el-ârif şîrîn / ârif şîrîn / arif şirin / ozan arif yalan dünya işte senden aha geldim gidiyorum kalanlara selam benden aha geldim gidiyorum

yunus özyavuz / sagopa kajmer aslında hayat bayat ekmek

el-ârif şîrîn / ârif şîrîn / arif şirin / ozan arif halkı bırak halkı öz kardeşimi iknadan acizim evde eşimi ‘la havle’ çekerek her gün dişimi sıkıyorum ama sen gel bana sor

gaye boralıoğlu hayat bayat

el-ârif şîrîn / ârif şîrîn / arif şirin / ozan arif köprünün altından çok sular akmış iyiler yerine lükse bırakmış sevdalar fuhuşa sekse bırakmış gönüllerin artık düşü bozulmuş

grigory spiridonovich petrov / grigory spiridonoviç petrov üç günlük yumurtaları bile bayat diye satın almazdı.

el-ârif şîrîn / ârif şîrîn / arif şirin / ozan arif bağırsam neye yarar çağırsam neye yarar tam kahpece bir karar verdiniz şerefsizler

halil kuş karpuzun ömrü bir hafta.

el-ârif şîrîn / ârif şîrîn / arif şirin / ozan arif kimi beni veli yaptı kimi beni deli yaptı kimi yiğit rolü yaptı emdiği süt haram çıktı

lütfü açar kirazın ömrü kısadır.

el-ârif şîrîn / ârif şîrîn / arif şirin / ozan arif çok zevk aldık komşumuzun derdinden haz yapa haz yapa bu hale geldik ikimiz bir üçüncünün ardından söz yapa söz yapa bu hale geldik

akvaryum bitkilerin ömrü var mi?

el-ârif şîrîn / ârif şîrîn / arif şirin / ozan arif berberin bakkalın koptu damarı esnaf duman oldu yedi şamarı sık diyorlar yok ki sıkak kemeri kemere kuşağa vergi bağlandı

ensonhaber aziz sancar'ın yeğeni bitkilerin ömrünü uzattı

el-ârif şîrîn / ârif şîrîn / arif şirin / ozan arif köln radyosu' iflâhları kesiyor trt`den daha ağır basıyor ne zaman açılsa zehir kusuyor içine takılan piller perişan

hürriyet çiçekler koparıldıktan sonra ne kadar yaşayabilir?

el-ârif şîrîn / ârif şîrîn / arif şirin / ozan arif o da var ha! domuz eti yiyen var faşinginde senin gibi giyen var evlâdına 'hans' adını koyan var biraz gelin bolca damat aldınız neden şimdi bana düşman oldunuz

ayşe günay / ayşe sevim upuzun bir yılan gibi çevreliyor dünyayı kelimeler mezarlıklara başımızı sokmuş, ölü yiyoruz

el-ârif şîrîn / ârif şîrîn / arif şirin / ozan arif yetim hakkı leziz deyip devlet malı deniz deyip yemeyenler domuz deyip çalanlar var dedi bana

tur yıldız biçer kaç yıldır leş yiyoruz?

el-ârif şîrîn / ârif şîrîn / arif şirin / ozan arif selamet' le 'tekdal' meyve tutardı kadayıfın dumanları tüterdi hoca gibi zorlu temel atardı kazması küreği beli olaydı

saint philip / philip / philippos / philippus / aziz filipus / filipus / filip bu dünya bir leş yeyicidir.

günay tümer fuhuş genellikle, “bir kadının evlilik dışında meslek edinerek veya başta para olmak üzere herhangi bir karşılık gözeterek vücudunu bir erkeğin cinsî tatminine sunması” anlamına gelir.

günay tümer kadının kadınla ve erkeğin erkekle veya erkeğin anılan şartlarda başka bir kadınla olan cinsî münasebeti de fuhşun tanımına girer. fuhşun tanımı, talmud’da belirtildiği gibi hayvanlarla cinsel ilişkiye girmeye kadar genişletilebilir.

günay tümer gayri meşrû yollara sapan kadınlara (bazı durumlarda erkeklere de) fâhişe denilir.

günay tümer iki tür fuhuştan söz edilebilir. a) bazı çok tanrılı dinlerde ortaya çıkan kutsal fuhuş b) meslek olarak icra edilen ücretli fuhuş bu iki gruptan hangisine girerse girsin fuhşun tarihi oldukça eski dönemlere ve geniş bir coğrafî alana uzanır.

günay tümer sık olmasa bile arkaik ve çağdaş dinî topluluklarda fuhşa rastlanmaktadır. bununla birlikte bu tip dinî gruplarda görülen fuhuş daha ziyade kutsal fuhuş veya “ilâhî evlilik”tir (hieros gamos).

günay tümer bazı hıristiyan azizleri, imparator teodosius ve valentinius’u genelevlerden vergi almaktan vazgeçirip bu kötülük odaklarını kapatmayı sağladılar. ....... tedbirler yetersiz kalınca hıristiyanlık fuhşu “gerekli kötülük” olarak tanımaya mecbur kalmıştır.

günay tümer fuhşun kanunlar dahilinde yapılması sağlanmaya çalışıldı, ruhsata bağlandı; sonuçta eski yunan ve roma’da olduğu gibi vergi gelirlerinin en önemli kaynağı haline geldi. bütün avrupa’da büyük şehirlerde genelevler açıldı. ....... kibar fahişeler sınıfı oluştu.

günay tümer toulouse’da genelevlerden alınan vergi belediye ve üniversite arasında paylaşılıyordu. ingiltere’de ise genelev ruhsatlarını başlangıçta winchester piskoposları, daha sonra da parlamento verdi.

nebi bozkurt câhiliye devrinde fahişelik yapan câriyeler öksürerek ilişki teklifinde bulundukları için kendilerine “kahbe” de denirdi. aralarında sahipleri tarafından para kazanmak amacıyla zorla bu işe itilenler de vardı.

nebi bozkurt câhiliye devrinde birçok yerleşim merkezinde ve ticaret kervanlarının uğrak yerlerinde “mâhûr” ( ....... “mey-hôr”dan [içki içen]) denilen işret ve zina âlemlerinin yapıldığı evler vardı. buralarda câriyeler içki sunar, rakseder ve gayri meşrû ilişkide bulunurlardı.

nebi bozkurt bu tür ilişkilerde pezevenklik (kıyâde) yapan kimseler de vardı. bunlara “kavvâd” (türk argosunda “kavat”) veya “kavvâde”, ailesini kıskanmayan ve fuhşa itenlere de “deyyûs” denirdi.

nebi bozkurt vazife ahlâkı bakımından fuhuş, başka bir kişiye bir insan gibi değil bir eşya gibi bakma anlamı taşıdığı için insanî prensiplere tamamen zıttır. nihayet fuhuş sevgisiz olarak vücudunu satmaktır; kişilik şuurunu yıktığı için kişiliğe en ağır hakarettir.

nezihat bakar düzensiz göç ve fuhuş amaçlı kadın ticareti: türkiye örneği ve isveç modeli üzerine tartışmalar

hasan dursun fuhşa ve fuhuş hakkındaki temel türk hukuk normlarına genel bir bakış

kemal ördek seks işçiliği: mitler ve gerçekler

ümit morsünbül robotlarla bağlanma ve cinsellik: ruh sağlığı bakış açısından bir değerlendirme

filipus azgın kadınlar bir adamı yalnız başına oturur görseler, ona gelirler, nükteler yaparlar ve onu kirletirler. aynı şekilde azgın erkekler güzel bir kadını yalnız başına oturuyor görseler, onu kandırmaya ve ona tecavüz etmeye çalışırlar, onu kirletmek isterler.

filipus eğer bir evlilik halka açıkça, o fahişelik olmuştur. ve gelin sadece başka bir adamın tohumunu almakla kalmaz, yatak odasını da terketmiş, fahişelik yapmış görünür.

deniz alan held röportaj: imam daayiee abdullah ile eşcinsellik ve islam

berna kayra iyimserlik umutlusu karamsar ruhlar

ibrâhim / kul himmet üstadım bozuk şu dünyanın düzeni bozuk tükendi daneler kalmadı azık yazıktır şu geçen ömüre yazık bir dost bulamadım gün akşam oldu

kızlar soruyor her şeyde bir hayır var mıdır?

zeynep çevik her şeyde bir hayır var mıdır ?

turan temur okunabilirlik (readability) kavramı

burak bezirci , asım egemen yılmaz metinlerin okunabilirliğinin ölçülmesi üzerine bir yazılım kütüphanesi ve türkçe için yeni bir okunabilirlik ölçütü

hasan fehmi erol yabancı dil olarak türkçe ders kitaplarında okunabilirlik

erhan durukan metinlerin okunabilirlik düzeyleri ile öğrencilerin okuma becerileri arsındaki ilişki

halit karatay , kevser kübra bolat , mehmet soykan , haluk güngör türkçe ders kitaplarındaki metinlerin okunabilirlik ve anlaşılabirlirliği

osman mert , fatma albayrak köl tigin ve bilge kağan yazıtlarının metinlerinde ünlülerin yazımıyla ilgili karşılaşılan farklılıklar

karim haidari afganistan'da cehalet ve şiddetin kurbanı ferhunde

ekşi sözlük oğuz atak, sırtında arapça allah dövmesi olduğu için çeşitli tv kanallarımızın hedef göstermesiyle 6 mayıs 1997'de öldürülen bir barmen. hafızalarımızı taze tutmak adına o dönem yaşananları hatırlıyoruz.

vikipedi ekinoks (gün-tün eşitliği, gece-gündüz eşitliği veya ılım olarak da bilinir), güneş ışınlarının ekvator'a dik vurması sonucunda aydınlanma çemberinin kutuplardan geçtiği an. gündüz ile gecenin eşit olması durumudur. yılda iki kez tekrarlanır.

vikipedi gündönümü veya gün dönümü, yılda iki kez tekrarlanan ve güneşin dünyaya (ekvator çizgisine) en uzak mesafede olduğu ana verilen addır. gündüzlerin ve gecelerin kısalmaya veya uzamaya başladığı andır.

vikipedi 24 saatlik zaman günün geceden geceye akışını belirleyen bir zamanın düzenidir ve 24 saate ayrılır. geceyarısı 0'dan 24'e kadar olan saatlerle ifade edilir. bu sistem bugün dünyada en yaygın kullanılan zaman biçimidir.

vikipedi 12 saatlik zaman,günün geceden geceye akışını belirleyen bir zamanın düzeni.24 saatten oluşan günü ö.ö. (latincede öğleden önce anlamına gelen ante meridiem,kısaca a.m.) ve ö.s. (latincede öğleden sonra anlamına gelen post meridiem,kısaca p.m.) olarak iki periyota böler.

neşet çağatay eski çağlardan bu yana zaman ölçümü ve takvim

dursun ayan astronomik düzenlilikten sosyo-matematik uylaşıma takvim

ekşi sözlük 12.30'a yarım demek

davut kaplan antik çağ’da zaman, konik güneş saatleri ve smintheion örneği

louis massignon - çev : muhsin akbaş islam düşüncesinde zaman

ahmet e. uysal edebiyat açısından doğu ve batı mistisizminde zaman düşüncesi

ceyhun akın cengiz bergson felsefesinde bilinç, süre, madde ve evrim ilişkisi bağlamında hayat

ömer aytaç boş zaman üzerine kuramsal yaklaşımlar

nil banu bahadırlı , can tutuğ , hatice ceviz , okan çalıyurt zaman algısı ve psikiyatrik bozukluklar

nergiz karadaş zaman kavramına kuramsal yaklaşımlar ve internet’te şimdiki zaman olgusu

itu edu tr zaman

tezer özlü gece, gündüzün devamı değildir.

miray şengül gece insanı mı daha üretken gündüz insanı mı?

oğuz neden geceleri daha iyi ve daha verimli çalışırız?

bünyamin bacak , ecehan kazancı türk çalışma hayatında vardiyalı gece çalışan işçilerin karşılaştığı fizyolojik, psikolojik ve sosyolojik etkilerin değerlendirilmesi

mehmet emin sevinç uykusuz geceler, yorgun sabahlar. ....... elimdeki kitabı bir kenara bırakıp yazarın sözlerine kulak verdim ve düşünmeye başladım. hastalıklı bir hal almaya ......

funda özdemir uykusuz ve gergin geceler... bu sözleri okuyunca kitabı kapattım, zira benimle aynı şeyleri düşünen birinin varlığı nedeniyle şükretmem gerekiyordu adeta. patolojik olduğunu anlamaya .......

erdi altınyay geceleri çalışan beyin

saffet köse gece vakti sakin bir ortamda ifa edilmesinden dolayı zihni meşgul eden takıntılardan uzak bir ortamın sağladığı huşû ve huzur, gece sükûnetinin oluşturduğu duygusal yoğunluk .......

fahreddin er-râzî gece mânevî lutuf, feyiz ve bereketin en bol ve en mükemmel şekilde elde edildiği zaman dilimidir.

kur'an / allah / tanrı - çev : cemal külünkoğlu doğrusu gece vakti zihin daha zinde ve güçlü olur ve okuma daha da berraklaşır.

isa başbüyük , veli özer özbek ceza hukukunda bir amaçsal yorum örneği: hırsızlık suçunun gece vakti işlenmesi

ziyat akkoyunllp binbir gece masallarının türk masallarına tesiri

hatice gökce istanbul suriçinin gece ıssızlaşan semtlerinde sosyal hayat: cami lojmanlarında yaşayan aileler üzerine nitel bir araştırma

habip demir günümüz iran şiîliğinde kutsal gün ve geceler

ensar aslan ahi örgütlerinden urfa sıra gecesine uzanan bir kültür geleneği

ahmet ümit gece, yaşlı şehirlerin kusurlarını örten siyah kadifeden bir örtüdür.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî ne güzel geceydi dün gece, ne güzel geceydi: onunla sarmaşdolaş, dudak dudağa, + bu gece uyuma dostum + vur uykumu zincirlere vur, geçmesin anlar varmaz gecenin farkına varmaz uyuyanlar + dün gece, bir tencere yemek pişirdiler; pişen yemek çok iyi pişti.

murat kara “gecenin ebrûzeni” adlı şiiri yeniden okumak

kemal cihat toprakçı gece aslında karanlık değildir: olbers paradoksu

gülsüm cengiz hiçbir zaman tam karanlık değildir gece

ufuk özkubat , gökhan töret zihinsel yetersizliği olan çocuklara gündüz tuvalet kontrolü becerisi öğretiminde anneleri tarafından sunulan geleneksel gündüz tuvalet kontrolü öğretiminin etkililiği

yavuz selvi, ali kandeğer, ayça asena sayın gündüz aşırı uykululuğu

murat eren özen , mehmet hamdi örüm , aysun kalenderoğlu , talip karaçor , ibrahim hakan bucak , murad atmaca lohusalık dönemindeki kadınlarda uyku kalitesi ve gündüz aşırı uykululuk halinin incelenmesi

vahit ilhan , derya usta televizyonda gündüz kuşağı programlarındaki dönüşüm: “esra erol’da” örneği

التاريخ الأردني مسرحية أهلاً مؤتمر قمة عربي - بطولة هشام يانس و نبيل صوالحه و أمل الدباس

murat batgi beniştê kurdî derman e...

