldı. sapkınlar hdp ile el ele yürüdü.

turkmsic seks işçiliği onurlu bir meslektir

matild manukyan çalmıyorum, çırpmıyorum, sattığım kadınların vergisini son kuruşuna kadar ödüyorum. demek ki namuslu vatandaşım.

seks işçileri hiçbir meslek diğerinden onurlu ya da onursuz değildir.

becky adams emilia kaliteli bir eskort olursa bundan memnuniyet duyarım. toplum onu yargılayabilir ama ben yargılamam. fahişelik onurlu bir meslek. onun eskort olmasını bankacı olmasına tercih ederim.

yasemin zengin onurlu bir mesleği icra eden hemşirelerimizin çalışma şartları herkesçe bilinirken nasıl giyindikleri, neler yaptıkları, hastaya nasıl bakım sağladıkları ortadadır.

bertolt brecht önce ekmek, sonra ahlak.

aki olavi kaurismäki / aki olavi kaurismaki hayatın anlamı insanın doğasına saygı gösteren kişisel bir ahlâk geliştirmek ve bu ahlâkla yaşamaktır.

albert schweitzer ahlak, kelimenin en geniş anlamıyla, canı olan her şeye karşı duyulan sorumluluk demektir.

albert schweitzer ahlaklılığın en büyük düşmanı duygusuzlaşmaktır.

albert schweitzer insan ruhu ölmedi. gizlenerek yaşamaya devam ediyor. insan ahlâkının kökü olması gereken merhametin, gerçek genişliğine ve derinliğine, ancak kendini insan türüyle sınırlamayıp bütün yaşayan canlıları kucaklaması sayesinde ulaşabileceğine inanıyorum.

albert schweitzer insanın ahlakı insanla bitmemeli, evrene yayılmalıdır; bir parçası olduğu büyük hayat zincirinin yeniden farkına varmalıdır. tüm varlığın bir değeri olduğunu anlamalıdır.

alfred jules ayer hiçbir ahlak otoriteye dayandırılamaz, otorite ilahi olsa bile.

friedrich wilhelm nietzsche ahlak esasen toplumu çöküntüden kurtaracak ve toplumun muhafazasını sağlayacak bir araçtır.

muhammed bin abdullâh insanlar arasında ara bozma niyeti ile laf götürüp getirmek, insanlara hakaret etmek ve sövmek, kendi ırkını üstün görüp başka milletleri aşağı görmek... işte bu 3 davranış, cehennemdedir. bunlar, bir mü’minin ahlakında yer alamaz.

kur'ân / allâh / tanrı - çev : celâl yıldırım namaz cidden ahlâk dışı davranışlardan, (dine, akla ve sahîh örfe ters düşen) uygunsuz şeyden alıkoyar.

herbert spencer hükümet esas olarak ahlak dışıdır.

herbert spencer herkes ahlaklı olmayınca, hiç kimse tümüyle ahlaklı olamaz.

jared mason diamond öldürme dürtümüzün neredeyse her zaman ahlak kurallarıyla kontrol altında tutulduğu bellidir. soru, onu neyin açığa çıkardığıdır.

ali akay kimi zaman geçeğin tam tersi olarak haber yapıldığında sadece ahlaki olandan uzaklaşmakla kalınmaz aynı zamanda “yalan haber” yapmaya doğru da gidebilir.

ebû abdillâh ca‘fer bin muhammed el-bâkır bin alî zeynil‘âbidîn / ca‘fer es-sâdık / cafer-i sâdık kötü ahlak, yoksulluk getirir.

vedat menderes özçiftci ortak bir ahlak mümkün mü?

mehmet akif altunışık bireysel-toplumsal farklılıklar ve ahlâkî görecelik sorunu

ahmed selâhaddin - çev : nevin ünal özkorkut siyâset ve ahlâk

lokman çilingir din mi ahlak mı?

ali akdoğan sosyal gelişmenin iki dinamiği: bilim ve ahlak

nurgül yavuzer saldırganlık tanımı altına yerleştirilen diğer kavramlar intiharlar, medya da şiddet, aile içi şiddet gibi tartışma konularında varılan yargılar sosyo-politik nedenlerin yanı sıra ağırlıklı olarak psikolojik ve ahlaki sorunları içinde barındırmaktadır.

h. fahri duran ahlâk dersleri

laura d'olımpıo - ozan zaloğlu tramvay ikilemi, bir eylemin sonuçlarını baştan sona düşünmemizi ve eylemin ahlaki değerinin, yalnızca sonuçları tarafından belirlenip belirlenmediğini dikkate almamızı sağlar.

sorularla islamiyet öldürmenin caiz ya da farz olduğu durumlar hakkında bilgi verir misiniz? tecavüzcüler, ahlakı bozmaya çalışanlar, müslümanlara ağır eziyetler edenler, ahlaksız yayın yapan medya mensupları öldürülmeli mi?

zeynep burcu akbaba töre, namus ve töre saikiyle kasten öldürme

thomas stearns eliot yaşamın içinde kaybettiğimiz hayat, bilginin içinde kaybettiğimiz bilgelik nerde?

kadir keskin ne olacağımızı ve nereye gideceğimizi bilmeden yaşamak

yasin pekeroğlu bilgi çağında bilgelik, bilgece yaşamak

nejat bozkurt kaliteli yaşamanın felsefesi

kerim korkut ne yapacağımı bilmeden yaşamak istiyorum; hayat sürpriz olsun

uludağ sözlük neden yaşadığını bilmeden yaşamak

iygder kendi varlığının değerini bilmeden yaşamak

mustafa cilasun bilmeden yaşamak anlamadan inanmaktır

yavuz koca vatan kaybetmenin ne olduğunu bilmeden yaşamak

şule gürbüz bilmeden yaşamak ne zormuş.

kızlar soruyor her şeyi bilerek yaşamak mı iyidir, yoksa bilmeden yaşamak mı?

fernando pessoa hayatın ne olduğunu bilmeden yaşamak, yaşamak bu mudur?

özlem aktaş , inci aktaş nefes almayı bilmeden yaşamak yarım yaşamaktır.

elif melissa ne olduğunu bilmeden yaşamak öyle zor ve acı ki.

halit fuat beşik nereye sokulacağını bilmeden yaşamak kötü!

çoban yıldızı - zühre filiz ( selin şekerci ) ne yapacağımı bilmeyerek yaşamak istemiyorum.

honoré de balzac iyi bir kısmet, bir gönül oyunu mu?

ferdi tayfur turanbayburt seninki sevgi değil seninki aşk değil seninki gönül oyunu şu halime baksana

nihad sâmi banarlı gönül sözüyle nice dil ve gönül oyunları oynanır.

cansu canan özgen küçükken canım çok sıkıldığında eyüpsultan hazretleri'nin türbesine, pier loti'ye giderdim.

cansu canan özgen öğrenmeye başladığınızda, gücünüzü bilgiden alma tutkunuz varsa bunun derin bir kuyu olduğunu fark ediyorsunuz ve kendinizi sürekli eksik hissediyorsunuz.

cansu canan özgen benim için en büyük servet, çocuklarıma bırakacağım en büyük miras; kültürlü, ne istediğini bilen, tuttuğunu koparan, onları özgüvenli yetiştiren bir anne olmak. bunu yapabilmek için cahil güvenine değil, içi dolu bir şeylere ihtiyacım var.

şule gürbüz bilinene iman olmaz, hâşâ günaha gireriz.

vikipedi folkloristik folkloristik, folklor incelemesine ayrılmış resmi bir akademik bilim dalıdır. eş anlamlılarla birlikte bu terim, geleneksel kültüre ilişkin akademik çalışmayı folklor eserlerinden ayırmak için 1950'lerde ortaya çıkmıştır.

alfabe enokyan alfabesine karşı insanların inanışları; birinin aklını karıştırma, .......

fanzade büyü vebası (spellplague) – unutulmuş diyarlar olayları

sirius kelt dili, ibranice, arapça, sanskritçe, aramice, latince, eski antik mısır dili, sümerce gibi dillerin ve bu dillerdeki kelimelerin titreşimleri yüksektür. bu yüzden yapılan büyüde enerjiyi arttırmak amacıyla bu eski diller genelde kullanılır.

angelsdia gizemli melek dili. enokyan. enochian lisanı john dee ve meslektaşı edward kelley’nin 16. yüzyılın sonlarındaki ingiltere’de özel yazılarında sıkça okült veya meleklere atıfta bulunulan bir isimdir. kelley, sihir araştırmalarında dee ile birlikte çalışan bir medyumdu.

angelsdia aklı işlenen cinayetin detayları tarafından ayartıldı yine.

angelsdia insan aklıyla oynanan oyunlar.

angelsdia ölüm düşüncesi zamanın azaldığını işaret eden ve dolayısıyla zamanın hızlandığı hissinin güçlenmesine yol açan bir stres faktörü teşkil etmez.

halit ahmet çiftçi bir teurji sistemi veya melek büyüsü olan enoh büyüsü; dr. john deeye, kendilerini peygamber enoha kılavuzluk yapan kutsal melekler olarak takdim eden bir grup ruhani varlık tarafından deenin kahinliğini yapan simyacı edward kelly aracılığıyla iletilmiştir.

nebiliyon john dee ruhlarla iletişim kurmak için bir sistem geliştirdi. bu dönemde medyum edward kelly ile birlikte çalışmaya başladı ve meleklerle iletişim kurdu.

mustafa çolak her şeyi, akıl ve kalp dâhil tam manasıyla her şeyi bir anda bırakıp uzaklara gitmek ne çekici bir söz!

derya çolpan insan günlük konuşma dilinin yanı sıra özellikle değiştirebileceği ya da yansıtabileceğini düşündüğü doğayı etkilemek için bir büyü dili oluşturmuştu. platon da şiiri tanımlarken "büyülü söz" ifadesini kullanmıştır.

tarkan tufan büyü dili, bir sosyalist olan constant’ın düşüncelerinin üzerini örtmemeli. kimi zaman bilge kişiler, constant’ın manevi otorite, teokratik hiyerarşi ve “cahil kitlelerin kademeli eğitimlerine” ilişkin çağrısını tepkisel bir siyasi dönüş olarak değerlendiriyorlardı.

osman karatay anlaşılamayan yazıtlardan en önemlisinin ilk harfleri alınarak, bu abeceye futhark abecesi denmiştir. dili ise çözülemediği için bir büyü dili olduğuna karar verilmiştir. bu son derece gülünç bir açıklamadır.

kemal pehlivanoğlu 100 yıldır sırrı çözülemeyen kitap bunun bir kritogram (her harfin başka bir simge ile temsil edildiği metin), fonetik bir yazım sistemi, filozofik bir dil hatta bir büyü dili ya da uzaylıların sanatı olduğu iddia edildi.

ayşegül nergis oraya doğru giderek kitapları inceledi. hemen hepsi büyük annesinin ona öğrettiği büyü dili olan kadim olp lisanındaydı. bu topraklarda sihirle uğraşan kişiler olmasına rağmen, bu dili bilen bir elin parmaklarını geçmezdi.

ismet özel manevrayı mümkün kılan lisandaki sihirdir. modern çağda günlük dil gafleti azdıran bir büyü dili biçimi benimsedi. büyüden arındırılmış doğru konuşmayı isteyen herkes artık bir mesleki dil benimsemek, bu mesleki dil içinde hangi ıstılahı tercih ettiğini beyanla .......

medyum nilgün sevgiyi ve beklentiyi bu kadar büyütmek, bu dengede ortaya çıkarmak ve kişisel seçimler ile ilerletmek adına, sizler için yoğun bir büyü dili oluşturuyoruz.

zeynel kıran büyüleyici bir bilim dalı: dilbilim

fevzi karademir dil bilim ile dil bilgisi dil bilimci ile dil bilgici karşıt göstergeler midir?

hayâli dağlarca edeyin mihneti ferhâda yine vereyin tıfl-ı dili san'ata üstâda yine vahşet-âbâd-ı gama andurayın mecnûnu getürüp âh ile vâdîleri feryâda yine

mehmet erbulan felek merhametsiz taştan yürekli gönlümüz efkarlı gamlı meraklı düşman peşimizde eli silahlı kalk gidelim sevdiğim bu el bize yaramaz

erdoğan kul edebiyattaki savaş karşıtı söylemlerin, buna benzer paradoksal ve trajik durumlardan hareket ederek savaşın akıl dışılığına, çözüm sunamayacağına ve gerçekte kazananının bulunmadığına dikkati çekmeye çalıştığı söylenebilir.

abdullah yılmaz bilgi elde etmek için çalışmak, bilmek çok hayırlı bir vasıftır, onun zıddı olan cehalet kabul edilmez bir kötülüktür. demek ki bilmek iyidir, bilmemek kötüdür ama bazı şeyleri bilmemek de iyidir. başka bir deyişle bilmek iyidir ama her şeyi bilmek iyi değildir.

pınar doğu suç ve ceza, insan doğası ve kötülük arasında akılları kurcalayan tuhaf bir paradoks yok mu?

pınar doğu bir kişi ceza almaktan korktuğu için mi suç işlemekten kaçınsın istiyoruz? yoksa suç işlemenin aklıyla, ahlakıyla, vicdanıyla yanlış olduğunu bildiği için mi?

alisa zinovyevna rosenbaum / ayn rand neden her şey eğilip bükülüp mantık dışına çıkarılarak başka şeylere uydurulmaya çalışılıyor? bir nedeni olmalı. bilmiyorum. hiçbir zaman bilemedim. anlamak isterdim.

ismail aygün / şivan perwer hayê hayê em keçikê kurdan in şêrin em li cengê em li hêviya merdan in hayê hayê em kulîlkê kurdan in derdê nezana berbendî serhildan in

erol kekeç feodal anlayışlar, duyguların akılla çiftleşmemiş çocukları olduğundan, ilkeli olmayı ve belirli kurallara göre yaşamayı ahmaklık sayarlar ........ yüreklerini bile acıtabilir. bu acılı tabloların oluşmasını istemiyorsak, dikkatte, aklı aktif hale getirmek zorundayız.

hüseyin aktaş aklı aktif hale getirmek, bilime deĝer vermek, eleștirel düșünmeyi önemsemek ve kendimizi mazinin ipoteĝinden kurtarmak islami ve insani vecibedir.

emre dorman önemli olan aklı aktif hale getirmek

mustafa islamoğlu ķur’ân zâten aklı aktif hâle getirmeye çalışıyor. yâni ķur’ân'ın bir aklı var ve kuranın aklı akletmeyen insanların içine battığı çamuru göstermek. insanları akletmeye çağırmak.

vishnu sharma / beydeba akıllı bir kimse, düşmanından da akıl öğrenmeyi ihmal etmez.

antonio porchia dolu bir kalpte her şeye yer vardır; boş bir kalpte ise hiçbir şeye yer yoktur.

philip dormer stanhope / 4th earl of chesterfield / lord chesterfield erkekler de kadınlar da anlayışlarının yoluna gitmekten çok, kalplerinin yoluna giderler.

rabindranath thakur / rabindranath tagore fikirler önemli değildir. önemli olan, sakin bir şekilde olanları kavramaktır. bir tartışmada önemli olan doğru ya da yanlış değil, tartışmadan ne kazanıldığıdır.

lyall watson eğer beyin basitçe anlayabileceğimiz bir şey olsaydı, o zaman biz olamayacağımız kadar basit olurduk.

ahmed salman rushdie / ahmet salman rüşdi hayatın anlamı ölümdedir. servet sahibinin ruhani fakirliğini tehlikeye atar. böylelikle şiddet nezakete, çirkinlik güzelliğe, herhangi bir şey zıddına dönüşebilir.

jorge francisco isidoro luis borges acevedo / jorge luis borges eğer elimde bir zenginlik varsa o, kesinliklerden değil, zihinsel karışıklıklardan oluşuyor.

albert chinualumogu achebe / chinua achebe atasözleri, sözlerin kolayca yutulmasını sağlayan palmiye yağıdır.

jostein gaarder insan bir şeyi anlamadığını anlamışsa bir kez, artık her şeyi anlamanın eşiğine gelmiş demektir.

fazıl say müziğin dayanışması için yüreğimizle de hesaplaşmalıyız.

ebû yûsuf ya‘kūb bin ishâk bin es-sabbâh el-kindî beşeri faaliyetlerin mertebe bakımından en yükseği, keyfiyet bakımından en asili felsefe ile uğraşmaktır.

rudolf joseph lorenz steiner düşünmenin bedeli çift cinsiyetliliktir.

helena maria druschkovich / helene von druskowitz erkek bütün canlıların en haris olanıdır. yabani bir hayvandan daha kötü biçimde toprak ananın altını üstüne getirmiş ve bütün cevherlerini sömürmüştür. pek az istisna dışında, usun ve insanlığın doğuştan düşmanıdır.

ludwig heinrich edler von mises evrende aklımızın kavrayamayacağı ve duygularımızla sezemeyebileceğimiz şeyler vardır.

friedrich august von hayek sadece tecrübe sayesinde bir şeyler öğrenebiliriz ve hiçbir zaman bir olayı akıl yoluyla tamamen kavrayamayız.

mirzə fətəli məhəmmədtağı oğlu axundov / mirzə fətəli axundzadə / mirza fetali ahundov aklın iflası

semîh el-kâsım - çev : a. kadir - afşar timuçin öğrendiydim ağıza almamayı sapık düşünceleri yüzyıllar boyunca. bugün yapıştırıyorum kamçıları tanrılara, o tanrılar ki gönlümdeydiler, kutsaldılar, sattılar benim halkımı iki pula o tanrılar yirminci yüzyılda.

ali tekintüre deli gibi sevmek ruhumuzda var

ali tekintüre kendin başka, aklın başka bir yerde

mario levi bilgi içselleşince edebiyat olur.

mario levi -bir ceset gibi- gömülü kalbim. aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?

richard gary brautigan 1 kadınlar neden buna benzer bedenleri olmasını isterler bir türlü anlayamıyorum. ne kadar acayip görünüyor, onlar da kalkıp böyle bir bedene sahip olmak için deli gibi uğraşıyorlar, ne pahasına olursa olsun, diyetlere, ameliyatlara, iğnelere, açık

richard gary brautigan 2 saçık iç çamaşırlarıyla bu lanet olası şeylerden birini elde etmek için çabalıyorlar ve her şeyi deneyip de başarılı olamazlarsa sahtesini yapıyor o ahmak sürtükler. pekala, burada bedava bir tane var. gelin de alın pis orospular.

richard gary brautigan ruhlarımız kör doğmadı ama dünya gözünü çıkarmak için elinden geleni yapıyor. savrulmak yapraklara özel bir şey olmalı, insanın ruhu bu işin içine girmemeli.

nöro dikkat bilinçli ve bilinçdışı düşünme

çiftçi tv bilinçli hayvancılık

nil keskin keleş bilinçli yaşamak nasıl olur?

ışıl var bilinçli gıda tüketimi

desingers coll bilinçli insan amaçlı davranış paneli

tayfa beslenme bilinçli insan kanserden korkmazz!

gerçek bilgi filozof richard swinburne - beyin, zihin, bilinç ve benlik

gürkan akçay pedofilinin sebepleri nelerdir? kendini kontrol etmede yaşanan sorunlar, aşırı dürtü ve bilişsel sapmalar birer örnek olarak gösterilebilir.

melanie joy / çev : cem et mentalitesi: bilişsel sapma ve duygusal uzaklaşma

hüseyin tuğrul oktay normlardan sapma

bilun dohmen enerjimi topraktan alıyorum. stres yok. pozitifim, güleryüzlüyüm. kimseyle kötü olmam. doğa insanı mutlu ediyor. uzun süredir buradayım, daha hiç hastalanmadım. ben burada özüme döndüm.

fevzi demir bulaşıcı salaklık

tahsin yücel salaklık üstüne deneme

fernando pessoa salaklık; senin adındır mutluluk!

fernando pessoa 'proletarya diktatörlüğü'nü savunan salakların, eğer düşünebilmeya da akıl yürütme yetisine sahipolsalardı kendigörüşlerini savunmak için kullanacakları argümandır bu.

bob fenster salaklık tarihi

ludwig wittgenstein eğer insanlar hiç salakça şeyler yapmasaydı, akıllıca işler yapılamazdı.

jennifer lynn armentrout bir daha bu kadar salakça bir şey söylersen seni uykunda boğarım.

louis ferdinand destouches / louis ferdinand céline sizlere sesleniyorum insancıklar yaşamın salakları dövülen haraca bağlanan ezelden beri terleyenler sizi uyarıyorum bu dünyanın kodamanları sizi sevmeye başladıklarında bilin ki sizi savaş salamına çevireceklerdir.

şebnem burcuoğlu ceren gözlerini kocaman açıp tek taş istemeyen tek kaştır, diyerek tartışmaya ultra salakça bir boyut katınca kan beynime sıçrıyor.

richard gary brautigan babasının kiminle yattığını tahmin etmeye çalışmaktan hoşlanıyordu ama bu salakça bir oyundu ve bunu biliyordu çünkü babasının yattığı kadınlar hep ona benziyordu.

berna arda bilim üretiminde dürüstlüğün anlamı ve “intihal” üzerine

شاهين نجفي / shahin najafi / şahin necefi internet konuşma odalarındaki entelektüel tartışmalara ahlaksız adamların kayretine erkek hakkını savunan kadınlara yemin renkli televiziyonun devrimine iranın yüzde 3 kitap okuyan kitlesine karaktersiz ve boş şairlere yemin

şahin necefi ekmek hazretleri! o hoş kokun nerede? bereketin nerede gitti? neden bana sıkıntı oldun? senin için uğraşmadın mı? peynirsiz bir sabah, böyle kahrolası ruh hali

şahin necefi bak bu kırık yatak her daim stresli bak bu bozulmuş abajur hala uyanık bak nasıl “benan’ın” benim sesimle göz yaşları düğümlenmiş

şahin necefi deliliğimizi söyle onlara bizi ayakta tutanın bu olduğunu

şahin necefi delilik duygusuyla vurduğun ve vurduğum her bir damara

şahin necefi kulağındaki tatsız bilimsel tartışmama

murat menteş orhan gencebay’a dargındım. onun, zembereği kırık zongurlarla haşır neşir oluşu canımı sıkıyordu.

didem madak domates-biber biçiminde tuzluklar aldım pazardan kalp şeklinde kültablaları kalbimde söndürülmüş birkaç sigaradan kalan kül yetmezdi yeniden doğmaya. orhan gencebay dinledim itiraf etmek gerekirse bedelini ödedim ama pollyanna

orhan kencebay / orhan gencebay aklımı aldılar şimdi nasıl yaşarım fikrimi çaldılar bir meçhule koşarım

orhan gencebay sarhoşum aşkını deli gibi yaşarım

orhan gencebay herkes bana deli diye gülüp geçiyor senin aşkın beni kara gözlüm deli ediyor

orhan gencebay bir güzelin mecnun'uyum efendim sel bastı ovamı yıkıldı bendim derdimi bilmiyom ben kendi kendim derd ile sevinci seçemez oldum

orhan gencebay hem düşünür hem severim budur taştan farklı yanım

orhan gencebay bu dünyada rahat yok ölüm belki kurtuluş al canimi yarabbim bitsin artık kahroluş

orhan gencebay gönül fırtınası katmış önüne sürüklüyor beni meçhul bir yöne

orhan gencebay artık sakin, sabırlı ve mantığımızla davranmanın zamanı geldi. sakin, sabırlı ve akılcı düşünelim ki bu cennet vatanımızda hem mutlu olalım, hem de gelecekteki canlarımızın haklarına saygı duyarak, onları koruyarak en iyi şekilde teslim edelim.

orhan gencebay bilemedim, anlamadın bencilsin dünya

orhan gencebay övünmeyin bölük bölük sıralı dağlar sizden büyük aşılmayan gönül dağı var

orhan gencebay her şey karanlık nerede insanlık

cemal safi aklım takıldı fikrim takıldı yeşil gözlerine aklım takıldı

cemal safi ne olur git deme kalbimi kırda meleyen gönlümü kaptırma kurda

shayna gladstone-yeşim özbirinci insanlar neden şehirleri bırakıp köylere dönüyor hiç merak ettiniz mi? stresten anksiyetiden sağlıksız yiyeceklerden klorlu sudan trafik sıkışıklığından hava ve ses kirliliğinden kira ödemekten ilgi alanlarınıza vakit ayıramamaktan sıkıldınız mı?

lunatic bir kedi bu videoda sıkıntıdan patlarken birden aklıma gelen kendin yap fikriyle sıkıntıyı yarım saatliğine falan ertelemeyi başardım.

lunatic bir kedi bu videoda sizlerle çok etkileyici ve akıl hastalarının ya da şizofren bir bireyin hayata bakış açısını anlayabileceğiniz bir kitabın incelemesini paylaştım.

nesrin astam yıldız doğada zararlı etkileri muhtemel olan her girişim için , topraktaki karıncanın bile fikrini almak gerekir ..!

nesrin astam yıldız dünyada mevcut arazilerin sadece %30 nun başarılı ve verimli üretim yapılabilecek tarıma elverişli topraklar içermekte olduğunu biliyor muydunuz !

nesrin astam yıldız asıl fikir adamları bilgi sahibi olan mühendislerdir !

nesrin astam yıldız “toprak olmasaydı dünyamız nasıl olurdu?“ ....... ağaç veya çim olmadan nasıl barınabilirdik ?” giyinmemiz nasıl mümkün olurdu ? ! yemeğimizi pişirmek için , ısınmamız için ve aydınlanmamız için yakıtımız ve enerji kaynağımız ne olurdu? hiç düşündünüz mü??

hikmet uygun feryada feryada gam çekmişem dünyada

insan hakları evrensel beyannamesi bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.

insan hakları evrensel beyannamesi her ferdin fikir ve fikirlerini açıklamak hürriyetine hakkı vardır. bu hak fikirlerinden ötürü rahatsız edilmemek, memleket sınırları mevzubahis olmaksızın malümat ve fikirleri her vasıta ile aramak, elde etmek veya yaymak hakkını içerir.

insan hakları evrensel beyannamesi herkes, işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ve kendi iradesi dışındaki koşullardan doğan geçim sıkıntısı durumunda güvenlik hakkına sahiptir.

jennifer lynn armentrout “sarhoş adamın sözleri, aklı başında adamın düşünce­leridir,” derdi babam her zaman.

eugenio borgna - çev : meryem mine çilingiroğlu şiirlerde, içselliğin, öznelliğin, yaratıcı imgelemin uçsuz bucaksız alanları harekete geçer; yalnızlık kavranılır ve gizli saklı kalmış olduğu dağ eteklerinden gün ışığına çıkarılır.

dinimizislam allah’a akıl sahibi demek caiz değildir, akıl mahlûktur. allahü teâlâ aklın yaratıcısıdır.

atasözü akılları pazara çıkarmışlar, herkes yine kendi aklını almış

? allah akıl dağıtırken sen nerdeydin

immanuel maurice wallerstein dışardaki bir kültürel birlik karşısında farklılık, içerdeki kültürel farklılık karşısında da kültürel birlik yaratma uğraşı, modern dünyada devleti en kudretli, ama aynı zamanda da en şizofrenik kültürel güç durumuna getirmiştir.

yusuf hayaloğlu bu ne yaman çelişki anne

turgay fişekçi büyüdüğüm bağlarda yoktu en küçük bir çelişki bile

bertolt brecht - çev : a. kadir , gülen aktaş ve nesnelerin çelişkisini örtebilir

arzu özdemir bu ne biçim çelişkidir her hileyi bozuk buldum

albert camus şudur çelişki: insan olduğu biçimiyle yadsır dünyayı ama ondan sıyrılmaya da yanaşmaz.

osho çelişki zıtlıklar sayesinde yaşar, o zıtlıkların dengesidir.

friedrich nietzsche ancak çelişki dolu olmak pahasına verimli olunur!

edgar allan poe şu kanıya vardım ki, uzun şiir diye bir şey yoktur. uzun şiir sözünün sadece apaçık bir çelişki olduğunu ileri sürüyorum.

lev nikolayeviç tolstoy insan, bulunduğu çekilmez durumla vicdanı arasındaki çelişkiyle yaşamak zorunda kalıyor. çağımızdaki insanların hepsi bu durumda; hepsi de vicdanlarıyla yaşamları arasında cereyan eden sürekli ve apaçık çelişki içinde yaşamak zorunda.

buket uzuner biz insanlar çelişki dolu tuhaf yaratıklarız.

rainer maria rilke ey saf çelişki

yılmaz güney hayatı oluşturan binlerce, on binlerce, milyonlarca, milyarlarca çelişki içinde kendi yerini arıyor, bulamıyordu.

robert maynard pirsig bilim insanlarının saplandığı sorun ve çelişki zihindir.

georges politzer metafizikçi, çelişkinin yenileştirici gücünü değerlendiremez.

sadık hidayet bedenim olsa neyse, ruhum da kalbimle çelişki halindeydi sürekli; anlaşamıyorlardı bir türlü.

yaşar şahin anıl terör hem görünür bir şiddet ve hem de her an karşılaşılabilecek bir tehlike olasılığı yaratarak akıl dışı bir korku ya da panik haline neden olur.

yaşar şahin anıl islam tarihinde xı. yüzyıl, iktidarı ele geçirmek için yapılan acımasız uğraşılar ....... dinsel inançların gevşemesi ruhsal çöküntüleri ve çaresizlikler de akıl dışı yönelişleri hazırladılar.

yaşar şahin anıl haşan sabbah grubunun kurduğu alamut batmîliği ya da nizarîye tarikatı inançlarına göre; akıl ve düşüncenin, insanları anlaşmazlığa götüren nedenlerin başında geldiği kabul olunuyor .......

yaşar şahin anıl akılları başlarından giden haçlılar, zincirden boşanmış deliler gibi yollarda, evlerde ve camilerde oradan oraya koşuşup önlerine çıkan herkesi, erkek, kadın veya çocuk olsun, hiç fark gözetmeden öldürdüler.

mehmet kumdere sarhoş bir insan ne yaptığını bilemez utanma arlanma ve korkma gibi duyguları bünyesinde barındırmazsa haşhaş da insanlar üzerinde aynı etkiyi yapmaktaydı ve hasan sabbah akli dengesi yerinde olmayan bu insanlara dünyada ve ahrette cennet vaat etmekteydi.

fethullah gülen o ne yüce ve erişilmez bir câzibedir ki, asırlardır milyonları meczup hâle getirmiştir.

süleymân bin abdullâh onlar, evliyaların ve meczub olan tağutlarının fayda veya zarar verebileceğine, zararı def edebileceğine ve onların kâinatta ve mutlak mülkte tasarruf hakkına sahip olduklarına inanırlar.

fikri yazıcıoğlu mehmed çelebi'ye "sema" mahlası, bir görüşe göre babası tarafından; bir görüşe göre de kendisine "meczub" diyenlere, meczub değil hak aşığı oldüğunu göstermek maksadıyla arkadaşlarıyla ....... üç gün dinlenmeden sema' etmesi üzerine halk tarafından verilmiştir.