shushanna tovmasyan կարմիր գլխարկը - 32 թատրոն

? / anonim yüce dağ başından indiremedim yönünü yönüme döndüremedim bir güzelin aklın kandıramadım dividim, kalemim, yazarım + öyle bir yosmanın göğnü var bende yar bende oy bende yar bende + öyle bir gâvurun göğnü var bende yar bende oy bende yar bende

ricardo eugênio boechat ô, malafaia, vai procurar uma rola, vai. não me enche o saco. você é um idiota, um paspalhão, um pilantra, tomador de grana de fiel, explorador da fé alheia.

ricardo eugênio boechat torturadores não têm ideologia. torturadores não têm lado. torturadores são apenas torturadores. é o tipo humano no nível mais baixo que a natureza pode conceber. são covardes, são assassinos e não merecem em momento algum serem citados como exemplo.

ricardo eugênio boechat a riqueza não iguala os homens, mas a miséria sim.

pınar doğu matbu bir gazetede üçüncü sayfa haberidir intiharlar. üstelik müntehir adı sanı bilinmeyen bir vatandaş ise ertesi gün, bilemediniz üç beş güne kalmaz unutulur.

pınar doğu insan neden canına kıyar?

pınar doğu ne vakit biri intihar etse, yetişememenin azabını duyuyorum içimde. çünkü kendimi herkese karşı sorumlu hissediyorum. insanın insana yetişememesi hayatın insana yetmemesinden daha fena.

pınar doğu kişisel nedenlere ne kadar dayalı olursa olsun, her intihar bireysel bir edim olmanın yanı sıra toplumsal bir meseledir.

pınar doğu o vahim sonu getiren sebeplerden tek başına mı mesuldur canına kıyan?

pınar doğu geride kalanların sorması gereken soru şudur aslında: insanın hayattan, kendinden umudu kesmesinde ne kadar payım var? benim sorumluluğum nerede bitiyor, sizin sorumluluğunuz nerede başlıyor?

pınar doğu demem o ki, intiharı kişinin iradi kararı telakki edip, kendini öldürmesinin nedenlerini hiçe mi sayacağız?

pınar doğu insanoğlu eşitsizlik, kötülük, adaletsizlik alıp başını gidiyorken hâlinden tek başına memnun olmanın utancını hissetmeli. başkaları açken, evsizken, işsizken, hastayken, dışlanmışken kendi kendine mutlu olmayı ayıp saymalı.

pınar doğu yaşamın yaşanmaya değip değmediği insanoğlunun yüzleşmesi gereken bir soru hâlâ.

pınar doğu bir anlık yanılgı mıdır insanı ölüm ya da yaşam arasında tercihte bulunmaya iten? hayata her şeye rağmen devam etme dürtüsü nasıl bir an kayboluyorsa bir sonraki an yeniden belirecektir aslında.

pınar doğu intihar, dünyayı günü kurtaran izahlarla sınırlamanın, her şekle teşne kalıplara sokmanın ötesinde yepyeni bir söz, elle tutulur bir vaat ve beklediğine değecek bir hayalden mahrum bırakılmanın çıkmaz sokağıdır.

pınar doğu yardım çığlığını iş işten geçmeden duyabiliyor muyuz? asıl mesele o.

tuvia bielski on alman askerini öldürmektense bir yaşlı yahudi kadınının hayatını kurtarmayı tercih ederim.

ronnie lee bebeklerin işkence görmesinin tamamen yasal olduğu bir toplumda yaşıyoruz. bir bebek işkence odasının yerini keşfediyorum.

ronnie lee bebek işkencesinin yasa dışı ilan edilmesi için kampanya düzenleyebilirim, ama bu kampanya bebekleri bugün, yarın ya da önümüzdeki aylar boyunca ya da seneler boyunca işkence görmekten kurtarmayacaktır.

ronnie lee işkence odasını yıkabilirim, ama işkence yapan kişinin son derece kararlı olduğunu biliyorum, muhakkak kısa sürede yeni bir oda hazırlayacaktır.

ronnie lee işkenceciyi hapse atacak türden bir yetkim de yok. o yüzden onu öldürüyorum. benim bu eylemim meşru mudur?

ahmet muhtar ataman daha dün annemizin kollarında yaşarken çiçekli bahçemizin yollarında koşarken şimdi okullu olduk sınıfları doldurduk sevinçliyiz hepimiz yaşasın okulumuz

? portakalı soydum başucuma koydum ben bir yalan uydurdum duma duma dum kırmızı mum

pınar ünal akılla bir konuşmam oldu berfin'in yorumuyla

zümra zülal çalış hastane önünde incir ağacı

nagihan saka gönüllü olmayı kölelik olarak görmeyenlere köle olduklarını anlatamayız.

? / anonim çizmemi çektim kıçıma indim çamlığın içine bunda bebeğin suçu ne nenni de nenni de nenni de bebek + kara çadırın kazığı gelir gavurun yazığı memelerim yol azığı nenni de nenni de nenni de bebek

süleyman uludağ hayatın her döneminde insanların tepkilerini göstermede özel bir yeri olan ağlamanın dinî hayatta da önemi vardır. rivayete göre hz. âdem cennetten çıkarılıp yeryüzüne indirilince, işlediği günaha o kadar çok ağlamıştı ki bütün melekler ona acımışlardı.

hikmet tanyu bu duvarın ait olduğu süleyman mâbedi’nin (beit ha-mikdaş) inşasına ilk defa hz. süleyman tarafından saltanatının dördüncü yılında başlanmış ve yedi yıl altı ayda tamamlanmıştır.

hikmet tanyu ağlama duvarı yaklaşık 485 m. uzunluğundadır. toprak seviyesinin üstünde yirmi dört büyük taş sırası ile yer altında kalan on dokuz taş sırasından oluşur. yüksekliği toprak seviyesinden itibaren 18 m. olup 6 metresi mâbed alanının seviyesini aşmaktadır.

hikmet tanyu 1929’da ağlama duvarı sebebiyle yine müslümanlarla yahudiler arasında olaylar çıkmış, milletler cemiyeti tarafından kurulan bir heyet, duvarın müslümanların mülkiyetinde olduğuna, yahudilerin ise orada dua edebileceklerine karar vermiştir.

nhs bebeklerde ağlama

sara sinem sozan iyi insan, evrim ve gözyaşı

francesco rosario capra / frank russell capra drama, aktörlerin ağlamasıdır diye düşünürdüm. lakin drama seyircinin ağlamasıdır.

dale harbison carnagey / dale carnegie dökülen süte ağlamanın bir faydası yoktur. yapacağımız şey bundan sonra dökmemektir.

hayri levent yılmaz ağlayan bebek

raşit gürdilek sevinçten niye ağlarız?

necati güngör burada bülbül ağlamış

ibrahim onay türkler, sevdiklerinin ölümünden ötürü büyük üzüntü duymuşlar, matem ve yas alameti olarak saçlarını kazıma, yüzlerini bıçakla yaralama ve yüksek sesle ağlama gibi bir takım uygulamalar icra etmişlerdir.

sinan çitçi mehmet akif’in şiirlerinde ağlama

musa güneş kerbela şehitlerine ağlamak

eleanor farjeon yapılan kötülüklere ağlamak yararlı bir şey değildir.

mustafa çağrıcı klasik kaynaklarda genellikle, “sevincin veya psikolojik açıdan rahatlamanın bir ifadesi olarak dişler görünecek biçimde yüzün gerilmesi” şeklinde tarif edilen gülmenin hafif derecede olanına tebessüm, yüksek sesle olanına kahkaha denildiği belirtilir.

mustafa çağrıcı ibn sînâ’ya göre gülme, nâtık nefsin amelî gücünden doğan tepkisel bir durum olup insan türünü ifade eden bir özellik taşır. meselâ, “insan gülen bir varlıktır” denildiğinde “gülen” kavramı bütün insanlar için ortak ve ayrılmaz bir özelliği gösterir.

mustafa çağrıcı tasavvufî kaynaklarda gülme kalbi katılaştıran, âhireti unutturan bir davranış olarak değerlendirilmiş, ağlayarak göz yaşı dökme veya hüzünlü görünme ruh selâmeti için gerekli kabul edilmiştir.

stephen valentine patrick william allen / steve allen gülmek olmasaydı gezegenimizdeki hayat dayanılmaz olurdu.

merve al güldüğüme bakma

karl barth gülmek, tanrının lütfuna en yakın şeydir.

henry ward beecher gülmek, tanrının ilacıdır. herkes onda banyo yapmalı.

çiğdem usta mizah dilinin gizemi

seyhan aksoy televizyon reklamlarında mizah kullanımına ilişkin eleştirel bir analiz

abdurrahman kasapoğlu “gülme” davranışıyla ilgili ayetler hakkında psikolojik bir değerlendirme

burcu zeydan , taner tanrıverdi , s. naz yeni neşeli kahkahanın izlendiği epilepsi nöbetleri

mine sota bi`şey söylicem ama gülmek yok

ayfer aydın hemşirelik ve mizah

sema ülper oktar toplumsal bir muhalefet tarzı olarak gülme

ahmet akgöl mizah ve gülme

zeynep tek henri bergson’un gülme kuramı üzerinden haldun taner’in “sancho’nun sabah yürüyüşü” adlı hikâyesinin incelenmesi

nilgün kuru gülme terapisinin huzurevinde kalan bireylerin yaşam kalitesine etkisi

saliha deniz şahinalp türkiye’de gülmenin dönüşümü 1970 ve 2000’li yıllarda komedi filmlerinin karşılaştırmalı bir analizi

gülendam hakverdioğlu yönt , esra akın korhan inmeli hastalarda ihmal edilen bir sorun: patolojik gülme ve ağlama

adem aydemir divanü lügat-it-türk’te ‘ağlamak’ ve ‘gülmek’

aslıhan ünlü şiddete gülmek: geleneksel türk tiyatrosunda şiddet ve mizah

timuçin oral gülmek pirzola yemeye eşdeğerse kolesterolümüz de yükselir mi?

henri-louis bergson insanlık dışında hiçbir şey gülünç değildir. / insanlık dışında hiçbir şey komik değildir.

gündüz vassaf konuşmak, "geçici bir ölümsüzlük" peşinde boşu boşuna koşmaktır. "ben varım" çığlığıdır bu. sessizlik, zamanla ve sonsuzlukla olan ilişkimizin bilincidir. aynı zamanda hem sonsuzluktur, hem de bir toz zerreciği.

gündüz vassaf ne zaman yataktan kalkacağımızı, ne zaman yemek yiyeceğimizi,ne zaman yeniden uykuya dalacağımızı kol saatleriyle belirliyoruz.

gündüz vassaf biz’i birçok biz’lere bölüyoruz.

gündüz vassaf radyasyondan çok birbirlerinin kalplerini kırmaktan ölüyor insanlar.

gündüz vassaf kıyı diye bir şey yoktur. tek kıyı, intihar.

gündüz vassaf gün boyunca istediğimiz gibi tuvalete gitme özgürlüğüne bile sahip değiliz, çünkü gündüzler bize ait değil.

gündüz vassaf gün ışığı içimizdeki teslimiyetçiliği ortaya çıkarır, ama geceleri kendimizi özgür hissederiz. gün boyunca hayatta kalmaya, geceleri yaşamaya çalışırız. gün ışığı bir tuzaktır. ışık bizi kör eder. ama geceleri, gözlerimiz faltaşı gibi açılır.

gündüz vassaf tek becerebildiğimiz, yarattığımız cehennemde daha çok yaşasın diye insan ömrünü uzatabilmiş olmamız.

mehmet barış manço bir karışta toprak gerek üstüne de kuru malı yar içinde oturmalı eğri eğri, doğru doğru barış demek toprak demek ben kendimi verir miyim eğri büğrü ama yine de doğru

gündüz vassaf süpermenler ve tanrılar yaratmaya devam edeceğiz. özgür toplumda kahramanlara yer yoktur. özgür insanın kahramanları olmaz.

mehmet barış manço akşam olup gün batınca dağlara hüzün çökünce lale sümbül boynun eğip kurt kuzuya kem bakınca köye döner nazo gelin yavru ceylan gibi kaçar seke seke çaydan geçer nazo gelin ayağına takar halhal

gündüz vassaf hastalığınızdan memnun değil misiniz? buyrun hastaneye bir yenisini kapmaya.

mehmet barış manço kuyu başına vardım zeynebi görem diye nasıl haberin almışsa dayı emmi hep orda dediler ne ararsın kızı almak mı istersin sana bir çift sözümüz var hele buysa niyetin işte hendek işte deve ya atlarsın ya düşersin baktın olmaz vazgeçersin zordur almak bizden kızı

gündüz vassaf eşler birbirlerine ne kadar sadıksa ruh hastası olma ihtimalleri de o denli yüksek.

mehmet barış manço ellerimle büyüttüğüm solarken dirilttiğim çiçeğimi kopardın sen ellere verdin çiçeğimi kopardın sen ellere verdin

gündüz vassaf bir yandan beş para etmeyen şeylere dünyanın parasını verir, bir yandan da maddi değeri yok diye dünyanın en güzel şeylerinin bedava olduğunun farkına varmaz ya da küçümseriz.

mehmet barış manço come on baby and do the twist ohhh come on baby and do the twist take me by my little hand and go like this ehhh ohh and twist twist baby twist oooo oo oo yeeeee jump just like this

gündüz vassaf orduya yapılan harcama, sağlık, eğitim, çevre koruması gibi alanlara yapılsa bir yeryüzü cenneti olabilirdi dünyamız. nedir bu dünyanın savaştan çektiği?

mehmet barış manço sen gülünce, güller açar, gülpembe bülbüller seni söyler biz dinlerdik, gülpembe sen gelince, bahar gelir, gülpembe dereler seni çağlar sevinirdik, gülpembe güz yağmurlarıyla, bir gün göçtün gittin ınanamadık, gülpembe bizim iller sessiz bizim iller sensiz

vikipedi düşünce ya da fikir, dünya modellerinin var oluşuna izin veren ve böylece etkin olarak onların amaçlarına, planlarına, sonlarına ve arzularına bağlı olan uğraştır.

ilhan kutluer arapça’da düşünmeyi ifade eden kelimelerin başında nazar, tefekkür, tedebbür, i‘tibâr ve taakkul (akl) gelmektedir.

ilhan kutluer asıl anlamı “gözle bakmak” olan nazar, “kalp gözüyle bakmak, düşünmek” mânasında kullanıldığı gibi “bir şey hakkında tefekküre dalmak, nazarî araştırmalarda bulunmak” anlamına da gelir.

ilhan kutluer fikr kökünden türeyen tefekkür de aynı anlamdadır (lisânü’l-ʿarab, “nzr”, “fkr” md.leri). buna göre nazar ve tefekkür “bir işin âkıbeti konusunda düşünmek”, tedebbür ise “bir işin sonucunu başından hesap etmek” anlamına gelir.

ilhan kutluer aynı kökten gelen tedbir, tedebbürün sonucu olarak “gereken önlemi almak” demektir. i‘tibârın da tedebbürle hemen hemen aynı mânayı ifade ettiği anlaşılmaktadır.

ilhan kutluer düşünme, tedebbürde olduğu gibi geleceğe değil de geçmişe yönelikse tezekkür adını alır ve “hatırlama, anma” anlamına gelir.

ilhan kutluer zikir ve tezekkür sözlükte aynı anlamdadır ve “hem lisan ile anma hem de kalp ile hatırlama, akıldan geçirme” demektir. “akletmek” mânasındaki akl masdarı “teorik ve pratik meseleler üzerinde düşünmek” anlamında kullanılmaktadır.

ilhan kutluer buna göre akıllı kişi, tutarlı bir şekilde düşünen ve tutkulara karşı kendisini kontrol edebilen kimsedir. ma‘kūl ise “akılla kavranan şey” demektir.

ilhan kutluer isim olarak akıl kalp ile aynı anlama gelir ve insanı, düşünemeyen canlılardan farklı kılan temyiz gücünü ifade eder. bir şeyi akletmek onu anlamaktır. bir kimsenin akleden bir kalbi olduğundan söz edilirse bundan onun anlayışının yerinde olduğu sonucu çıkar.

ilhan kutluer dil bilginleri akıl ile kalbi (fuâd) özdeş saymışlar ve kalp kelimesinin geçtiği deyimlerde bu kelimeyi akıl olarak anlamakta tereddüt etmemişlerdir. düşünmeyle ilgili anlamlar taşıdığı için teemmül ve re’y kelimelerini de bu terimler grubuna katmak gerekir.

ilhan kutluer teemmül, “bir nesne hakkındaki düşünceyi zihinde yoğunlaştırma” demektir. re’y (veya rü’yet) ise tıpkı nazar gibi hem gözle hem de kalple (akılla) bakıp görmek anlamına gelir. insanda bu gözlemler sonucunda oluşan fikrî kanaate de (itikad) re’y denir.

ilyas çelebi sözlükte “görmek” anlamındaki rü’yet kökünden türeyen rü’yâ kelimesi uyku sırasında zihinde beliren görüntülerin bütününü (düş) ifade eder. sözlük anlamı aynı olan hulm (çoğulu ahlâm) ise daha çok korkunç düşler için kullanılır.

süleyman uludağ tasavvufta rüya sadece uykuya has değildir. sûfîlere göre âlem bir hayal, rüya da hayal olan âlemin müşahedesidir. bir hadiste, “insanlar uykudadır, ölünce uyanırlar” buyurulmuştur (aclûnî, ıı, 313).

thomas edward lawrence geceleyin zihinlerinin tozlu hücrelerinde rüya görenler, gündüzleyin bunun boş bir şey olduğunu anlamak için uyanırlar. ama gündüzleyin hayal kuranlar tehlikeli insanlardır, çünkü hayallerini mümkün kılmak için açık gözleri ile oynayabilirler.

émile édouard charles antoine zola her şey sadece bir rüya.

georg philipp friedrich freiherr von hardenberg / novalis düşümüzde düş görmeye başlayınca, uyanma zamanı yakındır.

pâyitaht: abdülhamîd - ıı. abdülhamîd / ıı. abdülhâmid / ıı. abdu el-hamîd ( mehmet bülent inal / mehmed bülend inal / mehmed buland inal) rüyâmızı çaldılar. kızıl elmamızı çaldılar. düş kuramaz olduk. rüyâ göremez olduk.

edward gibbon fikirlerine saygı duymadığım insanlarla tartışmaya girme hatasına asla düşmem.

georg christoph lichtenberg hiçbir fikre sahip olmamak kadar kafa rahatlatıcı bir şey olamaz.

? / anonim sallasana, sallasana mendilini akşam oldu göndersene sevdiğimi sallasana, sallasana saçlarını akşam olsun söyleyeyim suçlarını

nihat azamat sözlükte “kınamak, kötülemek, ayıplamak” gibi anlamlara gelen melâmet kelimesinin tasavvuf literatüründe bir terim, bir makam ve bir tasavvuf anlayışının adı olarak yaygın bir kullanım alanı bulunmaktadır.

nihat azamat nîşâbur bölgesinden olmakla birlikte bu akımı benimsemeyen ve mensuplarına eleştiriler yönelten hücvîrî tasavvuf yolunun önde gelenlerinden bir kısmının melâmet yolunu tuttuğunu ve bu yolda halkın kınamasına mâruz kaldığını söyler.

nihat azamat ....... ancak cenâb-ı hak tarafından dostluk tacı giydirilince halkın ona şair, mecnun, kâhin diye dil uzatıp kınamaya başladığını belirtip, “onlar kınayanın kınamasından korkmazlar” ifadesinin geçtiği âyete atıfta bulunur.

bahir selçuk fuzûlî’de melâmet kavramı

ebû sâlih hamdûn bin ahmed bin umâre en-nîsâbûrî / hamdûn el-kassâr melâmet selâmeti terk etmektir.

? / anonim tarhana kaynıyor yüreğim oynuyor el bizi kınıyor gel barışalım

ebû sâlih hamdûn bin ahmed bin umâre en-nîsâbûrî / hamdûn el-kassâr dünyâ için hiçbir şeye kızma.

ebû sâlih hamdûn bin ahmed bin umâre en-nîsâbûrî / hamdûn el-kassâr söz öyle olmalı ki, tekrar etmeye lüzum kalmamalı, tesirini hemen göstermelidir.

? / anonim petekte arı gördüm bugün ben yari gördüm keşke görmez olaydım benzini sarı gördüm

mustafa çağrıcı sözlükte “yalan söylemek, uydurmak, asılsız isnatta bulunmak” gibi mânalara gelen iftirâ, terim olarak “bir kimseye asılsız olarak suç, günah yahut kusur sayılan bir söz, davranış veya nitelik isnat etmek” anlamında kullanılmaktadır.

lina cyrr / merveguerleyik / merve gürleyik sayın adnan oktara neden taciz tecavüz iftiraları atılıyor?

lina cyrr / merveguerleyik / merve gürleyik sayın adnan oktara neden taciz tecavüz iftiraları atılıyor? çünkü toplumun sinir uçlarına değen konular bunlar. bize karşı algı operasyonu yürütenler bu konuları kullanarak bize iftira atıyor

lina cyrr / merveguerleyik / merve gürleyik insanları en çok etkileyecek en çok şok edecek şey nedir. kadın ve çocuk tâcizidir. psikolojik savaşta toplumda en hassas konu ne varsa o seçilir. şu an toplumdaki en hassas konu nedir. cinselliktir.

lina cyrr / merveguerleyik / merve gürleyik hz. yusufa da aynı şekilde kadınlar toplanıp iftirâ attı. hz. yusufa ne yapılıyosa müslümanlara da o yapılıyo. said nursi gibi tertemiz bir insan 75 yaşındayken o devrin ahlâksızları ona zinâ iftirâsında bulundular.

burcu kaçmaz türkiye türkçesinin yazılışı ve okunuşu

mustafa özbalcı şiire ve şaire dair bazı notlar

kâmil parın dizenin sonundan öteye geçmek: şiir nasıl okunur?

mehmet samsakçı “şiir nesir olmayan söz müdür?” nazım-nesir farkı, şiirde nesirleşme ve mensur şiirin imkânı üzerine

ibrâhim / beyhânî kirpiklerini ok eyle vur sineme öldür beni bıktım dünyanın (derdinden) halından vur sineme öldür beni

francesco rosario capra / frank russell capra her başarılı erkeğin arkasında hayretler içerisinde bir kadın vardır.

? / anonim ah öleyim vah öleyim esmeri nerde göreyim esmer yarimin yanında ben bayılayım öleyim

dale harbison carnagey / dale carnegie üzüntü en sağlam insanı bile hasta edebilir.

mehmet kahvecioğlu kelimeler anlamsız senin isminden başka gözlerini çevir bak, sana duyduğum aşka

yalçın menteş şimdiki gençler arkadaşlarına çok dikkat etsin. çünkü benim arkadaş çevremde alkole meyilli arkadaşlarım vardı.

yalçın menteş ben alkol kullanınca kişilik değiştirip vurucu kırıcı olmuyordum. ama tabii ki içkinin verdiği etkiyle agresifleşiyordum.

yalçın menteş çok güzel şeyler kaybettim. üç daire, bir dükkan, borsadaki değerli kağıtlarım gitti. bir cipim ve tiyatroda dekoru taşıyan kamyonumu satmak zorunda kaldım. birikimlerimin hepsini sattım.

yalçın menteş bu insanlar yalçın menteş ısmarladığı için geliyorlardı. her akşam benim masamda konuk oluyordu. şimdi alkolü bırakınca hiçbiri yok etrafımda.

yalçın menteş bu terapilere başlamadan önce hasta olduğumu bilmiyordum. alkolizm de tansiyon gibi, kalp hastalığı gibi bir hastalıkmış. bunu bir alkoliğe kolay kolay kabul ettiremezsiniz. ben terapiye başladıktan sonra bunun şeker hastalığı gibi bir hastalık olduğunu gördüm.

yalçın menteş ben bırakacağım tarihi kararlaştırmıştım. '25 ekim 2006 tarihinde bırakacağım' dedim. benim oğlumun doğum günü. doğum günümüz aynı olsun diye 25 ekim'i tercih ettim ve bıraktım.

yalçın menteş terapilere devam ettikten yaklaşık beş ay sonra ben bunun artık bir hastalık olduğunu ve tedavi edilebildiğini gördüm. orada bırakmış arkadaşlar vardı. iki yıl 11 aydır alkolü bıraktım. bugün içki içmeyerek kendimi tedavi ediyorum.

yalçın menteş o zamanlarda çekilmiş fotoğraflarımla şimdiki fotoğraflarımı yan yana getirirseniz farkı anlarsınız. daha önce maymun gibiydim, ama bugün baktığınızda suratımın rengi bile değişti. nefes alıp verişim değişti. fiziksel değişikliklerim hemen göze çarpıyor.

yalçın menteş bizim camianın yüzde 90'ı alkol kullanır. o yüzde 90'ın yüzde 90'ı da aynı zamanda madde kullanır. özellikle biz sanatçılar göz önünde olduğumuz için bu gayet net biçimde benim tarafımda görülüyor.

yalçın menteş ama toplumun her kesiminde bu oranın çok fazla olduğuna inanıyorum ben. ama bizim camiamızda bol miktarda alkol ve uyuşturucu tüketildiğini gözlerimle gördüm ve yaşadım.

yalçın menteş yani artık esrar diye adlandırdığımız o uyuşturucuyu bulmak bile o kadar kolay hale geldi ki. şimdi burada röportaj yapıyoruz, bana müsaade edin 10 dakikada ben sokaktan bulup geleyim. çok kolay.

yalçın menteş bu adsız alkolikler her gün 18.30- 20.00 saatleri arasında dünyanın her yerinde aynı saatte toplanırlar. çünkü buluşma saatleri içkiye başlama saatleridir. özellikle denk getirmişler. insanlar içki içmeye başladıklarında toplanıp birbirimize terapi yaparız.

yalçın menteş yaşları 25 olanlar var. örneğin, yıllar önce dallas'taki suelin'e özenip içkiye başlayan bir hanım var.

yalçın menteş kendime çok kızıyorum. zamanımı çok kaybettim. hayatımın en güzel dönemlerini çaldı benden. mesleğimde kariyer olarak çok farklı yerlerde olabilirdim. kendime hak etmediğim şeyler yapmışım.

yalçın menteş 'yolluk' oyununu alkolü bıraktıkan sonra yazdım. bir şeyler yapmam lazımdı. yaşadıklarımı sahnede anlatmam gerektiğini karar verdim. iki saat 15 dakikalık bir gösteri. alkolün kişinin hayatını nasıl olumsuz etkilediğini anlatıyorum oyunda.

yalçın menteş ben şeker ve hipertansiyon hastasıyım. 27 yıllık şeker hastasıyım. tansiyonum yükseliyor yürürken sendeliyorum. 'yalçın menteş alkole başlamış' diye haberler çıkıyor.

yalçın menteş ben alkolü kendim için içmiyorum. bu saatten sonra içmem artık. bu saatten sonra geri adım atarak hayatımı kaydırmaya da niyetim yok. ben kimse için değil kendim için içmiyorum. bu iyi biline.

? / anonim yarim bana dönerse amanın yarim bana dönerse haydi de ona kurban adadım su gelir güldür güldür gel de yar beni güldür bir damlacık kanım akmaz öldürürsen sen öldür

beyin sağlığı için ne yemeli | sözcü zeka için ne yemeli | sdn forum daha sağlıklı, daha keskin bir hafıza için ne yemeli | kıbrıs postası

sahurda ne yemeli | yeni şafak iftarda ne yemeli | migros orucu açarken ne yemeli | milliyet 7'den 70'e hangi yaşta ne yemeli | milliyet kadınlar hangi yaşta ne yemeli | cafe siyaset

emziren anneler ne yemeli | nefis yemek tarifleri hamileler ne yemeli | anneysen doğurganlığı artırmak için ne yemeli | pudra regl döneminde ne yemeli | otaguzellik güzellik için ne yemeli | topuklu haber mükemmel bir cilt için ne yemeli | hürriyet

daha fit ve sağlıklı olmak için ne yemeli | red bull parlak bir gülüş için ne yemeli | gazete vatan dinlendirici bir uyku için: ne yemeli, ne yememeli | uplifers daha iyi seks için ne yemeli | milliyet sperm sayısını ve kalitesini artırmak için ne yemeli | tupbebe

bugün ne yemeli | hürriyet kahvaltıda ne yemeli | gazete vatan bu öğlen ne yemeli | dünya gıda ocak ayında ne yemeli | ankamall alışveriş merkezi yaz mevsiminde ne yemeli | on5yirmi5 spordan sonra ne yemeli | cnn türk koşmadan önce ne yemeli | runner's world türkiye

mide yanması yaşarken ne yemeli | sağlığa bir adım enerji için ne yemeli | ruhun doysun demir eksikliğinde ne yemeli | memorial d vitamini eksikliği ne yemeli | evre gıda b12 eksikliği olanlar ne yemeli | haber7 paris'te ne yemeli | ntv amsterdam'da ne yemeli | ucakbileti

grip olanlar sabah kahvaltısında ne yemeli | cevapla tv depresyonda ne yemeli | cevapla tv mide mikrobu olanlar ne yemeli ne yememeli | mavikadin şeker hastaları ne yemeli | piramit haber alzheimer hastaları ne yemeli | alzheimer hastalığı böbrek hastası ne yemeli | my cms

safra kesesi taşı olanlar ne yemeli, ne yememeli | multi yaşam sınavdan önce ne yemeli | islam ve ihsan göz sağlığı için ne yemeli | seyhanlar blog tırnak sağlığı için ne yemeli | makyaj ve bakım sağlıklı saçlar için, saç sağlığı olması için ne yemeli | mavi kadın

gür saçlar için ne yemeli | news am style göğüs büyütme yolunda ne yemeli | erkeklerin prensesi kanser olmamak için ne yemeli | haber cem kilo almak için ne yemeli | indigodergisi kilo vermek için ne yemeli | bitkisel çareler

estetik ameliyat sonrası ne yemeli | bursadabugun çalışırken ne yemeli | ab proje yönetimi uçakta ne yemeli | airkule mutlu olmak için ne yemeli | kafekadinca hangi burç ne yemeli | gazete vatan çocuklarımız okulda ne yemeli | gazete vatan

balığın yanında ne yemeli | cnn türk oturarak çalışan kadın ne yemeli | hthayat kerimcan durmaz instagram'da banyoda yemek yediği anları paylaştı! | mynet yemekten sonra banyo yapmak kalbi çok yorar | sabah iş dönüşü spordan önce ne yemeli sorunsalı | ekşi sözlük

selâmî şâhin / selami şahin gitme sana muhtacım gözümde nursun, başımda tacım, muhtacım beni öldür öyle git yaşamam için senin sevgine muhtacım muhtacım gözlerine muhtacım sözlerine uzattım ellerimi muhtacım ellerine, gitme

türkiye diyânet vakfı islâm ansiklopedisi papalık katolik kilisesinin ruhanî ve cismanî liderliğini temsil eden makam.