şükrü özen âşık paşa'nın verdiği bilgiye göre de "lâubâlî-veş ve meczûb-nakş ve müşevveş, melâmî üslûb, tekellüf meslûb” olan molla lutfi, ulemayı eleştirmekte akranından üstün idi.

ilhan arsel muhammed, halktan kişilerin kendisi hakkında “yalancı”, “uydurucu” ya da “meczub” diye konuşmalarını önleyememiştir.

mehmet akif inan nefsine meczup olanları ıslah ile makbullerden kılacak senin delaletindir.

hulusi geçgel ikinci yeni şiirinde sapmalar

turgut karabey dîvân şiirinde sapmalar

erdoğan kul şiir dilinde sapmalar ve bir uygulama

anıl çelik nilgün marmara’nın şiirlerinde dil sapmaları

mehmet altun medeniyet kendi zamanında 'deli gömleği' giydirilmiş 'dahi'lerin eseridir.

bertolt brecht - çev : a. kadir , gülen aktaş çok anlamlı olmasından kuşku duyarım; her yanlış anlamadan siz sorumlusunuz çünkü.

oya baydar iktidar gezi’ye hiçbir zaman doğru teşhis koyamadı, sapla samanı karıştırdı veya karıştırmak işine geldi.

vural şahin ruh matematikselliği kabul etmiyor duygu dünyasında.

vural şahin bir yarışmadan 50 milyar alan bir ağabeyimiz vardı ama şarkı yok meydanda. orada bilgi konuşuyor, kalbe hitap eden yok.

çağatay ulusoy delirdiğim, çok zorlandığım dönemler de oldu.

çağatay ulusoy çok sıkıcı bir hayatım var.

vatansever şaşmaz / vatan şaşmaz beyindeki gri hücreleri geri kazandıran iğne bulundu. bu ne demek biliyo musun. insan beyninin 100de 10u çalışıyo ya 100de 15i çalışıyo. yarın öbür gün 100de 50 çalışmaya başlıycak. hepimizin ona ihtiyacı var.

vatansever şaşmaz / vatan şaşmaz hiç bir aklı başında astronom özellikle ingiliz astrolojiye inanmaz.

pınar doğu edebiyat ideolojiler üstüdür, bunu anlamayana ne diyeyim!

güney çeğin kamusallığın oluşamadığı bir vasatta kamusal entelektüel rolünü üstlenmenin varacağı yer tımarhanedir.

aslı filiz dünya bir tımarhane

aslı filiz bilindik olayların, cümlelerin, isimlerin sürekli birbirini takip etmesiyle, istemsiz bir şekilde oluşan körleşme…

aslı filiz olasılıkların tümünü değerlendirmek yerine, gerçeğin kısıtlı biçimlerine sıkışıp kalıyoruz.

aslı filiz akıldışı otorite ya güç kullanacak ya da telkin edecek. başka yolu yok. güç kullanırsa kimseyi kendisine bağlayamaz elbette. öyleyse telkin etmek, gönüllü itaatkârlar yaratmak zorunda.

aslı filiz düşünebilen ama akıl yürütemeyen insanlar… nesnelere ve güce taptığı için insana olan saygısını yitiren, bunun sonucunda ahlak ve erdemden git gide uzaklaşan, akılcı düşünceye karşı körleşen bireyler.

aslı filiz yoruma izin vermeyen, kendi yorumunu mutlak değer olarak gören, tartışma alanı yaratamayan, kolektif aklı savunmayan bir insanın “akademisyen” olabilmesi bile yeterince hayret verici zaten.

aslı filiz sınırların kalkması, “tacir devlet, müşteri toplumu” düzeninin korunması, cinsiyetsiz halk yaratma, insanların da nesneler gibi sayılardan ibaret olması yolunda kullanılan bu insanlar, gerçek entelektüelleri ve gerçeği görebilen herkesi tımarhanelik edebilir.

aslı filiz akîl addedilen insanlar, tekerrür eden tarihsel süreçlere sırtını dönüp, ne olursa olsun mutlu olmaya devam edebilen polyannalar’ı yaratırken; kanlı eylemleri sahneleyenler de “halk adına!” diye bağırırken halkı doğru düşünme ediniminden yoksun bırakıp, belirli .......

aslı filiz insan da doğanın bir parçası olduğuna göre sürü bilincini kendinden söküp atamaz; bunu kabul etmekten başka çaresi yok. bu sürünün bir de başı olmalı elbette. çok başlı olmak, böcekler gibi yaşamaya benzer.

aslı filiz zeka yerine kurnazlığı kullanan kamusal alan entelektüellerinin piyasaya sürülme şekli. biz de bunların hepsine başka başka kulplar bulup hâlâ taraf peşinde koşuyorsak; dünya zaten tımarhane ve hepimiz tımar edilmişiz bile.

aslı filiz sistem gaz almadan, gaz vermez ki toplumsal patlama olmasın. feci şekilde ayrıştık. her birimiz bir tarafa tutunduk. peki tarafların tutunduğu “yaşamsal iyiyi” birleştirmeyi de mi akl’edemiyorlar yani? tam da buradan besleniyorlar. tam da buradan!

شولي جوربوز / şule gürbüz birine, bir çocuğa ''ne akıllısın!'' demek korkunç bir şey. insanı ömrü billah sersem etmenin en etkin yolu...

giovan battista vico / giovanni battista vico / giambattista vico insanın bilebileceği şeyler sınırlıdır ve kendisi gibi mükemmel değildir.

şule gürbüz düşünceye ve zihin akışlarına biraz demode olsa da ontolojiye çok yakın birisiyim.

galileo galilei evren dediğimiz kitap, yazıldığı dil ve harfler öğrenilmedikçe anlaşılamaz.

şule gürbüz yazmak, çok şahsi tümden kendimle ve zihnimle ve oradakileri daha ne kadar orada tutacak, tasnif ve tadil edecek ya da artık ortaya çıkaracak halde oluşla ilgili. hali ile böyle bir şeyin ritüeli benim için yok.

cesare pavese bir erkeği bir çocuktan ayıran özellik bir kadın üzerinde üstünlük kurmayı bilmesidir. bir kadını bir çocuktan ayıran özellik ise, bir erkeği nasıl sömüreceğini bilmesidir..

şule gürbüz yazmak gündelik bir iş değil, her şey olup bittiğinde ve düşüncemle aramda artık başka bir şey kalmayınca yaptığım bir şey. ama okumak, notlar almak, düşünmek, tartmak her günün işi.

cesare pavese gerçeklik insanın şu ya da bu şekilde içinde bir bitki gibi yaşayacağı bir zindandır.

şule gürbüz ben eğilip kendi kalbini dinleyebilmiş, bunda dinlenir şeyler bulabilmiş ve kendi özünü mümkün mertebe kurabilmiş yazar ve şairleri önemsedim ve binlerce tekrarın içinde başka bir sesi onlarda duydum.

cesare pavese hiçbir kadın bir adamla parası için evlenmez. kadınlar bir milyonerle evlenmeden önce ona aşık olacak kadar akıllıdır.

şule gürbüz iyi yazan herkes biraz şair, biraz felsefeci, biraz mistik, biraz hikâyeci… olabilmek, bunların kamil bir karışımı olmak zorundadır.

cesare pavese sıkılgan katillerdir intihar edenler. sadizm yerine mazohizm.

şule gürbüz hikâye romana, hele şiire göre fazla gerçektir ve her gerçek gibi önünden masal arayarak geçilir. eğilmeden, bükülmeden, kendi küçüklüğünü sezmeden.

cesare pavese okuyorum, daha da çok okuyabilmek istiyorum, ama bir zamanlar yaptığım gibi, kitaplarda bulduğum çeşitli yaşantıları ne heyecanla karşılıyorum, ne de bunları parlak, şiir öncesi ussal bir gürültüye dönüştürüyorum.

şule gürbüz bugün tanpınar için “batıya karşı duyduğu eziklik affedilir gibi değil” diyenler var. bu tuhaf ve insafsız bir bakış. o devirden bu yana onun ve neslinin bazılarının ezik ve bükük durması, çökkünlükleri, süresiz melalleri .......

cesare pavese ağlamak anlamsız. insan doğar ve yalnız ölür.

şule gürbüz artık ikilem yok benim için.”biz kimiz?”i eğilip bükülmeden anlatabilmek var.

şule gürbüz sözünü ettiğim kırıklık insanın aşkın ve kapsayıcı, gerçek bir ruh heybeti ve kavrayışıyla, acıyı bile hakkı ile çekemeyişi ile her tür insani zaaf ile malul oluşu ile ilgili biraz da.

şule gürbüz çoğu kişi dünyaya uyurgezer olarak gelmiştir, herhangi bir şeyin farkına bile varmadan yaşar, buna sebep görevlerini yapar, yapmazsa huzursuz olur, daha kötüsü huzursuz eder.

şule gürbüz biz zaten ne zaman gerçekten iyi bir insan görsek o kendinden memnun değil, hileli ve bezeli bulmaktadır; ne zaman gerçek bir cömert görsek o aslında ne kadar az verebildiğinden utanmadadır.

şule gürbüz yüksek akıl ve ruh kendini pejmürde ve alil saymadadır.

şule gürbüz yaşadığının bilgisi ile donanmak, bilmek, bilerek gitmek, doğru dürüst ölmek. bana yakın, evet.

şule gürbüz ben kambur’u 18 yaşımda, bir yazarlık kariyeri duygusunda değil kendi o vakit ki duyuşum, aklım ve bakışımla yazdım; yazmaya, elimde bir şey tutmaya ihtiyacım vardı.

şule gürbüz sonrasında tahsil ve kendimle kaldığım zamanımda ve mekanik saat ustası olmakla geçen ömrümün bu devamında kendi bakışımı, hayatın içimde aldığı manayı, doğru düşünüp tartmayı kendime yerleştirmekle meşgul oldum.

şule gürbüz ne yaştadır , ne başta akıl yoktur

şule gürbüz yavaş yavaş kendimden sıkılmaya başladım. başkalarından sıkılmıyor ama , onlardan bir tat da alamıyordum.

şule gürbüz o zamanlarda, o şimdi dilde ve dimağda titreşen zamanlarda sıkıntıdan patlamak, halinden memnun olmamak sanki yoktu. vakit geçti ve sıkıntı, memnuniyetsizlik hatta eksiklik geçmişin suyuna dökülünce artık özlemle titreşen, içinde yüzülmek istenen bir göl oldu.

şule gürbüz bu memleketin alimi ilme mütedeyyini allah'a kafa tutar.

şule gürbüz ben varım zaten anlamasa, görmezden gelsede gözleriniz, ben varım zaten yok saysada yüreğiniz, uzanmasada en çok ihtiyaç duyduğumda yardım eliniz...

şule gürbüz kısaca yüreğimi tüketmişken...

şule gürbüz ömrüm boyunca ruhum içine girip rahat edebileceği bir beden , bir kalıp, bir çevre bulamadı. beraber bulamadık.

şule gürbüz ben aklımdan, fikrimden değil, tavrımdan rahatı yakaladım. bu kadarı herkes bilir, herkes görür, aklıyla fikriyle bir şey yakalayan hemen hemen yoktur da .......

şule gürbüz insan kan dökücü ve zalim ama dağın taşın istemediği iradeyi aldı diye sağa sola çalımlanmış. insan anlamadığını alır, anlayıp kıymetini bulduğunu da almaz. bu yüzden adam olmaz.

şule gürbüz evlat insanın devamıdır denir. bu yüzden aptalın evladı olur. ben yine fena değildim de oğlum, ah oğlum salağın tekiydi.

şule gürbüz insanın kendisi de akıl ve his diye ayrılmışsa böyle bir ayrıma tabi olur, onun hükmünde kalır, değilse aslında birlikte de yürüyebilir.

şule gürbüz bütün delice gayretler aslında sadece zaten mevcut olanın içinden geçebilmek için.

şule gürbüz portakalın, zeytinin kendini bilmemesi gibi aslında insan da kendini bilmez, kendisi oluşturmaz, bütün bunlar sonradan yazılan şeylerdir, edebiyattır, sonraki nokta felsefe, daha ilerideki susulan yer ise hakikattir herhâlde.

şule gürbüz bilgiyi ederinden fazla değil, zaten pek bütünlüklü de gelmiyor ama anlayışı önemsiyorum.

şule gürbüz batı’da ciddi bir silsile ile bir şeyi uc uca getirerek, zarif ve olağan bir şekilde benlik duygusundan da çıkarak onlarca kişi insanlık için az şey öğrenmedi ....... bu çok yüksek bir şey. ancak anlayış ile bunu insanın kendi ömründe kendisi ile yapabilmesi bana büyüleyici geliyor.

şule gürbüz ilim ya da kültür mübadele için değil, mücadele için olmaya da çok kolay devriliyor.

şule gürbüz insan aklının sınırlılığı çok test edildi, ama kalp ve inanç teraziye vurulamadı en azından.

şule gürbüz ben kendim olarak kant’ın -ki bence en önemlisidir, nereye kadar gidebildiğini az çok gördüm, anladım ama muhiddin arabi’nin gittiği yeri, gördüklerini, bu bir hayal ise de, aldanma ise de, serap ise de, cünun ise de göremedim.

şule gürbüz bilmediğinin ardına düşmekten yana da değilim.

şule gürbüz büyük bir şaire, kalp gözü açık ve küfsüz kimseye parlak dil zaten gelir. anlatacağı olana gelir, derdi olana gelir. anlatacağı olmak önemli, dil çözülür, derdi olmak önemli, mürşit bulmak değil.

şule gürbüz dil ruhtan doğar ve ruh dokunan, gezen, hareket eden, meyve verendir.

şule gürbüz yazmak avlanmaktır. bulduğunu yemek hiç değil. uzun beklemeler, uzun aç kalmalar ister. sabır ve yarı aç, yarı tok bir ömür ister. en sonunda bir yabani, henüz kafese girmemiş bir düşünceyi avlayıp hapsetmek, kendinin kılmak ister.

şule gürbüz dil ve söz büyüdür çünkü ve insan bunu öğrenirse, ağzına tat değerse geri durması zordur. dilin geri çekilip incelenmesi, ama anlatılanı en yukarı söyleyişe gökten inmişçesine yaklaştırması gerekir.

şule gürbüz şimdikiler de mesela büsbütün mantığa yaslandılar. ama bunlar da başka türden geçicilikler, geçecek, o da, öbürü de.

şule gürbüz her şey anlamaya başladığınız zaman başlar.

şule gürbüz insan şimdi köledir, aklı ermezliğin, ahmaklığın, sınırlı yaradılışın… kölesi.

şule gürbüz felsefe, kim ne derse desin aslen bir gönül işidir, eski yunan’da da bu gönül işi idi, ortaçağ’da da. sağduyulu filozoflar, hatta sosyologlar için 19. yy.’da da, 20. yy.’da da. dahası iyisi hep bu yolda idi, önemli olan da bu.

şule gürbüz türkçe felsefe elbet bambaşka bir temeli esas alan, yapısı, mekaniği, terminolojisi oturmuş, kendi düşünmek istediği gibi düşünen ve dili de bu şekli almış batı felsefesinin kenarını köşesini tutmakla bir varlık gösteremez.

şule gürbüz akademisyenler güçlü sanatçıların yanında hiçbir zaman, hiçbir yerde imtiyazlı ya da kuvvetli sayılamaz.

şule gürbüz akademisyen yerde güreşir, kanat açıp geremez, yükseklerin havasını, dalların arasını, diğer görünür görünmez yaratılmışları bilemez.

şule gürbüz “acaba bilmediklerimi bilseydim, okumadıklarımı okusaydım başka ya da daha iyi bir insan olur muydum?” sorusuna kendinde bulduğu cevap insanın neyin yakınında duracağını belirler.

şule gürbüz bizim felsefe diyebileceğimiz, yol alabileceğimiz tek şey islam felsefesi olabilir, tasavvuf yani.

şule gürbüz şu anda da hangi hitabı, hangi yakınlığı ve söyleneni anlıyoruz ki?

şule gürbüz kişinin kendini izlemesi kendini bilmesinin en önemli yolu.

şule gürbüz “kendini bil” denirken kendini yap, inşa et, yeniden halk et… denmiyor. düzelt elbette, uğraş, didin ve ne kadar az olduğunu gör, ellerini gör, kendi yakanı bile tutamayan ellerini.

şule gürbüz aslan bey “zamanın farkında” kitabında, kitabın mihengi hikâyenin kahramanı idi. dünyayı koca bir zihin olarak tasavvur edip kendi kendisini zihninden geçirdikleri ile var ediyordu.

şule gürbüz tahir-ül mevlevi’den ahmet avni bey’e, hegel’den spinoza’ya uzanmak zaten anca aslan bey gibi zihnen yaşanırsa mümkündür.

şule gürbüz arapça ve farsça’yı iyi bilmeden insanın çocuk kaldığını, pınarlara ulaşamadığını, ilmin dedikodu seviyesinde kalacağını, suyu çekilmiş durduğunu ister istemez gördüm.

ramazan / behiştî sanma rind-i meste ta‘n iden fakîhı muttakî âkiliseñ ehl-i idrâk egleme bu ahmakı

şule gürbüz yeryüzünün zemini bu, otu otlağı, ayak basılan yeri bu çünkü. düşüncenin yukarıdan ve aşağıdan ilk basamağı hep tanrı sorusu, sorgusu ve katları. düşünebilmek bir zemin ve mesnet ister, anlamlandırmak da, hiddet de, teselli de.

ramazan / behiştî koyup âhum kapuñı çekse sipihre sancak ‘aceb olmaya begüm külli ta’vîlün ahmak

şule gürbüz felsefe ve en geniş anlamı ile teoloji, dinler tarihi, düşünce ve davranış biçimleri ile insana engin bir ufuk açıyor.

şule gürbüz kültür, anane, hatta üzüntü ve kırıklık biçimleri bile böyle şekilleniyor. bunlar olmadan ne yazılır, ne söylenir, ne anlaşılır ben bilemem. görme ve yorumlama biçimi, anlama ve her zaman başka türlü de düşünebilme, böylece kat kat bir hayata sahip olma biçimi.

ahmet edip / harâbî sofî-i ahmak ne bilsin “künt-i kenz” esrârın kendini ‘âkil kıyâs ider bizi sersem bilür

şule gürbüz din basit ve kaba aktarılıyor hep, yani bunda yetişmiş, dünya tedrisince tahsil görmüşe “bir şey yok, rahatınıza bakın.” dercesine. dünyadaki en ince şey ruhen de, zihnen de en kabanın eline ve diline düşüyor, onun sayılıyor.

mahmûd bin fadlullah / azîz mahmûd hüdâyî benim diyen kati ahmak kişidir ki zîrâ ben demek şeytân işidir

şule gürbüz iyi edebiyatın büyük bir kısmı da dildir. düşünce ise benim için birinci sıradadır.

mustafa ahmed / azbî bu şerbetten kanan bilir kanmayan ahmaktan olur aklın olur canın verir âşk ehlinin aklın alır

şule gürbüz deli, daha girerken güler - diğerleri hep sonradan, çok sonradan.

sorularla islamiyet "uzun boylu olanlar ahmak, kısa boylu olanlar fitnecidir." ifadesi doğru mudur, nasıl anlamalıyız?

şule gürbüz hiç yalnızlığın, kendi ruhu ve beynini ısırmadığı adam delirir miymiş?

muînüddîn bin mustafa / mu‘înî hayr-ı ahmakdan lebibüñ şerri yig nef‘-i nâdândan ‘alîmüñ żarrı yig

şule gürbüz benim gökyüzüm delinmedi; delinen, anlar ve zihnimin saydamlığı.

ibrâhim ibn-i bâlî uzun boylu kimesne olur ahmak hem orta boyluda olur hayru'l-hak

şule gürbüz öyle cahil insanlar var ki bunlar, ....... ; bir yandan hapistekini küçümserler, bir yandan zavallı, eli anca benim gibi kendine erip de hırsından kendini, üstünü başını paralayanı deli, kendilerini pek sıhhatte ve dahi afiyette zannederler.

ibrâhim ibn-i bâlî kulagı küçük olan olur ahmak dahı dirler olur ol merd-i esrak

şule gürbüz devir , cahilin daha cahile "üstadım," diyerek kendi üstatlığını sağlam kazığa bağlama devri.

ibrâhim ibn-i bâlî tavîlü'l-’unk olan asgaru'n-nâs didiler ahmak olur ol sıfat nâs

şule gürbüz cehalet denizi engindir, ama cahil de bir türlü boğulmaz.

galileo galilei söz konusu bilimse, binlercesinin otoritesi, tek bir kişinin mantıklamasından değerli değildir.

ezechia marco lombroso / cesare lombroso bilgisiz adam, anlayamadığına tapar.

yıldıray oğur türkiye’den bakınca levy gibi nato’cu, amerikancı, üst akıl varsa onun muhakkak adamı olan bu fransız yahudisi liberal filozofun sarı yeleklilerin karşısında değil, arkasında olması beklenirdi. belki de “algı”ya oynuyordur.

yıldıray oğur ulusalcılıklarıyla meşhur fransızların dahi aklına bu sarı yeleklilerin arkasında abd, soros veya cıa olduğu, olayların macron’un nato karşıtı açıklamaları sonrası abd tarafından tezgahlandığı gelmemiş .......

yıldıray oğur karşımızda sadece cehalet ve tembellik değil, bir düşünme hastalığı var.

yıldıray oğur bütün dünyayı açıklayan bir teorisi olduğunu zanneden ....... maymuncuğa sahip olduğunu düşünen bir kibir ve aslında dünyada ne olup bittiğiyle sahiden ilgilenmeyen, her olaya kendi siyasi kavgasında nasıl işe yarayabileceği üzerinden bakan bir dar görüşlülük de bu.

yıldıray oğur bu kadar kibirli ve fanatikçe olmasa da aynı dar görüşlülük, sarı yelekliler isyanını “neo-liberalizme karşı yoksulların ayaklanması” olarak kafasındaki kalıba dökmekte gecikmeyenlerde de var.

yıldıray oğur 1995’te göçmenlerin isyanlarını anlatan, meşhur la haine/protesto filminin yönetmeni mathieu kassovitz de bu yüzden sarı yelekliler’e twitter’dan “aptallar sürüsü”, “beş para etmezler”, “zontalar” diye hakaret etti.

yıldıray oğur gösterilerde atılan göçmen, eşcinsel karşıtı sloganlar tepki çekiyor. bazı göstericilere uzatılan mikrofonlarda bir kısmı ne olduğunu dahi bilmediklerini söyledikleri “ekoloji” gibi “lüks, liberal” işler için hayatlarının zorlaşmasına kızgınlıklarını dillendiriyor.

yıldıray oğur bu yüzden cahil, yobaz ve gerici olduklarını iddia edenler çok.

yıldıray oğur dünyada olup biteni anlamak için kafa patlatmak yerine, herşeyi kafamızdaki şablonlara sokup açıklamak tabii zahmetsiz bir yol. ama bunun sonucunun yaşadığımız dünyaya fransız kalmak olacağı çok açık değil mi?

ezechia marco lombroso / cesare lombroso deha, aptallığın şekillerinden birisidir.

bernardino telesio düşüncenin doğruluğu pratik doğrulamayla kanıtlanır.

giacomo girolamo casanova yüce tanrım ve ölümümün şahitleri: filozof olarak yaşadım hıristiyan olarak ölüyorum.

anselmus felsefe inanılanı anlamaya çalışmaktır.

anselmus anlamak için inanıyorum.

durante degli alighieri / dante alighieri aşkın, uğruna beni bunca kanattığı kadın, yüreği kolayca coşan öteki kadınlara benzemez.

durante degli alighieri / dante alighieri cehennemin en kızgın ateşi, ahlaki bir çöküş yaşandığı zamanlarda tepkisizliğini muhafaza edenleri yakacaktır.

durante degli alighieri / dante alighieri zamanın kaybolduğunu bilenler, en çok üzüntü duyanlardır.

cemal dindar yazık ki toplumumuz geçmişiyle de 'üzerine konuşulamaz' hale gelmiş, bastırılmış nice toplumsal dertle biçimlenmiş durumda ve bunlara yenileri ekleniyor.

cemal dindar ister bireysel ister toplumsal düzlemde olsun, ruhsallıkta hiçbir şey kaybolmuyor. bir şekilde geri dönüyor.

cemal dindar eğer bastırılmış olan şeylerin bu geriye dönüşleri bilinçle karşılanmazsa yeni acılara yol açıyor.

cemal dindar “-kasvetli kış günlerini hatırlıyorum pencereler dağa karşı...” “-kasvetli pencereler hatırlıyorum bozkırda yaza karşı...”

nâzım hikmet kültür merkezi aklı olan delirsin oyunu türkiye’deki kadınların toplum baskısı ve “elalem” dediğimiz bilinçaltımıza yerleştirilmiş kalıptan dolayı, kadınların mücadelesini ele almaktadır. oyun bütün kadınların sorunlarını deli ayten’in gözünden aktarmaktadır.

nâzım hikmet kültür merkezi deli ayten kadınların geleceklerini değiştirmek için elinden geleni yapsa da bu gidişatta verilen tepkiler karşısında hayat ona iki seçenek sunar. ya cesaret ya da aklını susturmak…

nâzım hikmet kültür merkezi nâzım’ın deyimiyle sofradaki yeri öküzden sonra olanlar saçı uzun aklı kısa kalanlar deli görünen akıllılar aklı olan kadınlar….

cemal dindar gece aklın feneridir.

yurdaer okur şevket çoruh'a çok saygı duyuyorum, kazandığı tüm parayla tiyatro aldı. erdal beşikçioğlu keza öyle. bir iki deli çıkıyor bizim gibi arada.

yurdaer okur her şey çok hızlı değişti. bundan 10 yıl sonra kızımla nasıl ilişki kuracağım, nasıl yetişeceğim ona bilmiyorum. çağımızın travması bu, insanlar bu yüzden kaygılı. gelecekle ilgili öngörümüz yok.

cemal dindar yıllardır televizyonum yok. akıl sağlığımı ve yaşadığım topluma muhabbetimi biraz da onun yokluğuyla korudum.

daniel paul schreber it is based upon the fact that, within the order of the world, god did not really understand the living human being and had no need to understand him, because, according to the order of the world, he dealt only with corpses.

cemal dindar ‘delilik bir hastalıktır; zatürre gibi, sarılık gibi, apandisit gibi...’ bu özlü söz, türkiye’de psikiyatristlik yapan birçok insanın zihninde atasözlerinden daha fazla ve etkin bir işlev görür ve sahibi ülkemizde modern psikiyatrinin kurucusu mazhar osman uzman’dır.

gabriel josé de la concordia garcía márquez / gabriel josé de la conciliación garcía márquez düşüncelerini kabullenecek olursanız, hiçbir deli, deli değildir.

joanne greenberg deliliğin getirdiği can sıkıntısı

yakup kadri karaosmanoğlu can sıkıntısı bilmeyen bir insana ne mutlu .!

ali lidar hayal kırıklıkları , delirten özlemler , üşenmeler ve can sıkıntısı ve can sıkıntısı ve hiç azalmayan cansıkıntısı.

naif karabatak -çok doğru laflar ediyorsun, sana deli diyen delidir. nevzat -abi bak unutma her yerde sadece iki kişi doğruyu söyler. bunlardan birisi onuncu köye yollanır, diğeri de deli olarak bilinir.

gamze / _pulpfictionn alemin rüsvası benim, divane de ben.

gamze / _pulpfictionn beni bilirsin tanrım hem de en iyi sen bilirsin çocukken mustafa abim geceleri beni taciz edip tatmin olduktan sonra yatağıma braktığında yattığım yerden doğrulur sana varsa isteklerimi sıralar sonra da iyi geceler allahım der öyle uykuya dalardım bildin mi

yıldız tilbe yaa bana neden deli diyosunuz kafadan kırıkmısınız sabah sabah )

yıldız tilbe bana dilbilgisi dersi vermeye kalkmayın söylediklerimi anladığınıza şükredin

yıldız tilbe kendi kendine gülene deli diyolar fakat kendi kendine ağlayana demiyolar

eda aytekin yıldız tilbe, memleketimizin en sevilen sanatçılarından birisi kuşkusuz. o sanki hepimizin yan komşusu, akıl danıştığımız ablası gibi. gelin bu deliliğine hayran kaldığımız kadının ilginç tweetlerine hep birlikte bakalım:

isgəndərov əliağa məmmədqulu oğlu / əliağa vahid / eli ağa vahid deme mecuna deli, belke de leyla delidir eşq olan yerde bütün agilü dana, delidir

ahmet selçuk ilkan merhametsiz seneler birbiriyle yarıştı acılar sevincime düğümlendi karıştı bana küsen talihim düşmanımla barıştı aydınlat günlerimi hayatım söndü kader

wikipedia bilim veya ilim, fiziki ve doğal evrenin yapısının ve hareketlerinin birtakım yöntemler (deney, düşünce ve/veya gözlemler) aracılığıyla sistematik bir şekilde incelenmesini de kapsayan entelektüel ve pratik çalışmalar bütünüdür.

wikipedia bilim; neden, merak ve amaç besleyen bir olgu olarak günümüze kadar birçok alt dala bölünmüş, insanların daha iyi yaşam koşullarına kavuşmasına, bilinmeyen olguları bulmasına ve yeni şeyler öğrenmesine önayak olmuştur.

wikipedia düşünme, sistematik ya da rastlantısal olarak düşünce (fikir) üretimi ile sonuçlanan zihinsel bir süreçtir.

wikipedia yaratıcı düşünme, yeni nesnelerin, süreçlerin ya da kavramların ortaya çıkmasını sağlayan düşünme sürecidir.

wikipedia inanç, gerçekte kesin olan bir şeyin kanıtlanması için ampirik kanıtlar olsun veya olmasın bir kişinin zihninde oluşan duruma verilen isimdir.

wikipedia bilgi, suje ile obje arasındaki ilişkiden doğan her türlü üründür.

wikipedia felsefe düşünce sanatı olarak da bilinir. felsefi düşünüş sıradan düşünüşten tamamen farklıdır.

wikipedia felsefi düşüncenin yöntemleri insana hemen her konuda akıl yürütebilmesi için gerekli temelleri sağlar. felsefe eleştirel bir düşünüş biçimidir. felsefi düşünce önceden kazanılmış bilgiler üzerine bir düşüncedir.

wikipedia felsefe düşünce ve mantık bilimi olup her şey hakkında birçok şey bilme sanatıdır. felsefe/philosophia=bilgelik arayışı, bilgiyi sevmek, bilgi severlik, araştırmak ve peşinde koşmak anlamlarına gelmektedir. filozof da bilgiye/bilgeliğe ulaşmaya çalışan kişidir.