selâmî şâhin / selami şahin biz seninle bir bütünüz istesekte kopamayız bir bedende can gibiyiz biz yabancı olamayız başımın tatlı belası gönlümün kara sevdası her şey boş senden sonrası vazgeçmem senden, senden ayrılmam senden

mehmet aydın, ahmet hikmet eroğlu grekçe pappas kelimesinden türetilen papa (baba), katolik kilisesinin en yüksek ruhanî reisi ve vatikan devleti’nin başkanı olan şahsa verilen dinî-siyasî unvandır.

selâmî şâhin / selami şahin bugünkü aklım olsaydı harcar mıydım günlerimi her yalanda her kadehte saklarmıydım dertlerimi boş vere boş vere, ne hale geldik her yüze güleni biz dost bildik geçti yıllar bir su gibi neredeydik, nerelere geldik

türkiye diyânet vakfı islâm ansiklopedisi istanbul ermeni patrikhânesi türkiye ve girit ermenileri’nin ruhanî merkezi.

selâmî şâhin / selami şahin bazı gün darılırsın bazı gün barışırsın bazı günde kaybolur hasrete karışırsın seninle başım dertte ne yapsam bilmiyorum canımdan bir parçasın söküp atamıyorum

canan seyfeli erivan yakınında eçmiyazin’de ilk ermeni kilisesini kuran aziz gregory aynı zamanda kilisenin ilk ruhanî lideri kabul edilir. fakat dönemin ermeni kaynaklarında gregory için ruhanî lider unvanı kullanılmaz.

selâmî şâhin / selami şahin iki ruhlu insansın, iki ayrı karakter senin gibi biriyle yaşanmıyor beraber her gün başka bir sorun ve her gün aynı stres senin ruhun karanlık aydınlıktan bir haber

selâmî şâhin / selami şahin vur ha gardaş vur vur şu bağrıma gel kurtar beni allah aşkına ne haberi gelir ne de selamı kesti benden kavli ile kelamı felek bana gülme demiş neyleyim mutluluk ararken buldum belamı

türkiye diyânet vakfı islâm ansiklopedisi şevki efendi (ö. 1957) bahâîliğin kurucusu bahâullah’ın oğlu ve halefi abdülbahâ abbas efendi’nin, ölümünden önce bahâîler’in ruhanî lideri olarak tayin ettiği büyük torunu.

selâmî şâhin / selami şahin gözle görmek hüner değildir dostum kalple görebilmek büyük mesele kulaklarla duymak mühim değildir ruhen duyabilmek asıl mesele tesadüf eseri geldik dünyaya bu sırrı çözebilmek büyük mesele ölümden öteye başka yol var mı onu bilebilmek asıl mesele

yusuf şevki yavuz sözlükte “tehlikeli durumlarda yardım isteme, imdada çağırma” anlamına gelen istimdâd, tasavvufta “peygamber ve velîlere sığınıp herhangi bir dileğin gerçekleşmesi için onlardan yardım dilemek” mânasında kullanılmıştır.

yusuf şevki yavuz ağlayarak ve feryat ederek yardım isteme eylemi için istigāse, istiâze ve ilticâ kelimeleri de kullanılmaktadır.mânevî yardımda bulunma gücüne sahip olduğuna inanılan büyük velîlere gavs denir.önemli bir tasavvuf kavramı olan himmetin de böyle bir işlevi vardır.

selâmî şâhin / selami şahin hayatım hayat değil bende huzur kalmadı seven gönlüm feryad eder aşka gücüm kalmadı bir zalimi sevdi gönlüm,her gün isyan ediyor aşk seline kapılmış, sürüklenip gidiyor ömrümce bir kere sevdim,felek bunu çok görüyor allahın bir kuluna beni köle ediyor

özge kahveci sevme sanatı

selâmî şâhin / selami şahin açılsın tüm perdeler sahneye çıkıyorum bu gece hayatımın rolünü oynuyorum bir maskenin ardında saklarım hep yüzümü mutluluğu oynarım yaşıyorken hüzünü

didem horzum kent insanı üzerinde otomobilin tahakkümü

luggat istibdad / istibdâd / استبداد başlı başına olmak. keyfî idare sistemi. zulüm ve tahakküm. baskıcı yönetim. baskı, despotizm. baskı rejimi. (arapça)

fatma çevik ıı. abdülhamit dönemi istibdat ve basında sansür

ilkay akkaya ilkay akkaya - hazar'ın kıyısında ilkay akkaya, 26 sene sonra hazar'ın kıyısında bir konser anısını ve onun için önemini anlatıyor. elazığ, hazar gölü

ayten mutlu gözlerimde dörtnala yağmurun atlıları ansızın ateşten bir kuğu oluyorsun yanıyor su değdikçe kanatlarına seslerin küllerine karışıp gidiyorsun

dilek türkoğlu korku

mehmet çakırtaş bulamadım şu halimden anlayan gönül hasta,dudak hasta,dil hasta aşk şarabı içilmiyor yalnızken şişe hasta,kadeh hasta,mey hasta insafsız yar,hiç bakmıyor yüzüme ne söylesem kulak vermez sözüme teller taktım,düzen verdim sazıma parmak hasta,mızrap hasta,tel hasta

şahin aksoy siz siz olun bu baba yakıştırmalarına inanmayın. kendi disiplininizin ‘babası’nı kendiniz araştırın. tıbbın babası diye bilinen hipokrat bile bir ‘masal’ olduğuna göre varın diğer ‘babaları’ siz düşünün.

halit çelikoğlu dün akşam yine benim yollarıma bakmışsın gelmeyince üzülüp perdeyi kapatmışsın yıllar var ki hasretim o, gül yüzüne kararlıyım bu gece senin olmaya geldim

mustafa çağrıcı klasik sözlüklerde çoğunlukla “istenmeyen bir durumun başa gelmesinden veya geçmişteki bir kayıptan duyulan keder, üzüntü” şeklinde tanımlanan hüzün (hüzn), sürûr ve ferah kelimelerinin karşıtı olarak gösterilir.

aynûr doğan şeva tarî şeva tarî eman eman ez dîn kirim berdam dinê eman eman ne li vir im ne li wê me ez kerenga ber bayê me / karanlık gece, karanlık gece aman aman beni delirtip dünyaya saldı aman aman ne burda, ne ordayım ben rüzgarda savrulmuş kengerim

aynûr doğan hepimiz bu hayatta göçebeyiz.

aynûr doğan fiziksel göçebeliğin dışında artık bir ruhsal göçebelik de yaşıyorsun. bu göçebeliği kendi müziğime, kendi kültürüme nasıl çeviririm diye düşündüm.

aynûr doğan bölgede ki savaş ve kaos durumu, faili meçhuller, gözaltında kayıplar... köyden habire birileri götürülüyor, iki üç ay sonrasında bir yerde cesedi bulunuyordu. rahat değildik, her seferinde bir acı yaşanıyordu. kim acının içinde yaşamak ister ki...

aynûr doğan kültürel ruhsal yapımla uğraşırken kendiliğinden oluşan bir şey oldu göçebelik. göçebeyiz artık. bir kere yola çıkmışsak kaçınılmaz bir şekilde her yerde göçebeyiz.

aynûr doğan ben sahnede adeta ibadet ediyorum. kendimle buluştuğum, kendim olduğum tek yer.

aynûr doğan güçlü bir alan kürt müziği; dokunulmamış, keşfedilmemiş bir alan. bir sürü kürtçe müzik yapılıyor ama aslında tam kürdi işler değiller. çünkü hep böyle bir özentimiz var dışarıya, batıya.

aynûr doğan doğaçlamayı seviyorum, bu yeteneğin olduğu zaman beste yapmak o kadar zor değil.

aynûr doğan müziğin sözüyle de bütünleşmesi lazım.

aynûr doğan kürtçe konuşmuyoruz günlük yaşamda. televizyonda, gazete röportajında çevremizde komşumuzla arkadaşımız, dostumuz, herkesle türkçe diyalog içersindesin. rüyalarımı bile türkçe görüyorum.

aynûr doğan müzik, aslında coğrafyaya göre yada hangi egemen gücün sömürüsü altındaysa ona göre şekillenebiliyor.

aynûr doğan suriye iran kürtlerinin müziğinde fars etkisi görürsün. ırak a gidiyorsun arap müziği, erivan a gidiyorsun ermeni müziği etkisi var. alevi kürt müziğine baktığın zaman o da çok başkadır.

aynûr doğan türkiye nin kürtlerine baktığın zaman bir çok türkçe müziğin kürtçeden çeviri olduğunu görüyorsun. bunu yapanlar da aslında kürt kökenliler olmuş. böyle bir gerçek var.

aynûr doğan bizim orda mahmut baran vardır, sılo qız vardır. bunlar zorla götürülmüşler ankara ya, trt sanatçısı olsunlar diye. bunlar sazı eline aldığı zaman o anda kendiliğinden üreten insanlar.

aynûr doğan müziğini türkleştirmek, ruhunu, kültürünü türkleştirmek için. bazıları firar etmiş. trt de böyle bir sürü isim var aslında.

aynûr doğan habire komplekslerle büyüyorsun.

aynûr doğan ben istanbul a geldiğim zaman -ki türkçeyi öğrenmiştim- nasılsın demeye utanıyordum. acaba nasıl çıkacak sesim, benim kürt olduğumu anlayacaklar mı?

aynûr doğan ilkokula başladığım zaman kürtçe konuşma yasağı getirilmişti. bütün ailem kürtçe konuşuyor, hiç biri türkçe bilmiyor... bunlarla nasıl iletişim kuracağım?

aynûr doğan erkek kardeşim bayağı korkmuştu. o korkuyu o kadar içselleştirmiş ki hiçbir şekilde tek kelime kürtçe konuşmuyor. bir gün ağlıyor ağlıyor.. sesini kesmiyor. amcamın oğlu, ali ben biliyorum, sen kürtçe ağlıyorsun deyince, tak kesti ağlamayı.

aynûr doğan hasankeyf deyince acı çekiyorum. baraj yapılması, sular altında bırakılmasını kafam almıyor. neden? on bin yıldır; kıyımlar, savaşlar, doğal felaketlere rağmen bize kadar gelebilmişken...

aynûr doğan içimizden hasankeyf te çekmek geçiyordu ama fatih e sorduk önce. onun ağzından da hasankeyf i duyunca karar vermiş olduk. bir sosyal sorumluluk bu, yoksa benim klip çekmek gibi bir derdim yoktu.

aynûr doğan sadece üç kuruş kazanma davası değil bence. yıllardır bir sürü politikalar oluyor dersim üzerinde; aleviliği, kürtlüğü, solculuğu üzerine. bir şekilde orası dağıtılmaya çalışılıyor, çirkinleştirilmeye çalışılıyor.

aynûr doğan 25 tane baraj yapılacak orada. o coğrafyayı bilen birisiyim. 25 tane baraj demek oranın insansızlaştırılması, göçe zorlanması demektir.

aynûr doğan erkek egemen hislerin hakim olmasından kaynaklı bir şey olmalı. doğa mı böyle bir şeye zorluyor? yok. erkek egosudur bu. güzel söylemek sadece sesin güzelliğiyle ilgili bir şey de değil. ruhsal bir temizlik ve güzellik olmazsa olmaz.

aynûr doğan şarkı söylemenin duygusal yönüyle bütünleşen kadın ne kadar işkence çekmiştir söyleyemediği için. belki kadınlar hakim olsaydı daha başka bir çingene müziği dinlemiş olacaktık. balkanlarda böyle bir şey yok mesela kadın söylüyor.

aynûr doğan dersim de kadınlar söyler ve çok değer görürler. kadın eğer güzel ve etkileyici söylüyorsa erkekler tarafından kutsanır.

aynûr doğan alevilerde illa erkek söyleyecek diye bir şey yok. kadının kendi isteğine bağlı tamamen.

aynûr doğan ama diğer bolgelerdeki kürt kadını daha çok zorlanmıştır. sınırlı sayıda dengbej kadın vardır, çünkü inanç gereği kadının şarkı söylemesi günah ve ayıptır.

aynûr doğan bütün kürt şarkılarının yüzde doksanını kadınlar yazmış aslında ama erkekler söyleyip gelmiş. kadın acıyı da sevinci de daha derin yaşadığı için üretkenliği de fazla olmuş.

? / anonim hêjîra çiyayî lêlêlê lêlê lêlê delala çîyayî dar hejîrokê xemrevînokê nav gul û giyayî lêlêlê lêlê lêlê nav gul û giyayî dar hejîrokê xemrevînokê

aynûr doğan kürt müziği fantezilerin değil, gerçek hikayelerin ürünüdür.

aynûr doğan kürtçe okurken çok daha serbest, açık hissediyorum ve en önemlisi bütün çocukluğumu yaşadığımı hissediyorum. belki de unutmamak için belki de o duyguyu kaybetmemek, yaşatmak için, bilmiyorum.

aynûr doğan elbette! varlığı kabullenilmeyen bir dili oluşturan her öğe politiktir. biz müzik yaparken mümkün mertebe aradaki bağı hatırlatmaya, yalınlaştırmaya çabalıyoruz, fakat bunun kolay olmadığını aktarabilirim.

aynûr doğan türkiye yi tedirginlik içerisinde ve üzülerek izliyorum.

aynûr doğan acı maalesef kürt coğrafyasının gerçekliği ve müziğinde de sıkça görebilirsiniz. bu albümdeki sözlerde de acı, hüzün, özlem, umut hatta isyan var.

morgenland festival osnabrueck aynur & morgenland chamber orchestra ahmedo & dar hejiroke

? / anonim ahmedo ronî heyran tu ne mîr î ne hekîm î kuro gede tu ne mîr e, ne hekîm e li bala dilê min evdala xwedê de tavî kî ji tavî ya biharê meha gulan û nîsan û adar e li ser sing û berê min evdala xwedê de ne dixûricî ne dibarî ahmedo lo lo

? / anonim - çev : ismail haydar aksoy ahmedo roni, hayranım sana, ama ne beysin sen ne de hekim; ah be delikanlı, ne beysin sen ne de hekim. garip yüreğimin üstüne gönderdi tanrı ilkbahar yağmurlarından sağanak bulutları. aylardan mayıs idi ve nisan idi ve mart idi.

aynûr karadoğan / aynûr doğan ben beni yuhalayanları affediyorum.

ceren ilhan affetmek zamanı

morgenland festival osnabrueck rony barrak (lebanon)

? / anonim beni koyup yad ellere varırsın sana zulüm, bana ölüm değil mi? oy gelin gelin, sevdalı gelin, öldürdün beni

marina abramović - çev : dilek birgen hayat bize bir hediye olarak verilmemiştir. toplum için, insanlık için bir şeyler yapmamız gerekir. egoist, bencil olmamayı öğrenmeliyiz. dünyanın bizim etrafımızda dönmediğini bilmeliyiz. bizden daha önemli insanların olduğunu unutmamalıyız.

marina abramović - çev : dilek birgen enerjinin en zor tarafı onun madde olmamasıdır. enerji madde değildir. o nedenle örneğin resim sanatında ressam tuvale yağlı boyayı sürer, resim orada ortaya çıkar. fakat performans sanatı, zamanın esas olduğu bir sanattır.

marina abramović - çev : dilek birgen her gösteri öncesi bir sene bedenimi terbiye ediyorum çünkü normal hayatta yemek yediğimizde midemiz yediklerimizi sindirmek için asit üretiyor fakat yemek yemezseniz de tansiyonunuz düşer ve kendinizi iyi hissetmezsiniz.

marina abramović - çev : dilek birgen su içerim, uyurum, tekrar su içerim, uyurum, tuvalete giderim; bütün bunları gece yaparım, dolayısıyla kendimi zorlayarak terbiye ederim, bu benim için bir nevi nasa uzay programına hazırlık gibi oluyor.

marina abramović - çev : dilek birgen genelde düzenli bir beslenme programım yok, ben hiçbir şeyi sürekli yapan biri değilim. performans için yediğimde çok katıyımdır ama performansım bitince yemek yemeye bayılırım.

marina abramović - çev : dilek birgen montenegro kanı işte; bizler hep genç gösteririz.

marina abramović - çev : dilek birgen performansın sonunda seyircinin beni öldürebileceğinin farkına vardım. aslında mazoşist olan ben değil seyirciydi. performans süresince çok farklı bir bakış açım oluştu, bu çok ürkütücüydü. bir daha asla seyirciye böyle bir fırsat vermem.

marina abramović - çev : dilek birgen siz seyirciye o fırsatı verirseniz zalimce davranabilirler. bilinen bir gerçektir. seyirciyi tahrik ederseniz çok alçakça bir reaksiyon verdirtebilirsiniz.

marina abramović - çev : dilek birgen görüyorsunuz sanat bir anahtar gibidir ve bu anahtar ile birtakım şeyler provoke edilebiliyor.

marina abramović - çev : dilek birgen biz yaşamın nasıl oluştuğunu bilmiyoruz, diğer galaksiler hakkında bir şey bilmiyoruz, evrende neler olduğunu bilmiyoruz. bunlar hakkında sorularımız da cevaplarımız da yok.

marina abramović - çev : dilek birgen benim için performans bir nevi, bazı şeyleri anlamanın yoludur, kendime ve başkalarına sorular sormanın, bilinci açmanın yoludur. tek neden adrenalin değildir, gerçek neden sanat yapmaktır, insanoğlunun limitlerini aşmasıdır.

marina abramović - çev : dilek birgen kariyerimin en başından beri eleştirildim. 20’li yaşlarımdan beri benim yaptığımın performans sanatı olmadığını, bunun sanatla alakası olmadığını, benim akıl hastanesine yatırılmam gerektiğini söyleyip durdular fakat ben bunları dinlemiyorum.

marina abramović - çev : dilek birgen yaptıklarım sanat tarihini yansıtır, benim sanatım çağdaş sanat tarihinin bir parçasıdır. sanat tarihinde insanlar performans sanatçılarını öğrenir. yaptığımı en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum fakat eleştiri her zaman olur.

marina abramović - çev : dilek birgen ben ulaşılabilirim, isteyen bana kolaylıkla ulaşabilir. genç sanatçılara ders veriyorum, genç sanatçılar yaratıyorum, kimsenin işini asla kıskanmam.

marina abramović - çev : dilek birgen genç sanatçılara eğitim verirken onlara şöyle derim: siz bu işi çok para kazanmak veya meşhur olmak için yapıyorsanız başka bir şey yapın çünkü bunun sanatla alakası yoktur.

marina abramović - çev : dilek birgen benim kuşağım bana sıkıcı geliyor çünkü devamlı yorgunlar ve eleştiriyorlar, aslında onların kafaları yaşlanmış, sürekli onların zamanında her şeyin daha iyi olduğunu söylerler ve bu doğru değil.

marina abramović - çev : eren gökçe öncelikle performansın ne olduğunu açıklayalım. pek çok sanatçı, pek çok farklı açıklama, ama benim performans için açıklamam çok basit.

marina abramović - çev : eren gökçe performans, sanatçının belli bir zamanda, seyirci önündeki bir yerde yaptığı zihinsel ve fiziksel kurgudur ve sonra enerji diyaloğu gerçekleşir. seyirci ve sanatçı eseri beraberce çıkarırlar.

marina abramović - çev : eren gökçe performans ve tiyatro arasındaki fark çok büyüktür. tiyatroda bıçak, bıçak değildir ve kan da sadece ketçaptır. performansta ise, kan materyaldir, jilet veya bıçak bir araçtır.

marina abramović - çev : eren gökçe bütün insanlar her zaman çok basit şeylerden korkarlar. acı çekmekten korkarız, acıdan korkarız, ölümden korkarız. yani yaptığım şey, bu tip korkuları seyirci önünde sergilemek.

marina abramović - çev : eren gökçe enerjinizi kullanıyorum ve bu enerjiyle gidip bedenimi olabildiğince çok zorlayabiliyorum. sonra kendimi bu korkulardan özgürleştiriyorum. ben sizin aynanızım. eğer ben bunu kendim için yapabiliyorsam, siz de kendiniz için yapabilirsiniz.

marina abramović - çev : eren gökçe bıçak, silah ve mermileri biliyorsunuz, onları sevgi ve güvenle değiştirdim. bu tip işleri yapmak için, kişiye tamamen güvenmelisiniz, çünkü bu ok kalbime doğru işaret ediyor.

marina abramović - çev : eren gökçe kanı yıkayamazsınız, savaşların utancını hiçbir zaman yıkayamazsınız.

marina abramović - çev : eren gökçe biliyorsunuz, eğer pirinç sayarsınız, hayatınızı da kazanırsınız. altı saat nasıl pirinç sayarsınız? son derece önemli. bilirsiniz, tüm bu sıkılma, kızma, tamamen hüsrana uğrama, saydığınız pirinç miktarını bitirememe silsilesinden geçersiniz.

marina abramović - çev : eren gökçe ya da ses geçirmez durumu yaşamak -- kulaklıklarınız var, hiçbir şey duymuyorsunuz ve orada sadece sesle bir aradasınız, sessizliği, sadece basit sessizliği deneyimleyen insanlarla.

marina abramović - çev : eren gökçe benim yöntemim korktuğum şeyleri, ürktüğüm şeyleri, bilmediğim şeyleri yapmak, kimsenin henüz bulunmadığı alanlara girmek.

marina abramović - çev : eren gökçe bilinci değiştirmenin ve çevrenizdeki dünyayı değiştirmenin tek yolu kendinizle başlamak.

marina abramović - çev : eren gökçe dünyada bir şeylerin nasıl farklı olduğu ve doğru olmadığı, hükümetlerin yozlaşmış olduğu, dünyada açlık olduğu ve savaşlar, öldürme olduğu eleştirisini yapmak çok kolay. ama kişisel seviyede yaptığımız şey -- bütün bu şeye bizim katkımız ne?

kayla martínez marina abramoviç , (four performances 1975 -76)

sha-lene pung yoko ono "cut piece" performance art

a.j dirtystein teaser performance-cérémonie “les seuls bijoux que peuvent porter les épouses de jésus sont les épines”

yûsuf hayâloğlu lele kurban boşa gider ne söylersen boşa gider çiğnenir ektiğin güller ah emeklerin boşa gider.

ys muzik klip berfin mirmend - şirine

tunay bozyiğit bu hayat böyle mi olur düşen hep yerde mi kalır gün olur belin doğrulur kim ne olacak belli olur

ys music 306 türkan hazal - yoh yoh

yûnus emre ya rab bu ne derttir derman bulunmaz yar bu ne yaradır melhem bulunmaz aşk pazarıdır bu canlar satılır satarsın bu canı hiç kimse almaz

suat sayın ey kız balık mı aldında yoksa kocamı aldın kör miydi gözlerin oh oh mini kız onu gecemi aldın

? 3 kuruş/luk

ayşe alan okulda hazır bilgilerle donattığımız, düşünmeyi öğretemediğimiz, felsefe yaptırmadığımız, “kafa karışıklığı”na hiç izin vermediğimiz çocuklar ne yazık ki sormayı/sorgulamayı öğrenemiyorlar.

ayşe alan bu “kalıp”ın dışına çıkmaya, farklı bir eğitim vermeye çalışan okul ve öğretmenler de ne yazık ki büyük bir veli baskısıyla karşı karşıya kalıyor.

ayşe alan önce düşünmeye, kendimizi deşmeye, şüphe etmeye, emek vermeye ihtiyacımız var. kendini göremeyen, dünyayı nasıl görebilir?

fuzûlî öyle ser-mestim ki idrâk etmezem dünyâ nedir men kimem sâkî olan kimdir mey ü sahbâ nedir hikmet-i dünyâ vü mâfihâbilen ârif değil ârif oldur bilmeye dünyâ vü mâfihâ nedir âh u feryâdın fuzûlî incidübdür âlemi ger belâ-yı ışk ile hoşnûd isen gavgâ nedir

bıŋar toġu / pınar doğu hangi yaşta olursa olsun, hangi coğrafyada, hangi çağda yaşarsa yaşasın kadınların toplumun çoğunluğu tarafından ikinci cins kabul edildiği bir gerçek.

pınar doğu kadının başına ne geliyorsa sebebi yine kendisi. her felaketin, illetin, uğursuzluğun, kötülüğün kaynağı yine kadın olarak görülüyor maalesef. erkeğin kendini aklama çabasında öne sürdüğü ilk gerekçe yine kadının kendisi.

pınar doğu başına gelenler yetmiyormuş gibi mağdurken suçlu yerine konulur kadın. kusur yine kadındadır, eksik yine kadındadır, hata yine kadındadır. mağduriyetini ispatlamaya çalışırken bile defalarca mağdur olur. suçsuz olduğu halde suçluymuş gibi başını önüne eğmesi beklenir.

pınar doğu biz kadınlar sokakta güvenle yürümek istiyoruz, güvenle toplu taşıma araçlarına binmek istiyoruz, eşimizden sevgilimizden ayrılırken zorluklar yaşamak istemiyoruz. şiddete veya cinsel istismara uğrama endişesi taşımadan yaşamak istiyoruz.

pınar doğu dış dünyaya güvenemeyeceksek bile, haksızlığa ve kötülüğe maruz kaldığımızda adalete güvenmek istiyoruz. çok şey mi istiyoruz?

pınar doğu bir başkasının başına gelen kendi başımıza gelmiş gibi hissedebildiğimiz ölçüde insanız.

pınar doğu sizin kızınız, kardeşiniz, akrabanız, arkadaşınız aynı şekilde öldürülse ne yapardınız?

kızlar soruyor askerde 'aç aç' eğlencesi rivayet mi yoksa gerçekten var mı böyle bir şey ?

yapukay -komutanım aç aç nedir?(onbaşı) -genç bir kız gelir sahnede tüm askerlerin önünde soyunur diye yanıtladı. açıkçası hem heyecanlandım hem de inanmakta zorlandım. -anadan doğma mı komutanım? -evet.

askerler anlatıyor alayda yaşanan rezaletleri tek tek sıralamayacağım; çünkü çok fazla. ama birisi var ki insanı iğrendiriyor: aç-aç rezaleti!

uludağ sözlük hülya avşar ın askerde marş olması

uludagbasinidumanalmis dağ gibi dağ gibi dağ. taş gibi taş gibi taş. dağ gibi taş gibi kol gibi baş gibi dimdik dimdik. hülya avşar geliyor şimdik

? / anonim ey gidi yalan dunya boyle mi kalacasun vur deyisun kocani beni mi alacasun seni gâvurun oğli yuvami yıkacasun yar yuvami yıkup da rahat mi duracasun

ali bardakoğlu hırsızlığın bütün toplumlarda suç olarak görüldüğü, fakat hangi tür eylemin hırsızlık sayılacağı ve ne tür bir müeyyide ile cezalandırılacağı hususunun toplumlara ve dönemlere göre değişiklik gösterdiği de belirtilmelidir.

ali bardakoğlu eski yunan’da gasp ve yağmacılığın hırsızlık kapsamında görülmeyip kahramanlık ve beceri örneği sayıldığına dair bilgileri, o toplumun genel telakkisi şeklinde değil topluluklar arası hasmane ilişkilerle sınırlı bir yargı olarak algılamak gerekir.

ali bardakoğlu xvııı. yüzyılın ortalarına kadar süren müşterek avrupa ceza hukukunda hırsızlık ağır bir şekilde cezalandırılmış, hırsızın bazı organlarının kesilmesi ve damgalanması gibi cezalar getirilmiştir.

ali bardakoğlu islâmiyet’ten önce hicaz-arap toplumunda hırsızlık kural olarak ayıp ve suç sayılmakla birlikte merkezî bir siyasî otorite bulunmadığından suçun düzenli bir takibata ve cezalandırmaya mâruz kaldığı söylenemez.

ali bardakoğlu hırsızlık eylemi “başkasına ait bir malın mülk edinme kastıyla muhafaza edildiği yerden gizlice alınması” şeklinde tanımlanabilir ve suçun tanımında ana unsuru (rükün) malın gizlice alınması teşkil eder.

ali bardakoğlu kasıt, bir kimsenin bir fiili bilerek ve isteyerek işlemesi olduğundan hırsızın da eylemini böyle bir bilinç ve istekle gerçekleştirmesi, yani başkasına ait olduğunu bildiği bir malı sahiplenme maksadıyla almış olması şartı aranır.

ali bardakoğlu söz konusu suçun teşekkülü için çalınan malın eylem esnasında başkasına ait olması, bu malda hırsızın mülkiyet cinsinden bir hakkının veya hak şüphesinin bulunmaması şarttır.

ali bardakoğlu babanın çocuğuna, usul ve fürûun, karı kocanın birbirine ait malı, ortağın şirket malını alması başka tür müeyyideleri gerektirirse de fakihlerin çoğunluğu tarafından haddi gerektiren bir suç olarak görülmez.

ali bardakoğlu bir malı zorla almak veya emanet olarak elde bulunan malı geri vermemek gizlice alma sayılmadığından hırsızlık değil başka bir suç oluşturur. hırsız malı bulunduğu yerde telef ederse bu eylem hırsızlık değil haksız fiil olarak nitelendirilir.

ali bardakoğlu şarap ve domuz gibi müslümanlar açısından mütekavvim olmayan bir mala verilen zararın tazmini gerekmez, aynı şekilde bunların çalınması da suç teşkil etmez.

ali bardakoğlu mushaf, gıda maddesi, su, ot, tuz, buz, toprak, hayvan gübresi, dalındaki meyve, eğlence aletleri gibi malları değişik gerekçelerle bu kuraldan istisna eden fakihlerin bulunduğu görülür.

ali bardakoğlu hırsızlık suçunun oluşmasında malın “hırz” altında (mahrûz) iken alınmış olması şartı da önemli bir yer tutar. hırz sözlükte “bir şeyin korunduğu yer” demektir.

ali bardakoğlu islâm hukukçularının hırsızlık suçunun oluşması şartlarını ele alırken üzerinde durdukları bir başka husus da çalınan malın malî değerinin belirli bir miktarda (nisab) veya bundan daha yukarıda olması şartıdır.

ali bardakoğlu mâlik açıkça sakat olan elin veya ayağın kesilemeyeceği kanaatindedir. imam şâfiî ise elin veya ayağın sakat olması durumunda da kesilebileceğini söyler. suçlu kesilmesi gereken organını kasten kesecek olursa yine kesme cezası düşer.

ali bardakoğlu nihaî bir çözüm veya bir tehdit unsuru olarak teoride mevcudiyetini korusa bile günümüzde hırsızlığa yukarıda işaret edilen amaçlara ve beklentilere uygun başka cezaların da uygulanabileceği fikri yatmaktadır.