şermin yaşar sevdiğim şeyleri düşünmek, güzel şeyleri hatırlamak, kendime "nasılsın kendim, var mı bir sıkıntın, iyi misin?" diyebilmek için bir fırsat. bazen durmak gerekiyor.

anton çehov her türlü zorbalığın toplum tarafından makul ve yerinde bir gereklilik olarak karşılandığı, beraat kararı gibi her türlü merhamet göstergesinin toplumda tatminsizlik ve intikam duyguları uyandırdığı bir dünyada adaleti düşünmek gülünç değil midir?

ferit orhan pamuk ama düşünmek dediğimiz şey nedir ki?

hermann hesse yazmak iyidir, ama düşünmek daha iyi; akıllılık iyidir, ama sabretmek daha iyi.

oliver wolf sacks düşünmekten kaçınmak da en az düşünmek kadar tetikleyiciydi.

izdiham dergisi düşünmek hizadan çıkmaktır.

hüseyin cemil meriç fikir adamının tek vasfı kafasıyla düşünmek ve bir kilisenin esiri olmamaktır. yoksa insan iki ayaklı tüysüz bir mahluk olmaktan çıkar, tüylü bir hayvan, yani papağan olur.

roland fishman yazma üstüne düşünmek, yazma üstüne konuşmak, yazma üstüne kaygılanmak, yazmak değildir.

ayfer tunç şarkılarda düşünmek seni bana getirmez ki.

yusuf atılgan belki de insanlar kendi kendilerine düşünmek, hayaller kurmak için yeteri kadar yalnız kalamadıklarından anlayışsız oluyorlardı.

cengiz aytmatov oysa düşünmek her zaman acı veren ağır bir iştir.

samuel caleb colton bazıları düşünmek için okur, bu çok nadirdir. bazıları yazmak için okur bunlara hep rastlanır. bazıları konuşmak için okur, bunlar büyük çoğunluğu meydana getirir.

francis bacon yalanlamak ve reddetmek için okuma! inanmak ve her şeyi kabullenmek için de okuma! konuşmak ve nutuk çekmek için de okuma! tartmak kıyaslamak ve düşünmek için oku!

nureddin yıldız büyük düşünmek , büyüğü amaç edinmek , muhteşem niyetler sahibi olabilmek , sınırsızlığa açılabildiğimi tek kapımızdır.

ihsan fazlıoğlu düşünmek, hem kendi içine düşmek, hem de düş görmekle başlar.

william shakespeare öğret bana, nasıl unutulur düşünmek?

arthur schopenhauer zeki bir insan yalnızlıkta, düşünceleri ve hayal gücüyle mükemmel bir eğlenceye sahiptir.

albert einstein yeni düşünceleri ortaya çıkaran hayal gücü bilinçten önemlidir.

carl gustav jung düşünmek zor bir sanattır onun için çoğunluk tek karar verir.

hüseyin cemil meriç düşünce şüpheyle başlar. düşünce, tezatlarıyla bütündür. zıt fikirlere kulaklarımızı tıkamak, kendimizi hataya mahkûm etmek değil midir?

friedrich engels insanlar yaşadıkları gibi düşünürler.

charles joseph paul bourget çevrenize alıştığınızda ihityarlamışsınızdır çünkü artık düşünmeye ihtiyacınız kalmamıştır.

shirley maclean beaty / shirley maclaine saf mantıksal düşünce, dünyayı anlamamız için yeterli değildir. gerçeğe ilişkin tüm bilgiler deneyimle başlar, deneyimle biter.

məna əliyev ehh gahi eləsən dünya gah belə dünya məna görmədim səndə bir məna yaşamaqdan hərdən yorulur adam bezir öz içindən ovulur adam axırda qum kimi ovulur adam qəlbim qəlbim qəlbim qəlbim nə olar susma səbr elə qəlbim

yalçın küçük aydın, düşüncenin hızına ve gücüne inanan saftır.

tarık tufan hayatında roman okumadığı için bir fıkıhçının hayata dair söyleyebileceği şeyler en kaba haliyle söylenir. bilmiyo adam okumamış. şiir okumayan roman okumayan öykü okumayan bi adamın bir meseleyi incelikli nezaketli anlaşılır sahih ortaya koyması mümkün müdür?

tarık tufan edebiyat insanın aklını ruhunu kalbini bedenini insanı insan yapan bütün unsurları bir nevi zarafet katan derinleştiren duyarlıklarını arttıran dikkat ve rikkat düzeyini arttıran başka türlü görebilme imkanlarını açan bir uğraşıdır.

tarık tufan mevlid-i şerifi bu toplumdan çektiğimiz anda toplumda ortaya çıkan büyük boşluk işte o aslına bakarsanız kendini aramak ve edebiyat dediğimiz şeyde edebiyatın nerde durduğudur.

tarık tufan rasyonel düşünmenin sınırları içerisinde gerçeklikle baş edemeyiz. hayal ederek sebep-sonuç ilişkisinden gerçeklikten koparız. hayal etmek bize yeni bir alan açar.

françois marie arouet / voltaire insanlar yiyecek yemekleri ve yatacak yerleri olduğunda düşünmeyi reddederler.

haluk savaş çevrenizde uyumsuz, huysuz, agresif, anlaşılmaz gibi davranan kişiler gerçekte hasta olabilir, bu duruma psikiyatri penceresinden bakmakta çok büyük fayda var.

haluk savaş bir soruya "bilmiyorum" cevabı vermemiz "bilgisiz" olduğumuzu değil "bilmediğimizi bilen" bir kişi olduğumuzu gösterir: bir tür bilgeliktir.

doris may tayler / doris lessing isterseniz yanlış düşünün, ama her durumda kendi kafanızla düşünün.

meryem aybike sinan hayat bir yarışma. kıyasıya bir yarışma. bilgide, irfanda, ahlakta, merhamette, izan ve marifette yarışmak güzeldir. insanı olgunlaştırır, toplumu güzelleştirir, gelecek adına güven ve cesaret verir topluma…

meryem aybike sinan bizler nerede bir sıkıntılı ve toplumu menfi etkileyecek konu var bulup milletin önüne koymada çok mahiriz ne yazık ki!

meryem aybike sinan kültür, örf ve âdetlerimizin bu kabilden programlar vasıtasıyla hoyratça direncinin kırılması meselesi bilmem ki "rtük hazretleri"ni ilgilendirmiyor mu?

meryem aybike sinan biz ki verdiği her nimete her sofra başında ve her dem şükreden bir ümmetin efradıyız…. peki, bu nimeti aşağılama, itme, kakma meselesinin failleri bunu bilmezler mi? hadi onlar görmez, bilmezler ya bizler niçin susarız? niçin?

doris may tayler / doris lessing çok bilenin derdi de çok olur.

rober hatemo adam hileyle hurdayla kariyerini yükseltiyor ve gerçekten kendini öyle sanıyor. bir yere oturduğunda 100 milyon kişi onu gerçekten izlemiş gibi davranıyor. karşıdaki de buna inanıyor. böyle bir geri zekalılık var mı?

rober hatemo askerde adımı sordular derken ’bu ne biçim isim’ diye küfür ederek bana bir yapıştırdılar, yere yapıştım. çok sıkıntılı zamanlar geçirdim, çok canımı sıktılar.

john milton bana bütün hürriyetlerden evvel, bilmek, düşünmek, inanmak, vicdana göre konuşmak mertebesini veriniz.

pınar doğu‏ edebiyatta etnik ayrımcılık kadar etnik kayırmacılıktan da usandım sırf etnik kökeninden dolayı bir yazarı göklere çıkarmak da yerin dibine batırmak da en hafif tabirle ilkesizlik tam tersi de öyle aynı durum ideolojilere göre değer biçme saplantısı için de geçerli

albert camus felsefe utanmazlığın çağdaş biçimidir.

arthur schopenhauer sayfaların arasında gözyaşları, ağlama, dişlerin birbirine çarpması ve karşılıklı katletmenin korkunç gümbürtüsü olmayan felsefe, felsefe değildir.

baruch spinoza felsefe, genelleştirilmiş bir matematiktir.

platon felsefe, doğruyu bulma yolunda, düşünsel bir çalışmadır.

francis bacon az felsefe insan aklını ateizme , derin bir felsefeyse insan aklını dine götürür.

georg wilhelm friedrich hegel felsefe nesnelerin düşünce ile görülmesidir.

georg wilhelm friedrich hegel felsefe kendini bilinçli hale getiren düşüncedir.

immanuel kant felsefe, aklın kendisine verdiği, kendi kendini kuramsal ve kılgısal bakımdan nesne kılma görevidir.

ludwig wittgenstein felsefe, aklımızın dille büyülenmesine karşı verilen bir savaştır.

max horkheimer felsefeye inanmak, insanın düşünme yetisinin korku yüzünden körelmesine karşı çıkmak demektir.

pierre abélard / peter abelard felsefe inanılanın inanılmaya değer olup olmadığını araştırmaktır.

pierre abélard / peter abelard bilgelik için tek anahtar devamlı soru sormaktır. şüphe ederek bir araştırmaya başlarız. araştırmakla da doğruya ulaşırız.

pierre abélard / peter abelard dil akıl tarafından yaratılmıştır ve aklı yaratır.

turhan ılgaz felsefece düşünmek, başka türlü düşünmektir; gelenekle taşınanı, inanışlarla dayatılanı, alışkanlıklarla olağanlaşanı sorgulama cesaretini gösterebilmektir.

yevgeniy ivanoviç zamyatin çocuklar en gözü pek filozoflardır. ve gözü pek filozoflar da kaçınılmaz olarak çocuk kalırlar. evet, tıpkı çocuklar gibi durmadan soru sorarlar.

henry martin ford bir insanın üniversiteyi bitirmesine yardımcı olabilirsiniz, fakat istemezse ona düşünmeyi öğretemezsiniz.

ahmet selçuk ilkan beni düşün mutlu ol

henry martin ford düşünmek zor iştir, muhtemelen bu nedenle çok az kişi düşünür.

mustafa sayan aklımı başımdan aldın bırakmadın düşünce

henry martin ford işine bağlı olan insanın kafasına düşünceler kendiliğinden doğar.

tdk düşün düşün, boktur işin kaba konuşmada kötü bir durumdan çıkar yol bulunamadığı zaman söylenen bir söz

renatus cartesius / rené descartes benim bilgime güvenin bu bilgiler gerçekliği kanıttır kanıtlamak düşünmeyi gerektirir.

renatus cartesius / rené descartes düşünüyorum, o hâlde varım. varım; çünkü düşünüyorum, çünkü şüphe ediyorum.

renatus cartesius / rené descartes eğer gerçeği gerçekten bilmek istiyorsan, yaşamında bir kez olsun bütün şeyler hakkında şüphe et.

renatus cartesius / rené descartes en güçlü beyinler, en yüce erdemlere olduğu kadar en korkunç ahlâksızlıklara da muktedirdir.

euripides en büyük bilgelik kendine egemen olabilmektir.

euripides köle, düşüncesini söyleyemeyendir.

fethullah gülen ilim ne sadece aklî yollarla elde edilen şeyler ne de "havass-ı selîme" dediğimiz duyu organlarının ihsasıyla ulaşılan neticelerdir.

gonca özmen kimse beni anlamıyo yeterince. anlaşılmamak korkunç bir his dî mi?

giordano bruno büyücüler inanç sayesinde, fizikçilerin hakikat sayesinde yaptıklarından daha fazlasını yaparlar.

gonca özmen şairin aklı dünyayı kapsıyo.

vedat yıldırımbora merhametin yok mu senin? kara vicdanlı kara vicdanlı

michel eyquem de montaigne en az bilinen şeylere, en çok inanılır.

gonca özmen herkes şairleri sevdiğini söyler ama meselâ diyelim kızınızı şâire verir miydiniz derseniz vermezler. çünkü şâir imgesi biraz böyle meczup biraz deli tembel gündelik hayatı çok kolayca idâme ettiremeyen başıboş biri.

ferdi tayfur turanbayburt hangimiz usanır hangimiz bıkacağız hangimiz yıkılmadan sabahı bulacağız

edmund burke batıl inanç, zayıf akılların sahip olduğu dindir.

gonca özmen çamurdan oyuncaklarda dağıldı çocukluğum başağın su sıkıntısında

ferdi tayfur turanbayburt gönüllerin nuru sensin sevenlere çare sensin güldür garipleri sevinsin allah'ım sen bilirsin

özer ozankaya insanların çevrelerine ve kendilerine ilişkin olarak oluşturdukları düşüncelerin bir bölümü inanç; bir bölümü de "bilgi" biçimindedir.

özer ozankaya inanç, bir sanı ya da bir kanıya dayanarak oluşturulup benimsenen görüşlere denir. inanç bilginin sınırları dışında kalır, bilginin bittiği yerde başlar. bilgi ise bilimsel yöntemlerle doğrulanma olanağına kavuşan düşünce ve görüşlere denir.

gonca özmen öyle daralttık ki içimizi bir saksılık toprağa yer yok

ferdi tayfur turanbayburt gücüm yetmez dağ başında kalırsam ferhat gibi kayaları delersem kerem olur aşk narıyla yanarsam bağrımı dağlayan kora alıştım

euripides bütün dünya inançlıdır; sadece herkes değişik saçmalıklara inanır.

gonca özmen beni böyle uzun sev gölü delirt tutuştur suyun kanını

ferdi tayfur turanbayburt bir yanım cehennem, bir yanım cennet bir yanda yokluk var, bir yanım hasret yaralı gönlümde, koptu kıyamet durdurun dünyayı, başım dönüyor

simon l'vovich soloveychik kalbin inanmaya ihtiyacı vardır.

nilay etiler aşı karşıtları her ülkede vardır. aşı karşıtlığında iki temel söylem ön plana çıkar. öne sürülenlerden biri aşıların içindeki cıva nedeniyle otizm yapma olasılığı, diğeri ise aşılarda domuz kanı olduğu. her ikisi de yersiz, akıl dışı ve bilim dışıdır.

ttb hastaneler'de manevi destek bilim dışıdır.

çağrı mert bakırcı klasik anlamıyla yaratılış bilim dışıdır!

murat zencirkıran kaktüslerin radyasyonu emdiği tezi bilim dışıdır.

hikmet olgaçer kolej sınavları bilim dışıdır.

hersiirsairinioldurur belkide en acı duygudur aşkın sersemlemiş bir güvercin besliyor uçmak istiyor fakat uçamıyor oysa kanadı sağlam aklı kırık

gonca özmen -annem yelkovanın bıkkın dönüşü tek katlı evlerde mutluluklar aradı. yok. çok çocuklu evlerde cıvıltılar istedi.yok.

ferdi tayfur turanbayburt aydınlık dünyamı karanlık edenin bir tek kelime etmeden gidenin böyle bir aşkın, böyle bir sevginin canına okuyacağım, canına okuyacağım

ercan ürker burdan aday olmasa bu parti kazanamaz ha, yok türklerden veya kürtlerden aday olmasa bu parti kazanamaz ha diyenler bizleri bölmeye çalışan küçük beyinli aklı kırık ruh hastalarıdır..!

gonca özmen beni bir avuntudan oldurmuşlar de ki sıkıntının içini oymuşlar

ferdi tayfur turanbayburt dar gelir, dünya sana bana dar gelir

serkan güzel çamların dibinde oturup ıslık çaldığıma bakma, aklı kırık bir yaşamzedeyim aslında.

gonca özmen sıkıntılı bir yağmur geçiyor pencerelerden kendime sesleniyorum ses vermiyor

ferdi tayfur turanbayburt bir deli aşk bu bende ki mecnun gibi sonum belli

ömer melih aksoy kişi özellikle hayatında bazı kişisel gerçekleri kabullenemediğide ve olayları hazmedemediğinde, zihinsel olarak işkence gördüğünde veya güven sarsıcı olaylar yaşadığında aklı kırılabilir.

ömer melih aksoy aklı kırık birisinin hareketlerinde de bu kırılmanın izleri görülür. akıldaki kırılmalar hakikat, basiret, değerler, adalet, ilişkilendirme ve iletişim gibi eksenlerde görülüp yorumlanabilir.

ömer melih aksoy ruh ve akıl kırılmalarının kökünde bu yüzden sadece şimdiki yaşam değil geçmiş yaşamlar da bulunur.

ömer melih aksoy çakra, ruh ve akıl kırılmalarının/travmalarının şifalanması için varlığınızın ilahi merkezine yerleştiğiniz yerden tanrı ile bütünleşin ve şifalanma için dua edin.

ömer melih aksoy travma ve hasar belirteçleri, görünümleri ve içerikleri: şoklar, krizler, zehirlenmeler, çarpma, çarpıntı, yırtıklar, yarıklar, gerilimler, taşmalar, çatlaklar, kopmalar, kopukluklar, girdaplar, vakumlar, boşluklar, kütleler, kitleler, kistler, miyomlar, .......

gonca özmen o bitmez sıkıntıyım neden sıkıldığım kime kalırsa

ferdi tayfur turanbayburt bir günüm bin yıl gibi, geçmek bilmiyor çırpınıyor deli gönlüm, sensizliğim bitmiyor

euripides hiç kimse yoktur ki yarına kadar yaşayacağını bilsin.

gonca özmen o soyunan bir orman, bense bunaltı akşama

ferdi tayfur turanbayburt serseri dediler gücenmedim divane dediler gücenmedim senin bu yaptıklarına, çok içerledim

bahaeddin sağlam hemen hatırlatalım ki; bugün itibari ile türkiye’de henüz bu orana ulaşılmadığı gibi; üniversitelerde ve aydın çevrelerde ilim adamlarının % 90’ı agnostiktirler. agnostik bilinmezci demektir.

gonca özmen -ah cinnetim! söktüm rahmimden göğü lanetli bir kısrağım ancak hiçlikte soluyan

ferdi tayfur turanbayburt hırçın yeller gibi coşkun seller gibi sana vurulmuşum deliler gibi hırçın yeller gibi coşkun seller gibi sana aşık oldum deliler gibi

ali bulaç kur'an-ı kerim, inanç gruplarını şöyle sıralar: ....... d) "arada kalanlar": tanrı'nın varlığı, vahy, risalet ve islam şeriatı konusunda tereddüt içinde olanlar. bunlar da iki gruptur: d1) tanrı'nın varlığının bilinemeyeceğini öne süren agnostikler (bilinmezciler), ....

ferdi tayfur turanbayburt arıyorum deli gibi senle geçen günleri

wikipedia agnostisizm, bilinmezcilik veya bilinemezcilik; teolojik olarak tanrının varlığının veya yokluğunun, bilimsel olarak da evrenin nereden türediğinin bilinmediğini veya bilinemeyeceğini ileri süren felsefi bir akımdır.

ferdi tayfur turanbayburt iki şahit ile giydik bu hükmü mahkum olduysak sanki öldük mü? hakime savcıya bir şey dedik mi? bizi bu dar yerden sen kurtar tanrım

nisanyansozluk agnostik ~ fr agnostique bilmezci

ferdi tayfur turanbayburt kalbimi çaldın aklımı aldın, yalnız bıraktın oldu mu ya?

said nursî şer olmazsa, hayır bilinmez. elem olmazsa, lezzet anlaşılmaz. zulmetsiz ziya, ehemmiyeti olmaz. cehennem'siz cennet'in pek çok lezzetleri gizli kalır.

ferdi tayfur turanbayburt kapa perdelerini, seni gören olmasın görenin aklı fikri, sakın sende kalmasın

oruç aruoba yaşamın yalnızca anlaşılmaz, bilinemez olmakla kalmayacak, yer yer, yaşanamaz hâle de gelecek.

ferdi tayfur turanbayburt şu feleğin akıl ermez işine duyar feryadımı duymazdan gelir bir kötü kuluna muhtaç eğlerken yaralı gönlüme derman mı verir?

karl marx insan insana bir sır gibi görünür; insan yalnızca suçlanabilir, bilinemez.

mary wollstonecraft godwin / mary wollstonecraft shelley sanki hiçbir şey, hiçbir zaman bilinemez ya da bilinemeyecekmiş gibi geliyordu bana.

ihsan fazlıoğlu zahiri bilinmeyenin bâtını bilinemez.

zülfü livaneli hikaye nerede biter, gerçek nerede başlar bilinemez.

albert camus evren insan için uyumsuzdur ve bilinemez.

andré paul guillaume gide açılmamış kanatların büyüklüğü bilinmez.

oyhan hasan bıldırki uzayın bilinmezlerine ulaşmak, "bilgi çağında devrim yapmak" için, sadece uygar olmak yeter.

adolf hitler avrupa kıtası üzerinde akla uygun bir şekilde “toprak politikası” takip edilecek yerde, nedendir bilinmez, bir “sömürgecilik” ve “ticaret” politikasına saplanıp kalındı.

sabahattin ali gözlerin bilinmez bir diyar gibi

mikhail alexandrovich bakunin / mihail aleksandroviç bakunin haydi, yıkıcı ve imha edici sonsuz ruha güvenelim, çünkü bu bilinmez ve sonsuz ruh, tüm hayatın kaynağıdır. yıkma güdüsü, aynı zamanda yaratıcı bir güdüdür.

metin akpınar tiyatro evrensel değildir, ulusaldır çünkü dille bağlı. sizin folklorunuz, sizin kültürünüz başkaları tarafından bilinmez. o zaman üreteceğiniz espriler de evrensel değil ulusaldır ve yöreseldir.

yunus özyavuz / sagopa kajmer sahip olamadıklarının peşine kaç kez takıldı düşüncen? tahminimce aklın bilinmez kişiler tarafından kirâlık.

fethullah gülen şiir, "o bilinmez mevcûd"u aramayı hedef seçtiği için, düşüncede buğu buğu esrar, geçilen yollarda alaca karanlık ve çok yönleriyle kapalı bir iklime ait zor anlaşılır, çok buutlu bir sestir.

vincent willem van gogh insanları diri diri gömercesine kilitleyip çevrelerinde duvarlar örenin ne olduğu bilinmez ama yine de bir takım duvarların, tel örgülerin, demir parmaklıkların varlığı hissedilir. bütün bunlar bir kuruntu, bir hayal midir? sanmıyorum.

türk atasözü para ile imanın kimde olduğu bilinmez.

türk atasözü kader olmayınca kadir bilinmez.

türk atasözü başa gelmeyince bilinmez.

kürt atasözü nızanın, dor dakavi bar kudo.

sopa kimin önüne düşer, bilinmez.

murat uhrayoğlu yağmur meselesinde gelişmiş teknolojiye dayanan meteorolojik tahminler, adından da anlaşılacağı gibi sadece birer “tahmin”dir. nereye yağmur yağacağı milimetrik olarak bilinemediği gibi, ne kadar yağmur yağacağı da tam anlamıyla söylenemez.

fetullah gülen / fethullah gülen her sene yeryüzüne aynı miktarda yağmur yağmaktadır. ancak nereye ne miktar yağacağı belli değildir. işte gayb olan budur ve bu bilinememektedir.

adli tıp kurumu ....... ya da başkalarının etkisiyle mi meydana geldiği, düşme esnasında şuurunun yerinde olup olmadığı ve öldürüldükten sonra atılıp atılmadığı hususun tıbben bilinemediği, olayın adli tahkikatla aydınlatılmasının uygun olacağı oy birliği ile mütalaa olunur.

andré paul guillaume gide ruhumuz bir değer kazandıysa, başka ruhlara göre daha candan tutuştuğu için kazandı.

andré paul guillaume gide yükümüz ne kadar ağır ve zahmetli olursa, ruhumuzu o oranda eğitir ve yüceltir.

euripides sağduyusu olmayan bir insan ne kadar cesur, ne kadar kudretli olursa olsun, ne kadar güzel konuşursa konuşsun, işe yaramaz ve aptal bir yurttaştır.

renatus cartesius / rené descartes bilgelikten de yalnız işlerimizde ölçülülük değil, aynı zamanda hayatımızı sürdürebilme, sağlığımızı koruma ve bütün zanaatların icadı için de insanın bilebildiği bütün şeylerin tam bir bilgisi anlaşılır.

renatus cartesius / rené descartes akıllı olmak da bir şey değil, mühim olan o aklı yerinde kullanmaktır.

euripides her iyi düşünce namuslu insanlarda bulunur.

fuzûlî masivaya meyleden aşık hüda’dan dûr olur, defter-i uşşakta onun namı nâ-malûm olur

yunus özyavuz / sagopa kajmer ben sürekli kazık yedim, artık kazığı çok iyi biliyorum. ama insanı geliştiren şeyler de o kazıklar maalesef.

fuzûlî ilm kesbiyle pâye-i rif’at arzû-yı muhâl imiş ancak aşk imiş her ne var âlemde ilm bir kıyl ü kâl imiş ancak

sabahattin ali aklı kafamızdan sürsek, ilmin içine tükürsek, dünyaya çevirip dirsek günümüzü hoş geçirsek

metin akpınar ayrı kafa yapısında, ayrı kültürde, hormonları ve enzimleri farklı iki yaratığın uzun yıllar bir arada yaşama mahkûmiyeti, evliliktir.

metin akpınar ancak evlilik aynı zamanda güzel bir oyundur ve kendi kuralları içerisinde doğru oynanırsa yürür. bir süre sonra zaten aşk denen delilik ortadan kalkar, her şey sevgi ve saygıya dayanır.

renatus cartesius / rené descartes 1 hakikatte ancak ve yalnız tanrı'dır ki tam olarak bilgedir, yani her şeyin hakikati hakkında tam bilgisi vardır;

renatus cartesius / rené descartes 2 fakat denilebilir ki insanlar daha önemli hakikatler hakkında az ya da çok bilgi sahibi oldukları ölçüde, az ya da çok bilgelik sahibidirler. bu noktada bütün bilginlerin hemfikir olamayacağı hiçbir şey bulunmadığını sanıyorum.

andré gide sadece anlamlı olanı, kesin net olanı, gerekli olanı göstermeye, doğal olanı seçip sergilemeye itina gösterdim. işte burada zeki okuyucu, bizzat kendisi ilave ve çıkarmalar yaparak eksikliği giderecektir. işte ben buna "okuyucu ile işbirliği" adını veriyorum.

vincent willem van gogh eserlerime yüreğimi ve ruhumu harcıyorum, ve bunu yapınca aklımı kaybettim.

vincent willem van gogh kısaca sanat uğruna hayatımı tehlikeye atıyorum ve bu yüzden aklımın yarısını yitirdim.

euripides yalnız akıllılar zenginliklerini kullanabilir.

mikhail alexandrovich bakunin / mihail aleksandroviç bakunin var olan tüm dinsel, politik, ekonomik ve sosyal kurumlar yıkılmalı. özgürlük, akıl, adalet ve emek temelinde evrensel toplum kurulmalı.

renatus cartesius / rené descartes ukalâ takımı öylesine becerikli olmaya alışmıştır ki cahillerin bile gördükleri apaçık şeyleri görmemenin bir yolunu bulur.

edmund burke bizler rousseau'nun dönmeleri ya da voltaire'in müritleri değiliz; aramızdan helvetius'un da bir ilerleme kaydettiği söylenemez. ateistler bizlere öğüt veremez, deliler de bize kural koyamazlar.

johann christoph friedrich schiller aptallıkla tanrılar bile boşuna savaşır.

euripides şans, hep zeki kişilerin cephesinde savaşır.

vincent willem van gogh acı duymak gülmekten iyidir, zira acı insanın yüreğini arıtır.

henry fielding her evli çiftte en az bir aptal vardır.

müfit can saçıntı yapay zekâ her şeye hâkim olacak diyorlar. yapay zekâ her şeyi yapar ama kadına şiddet uygulayamaz. çünkü kadına şiddetin zekâ ile ilgisi yoktur. kadına şiddet için yapay aptallık icat etmek lazım gelir.

fethullah gülen akıl ile kalbi birbirinden ayırmamalısınız; onların izdivacına her zaman ihtiyaç vardır.

fethullah gülen bir kimse din adına bilmesi gerekenleri öğrenmeden cahillikten kurtulmuş sayılmaz.