? / anonim dama çıkma üşürsün delilo delilo hayrane güzellikte meşhursun delilo delilo kurbane güzellik başa bela delilo delilo hayrane herkesle konuşursun delilo delilo kurbane

ahmet inam herkesi canı vardır ama herkesin gönlü yoktur.

? / anonim adana'nın pamuğu altın dolu sandığı inanmayın hep yalan el kızının yandığı

hasan hacak mâl kelimesi (çoğulu emvâl) arap dilinde “mâlik olunan her türlü şey”’ anlamında olup türkçe’ye de bu mânasıyla geçmiştir.

hasan hacak kelimenin kazandığı özel anlamlar, meselâ göçebe toplumlarda mal denince hayvanların, câhiliye arapları’nda devenin ya da altın ve gümüşün anlaşılması bu tür malların mâlik olunanlar arasındaki önemi ve önceliği sebebiyledir.

orhan veli / orhan veli kanık dem bezm-i visâlinde hebâ olmak içindir cânım senin uğrunda fedâ olmak içindir nabzım helecânımda sedâ olmak içindir cânım senin uğrunda fedâ olmak içindir

saadettin keklik atasözleri sadece gerçek ve mecaz anlamlı mıdır?

? / anonim yar yak beni yandır beni aşk elinden kandır beni sarhoşum ayıktır beni mestanın olayım senin

fesahat الفصاحة sözün kusursuz ve açık olması anlamında belâgat terimi.

mustafa çuhadar sözün kusurlardan arınmış olmasına fesâhat böyle söze veya onu söyleyene de fasîh denilmiştir.

mustafa çuhadar bir sözün fasih sayılabilmesi için fesâhata engel olan kusurları taşımaması gerekir. lafza ait başlıca kusurlar ....... mânaya ait başlıca kusurlar .......

ayşe hümeyra ökten isimlerdeki d yerine t yazmak manayı değiştirir. medine'de doktor arkadaşımızdan birini tanıştırdım: ismini sordu, hayrettin deyince ''incirin hayırlısı ne manasız isim, hiç böylesini duymamıştım.'' demişti.

? / anonim arabaya taş koydum civanım ben bu yola baş koydum civanım seni gelecek diye civanım sağ yanımı boş koydum civanım kekliği vak vak ufak ufak ufak bas aç kolların sar boynuma ister öldür ister as

yasemin dinç anlatım bozuklukları cümle düzeyinde anlatım bozuklukları

? / anonim gazel döktü güz oldu derdim birken yüz oldu ayağına kapandım gine dedi az oldu ağam ben nasıl edim saz getir fasıl edim çok da güzel değilsen gönüldür nasıl edim

ilker kısa plotinos ve aziz agustinus düşüncelerinde “içe dönüş” kavramı

? / anonim küpeleri ağar düşer kulaktan zülüfleri tel tel olmuş yanaktan ağzı şeker bal akıyo dudaktan dünyada yarden datlı var m'ola sallanı sallanı gelen yar m'ola

saffet köse sözlükte sükût “susmak, konuşmamak” anlamına gelir. aynı kökten türeyen fiiller hareketli varlıkların sükûn bulmasını; öfke, rüzgâr, yağmur gibi kelimelere yüklem yapıldığında bunların dinmesi, durgunlaşması veya kesilmesini belirtmek için kullanılır.

saffet köse sükûtta baskın karakter ret ve inkâr olduğundan kişinin susması ilke düzeyinde değil sadece belirli hallerde irade açıklaması diye kabul edilmiştir. bâkire kızın susmasının evliliği kabul anlamına gelmesi durumlarıyla sınırlandırmıştır.

luggat sakit / sâkit susan, ses çıkarmayan. suskun, suskunluk. suskun.

? / anonim mevla'm birçok dert vermiş beraber derman vermiş öldürücü dertlere neden merhem vermemiş fanidir dünya fani alır da vermez yari bu merhametsiz derdi tabipler de bilmedi

selçuk atay sükût suikasti”ne rağmen sükût etmeyen adam: “tanpınar’ın saklı dünyası”nda biriktirdikleri

muharrem önder islâm hukukunda bir irade beyânı türü olan sükûtun hükmü ve beyân kabul edilme şartları

hakkı aktaş , eylem şimşek toplumumuzda “söz gümüş ise sükût altındır” ya da “erken öten horozun başını keserler” atasözleri, konuşmamanın ve sessizliğin kültürel olarak desteklendiğini göstermektedir.

? / anonim mevlam birçok dert vermiş beraber derman vermiş bu tükenmez derdime neden ilaç vermemiş fani şu dünya fani alır da vermez yari bu tükenmez derdimi tabipler de bilmedi

sedat şensoy ömer el-hammûd’un “sukûtu hirakle” adlı öyküsü

arif yılmaz , nergiz gümüş özdemir hayatın bir takım gerçeklerinden kaçarak hayallere sığınmayı yeğlemiş olan hüseyin sîret’in, sükût ile sesleniş, dolayısıyla hayal ile gerçek arasındaki sarkacı çatışmaya dönüştürmüş olması da anlamlıdır.

ebü’l-fazl celâlüddîn abdurrahmân bin ebî bekr bin muhammed el-hudayrî es-süyûtî eş-şâfiî - çev : ersan urcan sükûtun zarafeti

gökhan kerse , canan nur karabey söz mü altındır sükût mu? politik davranış algısı, lider-üye etkileşimi ve çalışan sesliliği ilişkisi

fetullah gülen / fethullah gülen sükûtun çığlıkları

banu sarıbay , efe sarıbay çalışanların sessiz kaldığı konuların kültürel değerlerle olan ilişkisini belirlemeye yönelik bir araştırma

? / anonim gayadan bakan oğlan kakili sarkan oğlan gece gelme gündüz gel horuzdan korkan oğlan aman şeker oğlan yandım şeker oğlan anasına darılmış damda yatar oğlan elinde de nacak sandım bana vuracak irkeklerin günahı gızlardan sorulacak

charlotte brontë sessizlik, sinirleri sakinleştirir.

okyanusum sessizlik teorisi

ayşehan çakıcı örgütlerde sessiz kalınan konular, sessizliğin nedenleri ve algılanan sonuçları üzerine bir araştırma

tuğçe ısıyel belki de dış dünya sessiz sedasız kendi halinde sürüp gidiyordur ve bizler de iç dünyamızdaki kargaşayı dışarıya sızdırarak orayı kocaman bir cehenneme çeviriyoruzdur.

elisabeth noelle-neumann suskunluk sarmalı / sessizlik sarmalı

stephen william hawking sessiz insanlar en gürültülü zihinlere sahiptir.

ludwig josef johann wittgenstein hakkında konuşamayacağımız şeylerde sessiz kalmamız gerekir.

immanuel kant zaman, sessiz bir testeredir.

lucius mestrius plutarchus / πλούταρχος / plutarch / plutarkhos resim sessiz şairliktir; ve şairlik de bu dizelerin resmedilmesi.

marcel-augustin ferréol / marcel achard kadınlar sessiz erkekleri sever. onların kendilerini dinlediklerini sanırlar.

giannina braschi sözün arkasında sessizlik vardır. bu sessizliğin arkasında da unutkanlık vardır.

ilkay akkaya sustum bak, vazgeçtim, gidiyorum. burnumun direğinde bir sızı, varsın ağlatsın. yakılmış köy gibiyim. ahım; küllerin arasında bir resim. orada kalansın.

herman melville sessizlik evrenin genel yoğunlaşma halidir. sessizlik tanrısal ruhani’nin elini dünyanın üzerine koymasıdır. sessizlik, doğanın hep birden en zararsız ve en müthiş şeyidir. o, kaderin saklı güçlerini anlatır. sessizlik tanrı’mızın tek sesidir.

jean-jacques rousseau bir zindanda da sessizlik ve huzur içinde yaşanılabilir. ancak bu zindanı özlenecek bir yer yapmaz.

stephen demetre georgiou / yusuf islam / cat stevens zamanın diğer tarafından gelmiş, bir farklılık hissetmiyor musun, sessizlik duvarlarını yıkan, aklının gölgesini kaldıran.

? / anonim havuzun başında esmesin yeller bugün efkarlıyım açmasın güller derdime katlandı sustu bülbüller ela gözlüm nazlı şirvan'ım benim

benjamin disraeli sessizlik, çok kez toplumun değer ve hükümlerini sözlerden daha güçlü olarak belirtir.

furûg-i ferruhzâd / furûğ ferruhzâd / fürûğ ferruhzâd nedir sessizlik, söylenmeyen sözlerden başka.?

tony de mello / anthony de mello sessizlik, bir sesin yokluğu değil kendinin hiçliğidir.

metin münir eğer kuşlar tamamen kaybolursa geride bıraktıkları sessizlik dayanılmaz olacak.

ernst ingmar bergman inanç ve şüphelerimiz karanlığa karşı sessiz bir çığlık ve sessizlik terk edilmişliğimizin en büyük kanıtı.

francis bacon sessizlik aptalların erdemidir.

markus frank zusak sessizlik, sükunet ve dinginlik demek değildi; huzurla da bir ilgisi yoktu.

zeki bulduk susmanın en acı yanı, susmaya mecbur bırakıldığımız zaman doğan sükunet olsa gerek.

mahmut kaya sözlükte “durmak, hareket etmemek, değişmemek” anlamındaki sükûn kelimesi felsefede “hareket etme özelliği bulunan nesnenin hareket etmemesi” şeklinde tanımlanmıştır.

mahmut kaya diğer bir ifadeyle sükûn bir nesnenin iki zaman arasında nicelik, nitelik, mekân ve konumunun değişmemesi durumudur.

mahmut kaya sükûnun “cisimde hareket ve değişimin olmaması” şeklinde tarif edilmesi hareket ve sükûnun karşıt terimler olduğunu göstermektedir. eğer sükûndan sonra hareket gerçekleşmişse burada karşıtlıktan söz edilemez.

abdurrahman çetin sözlükte “dinmek, durmak; kımıldamamak; ruhî rahatlık, huzur, sakinlik” gibi anlamlara gelen sükûn arap gramerinde ve tecvid ilminde bir harfin harekesizlik halini ifade eder; sükûn halindeki harfe sâkin denir.

? / anonim evlerinin önü dardır geçilmez suları soğuktur (anam) bir tas içilmez

salime leyla gürkan sözlükte “sakin olmak, durmak; susmak” mânasındaki sükûn kökünden türeyen sekîne “ağır başlılık, vakar, rahmet, güven, kişiyi teskin eden şey” demektir.

salih çift tasavvuf literatüründe “mânevî feyzin gelişi esnasında kalbin yaşadığı tatmin hali ve gönül huzuru” anlamında geçen sekîne kelimesi namazla ilgili bir hadiste “sükûnet ve vakar” mânasında kullanılırken bir başkasında özellikle mutasavvıfların yorumlarına zemin .......

salih çift kuşeyrî, ebû ali ed-dekkāk’a dayanarak mârifetin kalpte sekînenin meydana gelmesini gerektirdiğini söylemektedir. nitekim ilim de sükûnu icap ettirdiğinden mârifeti artanın sekînesi de artar.

hacı mehmet günay sözlükte “yerleşmek, oturmak; sükûnet, huzur” gibi mânalara gelen sükûn kökünden türeyen süknâ fıkıhta bir evden veya onun bir bölümünden mesken olarak yararlanma hakkını ifade eder.

hacı mehmet günay yeni bir nikâha gerek olmaksızın evlilik hayatını sürdürmenin mümkün olduğu boşama türünde (ric‘î talâk) boşanan kadının iddet süresince süknâ hakkının bulunduğu konusunda fakihler arasında ihtilâf yoktur.

türkiye diyânet vakfı islâm ansiklopedisi huşû الخشوع allah’a duyulan saygının gereği olarak başta namaz olmak üzere ibadetlerin edası sırasında sükûnet ve tevazu içinde bulunma anlamında terim.

süleyman uludağ hâris el-muhâsibî rızâyı “allah’ın hükmü altında bulunan kulun sükûnet içinde olması”, zünnûn el-mısrî “kaderin acı tecellisi karşısında kalbin sükûnet ve huzur içinde bulunması” şeklinde tanımlamıştır.

melek dosay gökdoğan pisagor tanrı birlik, dünya çokluktur ve zıtlardan meydana gelmiştir. bu zıtlar on çifttir: sınırlı ve sınırsız, tek ve çift, bir ve çok, sağ ve sol, erkek ve dişi, sükûnet ve hareket, doğru ve eğri, aydınlık ve karanlık, iyi ve kötü, kare ve dikdörtgen.

mustafa uzunpostalcı cenazenin sesli zikirle, kur’an okuyarak veya nümayişle mezarlığa götürülmesi dinî açıdan hoş karşılanmamış, sükûnet içinde, kalben zikir, dua ve tefekkürle takip edilmesi tavsiye edilmiştir.

mehmet boynukalın sözlükte “unutmak, yanılmak; dalgınlık, gaflet; kolaylık, yumuşaklık, sükûnet” gibi anlamlara gelen sehv kelimesinin terim anlamı için “bilinenin dalgınlıkla unutulması” , “bilinenin zihne intikal etmemesi / hatırlanmaması, dalgınlık sebebiyle hataya düşme .....

? / anonim eyvanına vardım eyvanı çamur odasına vardım elleri hamur uykudan uyanmış gözleri mahmur ömrümde görmedim böyle gelini gelinin gelini türkmen gelini saramadım aney gel gör halimi

cengiz kallek arapça’da sükûnet kökünden türeyen miskîn “hiç veya yeteri kadar malı olmayan kimse, zelil, zayıf” mânasına gelir.

cengiz kallek kök anlamından hareketle “yoksulluğun kendisini uyuşturduğu kişi” şeklinde açıklanmasını ibn manzûr mübalağalı ism-i fâil olan kelimenin edilgen kılındığı gerekçesiyle isabetsiz bulur.

cengiz kallek halk ağzında uyuşuk, tembel, zavallı, hastalıklı, özellikle cüzzamlı kişiye de miskin adı verilir. kelime ârâmîce ve süryânîce’de meskînâ, ibrânîce’de misken/miskîn, habeşçe’de meskân şeklinde yer alır.

cengiz kallek âyetlerde miskinlerin gözetilmesi, maddî yönden desteklenmesi ve yedirilmesi övülüp mağfiret sebebi sayılmış, haklarının verilmesi istenmiş ......

cengiz kallek fakirle miskinin yoksulluk yönünden denk olduğunu düşünen âlimler ikisini ayıran nitelikler hususunda ihtilâfa düşünce şu ana görüşler ortaya çıkmıştır: 1. fakir ihtiyacını gizleyen, miskinse dışa vuran / dilenen muhtaçtır.

? / anonim şu karşı ki dağda kar var duman yok benim sevdiceğimde din var iman yok

nuran yıldırım halktan ayrı tutulan cüzzamlıların barındırıldığı müstakil binalara miskinhâne, miskinler tekkesi, miskinler dergâhı ve meczûmîn zâviyesi gibi isimler verilmiştir.

hamdi döndüren arapça sükna (veya seken) kökünden zaman ve mekân ismi olan mesken hareketin zıddıdır ve “hareketin sona erdiği durum” demektir. mesken yerine nâdiren meskin, seken ve süknâ kelimeleri de kullanılır.

hamdi döndüren “konaklama ve geceleme yeri” anlamındaki mesken fıkıh terimi olarak bir kişi veya ailenin sürekli oturmak amacıyla yerleştiği yeri ifade eder. kur’an’da “sekene” fiili ve türevleri yirmi, mesken ve çoğulu mesâkin on iki âyette sözlük ve örfteki kullanımıyla geçer.

hamdi döndüren meskenle ilgili sınırlayıcı hükümler bir yandan aile mahremiyetini koruma, öte yandan kadının güvenliğini, evin huzur ve sükûnunu sağlama hedefine yöneliktir.

? / anonim / musa yenilmez gayayı gırcı duttu ilvanlım ilvanlım ilvanlım aman aman dibini burcu duttu da al fistanlım gaytanlım bizde bir yar sevmeynen ilvanlım ilvanlım ilvanlım aman aman köyü bir sancı tuttu al fistanlım gaytanlım

sait çetinoğlu takrir-i sükûn kanunu, kemalist rejimin yerleşmesinde en önemli yapı taşlarından biridir. yürürlükte kaldığı ve takrir-i sükûn dönemi olarak adlandırılan dönem boyunca toplumu adeta bir suskunluğa mahkûm etmiştir.

ümit kocasakal kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçu

arslan topakkaya m. heidegger’de köklere bağlılık (ortsverbundenheit) kavramının tahlili

arslan topakkaya köke bağlı olmak ve bağlı kalmak, oturmak, kök salmak, yerini sağlamlaştırmak ve böylece sükûna ermek demek iken bütün bunların tersi ise yersiz yurtsuz olmak, kökünden kesilmek, köksüzleşmek demektir.

abdurrahman kasapoğlu kur’an’da eşler arası ilişki hakkında önemli bir kavram: “sükûn” -eşler arasında cinsel ve duygusal eğilim-

? / anonim sular durulur derler güzel sorulur derler yari gönlünde ara arayan bulur derler

hamza çakır takrir-i sükun mağduru bir taşra gazetesi

wilhelm schmid sükunetle yaşlanmanın imtiyazı, her zevkin peşinden koşturmak zorunda olmamaktır-seneca'nın söylediği gibi, ''hiçbir hazzı özlememek alır hazların yerini''.

sabahattin ali zaten bir felakete sükun ve itidalle tahammül edenlerin manzarası, o felaket için ağlayıp çırpınanların manzarasından çok daha korkunç ve ezicidir.

lev nikolayeviç tolstoy komik bir fıkrayla yaratılan gülme duygusu; bir ninniyle ya da akşamı resmeden bir peyzajla yansıtılan sessizlik, sükunet duygusu… tümü sanattır bunların.

aliya izzetbegoviç bu alem artık xx. asrın ilk yarısındaki dünya olmayacaktır. sükunet ve pasiflik devresi ebedi olarak geçmiştir.

? şu fırat'ın suyu akar serindir ölem ölem derdo ölem akar serindir yarimi götürdü (anam) kanlı zalimdir ölem ölem kanlı zalimdir daha gün görmemiş taze gelindir ölem ölem derdo ölem taze gelindir söyletmeyin beni (anam) yaram derindir ölem ölem yaram derindir nasıl gülem

mehmet ilhan , hammet arslan yoga egzersizinin temel hedeflerinden birisi olan ve yogasutra’nın hemen başında ifade edilen “zihinsel hareketliliğin durdurulması” anlayışı çeviride gözden kaçmıştır.

z. v. togan al-bîrûni ve hareket-i tarz

psikohayat masaj doğru ve ehil kişiler tarafından yapılırsa gerçekten de rahatlatıcı ve sakinleştirici bir etkiye sahip.

psikohayat diğer antipsikotiklerle beraber, antidepressan, duygu durum düzenleyiciler ve minör sakinleştiriciler üretildi.

psikohayat mümkün olabildiğince sinirlenmeyi erteleyip sakin düşünmek iyi çözümlere götürüyor.

abdü el-azîz bin abdü el-lâh bin abdü el-rahman bin muhammed bin abdü el-lâh bin el-bâz / abdülaziz bin abdullah bin abdurrahman bin muhammed bin abdullah el-baz dünya’nın sakin, güneş’in hareketli olduğuna ve gezegenlere çıkmanın imkansızlığına dair akli ve hissi deliller

abdülaziz bin baz kim dünya'nın yuvarlak olduğunu iddia ederse küfür ve delalete düşmüş olur. bunu iddia eden kişi tövbeye davet edilir. ederse ne âlâ! aksi takdirde kafir ve dinden dönmüş bir kişi olarak öldürülür ve malı da müslümanların hazinesine katılır.

franz kafka sakin, olabildiğince sakin düşünmenin çaresizce karar vermekten çok daha iyi olduğunu arada bir düşünmeyi de ihmal etmiyordu.

ömer zülfü livanelioğlu / zülfü livaneli sakin bir balıkçı köyünde genç bir kadının cinayete kurban gitmesiyle başlar her şey.

yunus cengiz nazzâm’ın doğa felsefesinde i‘timâd hareketi: ne’liği ve işlevi

ebû ishâk ibrâhîm bin seyyâr bin hâni’ en-nazzâm cisimlerin tümü gerçekte hareketlidir, sakin olmak sadece dildedir. hareketler oluştan başka bir şey değildir. sükûn denildiğinde ben bir şeyin farklı iki vakitte aynı mekânda olmasını anlarım.

? / anonim gölbaşı'na vardım tren duriyor annem beni gurbet ele yolliyor şalvârlı gelin vay vay edâlı gelin vay vay öldürdün benü şu derenin alıcından burcundan bana gelsen ölür müdün acından

ebü'l-hüzeyl muhammed bin el-hüzeyl bin abdillâh el-allâf el-abdî el-basrî cennetlikler cennette, cehennemlikler de cehennemde hareketsiz kalacak ve ebedîyen bir sükûn içinde bulunacaklardır.

ebü'l-hüzeyl muhammed bin el-hüzeyl bin abdillâh el-allâf el-abdî el-basrî yeryüzü ve âlem sâkindir.

ebû amr (ebû mu‘temir) muammer bin abbâd es-sülemî tüm cisimler sâkindir.

ebû ishâk ibrâhîm bin seyyâr bin hâni’ en-nazzâm / ebu ishaq ibrahim ibn sayyar ibn hani’ al-nazzam tüm cisimler hareketlidir.

ayşe kulin allah'a yakın olmak istiyorsan, sakin ve sade ol.

arthur schopenhauer akıllı adam her şeyden evvel ıstıraptan ve tacizden (harici sıkıntıdan) azade olmak için çabalayacak, sessizliği ve boş vakti, dolayısıyla mümkün olan en az sayıda beklenmedik ve tehlikeli karşılaşma ile birlikte sakin, mütevazı bir hayatı arayacaktır.

osman pamukoğlu büyük ruhlar daha da ileri gider, kaçışlarında sakin, telaşsız olmakla kalmaz, gururlarını da yitirmezler.

semra yeğinmen / semra özal torun sevgisi bir başka oluyor. zaten bundan sonra ne isteyeceğiz ki? sağlık, sıhhat, evlatlar ve torunlarla sakin bir hayat…

publius syrius / publilius syrus deniz sakin olduğunda dümeni herkes tutabilir.

william lloyd garrison ılımlı bir şekilde düşünmek, yazmak veya konuşmak istemiyorum...

william lloyd garrison evi yanan bir adama sakince alarm çalmasını söyleyin; yağmacıların elinden hanımını sakin bir şekilde kurtarmasını söyleyin; anneye bebeğini yangının içinden sakin sakin çıkarmasını söyleyin; ama böyle bir durumda bana ılımlı ol demeyin..!

mehmed tevfik / el-tevfîk el-fikret / tevfik fikret en sakin yolculuk uykudur.

george herbert tartışırken sakin olun; şiddetiniz hatayı kusura, gerçeği kabalığa çevirir.

? / anonim ahlat'ın başındayım on altı yaşındayım kınamayın vay dostlar gül kızın peşindeyim güley güley gül hanım gel otur benim canım sensin benim dermanım he canım he malım

ebü'r-reyhân muhammed bin ahmed el-bîrûnî ilim, paspas üzerine kuşlar için bırakılan et parçası gibiydi.

? / anonim gide gide bir söğüde dayandım dayandım o söğüdün allarına boyandım gelin boyandım ben o yare dağlar kadar güvendim güvendim güvendiğim dağlar elime geldi elime geldi ölem ben ölem ben kurban olam ağzındaki dile ben gelin dile ben

h. yunus apaydın sözlükte “örtünmek, kuşanmak; başkaları ile kendisi arasına perde koymak, bir şeyin içinde veya arkasında gizlenmek” anlamlarındaki tesettür, terim olarak ilgilileri ve ölçüleri dinen belirlenmiş örtünme yükümlülüğünü ifade eder.

h. yunus apaydın kelimenin kökünü oluşturan setr, “örtmek, gizlemek, perdelemek, engel olmak” gibi mânalara gelir. aynı kökten sitr gizlenmeye yarayan engel, perde vb. şeyler için ve mecazen “çekinme, korku, hayâ” anlamında kullanılır.

h. yunus apaydın yine bu kökten türeyen seter “kalkan” mânasındadır;setîr ve mestûr mecazen “iffetli” demektir. bir hadiste allah’ın sıfatı olarak geçen setîr (sittîr) kelimesi “örten ve koruyan” şeklinde açıklanmıştır.“örtmek, gizlemek” anlamındaki hıdr da yaygınlık kazanmıştır.

h. yunus apaydın örtünmenin hayâ, vakar ve iffetle ilgisini ima eden ....... hetk sözcüğü sitr vb. sözcüklerle birlikte kullanıldığı birçok yerde “ar ve hayâ duygusunun parçalanması, vakarın yitirilmesi” anlamını, hetîke ise utanılacak, yüz karası durumu (fazîha) ifade eder.

h. yunus apaydın örtünmenin, sıcaktan veya soğuktan korunmak için giyinme ihtiyacından önce utanma duygusunun gerektirdiği fıtrî bir ihtiyaçtan, daha çok mânevî içerikli bir mahremiyet ihtiyacından kaynaklandığı ve örtünmenin insanlık tarihi kadar eski olduğu söylenebilir.

h. yunus apaydın türkçe’de de baş örtüsünün değişik isimleri vardır: yaşmak, yemeni, tülbent, yazma, bürüncek, çember, kadın fesi, ferace, maşlah, tepelik, hotoz, tandırbaş, kundak yemeni, salma yemeni, felek tabancası vb.

h. yunus apaydın genel örtünmeden farklı şekilde baş örtmenin ve baş örtüsünün ilk ortaya çıkışında fıtrî ve ahlâkî bir temel görmek zor olsa da baş örtüsünün soğuktan ve sıcaktan korunmak dahil genelde korunma/kendini gizleme ihtiyacından kaynaklandığı söylenebilir.

h. yunus apaydın asurlular’da evli veya dul kadınların evleri dışında başlarını örtmekle yükümlü olup, fahişe ve kölelerin bundan muaf tutuldukları bilinmektedir.

h. yunus apaydın ziynet. âyette geçen “ziynetlerini göstermesinler” ifadesindeki ziynet kelimesi tesettürün sınırının belirlenmesi konusunda özel bir öneme sahiptir. ziynet aslında “süs ve süs eşyası” demektir.

salime leyla gürkan diğer dinlerde. örtünme, bilhassa başı ve yüzü örtme âdeti eski devirlerden itibaren farklı medeniyet ve geleneklerde gerek soğuk veya sıcaktan korunma vasıtası ve süs aracı, gerek sosyal ve dinî bir gereklilik olarak değişik biçimlerde uygulanmıştır.

dursun ali tökel kelimelerin, kavramların sıralı, sabit, belirgin karşılıkları vardır. bizler zihnimizde hep o anlamlarla gezeriz ve anlamların da sadece onlar olduğunu zannederiz.

dursun ali tökel mesela birisi “zavallı” dediğinde hemen gözümüzün önüne; düşkün, perişan, zor durumda olan biri gelir. kendimize bu sıfatı pek yakıştırmayız. hâlbuki bu kelime “zeval”den geliyor. yani “zevallı”.

dursun ali tökel sonra sesler uyum kanunları gereği, kalınlaşmış ve zavallı olmuş. peki, ne demek zevallı? zevali olan demek; inişe geçen, batan, kemalden sonra zevale geçen demek.

dursun ali tökel bu anlamda zevallı olmayan mı var? hepimiz zevallıyız ve hepimiz kemal çağlarından sonra zeval çağlarını yaşamaya mahkûmuz.

robert r. reilly - çeviren: abdulhalim durma islam aleminde aklın zevali

neslihan kansu ­yetkiner bu çalışmanın ana amacı, “tercümana zeval olmaz” kampanyası metnini eleştirel söylem çözümlemesi ışığında söylem düzeninin yarattığı dil ve dil ötesi aktarımlar açısından incelenmektedir.

yıldıray oğur elçiye nasıl zeval olduğunun kısa tarihi

namık kemal bir dem-i gaflette bildik tâ zevâl-i âlemi lem-i rüyâda çok gördük misâl-i âlemi hâbdır nisbetle mâzi subh-ı istikbâline böyle tâbir eylemişlerdir hayâl-i âlemi

önder kurt fey-i zeval

yûsuf / nâbî o câh kim ola hem-dûş-ı ihtimâl-i zevâl teveccüh etse bile ibtihâcımız yokdur

mevlânâ celâleddîn-i rûmî üzerinde yaşadığımız şu aşağılık dünya çaresiz kalarak kötü yerlere düşen ve para karşılığında kendilerini azgın erkeklere satan talihsiz, zavallı kadınlara benzer.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî öyle bir haldeyim ki, bütün dünya, herkes gülse, neşelense sen olmayınca gülmek şöyle dursun, dünya bana zindandır. her şeyden mahrum olan bu zavallı kuluna merhamet et.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî ey güzel varlık! sen, güzelliğine yakışmayan davranışlara girişiyorsun; hançer gibi, bu zavallı kulunun kanına susamışsın! zararı yok; ben kanlı gözyaşları dökmeye razıyım; sen şad ol, neşeli ol.

muhammed safi yunan illerinde zavallı esirlerimiz

ahmet akgün bulgaristan'da asimilasyon ve "zavallı pomaklar" adlı bir risale

kızlar soruyor bence hepimiz zavallıyız sizce de öyle değil mi?