fethullah gülen şiir, bir yürek hoplaması, bir ruh heyecanı ve bir gözyaşıdır; gözyaşları da, aslında kelimelere baş kaldırmış saf şiir demektir.

fethullah gülen anlamadan söyleyen, buna mukabil, söylemeyip de anlayan şairlerin sayısı hiç de az değildir.

fethullah gülen sonsuzluk düşüncesinde yeşerip, kalbin kanatları ve ruhun gücüyle saf düşüncenin semâlarında pervaz eden şiir, ilimler gibi pozitif düşünceye fazla itibar etmez.

fethullah gülen şiirde, akıl ve düşüncenin rolü ne kadar büyük olursa olsun, insan gönlünün kendine göre derin bir yönü vardır.

selin süar cinnete dönüşen nefret

selin süar günümüzde şiddete dair yayın içerikleri, haklı/haksız yaka paça götürülen ve padişahların ve kralların bile yapmadığı keyfiyeti uygulayan zihniyetlere yaptırım uygulatabilecek sesi çıkarmamak, bilgisizliğinden mi yoksa uzlaşmak istemediğinden mi, .......

selin süar düşüncelerinizi aktarmak istediğiniz kişinin dönüp dolaşıp aynı noktaya gelebilecek kadar anlayış kıtı olması ......

selin süar sivas katliamı, kanlı pazar veya 78 maraş olayları gibi bilinçli şekilde tezgâhlanmış ve bu tezgâhın arkasında duranlar, sopayı havada kapanları da katlettikleri insanlarla beraberinde harcamıştır.

yasemin gül buz gibi bir suya kafayı sokup, şuursuzca onun içinde çığlık atmak istiyorum. yine bu yüzden; ne zaman şu arabesk kafaları bırakacağım desem; gece oluyor. baydım. kendimi bile.

mine söğüt meclis’ten çılgın bir yasa çıkarın.

mine söğüt silah ruhsatı almak isteyenlere, tam teşekküllü ruh ve sinir hastalıkları hasta-nesinden ruh sağlığı raporu şartı getirin.

desiderius erasmus deliliğin neden olduğu her şey için kader suçlanıyor.

hermann karl hesse bilgelik anlatılamaz ve öğretilemez.

yûsuf / balasâgûnlu yûsuf / yûsuf hâs hâcib çok konuşmakla bilgin olunmaz,ancak çok dinlemekle bilgin başköşeye geçebilir. ınsan dilsiz olursa öğrenebilir fakat sağır olursa konuşulanlardan bir bilgi edinemez.

aleksey maksimoviç peşkov / maksim gorki hayat, insanların bilgeliğinden daha derin ve anlamlıdır.

grigory spiridonovich petrov / grigory spiridonoviç petrov herkes akıllı ve bilge, herkes her şeyi biliyor.

oğuz atay kadını bilgeye benzettim; peki erkek kim?

friedrich nietzsche bana göre delinin biri bu bilge, kırk düşüncesiyle; ama uyku konusunu çok iyi bildiğine inanıyorum onun.

lev nikolayeviç tolstoy bilgelik, akıllılık ve delilik nedir düşünmeye başladım.

françois marie arouet / voltaire bu dünyayı tıpkı dünyaya geldiğimizde onu bulduğumuz gibi aptal ve kötü bir biçimde terk edeceğiz.

grigory spiridonovich petrov / grigory spiridonoviç petrov insanlık halen koca bir bebeği andırıyor. aptal ve küçük çocuklar gibi, anlaşmazlıklarını kavgayla yani savaşlarla çözüyorlar.

grigory spiridonoviç petrov tanrı ve hayatın kutsallığı hakkındaki tartışmalarında aptal çocuklar gibi kaprisli ve inatçılar. tanrı’yı sopalarla, taşlarla, idamlarla ve ateşlerle korumaya çalışıyorlar. aptal çocuklar gibi bilgeliği oyun ve eğlence konumuna düşürüyorlar.

michel eyquem de montaigne aptallık istediği şey ona verildiğinde memnun olmamaksa, bilgelik var olana razı olup asla memnuniyetsizlik göstermemektir.

citizens commission on human rights international the marketing of madness: are we all insane?

david j. ley your brain on porn - it's not addictive

ingrid wickelgren porn on the mind

fightthenewdrug how porn changes the brain

scott taylor study says porn damages mind, heart

askmen how to give a mind blowing orgasm as told by porn stars (nsfw) | sexual intelligence

emerald catron porn stars before and after makeup will blow your mind

david m. friedman a mind of its own: a cultural history of the penis

amanda michelle todd they said she should try a different bleach. i hope she dies this time and isn’t so stupid. they said i hope she sees this and kills herself.

catalina cruz a sweet soul lost. you came across very genuine and kind to me when i first met you.

dan hogue it is with a heavy heart i write this. the entire pornstar platinum family is in mourning at the news of the loss of one of its family members. yuri was found today at the age of 31. she was always kind to me and we will miss her.

honey gold struggling with my mental health and trying to deal with the trauma caused by things that have happened in my past.

alyssa funke as heartless as this sounds i have no problem removing toxic ppl in my life anymore. if you dont add to my life, you dont belong in my life.

lexi rose forte / olivia nova 1- i’ve never done heroin whoever you are. 2- if i’m made out to be a life ruiner in your mind, i’m sorry you’re filled with so many ill thoughts.

mercedes grabowski / august ames not homophobic. most girls don’t shoot with guys who have shot gay porn, for safety. that’s just how it is with me. i’m not putting my body at risk, i don’t know what they do in their private lives.

tina horn ....... died within the three months leading up to the 35th annual adult ....... some of these women were struggling with drug abuse, others with mental health issues; but their deaths marked a disturbing trend that many within the industry are still working to address.

david émile durkheim kadının cinsel gereksinimleri o kadar zihinsel nitelikte değildir, çünkü kadının zihinsel yaşamı genel olarak daha az gelişmiştir.

hüseyin cemil meriç gerçek bilgi, disiplinli ve denenmiş bir bilgidir.

salman amin khan / sal khan bence hiçbir konu asla bitmez. hiçbir kavram, diğer kavramlardan kopuk değildir. bilgi süreğendir; fikirler akar.

david home / david hume insan akıllı bir yaratıktır; böyle olduğu için de uygun gıdasını bilimden alır; fakat insanın bilgisinin alanı öylesine dardır ki, bilimden aldığı besinlerden ancak çok az bir kısmı için ümitlenilebilir.

quintus horatius flaccus / horace bir kişi her şeyi bilemez.

ebü’l-velîd muhammed bin ahmed bin muhammed / averroes / ibn rüşd bilgi, nesne ile kavrayışın uyumudur.

abdullah nail bayşu dünya handır han içinde yaşar o ruh can içinde rüya gibi gelir geçer insanoğlu gam içinde

mustafa yenigün kişiler sıkıntı ve sorunlarla baş etmede zorlukları olduğunda alkole yönelirler ya da aldıkları alkol miktarını arttırırlar böylece alkol alımı istismarı ve alkole kronik bağlılık (alkol bağımlılığı) gelişir.

savaşkan cem bahadır küçükler, deliler ve müslüman olmayanlar hiçbir suretle içki içtikleri için cezalandırılamazlar.

mustafa yenigün alkolizmi zeka geriliğine, beyin örselenmelerine, beden sakatlıklarına, geçirilmiş sinir sistemi ve beyin iltihaplarına bağlayan görüşlerin bulunmasına karşın, bunların hiçbiri geçerli olmamıştır.

sarapoburu umami adında yeni bir temel tat keşfedilmiş. japon dilinde “lezzetli” anlamına geliyormuş. işte tam bu noktada bilim adamları gözümden düştü. tamam bilim, ilim, irfan… be adam koskoca bilim adamı oldun ama milletlerin damak tatlarından haberin yok be yavrum.

nev‘î kalb-i ‘âşık gibi vîrân itdiler meyhaneyi bî-vefâlar ‘ahdine döndürdiler peymâneyi

akbaba -kabul ediyorum, adnan menderes’e deli dedim. bu bir hakarettir, cezası bir yıldır. çekmeye razıyım. ama geri kalan yirmi yılı neden verdiniz? -neden olacak, devlet sırrını ifşa etmekten!

müberra gürgendereli hasan ziyâî iki beytiyle sadece zübdetü’l-eş‘âr’da yer almıştır. şiirlerinden ömrünü yokluk ve sıkıntılar içerisinde geçirdiği anlaşılmaktadır.

emil michel cioran - çev : ümid gurbanov "bilim"den önce doğup da ilk felaketten ölme ayrıcalığına sahip olanlar ne de şanslı kimselerdir!

ziyâ’î sihr-i gamzeñden efendi katı gâfil degülüz bilürüz fitne-i zülfüñ kara câhil degülüz

emil michel cioran mücadelem dünyaya karşı değil, daha büyük bir güce karşı, dünyadan bezginliğime karşı.

ziyâ’î işitdüm ey şeh-i `âlem ki câhillerle yâr olduñ ziyâ’îyi unutma ol dahı bir câhil ebterdür

emil michel cioran sonsuzluk: merak ediyorum da, aklımı kaçırmadan, bu sözcüğü bu kadar çok nasıl kullanabildim.

ziyâ’î birkaç ahmak câhile şimdi imâm itdi beni şeyh-i san`ânı ezel hınzıra çûbân eyleyen

emil michel cioran ümitsiz vakalar, başarı umudu taşımayan kimseler her daim ilgimi çekmiştir; budalalıklarını neredeyse onlar kadar bundan acı duyuncaya dek benimsemişimdir.

hayâli demen mecnûna fenn-i aşkı tekmîl etti kâmildir benim yanımda ol dîvane bilmez nesne câhildir

emil michel cioran sadece arzularınızdan değil, arzu edebileceklerinizden bile bıkıp usanmak. doğrusu, tüm olası arzulardan bıkmak.

lebîb câh ile câhile gaflet gelir ammâ ‛ukalâ fikr eder gerdiş-i dolâbını bu devrânıñ

emil michel cioran kasvetli olmayan her şey kabadır.

mihrî ilm ile her dem-be-dem âmil misin yoksa nâdân ebter ü câhil misin

emil michel cioran her şey, hiçtir; buna hiçlik bilinci de dahil.

hasan fehmi tezdoğan her nefeste hakk'ı zakir olmayan dedi hak kur'an'da ona "gafilan" soyunup bayr-ı fenaya dalmayan cahilandır cahilandır cahilan

ahmet edip / harâbî câhil ü nâdân deli azgân-ı bî-vicdânlar bi’l-’akis paşa olurdu devr-i istibdâdda

mehmet yaşin cin sık sık votkayla kıyaslanıyor ama bu büyük bir hata. çünkü votka renksiz bir hiçliktir. cinse aromalarıyla insanın aklını başından alan bir gerçek....

ahmet edip / harâbî feleğin lutfu bütün câhil ü nâdân olana yağdırır derd ü belâ kâmil-i ‘irfân olana

turgay kabak türklerin islamiyet öncesi dönemde benimsedikleri şamanizm’de de saçı, dini ritüellerin çok önemli bir parçasıydı. birçok dini törende tanrılara, ruhlara ve iyelere çeşitli saçılar yapılırdı. bu saçılardan alkollü içecekler sınıfına giren ikisi rakı ve kımız’dır.

ahmet edip / harâbî ey kâmil efendi niye câhillik idersin toğru yolu terk eyleyerek eğri gidersin

alparslan atalar fıçılarda beklettikleri şarabı ilk kez tattıkları zaman karşılaştıkları sürpriz akıllarını başlarından aldı.

ahmet edip / harâbî ehl-i ‘irfân sâhib ü vicdân kıyâs ittiklerin bil’akis hep câhil ü nâdân ve bî-iz’ân çıkar

ergür altan bu dünyada iyi insanlar var, beni seven insanlar; orospular mesela, sonra deliler, travestiler, sizin hiçbir zaman anlamayacağınız, hiçbir zaman sevmeyeceğiniz insanlar benim ailem oldu.

derman iskender över / küçük iskender iq’lar eşit olmadıkça, insanlar eşit değildir.

furûg-i ferruhzâd / furûğ ferruhzâd / fürûğ ferruhzâd dinlediklerinde şiirlerimi yüzüme hoş kokulu bir çiçek gibi açan fakat yalnız olduklarında beni fahişe bir deli diye adlandıran

şehbenderzâde filibeli ahmed hilmi ilim bir noktadır,fakat cahiller onu çoğaltmıştır.

mustafa görgüç 1 her türlü zevki tadan, yemediği bok kalmayan, altına yatmadığı erkek kalmayan ve beyninde her türlü orospuluk geçen birine, sırf başı kapalı diye veya dinden imandan bahsediyor diye namuslu kılıfını uyduran sevgili ülkemin gerizekalı vatandaşları;

mustafa görgüç 2 "bir erkeğe deli gibi aşık olduğundan dolayı, o erkeğe inanıp kızlığını teslim eden saf kızı orospu diye yargılıyor. manyak oğlu manyaklar!"

derman iskender över / küçük iskender nazar boncuğu şeytanın gözüymüş, uzman cahiller açıklıyor.

mehmed uzun yaprakların arasından çıkıp gelen ve okuyucuyla sohbet eden bilginler, kahramanlar, korkaklar, yiğitler, serseriler, dilenciler hükümdarlar, fahişeler, güzeller, fetbazlar, kötüler, deliler, katiller, fesatlar, öksüzler, soytarılar, alim ve âşıklar...

epiktetos bırakın büyük cümleleri cahiller kursun.

stefan zweig yine biliyorum ki, belki de yalnız aşkı sanat edinmiş kadınlar, fahişeler ya da çok genç, aynı oranda çok aptal kadınlar bu gibi çağrılara karşı böylesi sevinçli ve bütünüyle kendilerini teslim ederler.

muhammed alî cemâlzâde bu delilerin hepsinin cinlerin dilinde konuştuğunu ve sözlerinden hiçbir şey anlaşılmadığını gördün mü?

christina lauren biliyor musunuz, her şeyi bilirim havasındaki biri için bazen gerçekten aptal bir orospu çocuğusunuz.

kemal tahir bunlar ister kadın, ister erkek olsun, ister cinsel ilintilerde, ister haysiyet konularında orospuluk etsinler, bol bol aptallık bulunuyordu.

muhammed alî cemâlzâde arkadaş, bunlar ne cinler, ne de deli. belki de iranlılar, vatan ve din kardeşlerimizdirler!

charles bukowski televizyon denilen bu orospu çocuğunu seyredip sıkıntını dağıtmaya çalıştığında yalnızca kendini daha da kötü hissediyordun. ....... içlerinde birkaç tane ünlünün de bulunduğu sonsuz bir aptallar resmi geçidiydi televizyon.

ahmet hüsrev altan niye bir erkek sevişmek için bir kadına para vermeye hazırdır da kadın sevişmek için para vermediği gibi bir de üstüne para alır? tanrı nasıl bir denge kurdu da aptallık erkeklerde orospuluk kadınlarda kaldı?

muhammed alî cemâlzâde akşam olunca abdest aldım, namaz kıldım. fakat gördüm bir faydası yoktur, pek yakında delireceğim.

lev nikolayeviç tolstoy gerçek ruh hastaları, şüphesiz kendilerindeki alâmetlerin farkında olmayıp başka insanlarda delilik alâmetleri gören kimselerdir.

füsun kavrakoğlu zihin-beden yapıları

muhammed alî cemâlzâde gam ve üzüntü beni delirtiyordu. bildiğim her duayı, ayetü’l-kürsi’yi, diğer ayetlere karıştırarak okudum. halsizlik ve zayıflıktan dilim hareket etmiyordu.

jean meslier din, insanların sınırlı zekalarını, kendileri için anlaşılması olanaksız olan bir şeyle meşgul etme sanatıdır.

füsun kavrakoğlu alık ahmak kafasız aptal

muhammed alî cemâlzâde bu delilerin canına belalar ve dertler gönderdiler!

jean meslier din açık olsaydı, cahiller için daha az çekici olurdu. onlar için, karanlık ve esrarlı şeyler, korkular, masallar, kerametler ve sürekli olarak beyinlerini işletecek, yoracak, akla sığmaz şeyler gereklidir.

füsun kavrakoğlu büyüyen erkek çocuk deli-kanlı olur: taşkın davranışlarda bulunur ve bu normal karşılanır. örneğin bayburt’ta her mahalle veya köyün bir delikanlı başı vardır. onun sözünden çıkılmaz. mahalle dövüşü, delikanlı yaşamında önemli bir yer kaplar.

muhammed alî cemâlzâde allah’ım nerede deli ve salak varsa buraya gönderiyorsun!

jean meslier bir din ne kadar saçmalık ve mucizelerle dolu olursa, halkın ruhu üzerinde o oranda tahakküm hakkı kazanır. sofu, bönlüğüne hiçbir sınır koymamak zorunda olduğuna inanır. bir şey ya da şeyler ne kadar çok anlaşılmaz olursa, halka o oranda ilahi görünür.

irwin allen ginsberg akademilerden delilik ve ahlaksızlığa düzdükleri methiyeleri kafatası üzerindeki pencerelerde yayınladıkları için tekmeyi yiyenler,

muhammed alî cemâlzâde allah ödümün koptuğunu bilmiyor.

jean meslier din koyanlar; tanrılar, ayinler, efsaneler, şaşırtıcı ve korkunç masallar sunmak için, her dönemde hep kaba, cahil ve ahmaklara başvurmuşlardır.

irwin allen ginsberg parıldadığında baltimor çılgına dönüp doğaüstü esrimeye dalanlar,

sâdık çûbek deniz her zaman böyle deli değildir, bazen kurân’ı ya da haramzâde bir çocuğu denize attıkları için deniz böylesine köpürüp deliriyor. / deniz her zaman böyle deli değil ki. bazen bir kuran’ı ya da haram yemiş birinin piçini denize atıyorlar da böyle deliriyor.

jean meslier insanlar hayal hastalarıdır. ilaçlarına alıcı bulmak için, çıkarcı şarlatanlar, hep insanların deliliklerini, budalalıklarını sürdürmeye özen gösterirler.

irwin allen ginsberg radyoyu hipnotizmayla suçlayarak akıl sağlığı davası açılmasını talep edenler ama delilikleriyle elleriyle kararları askıda bırakan bir jüriyle kalakalanlar,

ahmet selçuk ilkan her gece hasretin çalar kapımı çıldırtır beni bu sensiz geceler duvarlar misali çöker üstüme öldürür beni bu sensiz geceler

jean meslier romanlar, inanılmaz cin ve cadı hikayeleri, sıradan insan ruhu için, gerçek tarihlerden daha çekicidir.

irwin allen ginsberg kaçık olduğu sürece dört büyük melek kutsal! sen ve ruhum delinin kutsallığı kadar kutsal!

anton pavlovich chekhov / anton pavloviç çehov yüzlerce deli özgürce dışarıda dolaşıyor , çünkü cehaletiniz yüzünden onları sağlıklı olanlardan ayırt edemiyorsunuz.

fuzûlî mey biter saki kalır her renk solar haki kalır ilim insanın cahilliğini alsa da hamurunda varsa eşeklik, baki kalır

irwin allen ginsberg benim şiirim çılgınlıktır, meleksel çılgınlık! tamam mı?

yılmaz odabaşı oysa ben bu geceyi bilmiyorum, yolları bilmiyorum unutmayı hiç; şimdi sokaklar bile esniyor uyumayı bilmiyorum…

jean meslier ilahiyatçıların düşünce, yargılama ve akıl yürütme tarzı pek tuhaf değil midir?

irwin allen ginsberg delirsen de, ürpersen de çıkmasa da serden meleklerle makineler, son temenni aşktır

erdal demirkıran bütün insanlar özürlüdür.

naime özeren birazcık aklım vardı, onu da yerinden oynattılar…

irwin allen ginsberg kendini bilmez bir yığın cahil cühela korkak ve cansıkıcı herif kalkıp şiire saldırıyor. şiirin nasıl yaratıldığını bilmeden.

elif şafak bütün ideolojiler - sosyalizm, nihilizm, feminizm, anarşizm, çevrecilik- gençleri sersemletmek ve edilgenleştirmek için uydurulmuş nafile icatlardı. sahte izm ler kitlelerin uyku ilaçlarıydı.

fuzûlî fânilik köyünde, akıllı ile deli birdir denizin dibinde, taş ve inci tanesi birdir "iyi ve kötü sayma" işi ortadan kalkınca mescit ile meyhane birdir.

irwin allen ginsberg ben allen ginsberg ayrı bir bilinç

ışık ergüden caraco ürememize, üretmemize ve tüketmemize itiraz eder; dünyanın sonunu hazırlayan şehirlerimize, üst üste koyduğunuz beton yığınlarına, budala politikacılara ve yok olmaya mahkum kitlelere, sürüleredir onun laneti.

lev nikolayeviç tolstoy "birbirimizi ömür boyu seveceğiz" gibi budalaca laflar, gerçek dışıdır.

irwin allen ginsberg kendi kafama bile dayanamıyorum. amerika, ne zaman bitireceğiz insanlarla savaşı? al da kıçına sok atom bombanı. keyfim yerinde değil, sıkma canımı. kafam düzelmeden yazmıyacağım şiirimi.

albert caraco bizim tinselliğimiz zihinsel yetilerin mastürbasyonundan başka bir şey değildir.

lev nikolayeviç tolstoy "tanrı'ya inanmıyorum," dedi. “ama sen ustaca yapılmış bir saatin parçalarıyla oynarken, bu saatin ne işe yarayacağını anlamadığı için onu yapan ustaya inanmadığını söylemeye cüret eden küçük bir çocuktan daha aptal ve akılsızsın."

irwin allen ginsberg iki plaka marihuana, milyonlarca cinsellik organı, saatte 1400 mil hızla giden basılamıyacak bir özel edebiyat ve yirmi beş bin akıl hastanesi ulusal kaynaklarım.

albert caraco ne mutludur ölüler! deliliğe kapılarak doğuranlar üç kez daha fazla mutsuz!

lev nikolayeviç tolstoy özür dilerim ama kadın ruhundan hiç anlamıyorsunuz.

irwin allen ginsberg çiğ çiğ yutmak istiyor bizi rusya. rusya iktidar delisi.

albert caraco çarmıh deliliği artık insanın deliliğidir.

lev nikolayeviç tolstoy sanki tüm insanlık kalp kırmaların, hakaretlerin bağışlanmasını ve sevgiyi öğütleyen yüce yaratıcı'nın kanunlarını unutmuş, birbirini öldürme sanatının özelliklerini sahiplenmiş.

irwin allen ginsberg doğrusu ne askere gitmek istiyorum, nede fabrikada tornacı olmak, hem gözlerim iyi görmüyor, hem de ruh hastasıyım üstelik.

albert caraco günün birinde, deli gibi uyanıp, bıkıp usanmadan birbirlerini boğazlamaya koyulacaklar.

lev nikolayeviç tolstoy evet aptalmışım, insanlara hâlâ güveniyor, onları seviyor ve kendimi feda ediyordum.

duygu hoşgör bu kadar umutsuzluğu ginsberg’e çok görmemek gerekir. şöyle ki, çocukluk yıllarını annesinin new york’un meşhur akıl hastanesi bellevue’ye yaptığı yolculuklara tanık olarak geçirmiştir.

albert caraco içine gömüldüğümüz bu evrende delilik, yabancılaşmış insanın, cinli insanın, imkanlarının gerisinde kalmış ve eserlerinin kölesi olmuş insanın kendiliğindenliğinin alacağı biçimdir.

lev nikolayeviç tolstoy insan kendi başınayken sıkılmaz.

yelda karataş soluksuz yürümeli kalbin gidemediği yerlere bir ağacın altında belki de ölümsüzlüğün mührü gizlidir...

albert caraco delilik ve ölüm, vahyedilmiş dinlerin nihai tamamlanışıdır ve çünkü bu dinler en başta da hıristiyan imanı delilik ile ölümü fiilen kapsamaktadır.

halil cibran rüzgârgülü rüzgâra dedi ki, “ne kadar sıkıcı ve tekdüzesin! yüzümden başka bir yerde esemez misin? bana tanrı vergisi olan dengemi bozuyorsun.” ve rüzgâr cevap vermedi, sadece boşlukta güldü.

yelda karataş saçlarını kesip kesip dilek tutan bir deli acımasız gerçeğiyle kimsesiz kalmış.

albert caraco düzen asla iyileşmeyecek, delilik ve ölüm bu düzenin temelleri olarak kalıyor.

halil cibran melekler ve şeytanlar sık sık beni ziyaret eder. ama her seferinde onlardan kurtulurum. ziyaretçi bir melekse eğer, eski bir dua okurum, sıkılıp evimi terk eder. bir şeytansa gelen, eski bir günah işlerim, yanımdan geçip gider.

nehir erdem bu adamın onu delirtmek için bir şey yapmasına gerek yoktu aslında, varlığı bile yetiyordu.

albert caraco salaklıkları ve delilikleri nedeniyle hak ettikleri felaket alçakların eğitileceği tek okuldur.

halil cibran insanın koyduğu yasalara insanın ruhu değil, aklı tâbi olur.

nehir erdem e o zaman aklun nereyedu? ne takıldun bu delinin peşine de geldun?

albert caraco çevremde, delilik, aptallık ve cehalet, yalan ve hesapla yer değiştiriyor.

ersin turan bence rtük, kemal sunal filmlerindeki bizi güldüren basit küfürleri bipleyeceğine, bu saçma sapan dizilere bir son versin.

halil cibran deli de senin benim kadar müzisyendir. ne var ki, onun çaldığı aletten melodi sesi gelmiyor.

hüseyin nihâl atsız görülüyor ki saçma sapan tevillerle beşeri zaafları örtbas etmeye imkân yoktur.

nehir erdem eğer bir kişi daha çıkıp kendine deli derse, bundan sonra gidip ağız göz girişecekti onu diyene.

james graham ballard her şey çok temiz ve parlak ama aynı zamanda saçma sapan bir şekilde tehdit edici.

albert caraco birbirimizle yarışırcasına kanıyoruz ödülümüz delilik içinde yaşadığımız atmosfer aptallık bu atmosferde birinci görevimiz cahillik

jerry vlasak insanlar petrol, para ve iktidar gibi tamamen saçma sapan sebepler yüzünden öldürüldü.

halil cibran ve deliliğimde hem özgürlüğü hem güvenliği buldum; yalnızlığın özgürlüğü ve anlaşılmazlığın güvenliğini, bizi anlayanlar bizden bir şeyleri tutsak ederler çünkü.

richard david bach hakkımda saçma sapan söylentiler çıkarmalarına ya da beni tanrılaştırmalarına sakın izin verme, olur mu fletch.

nehir erdem kadının yüzü kıpkırmızı olmuştu anında. dedikodu hevesine nasıl da unutmuştu bu deli rabia'nın huyunu...

ı. süleymân / kânûnî sultân süleymân / süleymân bin selîm bir sapkın divanımıza gelir ve peygamberimiz hazretlerinin yüksek şânına gölge düşürür, saçma sapan konuşmaya cüret eder ve saçmaladığı delillerle isbat edilip susturulamaz, çıkar gider. buna sebep nedir?

albert caraco hangi alanda olursa olsun, aptallıkta birbirimizle yarışıyoruz.

mustafa emin çölaşan vatandaşı heyetin karşısına oturtup sorular soruyorsun. bir sürü anlamsız, saçma sapan sorular…

halil cibran ben deliyim. ama, deliliğimi gizliyorum. ben, tek başımayken deli olmak istiyorum.

ertuğrul sağlam saçma sapan bir gol yedik.

özgür bacaksız iç sese fazla yüklendikçe kendinden sıkılma oranı da artış gösterir.

utku reyhan ‘sol’ küstahlık, beşikçioğlu ve ‘saçma sapan konuşma la’

albert caraco eserlerimizin ortasında, deliliğe ve aptallığa mahkumuz.

sezgin kaymaz saçma sapan ateşleniyor, saçma sapan üşüyor, saçma sapan terliyor, saçma sapan ishal, saçma sapan kabız oluyordu.

halil cibran yo sen benim gibi değilsin ey deli; çünkü sen hâlâ acı karşısında ürperirsin ve uçurumun şarkısı seni korkutur.

necdet ertaş mustafa kemal atatürk muhteşem bir deha, büyük bir taktik uzmanı, bu kitap içinde saçma sapan şeyler olsa bile, küllerinden bir millet diriltilmek üzere iken, bu milletin ona güvenine en çok ihtiyaç duyacağı bir zamanda, tamamı müslüman ve bu kitaba öylesine .......

özgür bacaksız bu benlik hepimizi sıkıyor...

neil postman televizyondaki saçma sapan programlara hiçbir itirazım yok. kaldı ki bence televizyondaki en iyi şeyler bu saçma sapan programlardır.

albert caraco düzen kendi sandığından daha delidir düzen hayal ettiğinden daha aptalcadır

jean-paul sartre bütün o saçma sapan dediğin düşüncecikler benden alınmış, kaçırılmış şeyler. anlıyor musun?

halil cibran yo, sen benim gibi değilsin, ey deli; çünkü hala bir iyilik meleği olma arzusuyla dolusun ve hala kendi üstünde bir yasa yapmadın.

yavuz bahadıroğlu tütünü, hicrî 1009 (miladî 1600'ler) sonunda ingiliz kâfirleri getirdiler. 'bazı hastalıklara iyi gelir' diye sattılar. hakkında nice saçma sapan şiirler söyleyip, münasebet gözetmeden okuttular.

özgür bacaksız kendinden sıkılmayacak bir insan evladı henüz yaratılmadı.

ömer tümer -haklısın dostum. saçma sapan konuşuyorum işte. en iyisi kapatalım bu konuyu. -neyse, aslında sen de haklısın. can sıkıntısı. seni çok iyi anlıyorum. insan burada yatarken, düşünmekten başka bir şey yapamıyor ki.

albert caraco - çev : ışık ergüden efendilerimiz şamatacı ya da mülagatacı, cin kovucu ya da uyutucu.

nazım hikmet ya bu kadın delidir, yahut ben çıldırmışım,

pelin batu bilim insanlarının deyimiyle günümüz şizofrenlerine yakın “zombi zihninden” bilinçli zihne, dilin hükmettiği zihin yapısına geçiyoruz 3000 yıl kadar önce. ama anlaşılıyor ki, tanrıların sessizliği bizi hala acıtıyor.

halil cibran hayat, kalbini övecek bir şarkıcı bulamadığında, aklından söz edecek bir filozof doğurur.

pelin batu barbara tuchman’ın march of folly (aptallık yürüyüşü) namlı paha biçilmez eserinde, bir aptalın bütün bir toplumu nasıl mahvedebildiği resmedilir.

nazım hikmet maziye ağlayan bedbaht, bir deli,

pelin batu jaynes, kimilerine göre freud’dan sonra dünyaya gelmiş en mühim psikolog ve teorisyen. princeton üniversitesi yıllarında kaleme aldığı “iki kısımlı zihinde kırılma ile bilincin kökeni” dünyanın en tuhaf, düşündürücü eserlerinden biri.

halil cibran hayır, sen benim gibi değilsin, ey deli, sen yüreğini eline alamazsın çünkü ruhun yedi kat giysiyle örtünmüştür.

pelin batu bazen insan, akıl sağlığını korumak adına kör olmayı tercih edebiliyor!

nazım hikmet deli çığlıklar atıp avaz avaz burnumun dibinden gelip geçti yaz

francis scott key fitzgerald birinci sınıf bir zekanın göstergesi, iki karşıt görüşü aynı anda akılda tutabilme yeteneğidir.

halil cibran esasında, bu delinin kölesi olmaya karşı başkaldırma hakkı, cehennemin karanlık mağaralarında doğup kasırganın eşi olan bana verilmesi gerek...

francis scott key fitzgerald sağduyudan yoksun bir aklın karışması gibi bir kafa karışıklığı yoktur.

nazım hikmet fazla miktarda deli yani fazla miktarda sanatkar

mariano sigman kelimeleriniz akıl sağlığınızın geleceğini öngörebilir.

halil cibran insan kalbi yardım için yakarır insan ruhu kurtuluş için yalvarır. duymadığımız anlamadığımız için çığlıklarına kulak vermeyiz. ancak duyana ve anlayana deli deriz ve ondan kaçarız.

mariano sigman julian jaynes, 70'li yıllarda çok garip ve radikal bir hipotez ortaya attı: 3.000 yıl önce, insanlar bugünkü tabirle şizofrendi.

nazım hikmet delikanlım: sen ki ya bir köşe başında kan sızarak kaşından gebereceksin, ya da bir darağacında can vereceksin.

kenzaburō ōe / kenzaburo oe onun için geriye kalan tek özgürlük, bu deliliğe tek başına göğüs germekti.

halil cibran gece: -sen benim gibi misin? deli: -evet, biz ikiz kardeşiz, çünkü sen evreni açığa çıkarırsın, ben ruhumu..

kenzaburō ōe / kenzaburo oe ‘bizim deliliğimiz’ aynı zamanda onun ve benim deliliğimdi.

nazım hikmet dostlarının nazarında tam adam, düşmanların indinde azgın bir delidir

payitaht: abdülhamid - vambery ( güven kıraç ) eğer gerçekten hayranlık uyandıracak kadar büyük bir hamle varsa ve ben bu malûmâtı biliyorsam bu sırrı asla kimseye ifşâ etmem. çünkü dünyada tek şeye inanırım zekâ.

mahmûd bin fadlullah / azîz mahmûd hüdâyî gönülden pâsını silmek dilersen bilmediklerini bilmek dilersen eğer hakk'ı sende bulmak dilersen hakk'a tevhîd ile ermiş erenler

gaius cornelius tacitus siyasi aptallığın en mühim sebebi güç sarhoşluğudur.

nazım hikmet yaldızlı meşin kabı parçalanmış kitabı, ay altında dün gece deli bir derviş gibi, mumu sönmüş, rahlesi yere devriimiş gibi, okudum saatlerce ...

fyodor mihayloviç dostoyevski kadın denilen yaratık hiçbir zaman anlaşılamaz.

mahmûd bin fadlullah / azîz mahmûd hüdâyî ol bâdeden kim nûş eder içdiği dem serhoş eder deryâ gibi ol cûş eder esrük olur dîvânesi

william shakespeare her ne kadar bana yapılan haksızlıklar en akıllı adamı bile deli ederse de, ne şarabın etkisiyle sapıttım ne de öfkeyle hareket ediyorum

nazım hikmet dövmeyin be deliyi

halil ibrahim türkdoğan filozofu olmayan bir toplumda: cinler, dinler, hortlaklar, imamlar, hacı-hocalar, tekkeler, dergâhlar hüküm sürer ve masallar hakikattir.

mahmûd bin fadlullah / azîz mahmûd hüdâyî dîvâne gönlüme bilmezem n'oldu kendüyü yitirip hayretde kaldı aranıp aranıp bulunmaz oldu deli gönlüm meger sendedir sende

abdurrahim karakoç kaç tür hokkabazlık, kahinlik varsa, kaç şeytanlık varsa, kaç cinlik varsa, dünyada ne puştluk, ne hinlik varsa, biz ne bilek beğim, böyükler bilir.

nazım hikmet yetiş be aliş bu ne iş, deli olacağım, deli.

william cuthbert faulkner kimi zaman diyorum ki hiçbirimiz tam deli ya da tam akıllı değiliz, denge bir yana doğru kaymadıkça. hani bir adamın yaptıklarından çok, onları yaptığı zaman çoğunluğun o adama bakışından anlaşılıyor bu galiba.

mahmûd bin fadlullah / azîz mahmûd hüdâyî hâb-ı gafletden uyar uyanayın mâsivâdan cümleten usanayın firkat ile nice bir dîvâneyin şerbet-i vaslın içir uslanayın

bircan değirmenci yıl 1998. soğuk bir kış günü. ankara her zamanki gibi sisli, puslu, kasvetli ve gri havasıyla karşılıyor bizi.

nazım hikmet 500 asker kaçağı ve yeşil bayrağıyla delibaş girdi şehre.

pınar doğu cinsiyetçi körleşme aslında kadının kendilik bilincinden mahrum kalmasına yol açtı.

mahmûd bin fadlullah / azîz mahmûd hüdâyî âkil olan anlar bunu dünyâ misâfir hânedir bâkî safa tahsîline sa'y etmeyen dîvânedir

pınar doğu ses çıkartmak sakıncalı görülmesin, herkes sözünü hiçbir baskıya maruz kalmadan söyleyebilsin.

nazım hikmet ve bölükte arkadaşlarının yerine nöbete kalktığı için ona ‘deli erzurumlu’ derdiler.

pınar doğu siyasetten spora bilimden sanata kadının fiziksel ve zihinsel açıdan yetersiz olduğuna dair önyargılar tuzla buz olsun.

mahmûd bin fadlullah / azîz mahmûd hüdâyî cefâdan yüz çevirmez derd-i gamdan lezzet almıştır benim dîvâne gönlüm çok belâdan arta kalmıştır

pınar doğu karmaşık, zor hatta imkansız gibi görünen bu değişim için feminist ütopya projesi’nde işlevsel önerilerle dolu, zihin açıcı röportaj ve yazılar var.

nazım hikmet ordularımız izmir’e doğru yürürken serseri bir kurşunla vurulan deli erzurumluydu.

pınar doğu vazife addettiğimiz, olağanlaştırıp günlük yaşamımızın sıradan bir ritüeli haline getirdiğimiz, sorgulamayı bir kez olsun aklımızın ucundan geçirmediğimiz ne çok düşünce ve davranış kalıbı varmış meğer.

mahmûd bin fadlullah / azîz mahmûd hüdâyî gerçi kim dîvâneye derler kalem yok gâh olur söz gelir altûn kalemle yazılır dîvâneden

pınar doğu pes edenler ya da pes etmeyi düşünenler feminist ütopyanın bir peri masalı olduğu fikrini aklından çıkarsın.

nazım hikmet ve deli erzurumlu ölürken kederinden yüzlerini toprağa döndüler…

pınar doğu hepimiz bir ifade biçimi bulup kendimizi anlatmak zorundayız. öyle ki, bu ifade biçimi bile bize öğretilenin, dayatılanın dışında kendimize özgü olmalı. yok sayılmaya karşın her geçen gün daha çok görünür olmak için…

mahmûd bin fadlullah / azîz mahmûd hüdâyî kimi mecnûn ise kimi âkildir kimi nâkıs ise kimi kâmildir kimi mahcûb ise kimi vâsildir ey allah'ım el senindir kul senin

harun tekin tamamen değil, belli bölümlerini okudum. aklımın almadığı, beni hayrete düşüren ciddi çelişkiler var iddianamede. savunmaları da takip ettim. polis tutanaklarını da inceledim.

nazım hikmet onların da en süslüydü üniformaları bunların da. onlar da en delilerle en gençlerden seçilirdi bunlar da öyle.

kerem kabadayı türkiye'nin genel ruh halini yanıstan bir şarkı, taksim meydanında türkiye'nin her yanından birileri toplanıp bir şarkı söylese bu "deli" olurdu...

mahmûd bin fadlullah / azîz mahmûd hüdâyî hubb-ı hak ve hubb-ı dehr-i dûn cem' beyne't-tıb ve'n-nûn aklını başına devşir ko sivâ hubbunu hey mecnûn

erhan erdem zihnimizin gizli yöneticileri: şemalar

nazım hikmet baktım ki deli edecekler beni âdemi, koydum benim karıyı cinayete.

hande altaylı beni allah’ın delisine karı diye verenler, ben başkasının koynuna girince ayıplıyorlarsa, varsın ayıplasınlar.

mahmûd bin fadlullah / azîz mahmûd hüdâyî aşk-ı şîrîn oldu feryâdına ferhâd'ın sebeb ey nice dânâyı mecnûn eyledi leylâ-yı aşk

hande altaylı muhtarın karısının söylediğine bakılırsa, erkek kısmının delisi de, akıllısı da birdi.

mıgırdiç margosyan bunca çabaya rağmen madem ki bu iş gerçekleşmedi, o halde, bin akıllının duasına karşılık, bir delinin duası kesinlikle daha geçerli olur tanrı katında...

hande altaylı “bu kadın benim kocamla oldu” dedi filiz. meryem bir an için onun aklını kaçırmak üzere olduğunu düşündü.

kayıp dualar akıl hastalığı için okunacak dua

dücane cündioğlu deliler kendileri için dua etmezler

hizirbey akıl hastalarına okunacak dua ve sureler

nazım hikmet delinin birinci duası

nazım hikmet delinin ikinci duası

lev nikolayeviç tolstoy bütün insanlar akıl hastasıdır.

lev nikolayeviç tolstoy bütün insanlar akıl hastasıdır; ama en ağır akıl hastası olanlar; kendilerinde farkına varmadıkları akıl hastalığı belirtilerini başkalarında görmek isteyenlerdir.

hüseyin rahmi gürpınar bir tarafın sayıca öteki tarafa üstün gelmesi akıllı olduğuna kanıt değildir.

ahmet şerif izgören bu ülkede üç şey bir araya gelmedi: "politika, dürüstlük ve akıl."

aziz nesin deli değil ama politikacı..

said nursî kırk sene evvel ehl-i siyaset, bana bir cinnet-i muvakkata isnadıyla tımarhaneye sevkettiler.

iain menzies banks şu deliler. hepsi ülke, ordu ya da din başkanları. yani gerçek deliler.

sadık hidayet demek ki insanların bize itaat etmeleri için aç, muhtaç, cahil ve batıl inançlı kalması lazım.

mustafa kemal siyasetle ilgilenmeyen aydınları bekleyen sonuç, cahiller tarafından yönetilmeye razı olmaktır. asıl önemli olan ve memleketi temelinden yıkan, halkını esir eden, içerideki cephenin suskunluğudur.

buket uzuner gençlik ateşi ve taşkınlığına deli-kanlılık adı veren bu türkçe dilinin hepimizi birleştirdiği kültürümüzde ‘ delilik’ bir akıl hastalığı değil, fazla akıllı olmak ve haklılık uğruna gösterilen cesaret manasına geliyor.

abdurrahim karakoç özlesin geçmişi, baksın geriye; islâm çoğaldıkça dönsün deliye. ektiğim tohumlar nic´oldu diye, sorsun da kahrolsun, öldürme yâ rab!

bir şaman ey insanları deli eden, akılları başlarından alan elvis/ilvis/elbis/ilbis kaan!

şeytân / iblîs / satan / lucifer / yek / albız / karanlıkların efendisi / komplocu - çev : gültekin onan onları -ne olursa olsun- şaşırtıp saptıracağım, en olmadık kuruntulara düşüreceğim ve onlara kesin olarak davarların kulaklarını kesmelerini buyuracağım ve tanrı'nın …….

süleyman kösmene insanlık cinsinin dalâletten küfre, fısktan nifaka, fitneden fesada, günahtan şirke bütün sapkınlıklarında şeytanın hissesi var, dahli var, etkisi var, katkısı var. bu, korkunç bir imtihan!

ebü'l-hakem / bilgeliğin babası / ebû cehil / cahilliğin babası / amr bin hişâm bu adam, birliğimizi parçaladı. ümidimizi suya düşürdü. ölenlerimizi dalalette olmakla suçladı. ilahlarımızı kınayıp tahkir etti…

sahabeler ansiklopedisi etrafındakileri tahrik edici bu sözler aynı zamanda ilahî dava karşısında du­yulan can sıkıntısının da bir tezahürüydü.

ümeyye bin halef bu adam gerçekten delidir!

dımâd bin sa’lebe ben kâhinlerin, sihirbazların ve şairlerin sözlerini işittim. vallahi bu sözle­rin benzerini hiç duymadım! senin sözlerin, deryaların enginliklerine nüfuz etti. bu sözlerin sahibi bir mecnun, bir sihirbaz ve bir şair olamaz.

jack ensign addington kendi gücümüz ve zekâmız mücadele etmek için yeterli değil; tüm güç ve zekânın kaynağı olan tanrı ya gitmeliyiz.

jack ensign addington kutsal kitapta "balık" , fikir anlamında kullanılır.acaba kaç tane harika fikri düşüncelerinizde yer bulamadığınız için akıl denizine geri fırlattınız?

jack ensign addington düşündüğüm şeyler zamanla gerçeğe dönüşüyorsa, sadece gerçekleşmesini istediğim şeyleri düşünmem akıllıca olur.

jack ensign addington insana ne büyük bir onur verilmiş: hayatına hükmetme fırsatı! fakat onunla birlikte, hayatın sonsuz kaynaklarını akıllıca kullanma sorumluluğu da verilmiştir.

jack ensign addington birçok kişi için diplomalarını rulo yaparken beyinlerini de birlikte sardıkları söylenir.

jack ensign addington düşünceniz sizin ruhsal mal varlığınızdır!

jack ensign addington kendi kavrama gücünüze değil tanrı’ya tüm kalbinizle inanın ve güvenin.yaptığınız her şeyde o’nu görün ve bırakın o size yol göstersin.

jane austen ızdırapların en büyüğü kendi kendini suçlu görme duygusudur.

jane austen doğamızın herhangi bir yetisinin diğerlerinden daha üstün olduğunu söyleyebilirsek bence bu, bellektir. belleğimizin gücünde, zayıflıklarında, ayarsızlıklarında, zekâ yetilerimizin hepsinden daha anlaşılmaz bir yan var.

jane austen bellek denen şey bazen öyle tutucu, öyle işe yarar, öylesine uysaldır. bazen de o derece şaşkın ve zayıf! başka zamanlarda da öylesine dik başlı ve yola gelmez!

jane austen gerçi biz insanlar her bakımdan bir mucize sayılırız ama anımsamak ve unutmak yeteneğimiz özellikle anlaşılmaz bir sır!

jane austen mantığının eleştirdiğini, merhametinin savunmasına izin verme.

jane austen benim yaşımda fikirler gayet sabit olur. şimdi fikrimi değiştirecek bir şey görmem ya da duymam mümkün değil.

jane austen genç bir aklın romantik incelikleri feda edilmek zorunda kalınınca onların yerini sık sık çok sıradan ve çok tehlikeli fikirler alır!

jane austen insan aklı iyi yönde değişimleri kolay kabullenmeye hazırsa da ruhunun yatışması içine belli bir sakinliğin gelmesi için birkaç saat geçmesi gerekir.

jane austen kalpsiz bir delikanlı değildi, eğer biraz duygusuz, hatta bencil olmak kalpsizlik değilse.

jane austen kalbimin ahmaklığı, rezilce salaklığı yüzünden kendimden öyle nefret ediyorum ki, bu yüzden geçmişte tüm çektiklerim şimdi bana sadece zafer ve haz gibi görünüyor.

jane austen here i am once more in this scene of dissipation and vice, and i begin already to find my morals corrupted.

jane austen another stupid party last night; perhaps if larger they might be less intolerable, but here there were only just enough to make one card-table, with six people to look on and talk nonsense to each other.

jane austen i cannot help hoping that many will feel themselves obliged to buy it. i shall not mind imagining it a disagreeable duty to them, so as they do it.

jane austen i am at a loss to understand why people hold miss austen's novels at so high a rate, which seem to me vulgar in tone, sterile in invention, imprisoned in the wretched conventions of english society, without genius, wit, or knowledge of the world.

jane austen what should i do with your strong, manly, spirited sketches, full of variety and glow? how could i possibly join them on to the little bit (two inches wide) of ivory on which i work with so fine a brush, as produces little effect after much labour?

publius cornelius scipio africanus / afrikalı scipio it is the part of a fool to say, i should not have thought.

aziz nesin delilik, en sağlam dokunulmazlıktır.

dilek akın tanrı'm ol dedin, öldüm! ben seni yanlış anladım.

halil cibran ne gariptir ki toplum olarak aklı yavaş olana değil de ayağı yavaş olana; yüreği kör olana değil de gözü kör olana acırız...

dilek akın ruhumu bağlayan kabuğu soyun!

jane austen bir kadının zihni çok hızlı çalışır. hayranlıktan aşka, aşktan evliliğe bir dakika içinde geçiş yapabilirler.

israfil balcı ezberlenen sûrenin anlamı çocukların zihin dünyasının anlayıp kavrayabileceği muhteveda değildir.

israfil balcı ülkemizde ilkokul çağından beri çocuklara kısa sûreler ezberletilir ve bunlar namaz sûresi olarak zihinlere kodlanır.

israfil balcı rabbim din satan tüccarlardan ve din dayatan harici zihniyetli şarlatanlardan muhafaza buyursun.

leah hager cohen kuşku ve uygarlık birbiriyle iyi gider, sucuklu yumurta gibi, kahveli süt gibi... kuşku benim dostumdur, elbette inançlarımdan vazgeçmedim ya da inançlarıma bağlılığımdan; yalnızca zihnin özgür yaşaması gerektiğinden, kuşkunun öneminden artık çok daha eminim.

dücane cündioğlu yasadır: sloganlar ve klişeler güçlendikçe zekâ geriler.

dücane cündioğlu aklı elde edememiş, aklın sınırlarını teftişe çıkmamış kimsenin, aklı terk edip kalbin peşine düşmesi, sanıldığı kadar kolay değildir, kolay ne kelime, mümkün bile değildir.

dücane cündioğlu huzur, tıpkı neşe gibi, biraz da ahmaklığın alameti. idrak eksikliğinin, gözü kapalılığın...

dücane cündioğlu talibin ilim elde etmek için zeka'ya, irfan sahibi olmak için edeb'e ihtiyacı vardır. çünkü zeka cehalet'e, edeb gaflet'e mani olur.

özdemir asaf gitmek gibi geleceğim denizin delisine. delinin denizi gibi o ne kadar giderse.

halil cibran bir delinin susuzluğunu kendi kanından başka ney yok edebilir ki?

alâüddîn atâ' melik bin bahâiddîn muhammed el-cüveynî ey arap çölleri! benden uzaklaşın; benim bağlarım türk şehirlerine bağlıdır. ve ey iri gözlü olan güzeller, kendi kavminizin yanına gidin. çünkü beni deli eden iri gözler değil, dar ve çekik gözlerdir.

wikipedia başkent olan beldenin adı "darüs-saadet" 'tir. darü'l-ulum ve terbiye (bilim ve terbiye akademisi) sınavlarında birinci olanlar, dış dünyaya çıkarak tarihi gırnata şehrini ve el-hamra sarayını gezmeye hak kazanırlar.

hande altaylı osman efendi beni deli oğluna değil, topal eşeğine istese, yine verir babam.

wikipedia ileriki zamanlarda roman her bir varolmayan ülke'nin birbirine hiç yakın olmayan maceralarını anlatır ve bir çocuğun aklının haritasının varolmayan ülke'nin haritasına benzediğini, hiç sınır olmadığını anlatır.

hande altaylı köyün delisiyle evlenip nasıl rahat edilir, bir anlatsana sen bana!

wikipedia buhar çılgınlığı

r…a… fazla konuşsam manyak diyorlar az konuşursam şizo diyorlar etrafa koşsam psiko diyorlar sen de şaşırdın ah tımarhane.

wikipedia açlık oyunları

r…g…ö… kiminin adı deli fakat aslında veli!.. kimisi raydan çıkmış oynatmış terelelli!.. enteresan bir mevzû bakırköy'ün her yeri tımarhane bir âlem bir deliler cümbüşü!..

wikipedia dini ütopyalar böyle ütopyalar varlığın sıkıntılardan uzak olduğu saadet ve aydınlanma yeri olan ‘zevk bahçesi’ olarak tanımlanır.

m...k... deli deyip de geçme, bazen ilme varmıştır. en karışık toplumu, deliler kurtarmıştır.

wikipedia hinduizm ve budizm'de ütopya yer değil aklın halidir. eğer düşüncelerden bağımsız meditasyon yaparlarsa aydınlığa ulaşabileceklerini düşünürler.

asaf hâlet çelebi dağlar delisi

living big in a tiny house çılgın-küçük 8m2lik tokyo dairesinde yaşam

halil cibran ey deli,sana benziyorum ben sessiz ve derin...

m…ö… söyle ey tıp, delilik neden, niçin çoğalır? hâdiseler mi sebep, neden kafa bulanır. müsebbibler kim acep, niçin normal azalır? sonra çoklar oluyor tımarhane delisi.

halil cibran öğrenimsiz akıl sürülmemiş tarlaya benzer.

y...o... deliliktir içimizdeki maraz fakat değiliz kimseye garaz hepimiz olduk arkadaş sizinle de olalım arkadaş

deli deli küpeli - deli hakim ( yavuzer çetinkaya ) canım sıkılıyo. bi mahkeme kuralım. sen istedikten sonra ben gene asarım.

halil cibran deliliğimde hürriyetimi ve güvenimi buldum ; tek başınalığın özgürlüğünü ...

ü…s… günlerim taburcu olmamı belemekle geçiyor gençliğim delilere hoş görünmekle bitiyor. günden güne her gün daha çok eriyorum. güldüğümü rüyamda pek az görüyorum.

füruğ ferruhzad deriden yapılmış sofra gibi bir vücutla sert ve iri göğüslerle bir sarhoşun, bir delinin, bir berduşun yatağında

desiderius erasmus kadınlar çocuk doğururken katlanacakları sancıları ve yaşayacakları tehlikeleri, çocuk büyütürken çekeceği sıkıntıları tam olarak bilseydi bir erkeğe nasıl karşılık verirdi?

desiderius erasmus varlığınızı evliliklere borçlusunuz. evlilik kurumu da varlığını çılgınlık tanrıçasına.

desiderius erasmus şimdi söyleyin bana, cennetin aşkına, hangi adam, siz akıllıların yapmaya alışık olduğu gibi evlilik yaşamının zorluklarını göz önünde bulundurup, başını evliliğin sorunlarıyla belaya sokmak ister ki?

desiderius erasmus ruhunu edebiyatla besleyen herkesi soylu olarak görmek icap eder.

mustafa ahmed / azbî dahî halk içre adı âkil‐ü dîvâne gerek.

ayfer tunç üst dudağının kenarında simsiyah bir ben olan, vosvos gibi yuvarlak hatlı bir psikolog bozuntusuna gitmiştim yedi sekiz kere. kadın salak salak sorular soruyordu, ben de aptal aptal cevaplar veriyordum.

me`ālì mìm aġzuŋ lām zülfeynüŋ elif ḳaddüŋ ġamı bu dil-i maḥzūnumuŋ dāyim melālin arturur

ayhan songar sağcılar gerizekalı, solcularsa antisosyal ve psikopat.

meālì nūn-ḳaşuŋayn-çeşmüŋ lām-zülfüŋ ışḳına sìnesine nal kesdi `āşıḳ-ı dìvāneler

turan itil ben eskiden teröristleri hep paranoid şizofren sanırdım... şimdi, öteki şizofren uzmanları gibi, her teröristin arkasında bir komünist görüyorum.

füruğ ferruhzad eğer aşk varsa zaman ahmakça bir sözdür.

turan itil hapisanelerde olan teröristler, resmen aptal... fikir teröristlerinin hepsi dışarıda. liderler, hepsi dışarıda... zekiler tesadüfen içeride, çünkü onlar ellerine silah bile almamışlar... orada duruyorlarmış, polis tarafından bulunmuşlar...

füruğ ferruhzad eyvah! yaralarım ruhumu hissizleştirdi.

kahire'deki bir dışişleri bakanlığı yetkilisi teröristler çılgındır ama aptal değildir.

keykávus bin iskender bin kâbus bin veşmgir akıllılar ileri gelenlerdir, cahiller ayak takımıdır.

mustafa ahmed / azbî hayvandan ol edaldir kaldı dalâl içinde

halil cibran kral delidir, kralımız ve vekilharcı akıllarını kaçırmışlar; deli bir kral tarafından idare edilmeyi reddediyoruz. kendisini tahttan indirmemiz gerek.

halil cibran şeyh abbas’a gelince deliliğe benzer bir hastalığa yakalanmıştı.

magduriyetler bak yanıyor yüreğim umurunda mı? fırtınada yağmurda kaldık dışarda umurunda mı?.. berack…9 yaşında şairimiz

kul himmet deli gönül şah abbas’ı arzular her andıkça azalarım sızılar on’ki imam atasıdır gaziler arzumanım şah-ı merdan ali’dir.

wiklpedia v. murad / deli sultan abdülaziz'in bir saray darbesi sonucu tahttan indirilişinden sonra onun yerine tahta geçmiş, 93 gün boyunca tahtta kaldıktan sonra akli dengesinin bozulduğu gerekçe gösterilerek 31 ağustos 1876'da padişahlık makamından indirilmiştir.

sigmund freud her şeyi hatırlamak, bir tür deliliktir.

wikipedia ı. mustafa / deli akli dengesi bozuk olan ı. mustafa'nın ilk saltanatı 96 gün, ikinci saltanatı ise 1 yıl 3 ay 22 gün sürdü.

devin özgür çınar ankara kasvetli ve depresifti.

devin özgür çınar bu kurnazlık işlerini ve kısa yolları ise istanbul’da öğrendim. başka şehirlerde bunlara ihtiyacın olmaz, düşünmezsin kurnazlığı. bu iyidir, çok canın sıkılır ama iyidir.

devin özgür çınar sanatla iktidar hiçbir zaman yansyana gelemez, gelmemeli. sanat muhaliftir, bununla beslenir ama iktidar sanata yön veremez. şu an yaşananların sonuçlarını ise belki 15 yıl sonra göreceğiz. o zaman anlayacak herkes durumu.

devin özgür çınar mutluluk reçetelerle gelebilecek bir şey değil. kadınlar sistem tarafından bu formülün peşinden koşturuluyor.

devin özgür çınar erkek egemen bir dünyada kadınların daha az hakkının, hukukunun olduğu, erkeklerden daha geride durdukları bir toplum olduğu için kadınlar öteki oluyor. öteki kadındır yuvayı dağıtan, o ayartmıştır...

devin özgür çınar erkek çok edilgen bir noktada tutuluyor. onun kendi iradesinin olduğu göz ardı ediliyor.

desiderius erasmus hiçbir şey bilmemek, ah ne mutlu bir yaşam!

ayşe şasa benim o dönemde sola dönmem veya daha doğrusu, o dönemde birçok insanın sola temayül etmesi, şuradan ileri geliyor: islâm’la ilgili hiçbir şey bilmemek; ama hiçbir şey.

recep tayyip erdoğan 1 biri çıkıyor ‘ekmek yiyin’ diyor biri de ‘yemeyin’ diyor. biri ‘yağı su gibi için’ diyor diğeri başka bir şey. biri ‘bal ye’ diyor ‘biri, yeme zararlı’ diyor. birçok alanda vatandaşın aklını karıştıran farklı açıklamalar var.

recep tayyip erdoğan 2 bu işi bir çözün. millet tartışmalar arasında kalmasın. vatandaş doğru bilgiyi alsın.

beyaztarih osmanlı ordusunun fedaileri: deliler

jane austen ruhumu delip geçiyorsunuz. bir yarım acı çekiyor, öbür yarımsa umut dolu.

desiderius erasmus işledikleri suçları örtbas etmede kadın cinsi bir dehadır.

desiderius erasmus kadınların akılsız ve aptal yaratıklar olduğu doğrudur.

desiderius erasmus kadınların deli olduklarını kanıtlamak, yapabileceğim en büyük övgü değil midir?

keykávus bin iskender bin kâbus bin veşmgir erkeğin avrat durumuna düşmesi kadar küçültücü başka bir şey yoktur. kıskanan kadın yoldan çıkar. kıskanç avrat bin düşmandan daha beterdir.

virânî biz urum abdalıyız, serdarımız kızıldeli çeşmimizde şu’le-i envârımız kızıldeli bülbül-ü şeydâ biziz gülzârımız kızıldeli dinimiz, imanımız, ikrârımız kızıldeli

batitrakya seyyid ali sultan (kızıl deli) tekkesi

refik engin , tazegül demir kızıldeli süreklerinde okunan nefesler

tâhâ yâsîn yıldız cehalet zalâmına mübtelâyken ins u cân, getirdi hayatbahş dîn ü nizâm-ı etemm’i.

füruğ ferruhzad sil aklımdan her inanmış aldanmıştır inancını.

melih cevdet anday eylülün eskil çadırına giriyoruz, işte, büyücü martının bozgun çağrısı, uyurgezer yosunları delirten poyraz,

mustafa ahmed / azbî mecnûnum bugün leylâ derdinden, neylerim aklı dîvâne geldim

m…ö… farzet canın sıkıldı gidip içmek mi lâzım sarhoş olup etrafı yakıp yıkmak mı lâzım elbet kanun yakalar istersen ol mülâzım idrake aciz olma tımarhane delisi.

füruğ ferruhzad nasıl da büyüdü kalbimin yarımlığı ve hiçbir yarı, tamamlayamadı bu yarımı.

zeynep altıok akatlı kalbimiz kurumasın diye... sivas'ı unutmamak için...

füruğ ferruhzad ben, yüreğini yitirmiş bu zamandan korkuyorum.

galip hasan kuşçuoğlu akılcı dinden felsefe, nakilden tasavvuf, hakikat zuhur eder. akılcı dinden mürteci yetişir.

galip hasan kuşçuoğlu akla, “iman nedir?” diye sordum. o kalb kulağıma dedi ki: “iman edebdir!”

zeynep çavuşoğlu sevilesi deli kadın

mustafa ahmed / azbî benim ilmim katında müctehidler âciz oldular, veli ilm‐i ilâhî’nin deli divânesiyim ben.

durmuş ali / gufrânî ne bir zikrin, fikrin, doğru yolun var iyi halin yoktur, kötü halin var gufrani! hep günahlarda elin var böyle şair ehl-i dil olur mu ya!

orhan veli kanık ne budala şeymişim meğer. senelerden beri anlamamışım hardalın cemiyet hayatındaki mevkiini,

birhan keskin delilirikler

mustafa ahmed / azbî hayr ile şer haktır âdemi sanma deli

henry-rené-albert-guy de maupassant / henri rené albert guy de maupassant karanlıklar cinsiz perisiz olalı bana apaydınlık gözüküyor.

henry-rené-albert-guy de maupassant / henri rené albert guy de maupassant çok deliler gördüm ben; öylelerini tanıdım ki, akıllıydılar ...

cemal süreya maupassant’ın bir deliler evinde öldüğünü de biliyor muydunuz.

maria wisława anna szymborska ‘hiç’ sözcüğü ağzımdan çıktığında, hiç kimsenin kavramayacağı bir şey yaratırım.

murat menteş akıllı taklidi yapan deliler , medeni numarası çeken vahşiler ve namuslu ayağına yatan düzenbazlarız biz.hepimiz !..

dogalhayat deli yulaf yulaf bitkisinin daha iri yapılısıdır.ürünlere karışarak kalitenin düşmesine sebeb olur.

jane austen ne diye zevke bir anda ulaşmıyoruz? mutluluğumuzu kaç kere daha hazırlıklarla mahvedeceğiz? ah, bu aptal hazırlıklar!

emin çapa çocuklar aptal değil sistem aptal biz aptalız.

jane austen bırakın başka kalemler suç ve ızdırap duyguları üzerine yazsın. ben böyle can sıkıcı konulardan en kısa sürede kaçarım.

necmi yaprak delilik kavramının bir türlü ayarını çözemedim. acaba sizler bana deliliği tarif edebilecek misiniz.

mor ve ötesi bir akıllı bir yarım deli dört yanım akıllı bir yanım deli herkes akıllı bir ben deli bir ben deli bir ben deli

zülfü livaneli aptallık bu memlekette o kadar yaygın ki, kapıyı pencereyi sıkıca kapamazsan havayla bile içeri girer. dünyanın en bulaşıcı hastalığıdır aptallık.

necmi yaprak takılmayın peşime deli olursunuz ağlanacak hale güldürürsünüz siz siz olun bakın keyfinize yoksa benim gibi sürünürsünüz

nazlı ece trabzon´da karadeniz sahil yolu'nun gidiş geliş yönünün ortasına cami yapılıyor dünyada böyle aptallık var mı.......

yaşar akbaş hayatın ön şartı; öldürmek midir? öldürüp sonra da sevdirmek midir? ağlanacak hale güldürmek midir? delilik yaparsak affeyle,yârab!

jane austen geçmişte kalmış bir aptallığı ara sıra hatırlamak acı verici olsa da faydasız değildir.

mehmet / deli birader / gazâlî elif allāhı añup źikr-i ilāh eyle göñül bā beķā mülki içün n’ola bir āh eyle göñül tā temennā ķıluban hāliķa rāh eyle göñül śā śevāb ister-iseñ terk-i menāh eyle göñül cim cehd ile düriş ĥidmet-i şāh eyle göñül

jane austen erkeklerin daha önemsiz olan büyük bir kısmının gözünde kadınların ahmaklığı şahsi cazibelerini fevkalade arttırır.

mehmet / deli birader / gazâlî mecnûn ki belâ deştini geşt etti serâser gamhâneme geldi dedi hâlin ne birâder

jane austen akıllı erkekler, ne derseniz deyin, aptal eşleri arzu etmezler.

mustafa / mehmet / azîzî biri dįvāne meryem’dür zenānuñ śaçı zencįrine bend oldum anuñ

jane austen insan ister erkek olsun ister kadın, eğer iyi bir romandan zevk almıyorsa dayanılmaz ölçüde aptaldır.

mustafa / mehmet / azîzî ħāne-i `aķlum fenāya virdi seylâb-ı şarâb göreyin kim ola anı śatanuň evi ħarāb

jane austen aşık olsaydım bundan daha sefil bir körlük içinde olamazdım. ama aptalca hatam aşk değil gurur oldu.

mustafa / mehmet / azîzî leblerüňden ögrenür ey yüzi gül efsūn ķadeĥ ehl-i bezmüň `aķlını_alup eyledi mecnūn ķadeĥ

muhammed bin abdullah dünyada rahat yoktur.

jane austen ama öfke insanı çoğu zaman aptallığa sürükler.

azîz mahmûd hüdâyî dünya sıkıntı yeridir.

mustafa / mehmet / azîzî tīġ-i ġamla ŧoġranup sīħ-i belāya sancılup `aşķ ocaġında azīzī oldı baġrum şiş kebāb

platon bir insanın akıllı olmasına bir şey dediğimiz yok. yeter ki aklını başkalarına kabul ettirmeye çalışmasın.

jane austen bir defa reddedilmiş bir adam! aşkının yeniden canlanmasını beklemek ne aptallık?

andrei arsenyevich tarkovsky bir gün geçirdik. diyelim ki o gün başımızdan çok önemli ve anlamlı şeyler geçti. bir filmin çıkış noktası olabilecek, bir fikir çatışmasını canlandırmaya yetecek tohumları içinde barındıran şeyler... peki, böyle bir gün aklımızda nasıl yer etmiştir?

mustafa / mehmet / azîzî ola kim zencīr-i zülfine seni bend eyleye eyle ol şāha cünūnuň ey dil-i dīvāne `arż

abdullah bin ez-ziba‘râ özür dilemekteyim senden dalalette bocalamakta iken yaptıklarımdan dolayı

dücane cündioğlu abdal'ın biz'i yoktur, aptal'ın ben'i. hal böyleyken ilki "ben" demekten utanır, ikincisi "ben ben" diye paralanır.

kays bin abdullah / nâbiga el-ca‘dî geldim ben allah’ın resulüne getirdiğinde o hidayeti okumakta samanyolu gibi aydınlık bir kitap

mustafa / mehmet / azîzî alup benden beni dįvāne ķıldı cemāli şem`ine pervāne ķıldı

osman nihat akın sükût etme nazlı yâr beni mecnûn edersin

mustafa ahmed / azbî zikr u fikrinle beni pür nûr edüp, mest‐i medhûş eyleyip dîvâne kıl.

halil cibran anlayışlı olan beni anlayışlı, aptal olan ise aptal bulur. bence ikisi de haklıdır.

mustafa ahmed / azbî âkilin mizân‐ı aklın mâverâsın almadı âşıkın âkiller içre adı mülhid ya deli.

zülfü livaneli yazı insanın hayatını karartabilir, onu suçlu gibi gösterebilir, hatta onu mahvedebilirdi. aynı şeyi bir belgesel görüntü yapamazdı mesela.

mustafa ahmed / azbî halkın uslu demesinden sana ne, âkil isen âdını mecnûna tak.

clive ponting yazının bilim ve okuryazarlık üzerindeki tekellerin elitler arasında bir birlik ruhu yaratmak ve onların değer sistemlerini yaymak bakımından da güçlü bir işlevi vardı.

hasan bin muhammed / ebü’l-kāsım el-hasen bin muhammed bin habîb en-nîsâbûrî / ebul’l-kâsım en-neysabûrî / ibn habîb en-nîsâbûrî allah korkusundan deli olanlar

sözcükler dergisi yazının büyülü bir gücü var. yazar yazdıklarını var ediyor ama öte yandan yazdıkları da yazarı var ediyor.

hasan bin muhammed / ebü’l-kāsım el-hasen bin muhammed bin habîb en-nîsâbûrî / ebul’l-kâsım en-neysabûrî / ibn habîb en-nîsâbûrî kur’ân-ı kerim’de delilik

ray douglas bradbury baskının en yoğunlaştığı dönemde bile insanoğlunun direniş gücü, yazının mirasını korumaya yeter.

sadettin uysal şairlerin dünyasını şiirlerinden anlayabiliriz oysa şiir yazmadan kendi fikirlerini ve düşüncelerini anlatabilirler de ama menzili kısa ve etkisi zayıf olur.

sabahattin ali senden başkasını seven delidir

deniz saldıran beckett, roussillon adlı fransız köyünde saklanırken akıl sağlığını korumak için yazmaya devam etti ve watt romanı üstünde çalıştı.

andrei arsenyevich tarkovsky / andrey arsenyeviç tarkovski şiir benim açımdan bir dünya görüşü, hakikatle olan ilişkimin özel bir biçimidir. bu açıdan bakıldığında, şiir, insanlara hayatı boyunca eşlik eden bir felsefedir.

b. sadık albayrak bizim uzun 19. yüzyılımız da büyük ölçüde düşünce ve yazının damgasını taşır. tanzimat’ın önde gelen aydınları şinasi ve ziya paşa, okuryazar sayısı çok kısıtlı bir toplumda gazete ve şiirle büyük hareket yaratmışlardır.

andrei arsenyevich tarkovsky / andrey arsenyeviç tarkovski şair, bir çocuğun hayal gücüne ve ruhsal yapısına sahip bir insandır. hangi dünya görüşünü savunursa savunsun, dünyadan edindiği izlenim dolaysızdır; yani, sanatçı dünyayı "tanımlamaz", dünya onundur.

engin turgut terk ettim aklımı, her yerde kalbim vardı!

haşim hüsrevşahi bireyin zihnindeki cennet ve cehennem bile işte o bir parça tahtadan, taştan oluşan veya birey putun terazisine bahşedilmiş sayılır. geçmiş olsun!

oğuz bal insanoğlunun sıkıntı çektiği en büyük lanetlerden birisi: hafızadır.

milliyet chp'liler ‘deli gömleği' giydi partililere ‘deli gömleği’ giydirip kafalarına huni takan sözde doktorlar, bağıran partilileri mizansen gereği akıl hastanesine götürdü.

yaşar nabi nayır inanmak deli gibi, inanmak aptal gibi, her yalana kananın illetiyle inanmak..

halil cibran sadece iki kişi insanlık yasalarını tanımaz; deli ve dahi. onlar, insanlar arasında tanrı’ya en yakın olanlardır.

oğuz bal aklımın kıta sahanlığında en büyük acı vedasız gidişinden ibaret, otuzbir kez acı çekiyorum, yanlış anlaşılmasın ruhumu rahatlatıyorum vesselam.

wikipedia deliler, osmanlı kara ordusunda görevli bir askeri birliğin ismidir. deli adı verilen süvarilerden oluşan bu birlik, savaşlarda üstün cesaret göstermeleri ve farklı giyinme şekilleri sebebiyle bu isimle anılmıştır.

wikipedia asıl olarak kendilerine kılavuz, rehber manasına gelen delil ismi verilmesine karşın, cesur ve korkusuzca düşmana atılmaları nedeniyle halk arasında deli olarak anılmışlardır.

wikipedia deli adını almalarının sebebi gönüllü 20-25 yaş arası gençlerden oluşmalarıydı ve savaşlarda ordunun en ön saflarında çarpışmalarıydı.

wikipedia delilerin piri ömer bin hattab'tır. çok cesur oldukları için bu ismi aldılar.

wikipedia altmışar kişilik "bayrak" adı verilen ocaklara ayrılmışlar, seferlerde "delibaşı" adı verilen komutanları tarafından yönetilmişlerdir.

wikipedia deliler gözünü budaktan sakınmayan yürekli ve korkusuz kişiler oldukları için efsanevi bir ünleri vardır. osmanlı tokadı kavramı buradan çıkmıştır.

sezen aksu delidir delidir, kapında yatmayan delidir kendinden geçmeyi tatmayan delidir delidir, bir çiçek bile bakmayan yeridir dövünse eline hiç diken batmayan

halil cibran hükümetler için, deliler yerine akıllılar için akıl hastaneleri yapmak daha ekonomik olmaz mıydı?

oğuz bal halbuki kanım deli çağlardı bir zamanlar, şimdi omuzlarımda günahlarım ve sevaplarıma özel salıncaklar.

wikipedia tommaso campanella'nın ütopyası yöneticinin yetkisi mutlaktır. adları "güç", "akıl", " sevgi" anlamına gelen üç yardımcısı vardır.

isidore lucien ducasse / comte de lautréamont aritmetik! cebir! geometri! yüce üçlem! ışıklı üçgen! sizi tanımayan, akılsızın biridir.

recep tayyip erdoğan bu ’çılgın proje’nin istanbulumuza hayırlı olmasını rabbim’den temenni ediyorum.

oğuz bal kalbim aklımla yer değiştirmiş! laf aramızda beynim başarısız

a haber tsk için çılgın proje

gülse şener / gülse birsel ilginçtir, bir komedi dizisinde “salak” gibi masum bir kelime birkaç defa kullanıldığında biri ‘bip’leniyor.

gülse şener / gülse birsel senaristler de ruh hastası değil tabii. toplumda ne varsa, ne konuşuluyor ve yaşanıyorsa onu yazıyorlar ister istemez.

gülse şener / gülse birsel hadi bunlar hep manyak, hep deli, hep sapık. hadi bunların hepsi konuşuluyor, yasalar çıkarılmaya uğraşılıyor vesaire.

hüsamettin olgun yıkılırdı benim kadar derdi olsa dağların çıldırırdı benim kadar çok sevseydi denizler tutulurdu ay ve güneş, aşk burcuna girseydi akıl ermez şu gönlümün büyüleyen sırrına

bülent arınç çılgın projeler, pek yok, biz daha çok ayağı yere basan akıllı projelerle yola çıktık.

ziyaeddin fahri fındıkoğlu asıl sosyalizm, tabiat kanunlarını bilerek tabiati insanlık için güzelleştiren müsbet ilimler gibi hareket eden, böylece tedricî şekilde de olsa cemiyeti ahenge ve adalete kavuşturan sosyalizmdir.

a haber dünyayı değiştirecek çılgın projeler

hüsamettin olgun gece deli, her şey deli ben hepsinden deliyim rüzgar deli, yağmur deli, ben sevdanın seliyim...

mine söğüt kalabalıklaştıkça aklımızı kaybediyoruz.

oğuz bal fotoğraflarla konuşan insanlar vardır evet. onlara deli deyip geçmeyin sakın, zararsızdırlar. sadece özlüyorlar.

oben budak birçoğunun 'deli' diye baktığı insanlardan olmadan bu dünyanın yükünü kaldırmak çok mümkün değil sanırım...

ömer / muallim naci kalbim zemîn-i aşk, serim âsmânıdır âhım ânın sehâb-ı savâ’ık-feşânıdır.

hüseyin atay gazâlî ve ibn rüşd felsefesinin karşılaştırılması

oğuz bal avuçlarımın arasındaki yüzümden düşen bin cennet var şimdi, buna cahil halk gözyaşı diyor...

m. abid el-cabiri gazali düşüncesinin temel unsurları ve çelişkileri

ahmed paşa öldürürseñ ahmed'i öldür begüm lutf eyle kim ‘áşık u dîvânedür olmaz didüm bî-havf u bîm

nebi mehdiyev muhammed ikbal’in bilgi anlayışı

mustafa ahmed / azbî irfâna cahil gelemez birlik gibi iş olamaz

doğan günay , ümral kırman bilimsel söylem ve kanıtlama

ahmed paşa öykünürüm dir ise gonca lebüñe ne ‘aceb söyledür agzına ne gelse göñül târlıgı

m. oğuz güç bilime karşı yalancıbilim

mustafa ahmed / azbî cahile cennet olur cehlile cümle tamu

akan yanık pozitivist modern bilimsel yaklaşımın eleştirisi

bejan matur öldük işte. kaydık karanlıktan. kayın ağaçları da gördü, ufak taşlar da.

mehmet akdağ gazali’de bilgi problemi

mustafa ahmed / azbî kimi isâ der kimi mûsa acep cahil nedir cümlemiz allah bir der arada batıl nedir ehli hikmetten sual et alemle gafil nedir ey gönül mecnûn kimdir zahiren âkil nedir gâhi habs u gâh ıtlak olmadan hâsıl nedir

aysun kelleci farabi’de akıl kavramı

bejan matur bozkırda tepelerin küçük kız çocuğu büyümüş ağlarken rüzgâr son kez kesiyor yüzümü, kalp incinmiş 'hiç iyi değilim' dediğimde ben duysan keşke!

wikipedia farabi'nin erdemli toplumu 2) sözü anlama kudreti. 4) en küçük kanıtı değerlendirecek bir zekâ. 13) ve en önemlisi de bilgelik.

mustafa ahmed / azbî hakikat ehli cahil görürsün köre incinmez velî ârif olan lutfa sevinmez kahre incinmez

galip hasan kuşçuoğlu bilge kişi yeniliklere gözünü kapatır, kulağını tıkarsa, zaman zaman sanat değerini kaybeder.

wikipedia abdallık mertebesine ermiş kişi hakikatın mutlak ve doğrudan bilgisine erişebilmektedir.

bejan matur hem büyücüm, kadının acıları üşüşünce güneye dünyanın dengesi neden bozulmuyor anlamıyorum

wikipedia insanların her tür isteklerini yerine getiren kötücül ruhlara da bu ad verilir. fakat bu ruhun karşısındaki insan o kadar kötüdür ki, onun tarafından kandırılır. işte bu kişilere de diren denilir. eren kavramının karşıtı olarak algılanır.

mustafa ahmed / azbî cahili ağlattılar kâmilleri güldürdüler

bejan matur kelimelerim iki dağın arasında gidip geliyor. o inanmış kadın gibi deli etekleri taşları ezen.

mustafa ahmed / azbî câhil ü nâdân izzetde her ân mihnete geçer vakt-i âşıkân

oğuz bal ne kadar da cahilim! şimdi anlıyorum vitamini kabuğundaymış oysa dünyanın.

mustafa çetiner sırtımızı bilime dönemeyiz bilimsel gerçeklere dönemeyiz bilimsel tedavilere dönemeyiz. aklımızı başımıza almamız lâzım ve birlikte hareket etmemiz lâzım.

mustafa çetiner bilime olan inancı güçlendirmemiz lâzım. eğer bunu yapamazsak yüzyıllar öncesinin karanlığına doğru savrulur ve bilim dışı bilimden uzak zavallı bir toplum hâline geliriz.

mustafa ahmed / azbî duymanın âdın o kim bilmez ânı hakk aç eder kimine verir muradın ânı sâhibi tâc eder

jean-pierre claris de florian hayran olunan bir pudra, akıl verir aptallara, dolandırıcılara şeref verir, masumiyet suçlulara, yaşlı kadınlara aşık, aşık ihtiyarlara genç bir odalık, çılgınlara uysallık , cahillere bilgelik.

platon bilginin elde edilmesi, bizi iyiye ulaştıracaktır.

mustafa ahmed / azbî kendisini bilmez şaşar aşk‐ü hevâ halvettedir.

platon insanoğlu, bilgeliği sevenler siyasi gücü ellerine alana kadar veya siyasi gücü ellerinde tutanlar bilgeliği sevene kadar problemlerin bittiğini görmeyecek.

bertrand russell üç tutku, basit fakat ezici derecede kuvvetle hayatımı ellerinde tutmuştur; sevgiye olan özlemim, bilgiyi araştırma merakım ve insanlığın çektiği acı için duyduğum tanımlanmayacak kadar büyük bir merhamet.

jane austen kesinlikle hoş biri ve onu beğenmene izin veriyorum. ondan çok daha aptallarını beğendiğini biliyorum.

bertrand russell sevgi bilgeliktir, nefret ise aptalcadır.

hassân bin sabit hey! bildir benden ebu sufyan’a; içi boş hava ve korkak birisin sen

jane austen bir kadın, özelliklede bir şeyler bilme talihsizliğine sahipse, bildiğini elinden geldiğince saklamalı.

platon aynı sanat bize aynı şeylerin bilgisini vermeli, başka bir sanat, ayrı bir sanat olduğuna göre aynı şeylerin değil, başka şeylerin bilgisini vermelidir.

laozi gerçek akıl çok öğrenmekle elde edilmez, bilge istifçilik yapmaz.

platon iyi bir karar bilgiye dayanır, rakamlara değil.

bertrand russell zamanın önemsizliğini anlamak bilgeliğin kapısıdır.

platon bilge insanlar konuşurlar çünkü söyleyecek bir şeyleri vardır. aptal insanlar konuşurlar çünkü bir şey söylemek zorundadırlar.

laozi başkalarını tanımak akıllılıktır; kendini tanımak bilgeliktir. başkalarını yönetmek kuvvettir; kendini yönetmek iradedir.

platon kendini bilmek ruhunu bilmektir.

özgür bacaksız azizim, deli söylüyor diye değil ama bil ki; en büyük delilik, insanın kendi tımarhanesinden kaçmasıdır.

hande altaylı annesinin söylediğine bakılırsa da, kâzım’ın mı, yoksa meryem’in mi daha deli olduğunu ancak allah bilirdi.

heraklitos en kötü sanat bilgiyi yığmaktır.

platon mutluluk bilgi ile kazanılır.

hande altaylı deli de olsa her erkek bilir nereye sokacağını.

halil cibran kalbiniz gecelerin ve gündüzlerin sırrını sessizce bilir ancak kulaklarınız, kalbinizin bilgisini işitmek için deli olur.

platon yokluğu sözle bildirmeyi deneyen, aslında hiçbir şey söylemiyor demeliyiz.

özgür bacaksız modern dünyadaki ilk ruhsal ilaç, insanın aynaya ve kendine bakmasıdır. kendi yerini ve tımarhanesini, yalnızlığını, gerçeklerini bilmesidir, deli olduğunu kabullenmesidir. bunun dışındaki her kaçış yine kendini arayıştır.

israfil balcı ‏haddizatında arapça olarak ne okuduğunu bilmemektense, bilinçli olarak bireyin içinden geldiği gibi kendi dilinde dua etmesinin daha yerinde olacağını düşünmekteyim.

oğuz bal tek sorun neydi biliyor musun? biz seninle aynı anlama gelip hep farklı anlaşıldık. suç bizde...

jack ensign addington tanınan başarılarımızla dünyayı sarsmamız gerekmiyor; başarısızlığı asla bilmeyen içimizdeki ruh'un gerçek zenginliğini bulmalıyız.

platon cumhuriyet yalnızca filozof bir kralla ve çoğunluğun ihtiyaçlarını karşılayacak bilgelikle yönetilebilir.

platon ben bilginim diyen kimse, elimden gelir dedigi şeyde artık bilgi edinmek istemiyecektir.

bertrand russell insanlar bilgisiz doğar, aptal değil; sadece eğitilerek aptal olurlar.

laozi zekice olmayan bir davranışa dahi zekice karşılık ver.

platon doğru düşünce bilgidir.

platon bilirken susmak, bilmezken söylemek kadar kötüdür.

heraklitos çok bilgili olman akıllı olduğunu göstermez.

bertrand russell ne kadar az bilirseniz, onu o kadar şiddetle savunursunuz.

laozi başkalarını bilen kimse bilgili, kendini bilen kimse bilgedir. başkalarını yönetmek kuvvettir; kendini yönetmek iradedir.

bejan matur kürt sorunu türkiye nin en önemli sorunu en ağır sorunu. orada ne yaşandığına dair meselenin odağında olan öznesi olan insanların ne yaşadığına dair türkiye kamuoyunda yeterli bir bilgi malesef yok.

bertrand russell önyargının ve zalimliğin asıl kaynağı korkudur. korkunun üstesinden gelmek bilgeliğin ilk adımıdır.

platon bilmedigi halde bilirim sanmak:düşüncelerimizin bütün yanılmalarının ardında yatan sebep budur.

bejan matur uçtum o gece. karanlığın girmeye korktuğu şehri geçtim. gölge olmayınca ruh yalnızdı. uludum.

laozi bilmediğini bilmek en iyisidir. bilmeyip de bildiğini sanmak tehlikeli bir hastalıktır.

komi kaze kitap yorumuuu/deli gülsen kilicaslan

bejan matur ve çölün açlığı bilmediği

scipio sighele l'intelligenza ottusa degli uomini normali credeva ingenuamente che il consiglio di tolstoi non sarebbe stato accolto.

platon kendini idare etmesini bilmeyenler, kendi yurttaşlarını yönetmek iddiasında bulunamazlar.

wikimediaturkey bilim, hepimize lazım! değerli bilim insanlarımız, güncel bilimsel konuları sadece bilimsel çevrelerde ve sınıflarınızdaki tartışmalara hapsolmaktan kurtarıp halka ulaştıracak sizlersiniz, vikipedi 'ye katkılarınızı esirgemeyiniz.

magduriyetler masum insanlara yönelik zulümler insanların sağlığını bozmaya devam ediyor. hizmet hareketine yönelik hukuksuz soruşturmalarda gözaltına alınıp tutuklanan o.ş.’nin cezaevindeyken akli dengesinin sarsıldığı belirtildi.

scipio sighele hapishaneler, dışarıdakiler kendini namuslu sansın diye üç beş haytanın içine tıkıldığı binalar.

hapistesaglik işlemediği suçun cezasını yatan fatma, kalp hastası. insan hakları vakfı ‘cezaevinde kalamaz’ raporu verdi. ancak adli tıp, ‘fatma tokmak, cezaevinde kalabilir’ dedi. şu anda, hastanede, ölümle pençeleşiyor!

ruhunaelfatiha 18 kasım 2018 pazar günü, zonguldak alaplı ilçesinde birinci amatör küme eleşlerspor-gülüç belediyespor maçının devre arası bittikten sonra soyunma odasında kalp krizi geçiren gülüç belediyesporlu futbolcu miraç bektaş (28) hayatını kaybetmiştir. ruhuna el fatiha

laozi bilenler konuşmuyor, konuşanlar bilmiyor.

tâhâ yâsîn yıldız çok bunaldık bu yerde zulmetin pençesinde, yırtsın zulmeti nûrun bin ziyâyla efendim!

iskender gündüz bunalım yok. tabiatta bunalım olmaz.

maria wisława anna szymborska onlar ne yaptıklarını bilenler yer açmalı kendilerinden az bilenlere azdan daha az bilenlere. hiç bilmeyenlere.

cemîlî cihânda koymaduñ küfr ü dalâlet füzûn bolsun saña câh u celâlet

andrei arsenyevich tarkovsky / andrey arsenyeviç tarkovski bizim bilmeye ihtiyacımız yok. bizim ihtiyacımız sevmek ve inanmak.

meālì zülfi dālına ḳaşı rāsına baḳaḳluŋı dėr gör elif ḳaddin ṣaçı cìmin eyā dil gözüŋ aç

ahmet ümit biliyorum, ama bencil olmayan var mı? üstelik en büyük bencilliğimiz de çocuk yapmak değil mi? yaşamın ne olduğunu bile bilmeyen bir canlıyı zorunlu olarak dünyaya getiriyorsun.

ebû hilal el-askerî allah’ın şairlerle ilgili olarak yaptığı bu istisna göstermektedir ki kötü şiir doğru istikametten çevrilip yanlışa insaf ve adaletten çevrilip zulüm ve acımasızlığa yönlendirilen şiirdir. bu vasıflar ortadan kalktığı zaman ise kötülük ortadan kalkmış olur.

hande altaylı aaaa, körle yatanın şaşı kalktığını biliyordum ama deliyle yatanın deli kalktığını bilmiyordum.

bertrand russell hatırladığım kadarıyla, kutsal kitaplarda zekayı öven tek bir kelime bile yoktur.

bejan matur allahın harflerini bilmiyordum zaman bendim günah da.

thomas alva edison vejetaryenlik, vücut sağlığı ve canlılığı üzerinde olduğu kadar zihin ve zihin faaliyetleri üzerinde de güçlü bir etkiye sahiptir. diğer canlılara zarar vermeyi sonlandırmadıkça bizler, canavar ruhlularız.

bejan matur tanrı görmesin harflerimi insan bir hata diyor durmadan ve hatasını düzeltmek için acı veriyor sadece acı.

hamid mosaddık - çev: haşim hüsrevşahi bana güldün ancak bilmiyordun

füruğ ferruhzâd - çev: haşim hüsrevşahi ben sana güldüm çünkü biliyordum

bejan matur çok sonra bu toprakların kalbi kadar çürümüş bir sonrada insan bir yanılgıdır diyor tanrı.

thomas alva edison biz hiçbir şeyin milyonda birini bile bilmiyoruz.

bejan matur bir insanı en iyi sevişirken tanırız. kalbimizi birlikte çürütürken.

zhuangzi bilebileceğimiz bir şey varsa o da hiçbir şey bilmediğimizdir ve az bilgi tehlikeli bir şeydir.

bejan matur beklemeyi bilen kan, taş olmayı da bilir. dünyada olmak acıdır. öğrendim.

alexander pope bilgili kişi mutludur, çünkü keşfedecekleri olduğunu bilir. ama aptal da mutludur, çünkü bir şey bilmiyordur.

platon 1 yalancı değil gerçek filozoflar, şehir şehir dolaşarak, bu geçici dünya insanlarının yaşayışını yükseklerden seyrettikleri zaman, bilgisiz halkın gözünde başka kalıplara girerler. bazılarınca bir değerleri yoktur.

platon 2 bazılarına göre de bir dünyaya bedeldirler. onlara bazen sofist, bazen de devlet adamı derler; kimi zamanlarda da birçoklarına bütün bütüne deli görünürler.

konfüçyüs bir şeyi bildiğin zaman, onu bildiğini göstermeye çalış. bir şeyi bilmiyorsan, onu bilmediğini kabul et. işte bu bilgidir.

platon bilinen bir şey hakkında araştırma yapmak gereksiz, bilinmeyen bir şey hakkında araştırma yapmak imkansızdır.

bertolt brecht hiçbir şey bilmeyen bilgisizdir ama bilip de susan ahlaksızdır.

bertrand russell gizem hoşluk verir ama bilgisizliğe dayandığından bilimsel değildir.

laozi doğru kulağa hoş gelmez. kulağa hoş gelen doğru değildir. iyi insanlar tartışmaz. tartışan insanlar iyi değildir. bilen kişi öğrenmemiştir. öğrenmiş kişi bilmez.

platon 1 çekip giderken kendi kendime şunu söylüyordum: ben bu adamdan daha bilgeyim. ikimiz de güzel ya da iyi bir şey bilmiyor olabiliriz; ama o bir şeyler bildiğini sanıyor, oysa hiçbir şey bilmiyor, bense, biliyorsam,

platon 2 bildiğimi de sanmıyorum. bana öyle geliyor ki, bilmediklerimden ve bildiğimi de düşünmediğim şeylerden dolayı ondan biraz daha bilgeyim.

heraklitos uykudayken yaptıklarını unuttukları gibi, uyanıkken yaptıklarını da bilmiyorlar.

bertrand russell ulaşılacak her bilgiye bilimsel yöntemlerle ulaşmak gerekir; bilimce bulgulanamayacak şeyleri insanlar bilemez.

yasak krallık konuşan bir şey bilmiyor demektir. bilen kişi ise konuşmaz.

heraklitos hak kavramını haksızlık kavramı olmasaydı bilemezdik.

platon ruh bilgisizliği çürütmeye alışıncaya kadar bu çürütme ile kendinden utanarak öğretime yolları kapayan kanaatlerden sıyrılıp tertemiz bir hale gelinceye kadar ancak bildiğini bildiğine ve bilmediğini bilmediğine inanıncaya kadar kendine verilen ilimden hiçbir fayda görmez.

? hançer-i ebrûsu saplandı dile gamze-i fettanı verdi velvele bilmiyor ah halimi ölsem bile söyle artık gönlünü alsın ele

bejan matur ve açlık bir bilinç gibi hiç unutturmayan kendini.

dilek akın bilmez çünkü, ben yalnızca sevdiklerimi içime gömerim.

fethullah gülen insanlar ufuksuz, hayatsa tam bir bilmece…

dilek akın olur ya hani yağmur diye bilinmezse ayrılık diyetinde,

cüneyt arkın kavak yeli nedir bilir misiniz?

dilek akın bazı şiirlere nasıl başlayacağını bilemiyor insan,

ilyas salman kadir bilir miyiz, hatır bilir miyiz?

dilek akın yaşamak diyorlar, yaşa diyorlar bilmiyorsun,

hüdai bilir misin bana ne iş eyledin

fethullah gülen bir bilsem, vuslata ne zaman ferman gelecek?

cüneyt arkın işkence gören babasının feryatlarını duyan o çocuğu biliyor musunuz?

dadaloğlu cahil idim nettiğimi bilmedim

mustafa ahmed / azbî eyle eziyet nefsine rûhun dilek bilmez ola

dilek akın bildiklerimi bilseniz şimdi ve ben bilmesem.

hande altaylı meryem o eve girerse yanarsın salih. delinin teki o, biliyorsun. hele kızdı mı, gözü hiçbir şey görmez. döker her şeyi ortalığa.

halil cibran bir kısmı bilincini kaybettiğini, delirerek öldüğünü söylerken, bazıları da nüfuzunu kaybedince ümitsizliğin hayatını zehir ettiğini, bu nedenle de intihar ederek öldüğünü söylüyorlardı.

maria wisława anna szymborska paldır küldür geçen yaşam provasız bir gösteri ölçüsüz bir beden düşüncesiz bir kafa oynadığım rolü bilmiyorum

maria wisława anna szymborska “kadın, adın nedir?” “bilmiyorum.” “yaşın kaç? nerelisin?” “bilmiyorum.”

rasim elibol hocam, nasıl anlatsam bilmiyorum. ama ben bir rüya gördüm.

namık kemal behramoğlu barış ne oldu bilmiyorum

özdemir asaf bilmiyorum ne vardı saçlarında.. rüzgar mı delice eserdi, gözlerim mi öyle görürdü yoksa.. saçlarının her hali hoşuma giderdi.

ilhan berk ben kendimi unutulmuş bir ada gibi görürüm. bir şair olarak bilinen biri olduğumu biliyorum ama hep kendimi unutulmuş bir ada olarak kavradım. ve bunu, nedendir bilmiyorum, öyle sevdim. bu benim şair tarafım.

haydar ergülen niçin şiir yazdığımı bilmiyorum.

haydar ergülen şiirin ne olduğunu da bilmiyorum.

haydar ergülen niye şiir yazdığını bilen şairlerden olmak ister miyim, bilmiyorum.

haydar ergülen öğrenmeye heves etsem öğrenebilir miyim, bundan da şüpheliyim. fakat kimden ve nereden öğrenebileceğimi de doğrusu bilmiyorum.

sina akyol yetmiş civarında şiir var elimde. bunları bir kitapta toplayacak olsam, yüzde kaçı kitap dışında kalır’ın hesabını yapıyorum. hoşnut mu değilim şiirlerin bir bölümünden, henüz bilmiyorum, bakacağım.

sina akyol peki, niye ha bire erteliyorum “düzyazdım”a girişmeyi? niye bir yandan erteliyor ve niye bir yandan da -pekâlâ o kitapta yer alabilecek- işbu yazıyı yazıyorum, bu nasıl bir çelişkidir, henüz bunu da bilmiyorum.

hakkı çınar ne kaldı bilmiyorum, inan olsun bilmiyorum

sylvia plath bu rüyanın siyah deri ceketli adama ait olduğunu nereden bildiğimi soracaksınız. bilmiyorum. sadece, bunun onun rüyası olduğuna inanıyorum ve rüyayı yeniden yaratmakta harcadığımdan daha fazla enerji, gözyaşı ve istekle bu inanç üzerinde çalışıyorum.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî sen benmisin, bilmiyorum, ben mi senim.

serdar özkan tanıyorum seni, sadece ismini, cismini bilmiyorum. sen de beni tanıyorsun, tanıdığını bilmesen de.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî eşek dedi ki: ben tanrı'ya dayanmadan daha iyi bir kâr bilmiyorum. iki âlemde de en iyi kazanç budur.

maksim gorki yapamam... diye mırıldandı kendi kendine. bilmiyorum... yapamıyorum... kendimi asmayı bile bilmiyorum...

mevlânâ celâleddîn-i rûmî bu misalden sonra ben, bunu biliyorum desen yanlış olmaz, doğrudur… fakat bilmiyorum desen sözün yine yalan ve uydurma olmaz.

ali lidar beni seviyor mu? bilmiyorum. o da bilmiyor belki. sevmiyor mu? bilmiyorum. o biliyordur belki. eğer beni sevmezse ne yaparım bilmiyorum. beni severse ne yaparım? onu da bilmiyorum. sevmiyorsa eğer beni, sevmesi için ne yapmam gerekir onu hiç bilmiyorum.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî ey rabbim, sen zulümden, sitemden temizsin. nasıl olur da suçsuz olarak insana bir dert, bir gam verirsin? ben suçu belli beyan bilmiyorum, fakat bu derde sebep de mutlaka bir suçtur.

sadık hidayet ne yazacağımı bilmiyorum. saatin tiktaklari ta kulağımın dibinde. alıp pencereden dışarı fırlatmak istiyorum. bu korkunç ses, zamanın akışını beynime çekiçle vuruyor.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî bilmiyorum ki, bu perişan âşıktan ne istersin?

peyami safa platonikten ne kast ettiğini bilmiyorum; fakat cinsi tabiyatımızı aşağıda ve uzakta bırakan üstün manevi değerler sistemi içinde bir aşk olduğuna inanıyorum. ne cinsiyeti,ne menfaate,ne de gurura bağlanması mümkün olmayan bir aşk...

mevlânâ celâleddîn-i rûmî şu başı dönmüş deliden ne istiyorsun? bilmiyorum ki.

turgut uyar senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum

mevlânâ celâleddîn-i rûmî şaşılacak şey şu: hem benden ayrı değilsin, hem de ben neredeyim, sen neredesin? bunu bir türlü bilmiyorum.

halil cibran ben hakikati bilmiyorum. ama cehaletimin önünde tevazuuyla eğiliyorum. övüncümde bundadır, kazancım da.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî bilmiyorum beni nasıl çekiyor da bazen karalar da yürütüyor, bazen kan denizlerine gark ediyorsun.

jane austen bilmiyorum ama saçma şeyler aklı başında bir insan tarafından bilinçli olarak yapılırsa artık pek o kadar da saçma görünmüyor. kötülük her zaman kötülüktür ya da aptallık her zaman aptallıktır. ama olayların yorumlanmaları biraz da yapanın kişiliğiyle ilgili galiba.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî bilmiyorum benim bu hasta gönlümde kim var?

cemal süreya elim geçiyor aptaldan kapital elim mi çiçek mi bilmiyorum bir elim bir çiçek mi açılan

mevlânâ celâleddîn-i rûmî bunu iyice bilmiyorum, bari bu düğümü bağlayana müracaat ederek çözeyim demedim.

ahmet hamdi tanpınar ne olacağım bilmiyorum. hakikaten bu bozuk asap, bu kararsızlık, bu sabırsızlıkla ne yapabilirim?

mevlânâ celâleddîn-i rûmî bilmiyorum ki sana gönül verenleri öldürmekten başka ne ile uğraşırsın?

mahir ünsal eriş ölmek ne bilmiyorum. merak da etmedim hiç. yani iyi kötü bir fikrim var aslında, tam olarak ayrıntısını bilmiyorum ama.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî bilmiyorum ki, neden herkese doğru giden gam, beni görünce, onu özlediğim halde bana gelmiyor, benden kaçıp gidiyor?

fernando pessoa ne hissettiğimi veya ne hissetmek istedigimi bilmiyorum. ne düşünecegimi veya ne olduğumu bilmiyorum.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî bilmiyorum ki ben benden, kendimden kurtulup nerelere gideyim?

hasan ali toptaş hayat nedir diye sorarsan, bilmiyorum evlat; sormazsan biliyorum?

mevlânâ celâleddîn-i rûmî bilmiyorum insan ateşlerle dolu tandırın içine atılırsa yanarken nasıl sabreder?

albert camus bugün annem öldü.belki de dün, bilmiyorum.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî a kaltaban, bilmiyorsan nane yeme... biliyorsan ne söyleyeceksen söyle. a ahmak bildiğini söyle bari de bilmiyorum, bilmiyorum deyip durma.

samantha young hangisini daha çok sevdiğimi bilmiyorum... çıplak seni mi, askılı bluzlu seni mi. 90, değil mi?

mevlânâ celâleddîn-i rûmî böylece ağzını açıp bilmem, bilmiyorum demeye girişti, boyuna bu lâfı söylüyordu. bilmiyorum sözü haddi aşınca türkümüz kızdı, kızıştı.

ahmet batman sarılmanın ötesinde bir yolculuk bilmiyorum.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî senden başka soy-sop görmedim, bilmiyorum ben.

phyllis christine cast her şeyi bilmiyorum. aradığın cevaplara sahip değilim. zihnini ve ruhunu arındırmaktan daha fazlasını yapamam.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî şaşırmış - kalmışım, ev nerde, bilmiyorum ben.

mustafa kutlu dünya... nasıl desem abi... hayat... bilmiyorum... valla aklı duruyor insanın...

mevlânâ celâleddîn-i rûmî armağanı bilmiyorum amma şunu biliyorum, beni benden aldın, kendimden geçtim gitti.

gökhan özcan dünyayı bilmiyorum. bazen bir acılar yumağı gibi acıklı, bazen lastik bir top kadar eğlenceli... bazen bir gayya kuyusu kadar zehirli, bazen bir havai fişek kadar baştan çıkarıcı... ne tamamen yankısız bir çilehane, ne tamamen iştah çeken bir nimetler sofrası...

mevlânâ celâleddîn-i rûmî bundan başka bir şeycikler bilmiyorum.

oğuz atay ne istediğimi bilmiyorum artık sayın insanlar! beni affedin.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî bilmiyorum, akıllı değilim hani, gel-gel-gel-gel.

tuna kiremitçi unutuş tam ne zaman gerçekleşti, bilmiyorum. uykuya daldığımız anı hatırlayamayız ki...

mevlânâ celâleddîn-i rûmî ey tebrizli şems, sarhoşluktan bilmiyorum, dudağını mı öptüm, yoksa ayağını mı?

charles bukowski bilmiyorum, iyi zamanlardı sanki, güneş sıcak ve sürekliydi ve en iyisi gecelerdi, karanlık ve ilginç geceler,çünkü içki etkisini göstermiş olurdu ve dünyaya katlanılabilirdi nerdeyse.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî hiçbir şey bilmiyorum, ancak şunu biliyorum ki güller, fesleğenler içindeyim ben.

tezer özlü her şeyi biliyorum ve hiçbir şeyi bilmiyorum.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî nasıl balık, bilmiyorum ki.

ray douglas bradbury bilmiyorum. mutlu olmak için ihtiyacımız olan herşeye sahibiz, ama mutlu değiliz. eksik bir şey var. çevreme bakıyorum. kaybolduğuna inandığım tek şey, son on iki yıldır yakmakta olduğum kitaplar. bu nedenle kitapların yardımcı olabileceğini düşündüm.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî o ölümsüz padişahtan başka bir padişahlar padişahı bilmiyorum ki.

zhuang zhou / zhuangzi rüyamda bir kelebek olduğumu mu gördüm, yoksa şu an insan olduğunu düşleyen bir kelebek miyim; bilmiyorum.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî bilmiyorum, bu dokuz kat göğü bilmiyorum ben; bu büyücü ressamı bilmiyorum ben.

dame agatha mary clarissa christie bilmiyorum, hiçbir şey bilmiyorum, işte bu beni tüketen şey. hiçbir fikrim yok…

mevlânâ celâleddîn-i rûmî bilmiyorum şu müzik arayan canı.

george gordon byron din hakkında hiçbir şey bilmiyorum-en azından onun lehine olan hiçbir şey.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî bir arslan görüyorum ki dünyâ, önünde ceylân sürüsü; fakat bilmiyorum bu arslanı, bilmiyorum şu ceylânı.

bill cosby başarının sırrını bilmiyorum ama başarısızlığın yolu herkesi memnun etmeye çalışmaktan geçer.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî bilmiyorum iyi söyliyeni de, kötü söyliyeni de.

richard phillips feynman ben herhangi bir şey bilmiyorum ancak bildiğim şey şu ki yeterince derine inebilmişseniz her şey çok ilgi çekicidir.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî yeryüzü kadına benziyor, gökyüzü de kocasına; yeryüzü, kedi gibi yavrusunu yiyor; fakat bilmiyorum, bilmiyorum bu karıyı da, bu kocayı da.

jacques anatole françois thibault aslında ben hiçbir şey bilmiyorum. hayal kurmak her şeydir.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî şu kokmuş yemeği bilmiyorum.

poul william anderson hiçbir problem bilmiyorum ki ne kadar karmaşık olursa olsun, doğru açıdan bakıldığında daha da karmaşıklaşmasın.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî şu ekmeği, şu teraziyi, bilmiyorum.

ludwig josef johann wittgenstein neden buradayız bilmiyorum, ama eğlenmemiz için olmadığı kesin.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî şaraptan başka birşey bilmiyorum, bimiyorum ben.

bertrand russell ahlak değerlerinin öznelliğine ilişkin savlar nasıl çürütülebilir bilmiyorum, ama keyfi bir zalimliğin yanlış olmasının tek nedeninin bundan hoşlanmayışım olduğuna da kendimi inandıramıyorum.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî altın gibi şaraptan başka birşeycik bilmiyorum.

başkanın kızı - samantha mackenzie ( kate noelle holmes / katie holmes ) ben, evden daha önemli ne olabilir bilmiyorum.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî yazıyorum da tomar nedir, bilmiyorum.

feyzullah birışık suriye cihadı sevaplar kazanmak için tam bir fırsat. bu fırsat bir daha ele geçer mi bilmiyorum ama treni kaçıran çok pişman olabilir. ister canla, ister mal ile, ister her ikisi ile tam bir fırsat.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî birçok ne bileyimler var, fakat bilmiyorum ben; ağzımı yumdum, çünkü o denizde bir avuç afyon yuttum ben.

johnny depp darbe almış, kırık dökük insanlara gerçek hayatta da seçtiğim rollerde de bir eğilimim var. nedenini tam bilmiyorum. aslında hepimiz kendi içimizde biraz yaralı ve bereliyiz. kimse mükemmel değil. galiba hepimizin biraz canına okunmuş, her birimizin.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî ne biçim bir insanım, bilmiyorum.

charles henry fletcher kitaplardan daha iyi bir yol arkadaşı bilmiyorum.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî çocuk gibi köyde, pazarda kaybolmuş-gitmişim; bilmiyorum bu köyü, bilmiyorum bu pazarı.

leah hager cohen bilmiyorum. çoğu zaman bu kelimenin bizi küçülteceğini, statümüzü baltalayacağını ve gelişmemizi engelleyeceğini düşünürüz.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî bilmiyorum, bilmiyorum.

vahdet nafiz aksu ve bilmiyorum nerde gizlenmiş

vahdet nafiz aksu kim kimi bulacak bilmiyorum

vahdet nafiz aksu neden alamıyorum yüzümü
bilmiyorum göklerden geri

vahdet nafiz aksu kaç perdelik bir oyundu bilmiyorum

vahdet nafiz aksu bilmiyorum sonraki öykünü

özkan mert kim yakıyor yıldızları geceleyin? bilmiyorum!

özkan mert hiç bir şey bilmiyorum ben…

özkan mert gazetemi, gözlüğümü nereye koydum bilmiyorum.

özkan mert ben taylandça bilmiyorum

özkan mert hayat ne demek istiyor bilmiyorum,

şükrü erbaş insan başka nasıl katlanır ölüme, bilmiyorum.

şükrü erbaş insan anıları nasıl korur başka bilmiyorum

şükrü erbaş ölümün mü hecesiydim yaşamın mı bilmiyorum

sergey yesenin bilmiyorum nerden kaptım bu ağrıyı.

sergey yesenin bilmiyorum, hatırlamıyorum,

karacaoğlan bilmiyorum, ne derdin var yâr senin?

karacaoğlan bilmiyorum nerelere dokundum,

dilek kartal bilmiyorum sevgilim

dilek kartal ben bilmiyorum sevgilim bilmiyorum bilmiyorum

dilek kartal neden, bilmiyorum ama, nefesim daralıyordu..

dilek kartal birşey hissediyor muydum onu bile bilmiyorum..

dilek kartal kalbimden geçenin ne olduğunu bile bilmiyorum..

dilek kartal fısıltı halinde odaya bıraktığı “allahaısmarladık” cümlesine,neden bilmiyorum ama sanki ruhsuz bir “güle güle ” ile cevap vermeliydim..

dilek kartal bilmiyorum

mehmet akif ersoy yol varsa budur bilmiyorum, başka çıkar yol

leyla fercami bilmiyorum nereye sığdırayım kendimi

fethi demir bilmiyorum neden doğdum

hüsrev hatemi anne ben nereye gitmeli oldum, bilmiyorum.

didem madak musevi bir kadının ruhu dolaşıyor evde, ya da müslüman ya da ateist bilmiyorum

didem madak kötü şarkılara alıştım. sebebini bilmiyorum.

didem madak bilmiyorum başka nasıl bitirilir bir hayat

didem madak bilmiyorum.

cemal süreya önümü arkamı bilmiyorum

rufus mcgarrigle wainwright ne yaptığımı bilmiyorum. ne dediğimi bilmiyorum. niye izlediğimi bilmiyorum, dans edip duran tüm bu beyaz insanları.

arif babaef neçe nağme goşum neçe dillenim dost gedip özüme gelebilmirem ele bir ellerim yoh olup menim gözümün yaşını silebilmirem

aykut osman antmen anlamaya çalışırsan eğer gerçeği, olursun belki de bir serseri, kimine göre bir deli,

aykut osman antmen ey canlı irade tahammül göster; seni küçük gören bütün budalalara. ve kendini bilgili sanan ahmaklara; çünkü onlar seni bilmezler…

aykut osman antmen insan olmanın bilincinde …

aykut osman antmen aslında gerçeğe uyuduğumu anladım.

aykut osman antmen dönmüş arap saçına; fasa - fisolar ve safsatalar. bütün bu saçmalıklar, ve kendinden kaçan hocalar; tek bir şeyin uydusudur: küçük hesaplar...

aykut osman antmen bütün ışınların yayıldığı zerrede, sevgi güneşi parıldar. adalet ondan ışık alır; iyiliğin gözü ona bakar.

aykut osman antmen bilgi her can' ı yakar…

aykut osman antmen ey kendini insan zannedenler! gönül gözüyle dinleyin beni.

aykut osman antmen hakikatin bir kesitinde ömrümüzü dolduran bilgiler gizlidir. çünkü yaralı bir kalp, alfa ile omega' nın birleştiği yerde parıldar.

aykut osman antmen ey muallim canımı kurtar ki yüreğim kuvvet bulsun.

aykut osman antmen cahilce bağlılık, bilinçli kötülük kadar yıkıcıdır.

aykut osman antmen gece gündüz şunu öğretirim; insan bir mikro evrendir, onda her güç gizlidir. mucize diye bağıranlar, sadece cahillerdir...

aykut osman antmen kendi bilinmezliğimde yüzüyorum. ne bir güzel var bilincimi oyalayan, ne de sadık bir mürit şu gönül bahçemde…

aykut osman antmen fikirleriniz çok tozlanmış

aykut osman antmen oysa basit kafalar, meselelere basit fakat geçici çözümler getirmeyi beceri sanırlar.

aykut osman antmen kamil olan canlar değişimi hemen sezer…

aykut osman antmen o zamanlar bütün kapılar ardına kadar açıktı . fakat o kapılardan geçmek ne karıncalara ne de cahil beşeriyete cazip gelmiyordu ...

aykut osman antmen zavallı beşeriyet… binlerce yıldır içine düştüğü bunalımdan kurtulamıyan ve kendi dertlerinin çaresini bildiği halde bunu uygulmaktan aciz bir akıl hastasıdır o…

aykut osman antmen sizler elinize aldığınız bir şiir kitabında böyle garip anlatımlarla karşılaşmaktan dolayı şaşkınlık içine düşmüş olabilirsiniz. (ama olmayabilirsinizde )

aykut osman antmen bir şiir kitabında rastlamanıza imkan olmayan pek çok kavramı sayfaların kıvrımları arasında keşfedecek ve bilincinizin yüzeyine çıkaracaksınız.

aykut osman antmen bilgi ateştir ve güçtür. bir varlık bilgiyi tatbik ettikçe saydamlaşır. iç ışığını dışa, dıştakini ise içe aktarır. parazit olmaktan kurtulur.

aykut osman antmen and olsun ki ! parlayan yıldıza, incire ve zeytin dağına; göstermekle görevliyim, ben, benden içerdeyim, işte gelip giderim, aslında en sabitim. her zaman her yerdeyim; kozmik çekirdekteyim...

aykut osman antmen en küçükte, en büyükten de büyükte sadece biz varız. biz, evrenleri yaratan ve kendi var olma sebebimiz olan '' yaratıcı düşünce '' ; sürekli devinim içinde süregelen tek gerçeğiz ... '' ışık ve sevgiyle ''

mizrap polat yunus emre düşüncesinde bir eğitim modeli olarak “insân-ı kâmil”: konuya öğretim programlarının kültürel ve felsefi temelleri bağlamında bir yaklaşım

mizrap polat insân-ı kâmil, mükemmel, yetkin ve olgun insan olma sürecine bilinçli olarak girmiş, değerlerin taşıyıcısı ve rol model olma vasfına sahip bir insanı ifade eder.

mizrap polat yunus bilmek, akletmek, sevmek ve erdemli olmak üçlüsünü birbirinden ayrılmaz görüp onlara sürekli vurgu yaparak evrensel ahlak ilkelerinin islam’ın medeniyet lisanıyla ifadesine anadolu’da öncülük etmiştir.

yunus emre yunus bu göz anı görmez görenler hot haber vermez b'ı menzile hot akıl ermez bu kovduğun, serap nedir

sabahattin küçük yunus emre'ye göre bilgi

sabahattin küçük yunus emre'nin zahiri ilimlere karşı tutumu; bu bilgilerden yararlanarak çeşitli ruhi hazırlıklardan sonra kalbi bilgiye, ilm-i ledünne ulaşmanın gereği; bu bilgi ile hakk'a ait sırları keşif ve sonuçta insanın kendisini tanıması ele alınmıştır.

müjgân cunbur yunus emre'ye göre "akıl" ve "kutadgu bilig"le karşılaştırılması

müjgân cunbur yunus'a göre akıl tanrı'nın insana bağışladığı bilme ve kendini tanıyıp yönetme gücüdür.

caroline bologna - gözde solak o masum çocuklar bazen her şeyi kendileri hallediyor ve yaşın hiçbir anlamı olmadığını hepimize gösteriyorlar. cesaretleriyle, başarılarıyla ve zekalarıyla hep bir kenara atılan “kız çocuklarının gücü”nü herkese kanıtlıyorlar…

kürşat bumin insanın “nereden geliyorum?”, “kimim?”, “nereye gidiyorum?”, “evrenin anlamı” vb. sorularının cevabını bulmak yolundaki çabası onu bugüne kadar kim bilir kaç mite, kaç dine yöneltti?

kürşat bumin bilim”i ve dolayısıyla “bilimsel doğrular”ı insanlığın tek çobanı yapmaya uğraşmak olacak iş olmadığı gibi gülünçtür de.

kürşat bumin bilim alanında tek bir mutlak doğru yok. doğruları her zaman için “geçici” karakterde. dolayısıyla din ve akılcılığı bu çerçevede karşı karşıya getirmek ve bunları çarpıştırmak beyhude bir çaba.

kürşat bumin geniş anlamda “kültür” dairesi içinde “bilim”in “bilimsellik”in en ufak bir önemi-yerinin olmadığı ne kadar çok sayıda arayışlar ve yaratıcılıklar var. roman, şiir, resim, sinema, müzik, mitolojiler…

kürşat bumin bu dünyada insanlığa mutlak olarak benimsemesi gereken “ata” sözünün “hayatta en hakiki mürşit ilimdir” olduğunda ısrar etmek en başta bilimsel önermelerin geçici olma niteliği taşımasına aykırıdır. özetle yok böyle tek ve “hakiki” bir “mürşit”…

kürşat bumin gelecekte mecburen “et obur” olmaktan uzaklaşmamız gerekiyor. kurban bayramı’nda bu “müjde”yi vermenin pek çok insan için can sıkıcı olduğunun farkındayım.

kürşat bumin yargıtay başkanı toplamı 34 sayfa tutan bir konuşma yapmış. bu konuşmanın bu kadar uzun ve sıkıcı olmasının sebebi yargının yol haritasını çok ağır bir şekilde kaybetmiş olmasıdır.

jazz jennings kids can be annoying. especially teenagers - oh my gosh. they can be cruel.

jazz jennings ever since i could form coherent thoughts, i knew i was a girl trapped inside a boy's body. there was never any confusion in my mind. the confusing part was why no one else could see what was wrong.

jazz jennings if people are going to judge me without fully understanding the content of my character, then their opinion just isn't worth it.

aybike turan acaba gerçekten insan düşünmeyerek mi hayatta kalabiliyo. yani bize hep şey öğretildi işte sorgulanmayan hayat yaşamaya değer diğil. düşünmediğin sorgulamadığın hayat anlamsız.

aybike turan herkesin kendince kafasına taktığı sorunlar var sıkıntılar var. işte bu sorunları bu sıkıntıları gereğinden fazla düşünmek hayatı yaşamamıza engel oluyo olabilir.

aybike turan yani düşünmemek iyidir demiyorum kesinlikle. öyle bi yere varmasın. ama işte onun sınırını bi yere çizmek gerekiyo zaman zaman. ben toplama kampına götürülmüş bir insan olsaydım heralde asla hayatta kalamazdım diye düşünüyorum.

hasan durak yollar seni gide gide usandım ayağıma diken battı gül sandım

neşet ertaş usandım bu canımdan

ihsan öztürk yürü yalan dünya senden usandım

ismail özden yalan dünya senden usandım elden usandım yardan usandım candan usandım günden usandım aydan usandım yıldan usandım deli gönül senden usandım dertten usandım gamdan usandım candan usandım

kasım karşı yalan dünya senden bıktım usandım

muharrem ertaş şu yalan dünyadan usandım

said yürü yalan dünya senden usandım vücudun içinde candan usandım ağlama gözlerim senden usandım gelip geçmez kara günden usandım arada söylenen dilden usandım

ali sarcan gönül aşkınla gözyaşı dökmekten usandı artık zirâ gözde yaş kalmadı sabr ile uslandı artık

? gönül senden usandım aşkın nârında yandım demir olsa çürürdü nasıl oldu dayandım

şerafettin aydınlık okşasam usanmam mahşere kadar o güzel başını göğsüme yasla

haydar telhüner çektiğim senin elinden usandım gurbet elinden hiç kimse bilmez halimden uyan suna'm derin uykudan

hikmet münir ebcioğlu sevmekten kim usanır hangi gönül uslanır

ibrahim bakır gam gasavet keder yok olup gider sevdiğimin cemalini görünce

haydar akın antikçağ’dan yeniçağ’a delilik, melankoli ve cinlenme

şizofrengi kadınlar ve devlet deliliğin diyalektiği mama bea bastım - yattım asosyalist manikfesto

ayşegül akdemir klasik türk edebiyatında “delilik” kavramı

erhan hancığaz türkiye’nin toplumsal ve kültürel yapısındaki delilik olgusunun türk sinemasına yansıması

melishan devrim egon schiele: deliliğini değil deliliği anlatmış!

öznur vuran doğan 1980 sonrası türk sinemasında delilik okumaları

serdar öztürk , oya yıldız filmlerle delilik: foucaultcu bakışla deli ve iktidar ilişkisi

yılmaz orhun gürlük islam dünyasında deliliğe bir bakış deliliğin tarihi türk – islam kültüründe patolojilerin tanımları, bimârhaneler/şifâhaneler ve tedavi yöntemleri bağlamında deliliğin irdelenmesi

mustafa aça kent kültüründe deliler ve delilerle ilgili anlatılar: giresun örneği

rüya kılıç osmanlı devletinde deliliğin tarihi: toptaşı örneği

mehmet narlı edebî metin ve delilik dili

sevcan sönmez , deniz bilge türkiye sinemasında aklın sınırlarını belirlemek: çıplak vatandaş ve gişe memuru filmlerinde delilik temsilleri

aynur koçak halk anlatı türlerinde deli

anıl çelik türkiye türkçesi atasözü ve deyimlerinde toplumun delilik algısı

seda pekşen ali smith’in “tarihin tarihi” adlı öyküsünde kadın ve delilik meselesi

şevket uyanık delilik ve dahilik arasında bir avuç küçük burjuva

kader keleş klasik türk edebiyatında delilik ve velilik

tülin ural edebiyat ve delilik

gülbin özdamar akarçay delilik ve fotoğraf

yasemin usta demirlikan çamlıca’daki eniştemiz - asıl deli hacı vamık bey değildir

talip ayar velilik ile delilik arasında; ibnu’s-serrâc’ın gözünden muvelleh dervişler

thomas stephen szasz - çev : gözde genç deliliğin imalâtı-engizisyon ve akıl sağlığı hareketi üzerine karşılaştırmalı inceleme

haldun soygür sanat ve “delilik”

meryem aybike sinan hepimiz biraz deli miyiz sahiden?

ayfer tunç delilik dediğimiz hal beni oldum olası cezbeden bir şey. hem varoluşla hem travmayla ilgisi var. akıl yerinden oynadığı anda kişiye deli diyoruz. aklı neyin yerinden oynattığıyla ilgiliyim.

sevan nişanyan 1960’larda vazgeçtiler, ondan sonra katolik kilisesi bir daha dikiş tutmadı. bana sorarsanız resmen ölüyor. büyüsü gitti.

sevan nişanyan memleketteki en büyük insan hakları ihlali olan hoparlör işkencesi dururken böyle saçma konularla uğraşmak abesten öte bir şey. hedef saptırma.

نيما يوشيج / нима юшидж / ニーマー・ユーシージ / նիմա յուշիջ / ਨੀਮਾ ਯੂਸ਼ਿਜ / nîma yûşîc / nimo yushij / nima youschidsch / nima yooshij / alî isfendiyârî / nîmâ yûşic kadın her şeyin farkındadır ama ortam acımasız neyi okusa, sıkıntılardır soluğundan girip çıkan

inci sözlük beynimiz yıkanıyor

nihal bayraktar beynimiz yıkanıyor

marisa papen artık kalbimizi ve içgüdümüzü dinleyemiyoruz. doğduğumuz andan itibaren beynimiz yıkanıyor.

ahmet rasim küçükusta insanların kendilerini sürekli olarak hasta hissetmeleri gayet tabii bir şey çünkü sürekli olarak hastalıklarla beynimiz yıkanıyor.

yalçın doğan oysa, gözaltına alınanların önce doktor muayenesinden geçtiği, savcılık soruşturmasına giderken bir kez daha muayene götürüldüğü, tutukluluk halinde bir daha muayeneden geçtiği haberleri ve buna ilişkin görüntülerle beynimiz yıkanıyor.

muhammed zeki aygur beynimiz yıkanıyor, kanımıza enjekte edilen bu dizi magazin ve daha bir çok sayamayacağımız program çılgınlığı nereden geliyor acaba?

emre kongar her an her yerde beynimiz yıkanıyor.

sdcgr dikkat!! beynimiz yıkanıyor…

degisimbaslasin haberler kötü çünkü onlara ilgimiz daha çok, istemesekte. ve bu sayede de beynimiz yıkanıyor. size dayatılanı alırsanız, beyninizde oluşturulan hastalıklarla uğraşmak zorunda kalacaksınız.

hûd - çev : abdullah parlıyan ey kavmim! ben aklı kıt olan biri değil, alemlerin rabbinden bir elçiyim.

hûd - çev : ahmed hulusi ey kavmim. . . bir çılgınlık yok bende. . . fakat ben, rabb-ül âlemîn'den bir rasûlüm.

hûd - çev : abdul metin saruhan ey kavmim! ben beyinsiz değilim; fakat ben alemlerin rab’binin gönderdiği bir elçiyim.

hûd - çev : cemal külünkoğlu bende bir aptallık yoktur, tersine tüm varlıkların rabbi tarafından gönderilen bir peygamberim.

hûd - çev : harun yıldırım ey kavmim! bende akıl yetersizliği yoktur, fakat ben gerçekten de alemlerin rabbinden bir rasulüm.

hûd - çev : hayrat neşriyat ey kavmim! bende hiçbir akıl zayıflığı yoktur; fakat ben âlemlerin rabbi tarafından (gönderilmiş) bir peygamberim.

hûd - tr : abdullâh yûsuf alî o my people! i am no imbecile, but (i am) a messenger from the lord and cherisher of the worlds!

hûd - çev : ali fikri yavuz ey kavmim, bende çılgınlık ve akıl hafifliği yok; ancak ben, âlemlerin rabbi tarafından gönderilen bir peygamberim.

hûd - tr : marmaduke william pickthall / muhammad marmaduke pickthall o my people; there is no foolishness in me, but i am a messenger from the lord of the worlds.

hûd - çev : abdulbaki gölpınarlı ey kavmim, bende sapıklık, bilgisizlik yok, fakat ben, âlemlerin rabbinden gelen bir elçiyim.

hûd - çev : bayraktar bayraklı ey kavmim! ben akılsız değilim; fakat ben âlemlerin rabbinin gönderdiği bir peygamberim.

siirantolojim yavaş yavaş delirdim, kimse farketmedi. hayat çok zor. ailemi çok seviyorum.

goce smilevski bütün normal insanlar aynı şekilde normaldir; ama her deli insan kendine özgü bir şekilde delidir.

melek özlem sezer servet de bağışlasan, delinin yanında akıllının çilesi bitmez vallah bitmez!

goce smilevski delilik bir şeyin yeşil olduğunu görmek, fakat herkesin onun kırmızı olduğuna seni inandırmasıdır.

atasözü / anonim / adsız hacı hacıyı mekke'de, veli veliyi tekke'de, deli deliyi dakka'da bulurmuş.

behçet safa aysan kırılınca bir büyük ayna şarkılar da yarım kaldı büyü bozuldu, durdu saatler suda suretimiz asılı kaldı.

şükrü erbaş gökyüzünü öpmek isterdim ömür hanım, gözlerimle değil dudaklarımla. yoruldum bulutları kirpiklerimde taşımaktan. delilik mi dedin? kim bilir… belki de yerde sürünmenin bir tepkisidir bu, ya da ne bileyim bilinçsiz bir aykırı olmak duygusu.

behçet safa aysan yağmur dindi sevgilim bak dinle her şey dindi, acıysa dinmemiş halde.

wikipedia yerli halk tarafından böyle adlandırılmasının sebebi ağırlıklı olarak meşe, gürgen ve kızılcık ağaçlarından oluşan çok sık ve geçit vermez ormanlarla örtülü olmasından ileri gelmektedir. osmanlı arşivlerinde ise ismi "deli orman" olarak geçmektedir.

behçet safa aysan çocuğum da büyüyor benim gibi bir bahar dalıyla öpüşerek ilk ayrılığın burcunda ve acının kundağında

wikipedia bulgarca isim, türkçeden mot-a-mot (kelimesi kelimesine) tercüme ile "deli" (луд), "orman" (гора) oluşturulmuştur.

behçet safa aysan alevlerle sevişen bir semenderin kalbi gibi.

wikipedia 1895-98 yılları arasıda avrupa ve amerika'da sırtı yere gelmeyen kocayusuf, aliço, kavasoğlu, şamdancıbaşı, hergeleci ibrahim, kazıkçı karabekir, kara ahmet, katrancı mehmet, kurtdereli mehmet pehlivan, ....... kızılcıklı mahmud pehlivan, hep deliorman ve çevresindendi.

behçet safa aysan gidiyorum bu şehri bu yağmuru bu düşleri bu aşkı bu kavgayı bu kederi size bırakarak.

wikipedia dobruca havalisinin toprağı verimlidir. bölgede balta girmedik ormanlar vardır. pehlivanlar, bu ormanların havası ve suyuyla yetişmektedir. bölge ismini bu ormanlardan almıştır. buraya ağaç denizi de denirdi. resmi kayıtlardaysa divane (deli) orman diye geçerdi.

behçet safa aysan ve patlamaya hazırlanıyor leylaklar kalbim de

wikipedia deliorman ahalisi, hemen hemen tamamen türk'tü. arada çok seyrek de olsa bulgar köyleri vardı.

behçet safa aysan ne söylersen söyle ruhum bağırıyor acı içinde bağırıyor giden her şeye

wikipedia deliorman'daki türkler, dükkâncılık yapmazdı. "sen terazi tutma da kim tutarsa tutsun" derlerdi.” bu kul hakkından çok korkmalarından ileri gelirdi.

haydar ergülen tabibim, şairim behçet, sen yoksun, elem doktoru yok, şimdi ben kalbimin nasıl geçtiğini kime söylerim?

yüksel göztepe gazâlî ve öncesi bazı sûfîlerin akla eleştirel bakışı

wassily wassilyevich kandinsky / vasili vasilyeviç kandinski / vasiliy wassilyevich kandinskiy tıpkı yıllar boyu gömülü kaldığı topraktan çıkarılan değerli bir vazonun çatlak çıkması gibi, ruhlarımız da dile geldiklerinde çatlak sesler çıkarıyorlar.

mary astell suçun temelini atan cehalet ve dar kapsamlı eğitimdir; onu büyütense taklit ve gelenektir.

wassily wassilyevich kandinsky / vasili vasilyeviç kandinski / vasiliy wassilyevich kandinskiy sienkiewicz bir romanında ruhsal yaşantıyı yüzmeye benzetmektedir. yorulmak nedir bilmeden çabalamayan, batmamak için mücadele etmeyen kişinin zihni ve ahlakı dibi boylar.

mary astell tanrı kadının aklını kullanmasını istemeseydi, ona bunu vermezdi. / tanrı kadının anlayış yeteneğini kullanmasını istemeseydi, ona bunu vermezdi.

wassily wassilyevich kandinsky / vasili vasilyeviç kandinski / vasiliy wassilyevich kandinskiy güzel olan, içsel ihtiyaçla meydana gelen ve ruhtan fışkıran şeydir.

tolga binbay cinler, periler ve gaipten gelen sesler

hürriyet deli dana’nın nedeni ‘chemtrail’ deli dana komplocuları vücuttaki tüm proteinlere etki eden prionların da bu yöntemle atmosfere salındığını ve amacın nüfus kontrolü sağlamak olduğunu öne sürüyor.

wassily wassilyevich kandinsky / vasili vasilyeviç kandinski / vasiliy wassilyevich kandinskiy sanatın yerini tutabilecek başka bir güç yoktur. insan ruhunun güçlendiği dönemlerde sanatın da gücü artar. çünkü sanat ve ruh sıkı sıkıya bağlıdırlar ve birbirlerini tamamlarlar.

sabah deli dana hastalığının belirtileri unutkanlık, konuşma bozukluğu, yazma buzukluğu, insanları tanımada bozukluk, sağ ve solu karıştırma gibi beynin çalışmasının bozulmasına ait belirtiler görülür.

ibrahim sarı psikiyatristler her intihar olayına bir akıl hastalığı damgası vurmak ve sorunu akıl hastahanelerinin içerisinde halletme eğiliminde olmuşlardır.

guglielmo alberto wladimiro alessandro apollinare de kostrowitzky / wilhelm albert włodzimierz apolinary kostrowicki / guillaume albert vladimir alexandre apollinaire de kostrowitzky aklın yolunu seçen iştahına dur demeli evini kalbinde taşıyıp uzaklara gitmeli

george dvorsky - fırat demirel insanlarda meydana gelen deli dana hastalığının en temel etkileri arasında hafıza kaybı, bunama, motor becerilerin bozulması, görme kaybı ve ölüme giden bir dizi benzeri etkenler söz konusu oluyor.

guillaume apollinaire - çev : sezai karakoç seine akıyor altından mirabeau köprüsü’nün ve bizim aşklarımız.. hatırlamalı mıyım durup dururken bugün, sevincin çıkageldiğini hemen ardından güçlüğün.

wikipedia bovin süngerimsi ensefalopati (ingilizce: bovine spongiform encephalopathy; sığırların süngerimsi beyin hastalığı) (bse) veya daha yaygın ismiyle deli dana hastalığı.

agatha mary clarissa miller christie mollowan yani jack suçu red etmiyormuş öyle mi? onunki delilik! katil jack değil ki. bu cinayeti o işlemiş olamaz. buna kesinlikle inanmam... bir an için bile inanamam.

guillaume apollinaire - çev : cemal süreya seine akıyor mirabeau köprüsü’nün altından ve şu bizim aşkımız olur mu durasın şimdi anımsamadan sevincin geldiğini ancak acının ardından

ibrahim sarı istatistikler delilikle intihar arasında zorunlu bir bağ olmadığını, ikisinin de frekanslarının hiç uyuşmayan değişiklikler gösterdiğini ortaya çıkarmıştır.

atasözü / anonim / adsız bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp.

deli boran haydi bire deli gönül alevden mi dışın senin haydi bire deli gönül alafırcık işin senin

guillaume apollinaire oğlum üzüm bağında bir salkım çekmişler içinden şarabını içip bitirmişler o kıymetli şarabı duysun dünya alem şimdi hepsi sarhoş bulmuşlar kafayı bu şaraptan bu kanımdan şaraptan kıpkırmızı kanımdan

ibrahim sarı bourdin ve esquirol gibi fransız psikiyatristleri intiharı patolojik bir olay sayarlar. esquirol’a göre, intihar eden kişi bu davranışı aşırı bir hezeyan halindeyken yapar. fakat intiharı delilik olarak ele alan bu görüşün ömrü fazla uzun olmamıştır.

deli hazım lambayı verirsin kazı vermezsin bulguru verirsin tuzu vermezsin aşıklığı verir sazı vermezsin çaldırmadın tanrım çalmadım tanrım

atasözü / anonim / adsız bilmemek ayıp değil, sormamak ayıp.

halil apaydın, şuayip özdemir, asiye zoroğlu ünal lise ikinci sınıfa gidiyordum. mahallemizde oturan 20 yaşındaki gence delice aşıktım. ....... sonra ne olduysa beni bir anda terk etti. arkadaşlarımdan ve ailemden destek bulamayınca çareyi intiharda buldum.

gül kaynak hayvansal protein tüketimi artık ihtiyaçtan çok gerçekten bir keyif ve bir çılgınlığa doğru gidiyo.

guillaume apollinaire - çev : cemal süreya hayat öyle durgun öyle yavaş ki ve umut nasıl zorlu nasıl depdeli

medyascope nasıl bir eğitim yeryüzünü feraha ulaştırır?

eda özsoy viyana’da bilinç dışına yolculuk: sigmund freud müzesi kendisi özellikle mısır üzerine kafa yormuş bir tıp doktoru. belki de firavunların gizemli dünyası ve piramitlerin sırrı onu insan zihninin derinlikleri ile mukayese etme fırsatı veriyordu. kim bilir?

guillaume apollinaire isterdim evimde olsun aklı başında bir hatun, bir kütüphane, bir kedi eş dost her mevsim olsun, ben dostsuz edemem gayri

burcu gürtürk geçmişten günümüze gezgin kadınlar… bir haber çalışması için deli taklidi yapan bly, bir adada mahsur tutulan bir grup hasta ile birlikte yaşadı. yazdığı makale, araştırmacı gazetecilikte bir devrim oldu ve akıl hastanelerinde reform yapılmasına yol açtı.

şeyma aydıntepe erman sahi çok mu bilgiliyiz yoksa mütevazılığın kaybolduğu bir dönem mi bu? bilmediğim öyle çok şey var ki... büyüyorum ve hala öğreniyorum. bilmediğimi söylemekten de çekinmiyorum. elalem ne der sözü dünyanın en yüksek duvarlı hapishanesidir.

agatha mary clarissa miller christie mollowan genç adamın büyüleyici jeanne baroldy'e delicesine âşık olduğu anlaşılıyordu.

david émile durkheim - çev : z. zühre ilkgelen bazı hastalıklar vardır ki bir toplumun içinde yıllık oranı pek değişmeden kalır, ama bir toplumdan ötekine epeyce fark eder. delilik böyle bir hastalıktır.

arzuhan kocabaş olayları hikâye etme konusunda iyiyimdir. analiz konusunda eksiklerim vardır. stresli zamanlarda aynı şarkıyı defalarca mırıldanırım. biri yüzüme vurursa da inkâr edecek kadar da bilinçsiz bir eylemdir,bu. hayalleri gerçeklere tercih ederim.

david émile durkheim her intiharda bir akıl bozukluğu belirtisi görmekte az çok haklı olsak, ortaya koyduğumuz sorun çözülür; insanın isteyerek kendini öldürmesi bireysel bir hastalık olur.

onur özdemir düşün sen memur bey akıl almaz nasıl bir karanlık getirdi bak eritti yaktı kapattı

david émile durkheim 1 intihara, her durumda bir akıl hastalığının sonucu olarak mı bakılmalıdır? bu zor soruyu burada kesin yanıtlamak gibi bir sav gütmeksizin şunu söyleyelim ki,

david émile durkheim 2 deliliğin daha derin bir incelemesini yaptığımız, daha çok deneyimimiz olduğu ve daha çok deli gördüğümüz için genel olarak nedenini pek açıklayamadan, yanıtımız daha çok evet’ten yana olacaktır.

bircan değirmenci sadece 13 yaşındaydı seyhan. dargeçit’in dilan köyünde çobanlık yapıyordu. bir gece ansızın jandarma tarafından kapısı çalındı ve bir daha o kapıya dönmedi. annesi asiye doğan hiç yılmadan aradı yavrusunu. akrabaları “asiye kahrından deli oldu” dediler.

david émile durkheim her müntehire deli diye bakarsak, sözcükleri doğru anlamından saptırmış oluruz.

napoleone di buonaparte / napoléon bonaparte / napolyon bonapart budalalar geçmişten, akıllılar şimdiki zamandan, deliler de gelecekten bahsederler.

david émile durkheim her müntehirin deli olup olmadığını öğrenmek için özgür davranıp davranmadıklarını araştırmadık. sadece değişik intiharların gözlemlenmesinden çıkan ampirik, yani görgül niteliklere dayandık.

eduardo germán maría hughes galeano aptallığa oldukça benzeyen bir suskunluk içindeydik.

david émile durkheim pek çok intihar vardır ki akıl bozukluğundan ileri gelmez. bunları şu iki işaretten tanırız: birincisi isteğe, niyete bağlı olarak gerçekleştirilirler; ikincisi o istekte, niyette yer alan işaretler hiç de sanrısal değildir.

wikipedia lorca ve "deli" lakaplı salvador dali, vücuduna saplanan oklar ile tasvir edilen katolik ermişi aziz sebastian (rafael)'ı aziz yansızlık olarak yapıtlarında tasvir ederler.

david émile durkheim değişik dinsel inanç gruplarında delilik eğilimi

arzuhan kocabaş şiir ne söyler okur ne anlar?

david émile durkheim en az deli bulunan ülkeler en çok intihar kaydedilen ülkeler.

david émile durkheim kabataslak olarak denebilir ki, deli ve aptal sayısının çok olduğu yerde intihar da çoktur ve bunun tersi de doğrudur.

david émile durkheim ailesinde hem deliler hem müntehirler bulunan bir zavallı kalkar kendini öldürürse, bu yakınları müntehir olduğu için değil, yakınları deli olduğu içindir.

david émile durkheim deliliğin kendisi ne derecede salt bireyselse, o ölçüde gerçekte delilik kısmen toplumsal bir olaydır.

didem gülçin erdem denizli halk kültüründe deliler ve delilik

joanne greenberg ne şapşal çocuklar. biz hiç bu kadar şapşal olmuşmuyduk acaba?

nurettin aslan dersim’in divane delileri

samantha young kendimi tam bir şapşal gibi hissediyordum.

yusuf hayaloğlu merhaba nalân, amortiden mi çıktın güzelim? bak yine şapşal ettin bizi.

sorularlaislamiyet akıllı olması gerekir. akıl hastasına had uygulanmaz. akıllı bir erkek, akıl hastası bir kadınla veya akıl hastası bir erkek akıllı bir kadınla zina etse, bu ikisinden akıllı olana had cezası uygulanır.

john michael green o şapşal gülümseme yüzüne yayılıverdi. bir de birbirimizi tanımıyoruz diyorsun.

meral çetin fetişizm bazı durumlarda altta yatan bir akıl hastalığının temel davranış belirtisi olarak ortaya çıkabilir.

metin eloğlu sen gittin ya yine şimdi istanbul'un kuşlar gibi pırpır göğüne yarın o salkım-saçak denizine vah vah o ikimizlik güzelliklerin tümüne öbürgün bir şapşal gurbet çöreklenir elbet

demet cengiz bekaret değil akıl testi yapılsın

belgin tezcan aksu, abdurrahman tariktaroğlu, efrasiyap gemalmaz yasallaşma yapısallaşma toplumsallaşma kurumsallaşma kutsallaşma uysallaşma şapşallaşma çatallaşma hantallaşma aptallaşma hımbıllaşma çağcıllaşma insancıllaşma akçıllaşma kırçıllaşma yabanıllaşma dudaksıllaşma .....

wikipedia frijit deyimi yanlış bir terimdir. çünkü gerçekte frijit kadın yoktur. ancak belli bazı akıl hastalıklarında kadın cinsellikten tamamen kopmuştur.

enbursa akıl almaz olay! ölen sevgilisiyle cinsel ilişkiye girdi

emre caner hapishaneye mi yoksa akıl hastanesine mi atılmalıydı bu sapkın?

aurelius augustinius şüpheli ve bilime aykırı yorumlar yapmamaya dikkat etmeliyiz. böylece tanrı'nın sözünü inançsızlara alay konusu yapmaktan kaçınmış oluruz.

azra'nın günlüğü işte beş akıl almaz orgazm gerçeği...

albert einstein aptallarla dolu bir dünya çekilmezdir; çünkü dahiliğin mutlak bir sınırı vardır, aptallığın asla.

mynet dört genç kız, diğer genç kızın evine zorla girdi. önce saçlarını traş ettiler, ardından akıl almaz işkence başladı. 17 yaşındaki sara zagidullina'yı kendilerine oral seks yapmaya zorladılar, çıplak halde banyoya sürüklediler. cinsel organına hortum sokup sıcak su açtılar.

albert einstein aptallığın en açık kanıtı, aynı şeyi defalarca yapıp değişik sonuç almayı beklemektir.

türk psikologlar derneği eşcinselliğin artık bir akıl hastalığı olarak kabul edilmediğinin duyurulmasının üzerinden kırk yıldan uzun bir süre geçmesine rağmen ruh sağlığı çalışanlarının sanki bunu yeni duymuşlar gibi tepki vermeleri garipti.

albert einstein delilik şüphesiz aptallıktan daha iyidir; delilik var olmuş bir zekanın yok oluşudur, aptallık ise var olmamış bir zekanın var olmamaya devam edişidir!

nalan erkem türkiye'deki akıl hastaneleri ile ilgili şok rapor hastanelerde cinsel taciz vakasıyla karşılaşmadık. ancak cinsel taciz vakasıyla gelen kişilere yeterli yardım yapılmıyor.

albert einstein ünlendikçe daha da aptallaştım, bu da çok yaygın bir olaydır.

internethaber cinsel işlev bozukluğu akıl hastası ediyor

george bernard shaw aptallar, utanılacak bir şey yaptıkları zaman mazeret diye o işi her zaman yaptıklarını söylerler.

ibrahim sarı cinsel konuların akıl almaz istismarlara konu yapıldığı bir zamanda yaşıyoruz.

emrah serbes elim eline rastlantıyla değse ya da masa başında otururken ayaklarımız birbirine dokunsa bütün damarlarımdaki kan birden nasıl da alevleniyor! ....... o zaman başım dönüyor, aptallaşıyorum ve tüm duygularım karmakarışık oluyor.

cumhuriyet akıl almaz olay: cinsel ilişki sırasında öldüler

sigismund schlomo freud / sigmund freud deli, uyanıkken rüya gören kimsedir.

neoldu akıl almaz cinsel yaşam gelenekleri cinsel hayat insanların vazgeçilmezleri arasındadır. ancak bazı topluluklar cinsel hayatı biraz farklı yaşıyor. işte, akıllara durgunluk veren cinsel adetler...

sigismund schlomo freud / sigmund freud cinsel eğilimlerin temeli hazdır. insan sevince aptallaşır. aşk yoktur, libido vardır.

sabah bursa'da kendisini sözde bir cemaatin piri olarak tanıtıp, dergaha gelenlere cennete gideceklerini vaat ederek akıl almaz cinsel sapkınlıklar yaptığı iddia edilen şüpheli hakkında toplam 341 yıla kadar hapis talebiyle dava açıldı.

yalçın küçük mizahı kurumuş bir toplum aptallaşmaya mahkumdur. aptallar mizah yapamazlar. mizah yapmayanlar aptallaşırlar. bu arada eklemek gerekiyor, solcu olamazlar.

mehmet kerem doksat ürofili, koprofili: idrar ve gaitadan zevk duyma ile karakterizedir. genellikle altta yatan ağır bir kişilik bozukluğu veya akıl hastalığın düşündürür.

theodor ludwig wiesengrund adorno bugünkü aptallaşma doğrudan ütopyadan kopmanın bir sonucudur. ütopyanın istenmediği yerde düşünce kuruyup gider. düşünce salt ikileme içinde ölür.

ayşe arman mahkemenin hak ettikleri cezayı vermemesi de akıl alır gibi değil.

paulo coelho de souza güzel kadınlar aşkla aptallaşır. ama hem akıllı hem güzel kadınlar, aşıkken de akıllıdır. işte bu yüzden hep yalnız kalır.

filiz erdem ameliyat öncesi, anestezi esnasında cinsel tacize uğradım. ayşe arman akıl alır gibi değil...

yılmaz özdil halk nasıl aptallaşır

cnnturk lojmanda genç kıza akıl almaz taciz: sebze ve meyveye cinsel içerikli not yazıp balkona attı

akif emre aptallaşma cesareti

tck onbeş yaşını bitiren bir kimsenin cebir ve şiddet veya tehdit kullanmak suretiyle ırzına geçen veyahut akıl ve beden hastalığından veya kendi fiilinden başka bir sebepten veya kullanıldığı hileli ....... yedi seneden aşağı olmamak üzere ağır hapis cezası ile cezalandırılır.

mustafa atilla insan neden ve nasıl aptallaşır?

milliyet her yıl olduğu gibi bu yılın ramazan ayında da akıl kurcalayan sorunlardan biri cinsellik. ramazanda cinsellik günah mı? yoksa diğer bedensel ihtiyaçlar gibi sadece oruçlu olunan süreçte mi yasak?

etyen mahçupyan kimlikleşme ve aptallaşma

cnnturk akıl hastanesinde inanılmaz olay! hemşireler hastalarla ilişkiye girdi

erica mann / erica jong yanında aptal bir kadın olan bir sürü zeki adam görürsünüz ama yanında aptal bir adam olan zeki kadın kolay kolay göremezsiniz...

hakan aksay siz duymadınız. sevmek kelimesinin sözlükteki karşılıklarından biri - en hafifi – “okşamak”tı. daha fazlasını yüklenebilir miydi yüreğiniz?

hakan aksay sabah olmuştu. karanlık bir gün daha başlıyordu.

recep şentürk insandaki temel çatışma nefis, akıl ve kalp arasındadır.

medaim yanık davranış, bilme, biliş ve duygu. şu anda psikoloji teorisinin en güçlü iki noktası biliş akıl üzerinden ve duygu üzerinden yürüyen şey. zihnin akıl yürütme, düşünme süreçleri üzerine odaklanmış özel bir alanı var.