instela hepimiz zavallıyız

ege görgün hepimiz zavallıyız: sessiz ışık (stellet licht)

hâlide edîb adıvar / halide edib adıvar biz zavallı insanlar, kalplerimizin elinde birer oyuncaktan başka bir şey değiliz.

erdal eren zavallı ve çaresiz biriymişim gibi ardımdan ağlamanız beni yaralar. hepinize özgür ve mutlu bir yaşam diliyorum.

pyotr alexeyevich kropotkin / pyotr alekseyeviç kropotkin insanların, yönetimsiz kalırlarsa birbirlerini yiyip bitireceklerine inananlara diyoruz ki: tıpkı sürgüne giderken zavallı kullarım bensiz ne yapacaklar? diyen o krala benziyorsunuz.

veli hramçaylı yağıların elinde esir qalan dağları, çemeni gül bitirmez, solub bagça bağları, anaların köksünde çarpaz sine dağları, ah zavallı memleket, ah zavallı milletim.

ilyas üzüm sözlükte “ot bitmek, filizlenmek” anlamındaki nebt kökünden türeyen nâbite (nevâbit) kelimesi “yeni yetişen, sonradan zuhur eden, tecrübesiz” mânasına gelir.

ilyas üzüm terim olarak inanç konularını aklî bakımdan temellendiremeyen, yaşadıkları devirde olup bitenlerden habersiz, hadiseleri değerlendirecek birikime sahip bulunmayan veya dinî metinlerin sadece lafız yönünü göz önüne alıp ona kabaca anlam veren kesimleri nitelemek .......

ilyas üzüm yaygın olmamakla birlikte nâbite, bazı edebî metinlerde hayatın gerçekleri karşısında acemilik gösteren kimseler için erken dönemlerde kullanılmışsa da itikadî yahut fikrî bir çevreyi vasıflandırmak amacıyla ıı. (vııı.) yüzyılda ortaya çıkmıştır.

mehmet aydın ataç - nâme adını unutan adamın gayri resmî hikâyesi

celâl âl-i ahmed - çev : esra yalçıntaş fazlalık kadın

galip baldıran pierre loti'nin türk kadınına bakışı

feride yüzer osmanlı basın hayatında mehmet tahir bey ve “çarşaf meselesi” risalesi

tdk süs isim 1 isim süslemeye, süslenmeye yarayan şey, bezek, süs püs 2 süsleme veya süslenme işi 3 anlamı zenginleştiren edebiyat sanatı 4 güzellik veren, güzelleştiren şey

vikipedi süs bitkisi, daha çok gösterişli çiçek ya da yaprakları için bahçe bitkisi ya da ev bitkisi (salon çiçeği) olarak yetiştirilen, besin amaçlı olmayan, süs, çiçekçilik ya da bahçecilik amaçlı bitkilerdir.

vikipedi süs köpekleri veya oyuncak köpekler, sadece insanlara dostluk etmesi için yetiştirilmiş köpekler.

tarık dursun kakınç kitabı bir süs kabul etmek, kültür görgüsüzlüğünün en somut örneğini oluşturur.

émile édouard charles antoine zola hiçbir süs ve makyaj bir kadını, analık sevgisi kadar güzelleştiremez.

albert emil brachvogel hiçbir süs ve elbise bir kadını analık sevgisi kadar güzelleştiremez.

arif nihat asya ey, mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü

william seward burroughs yuvarlak kırmızı bir noel süsü uzaklaşıyor. .. parlak kırmızı dişetleri olan kızılderili oğlan, lima'nın mor günbatımı altında kan tükürüyor. "veremle savaşalım dostlar."

mustafa kemâl eğitim ve öğretimde uygulanacak yol, bilgiyi insan için fazla bir süs, bir zorbalık vasıtası, yahut medeni bir zevkten ziyade maddi hayatta muvaffak olmayı temin eden pratik ve kullanılması mümkün bir cihaz haline getirmektir.

fyodor mihayloviç dostoyevski zeka, bence parlak bir varlık, tabiatı güzelleştiren bir süs, hayatın bir tesellisidir.

faruk beşer kişinin süslerden ve zarafet kazandırıcı maddî-mânevî unsurlardan yararlanarak kendini daha güzel ve hoş duruma getirmesini ifade eden süslenme arapça’da tezeyyün ve tecemmül kelimeleriyle karşılanır.

faruk beşer türkçe’de daha çok “süs” anlamıyla kullanılan ziynet (zînet) “bir şeyi takıyla, elbiseyle veya şekil verme yoluyla güzelleştirmek” demektir. kur’ân-ı kerîm’de süs ve güzellikle ilgili birçok kelime yer alır.

faruk beşer sürme çekme kadınlara ait bir süslenme şekli olmakla birlikte bazı durumlarda erkekler için de câiz görülmüştür.

faruk beşer hz. peygamber tarafından cami ve mescidlerde sadeliğe uyulması tavsiye edilmiş ve mâbedleri süslemek yahudi ve hıristiyanların âdeti sayılmıştır.

faruk beşer bununla birlikte sonraki âlimler cemaatin çoğalmasını sağlamak ve malların gereksiz yerlerde ve haksız şekilde harcanmasını önlemek amacıyla camilerin süslenmesine belli sınırlamalarla cevaz vermiştir.

haluk egeli , abdülkerim eroğlu günah vergilerinin şiddet olayları üzerindeki etkisi

muhlis akarsu dağlar seni delik delik delerim kalbur alır toprağını elerim

tuba köseoğlu okçu günah keçisi deyimi nereden geliyor?

enver karagöz şu metris'in önü bir uzun alan bir tek seni sevdim gerisi yalan

mustafa özel bu şirketlerin özellikle islami sermaye tarafından seçilmiş olmasının sebebi ''günah endüstrisi''nden uzak olmalarıymış! şu günah endüstrisi kavramı için ne diyorsunuz?

həsən ibrahim oğlu mirzəyev / həsən mirzəyev / həsən mirzə sensiz qızşa dönüb baharım yazım susubdur kamanım dillenmir sazım hasanam bu derdi de nece yazım? didergin olubdu el dereleyez göz yaşım olubdu sel, dereleyez

akabe medya kutlamalarda günah sektörü tavan yapıyor - mustafa islamoğlu

ahmet hulusi damdan dama sekmeli karabiber ekmeli bacın inek sağarken çekip çekip öpmeli

bedirhaber günümüzde sektör haline gelen günah

ahmet hulusi kadir mevlam da senden dileğim var ver bana bir güzel gönlüm eğlesin aleme vermişsin de nedir günahım ver bana bir güzel gönlüm eğlesin

kemal karabulut / kemal kılıçdaroğlu turizmi bir günah sektörü gibi görür ve o şekliyle yaklaşırsanız turizmi büyütemezsiniz.

ahmet hulusi pencereden kar geliyor bir sürmeli yar geliyor sevdan başa zor geliyor

roman kacew / émile ajar / fosco sinibaldi / shatan bogat / romain gary moralim bozuktu. moraliniz bozuk oldu mu da güzel şeyler hep daha güzeldir. bunu sık sık fark ettim. gebermek istediğiniz zamanlar, her zamankinden daha güzel olur çikolatanın tadı.

ahmet hulusi a benim hacı yarim gönlümün tacı yarim el bana acımasa sen bana acı yarim

roman kacew / émile ajar / fosco sinibaldi / shatan bogat / romain gary rol yapmazsanız; asosyal, uyumsuz ya da sinir hastası damgası yersiniz. / rol yapmazsanız; asosyal,uyumsuz ya da ruh hastası damgası yersiniz.

ahmet hulusi şu dağdan aşan gelin al giyin kuşan gelin kocan çirkin sen güzel alırım boşan gelin

ayşe tekin sağlık-hastalık olgusu ve toplumsal kökenleri (burdur örneği)

ahmet hulusi çek deveci develerin sulansın sulansın da dört bir yanı bulansın herkes sevdiğini alsın dolansın

charlotte brontë insan mükemmel doğar ama kendini kusurlu hale getirir. en parlak yıldızların üzerinde bile leke vardır. hatasız kul olmaz.

hemê hacî me çit vegirt zozana çitlele çit yeman berya bankir şiwana çitlele çit yeman pez berdan berda ber dotana çitlele çit yeman

özen yaylagül türk runik harfli metinlerde mental fiiller

? / anonim ister zengin ol ister fukara her yemekten sonra yak bir sigara

kuıtuluş öztürk secdede veda eden filozof: babanzade ahmed naim

? / anonim ekin ektim çöllere de biçtirmedim ellere onbeşinde yar sevdim de çaktırmadım anneme

songül dursun ağrıyı dindirmek ilahi bir sanattır

? / anonim hüseynik'ten çıktım şeher yoluna kol ağrısı tesir etti canıma yaradan'ım merhamet et kuluna yazık oldu yazık şu genç ömrüme bilmem şu feleğin bana cevri ne

yasemin öztürk kimsenin sorunsuz hayatı yok. sadece sorunlarla daha iyi başeden insanlar var.

? / anonim ne feryad edersin divane bülbül senin bu feryadın (anam) gülşene kalsın bu dünyada eremezsen murada huzur-i mahşere (anam) divana kalsın

yasemin öztürk bazen çaresiz kalabilirsin. normal. sen ilah değilsin.

nesrin obalı bu nasıl bir talih bu nasıl bir kader yıllardır sürüyor hiç bitmiyor aney nice canlar öldü bu dağlar ardında bu yazıyı kimse bozamadı aney

natalia marisa oreiro iglesias / natalia oreiro biz pek yaygın olmayan işleri yapan normal insanlarız.

nesrin obalı ne saray ister ne taç bu gönül sana muhtaç ben hastayım sen ilaç sensiz olmuyor işte

gözde kök mükemmel işleyen moskova metrosunu kullanmak yerine dev büyüklükte arabalarıyla trafiği tıkamayı tercih eden kent sakinleri o arabaların içinde doğmuş gibi davranıyorlar.

gözde kök yoksulluktan doğal afet gibi bahsediliyor. oysa o koca koca arabalara binenleri konuşmadan tezgahta yün çorap satan teyzeyi konuşamazsınız.

enver demirbağ havada bulut yok bu ne dumandır mahlede ölen yok bu ne şivandır bu yemen elleri ne de yamandır

kemal okuyan normalleşme, türkiye toplumunun bu bütünlüğe zarar verecek gerginliklerden arındırılmasına verilen addır ve bu anlamda türkiye normalleşmemelidir.

enver demirbağ oy akşamlar akşamlar yine geldi akşamlar evli evine gider bağlar gazeli garip nerde akşamlar

oğuz oyan biat edenlerin, işbirliği (muhbir tanıklık) yapanların, kendilerine/sırlarına fazla yakın olanların tüm günahlarına rağmen paçayı kurtarmakta oluşları.....

enver demirbağ yüksek minarede kandiller yanar kandilin şevkine bülbüller konar insan sevdiğine böyle mi yanar

orhan aydın -dağ fare doğurdu ağabey. -dağ varmıydı ki fare doğursun, ormanı kesilmiş, su kaynakları kurutulmuş, hiç bir yaşam belirtisi yok, başında bulut bile kalmamış.

orhan aydın küfürler ve hakaretler ve tehditler yağdıran bildik güruhun ne denli bir zavallılık içinde kıvrandıklarını gözlemlemiş olmak da bir kazanım olsa gerek.

orhan aydın ülkemin savrulduğu yerin uçurumun ta dibi olduğunu, orada yalnız ahlaksızlık ve hurafelerle örülen bir akıl yeme kültürünün çoğaldığını, haramzadelerin saltanatlarını da bunun üzerine inşa ettiklerine tanıklık ediyoruz.

orhan aydın gıdanın sahtesi, teknolojik ürünlerin sahtesi, dinin-imanın-hacının-hocanın-mollanın-şıhın-şeyhin sahtesi, siyasetçinin sahtesi, patronun sahtesi, hırsızın sahtesi, seçmenin sahtesi, plastiğin bile sahtesi.

enver demirbağ bizim bağın deresi mevlam sabır veresi sandımki bir ay doğmuş açıldı penceresi

orhan gökdemir ama rejim değişti, eski tip aydınımızın beslenme kaynakları kurudu. kuruyup birer birer düşüyorlar şimdi. tüyler ürpertici manzaralar eşliğinde büyük aydın düşüşünün talihsiz tanıklarıyız.

orhan gökdemir bok çukurunda debelenen aydın olur mu? geriye kaçmalarına izin vermeyeceğiz, düşürmeyeceğiz, ileriye iteceğiz, dediğimiz bu.

enver demirbağ bir şuh-i sitemkâr yine saldı beni derde koydu nitekim başımı bin türlü kederde ağlar gezerim her gece, her vakt-i seherde

mustafa çağrıcı sözlükte “yumuşak ve yararlı olmak; yardım etmek” anlamlarındaki rıfk kelimesi terim olarak “iyi huyluluk, uyumlu, geçimli ve nazik olma, yumuşak davranma” mânalarına gelir.

fatma tunç yaşar âdâb-ı muâşeret (âdâbü’l-muâşere) genellikle bireylerin ve toplum kesimlerinin birbirine karşı olan sevgi ve dostluk duygularını güçlendirici medenî ve ahlâkî davranışları, nezaket ve görgü kurallarını ifade eder.

enver demirbağ bu bir anlık zamanda ruhlar kanatlanıyor ses olup mazi oku kalplere saplanıyor

adem aydemir divanü lûgati’t-türk’e göre insanlar arasındaki ilişkilerde nezaket

enver demirbağ bu derenin uzunu kıramadım buzunu aldım avşar kızını çekemedim nazını

ambroise paul toussaint jules valéry nezaket organize edilmiş kayıtsızlıktır.

عبد الحميد ضياء الدين / abdu el-hamid ziyâ el-din / abdu el-hamîd ziyâ el-dîn / abdülhamid ziyâeddin / ziyâ paşa yaktı nice canlar o nezaketle tebessüm şîrin dahi kasd etmesi câna gülerektir.

tom regan hayvanlara saygı göstermek, bir nezaket meselesi değildir, bir adalet meselesidir.

enver demirbağ ekin ektim bitirdim yare harman yetirdim dediler yar yad olmuş ben aklımı yitirdim

phineas taylor barnum edep ve nezaket, seniin, şimdiye kadar işe yaramış, en iyi sermayendir.

enver demirbağ dil meze dudak meze dil dudaktan meze bilmedim gönül verdim kadir kıymet bilmeze bilmeze

sébastien-roch nicolas de chamfort toplumun sahte nezaketinin gerektirdiği törenleri ve saçmalıkları es geçebilen insanlarla görüşeceğimize karar verdiğimizde; hemen hemen tamamını yalnız geçireceğimiz bir yaşamla baş başa kalırız.

abdurrahman ömer ibrahim / abdurrahman kızılay kalk gidek meyhaneye çayhaneye meyhaneye gönlüm şenlensin yarın hakkın divanında doğru söylensin

fatih doğru seslenme sözleri ve genel türkçe sözlüklerdeki görünümü

abdurrahman ömer ibrahim / abdurrahman kızılay seherde seda geli zulmü çok dada geli bir ölüm bir ayrılmak ikisi yada geli

holida imamova türkiye türkçesi ile özbek türkçesinde nezaket anlamı taşıyan seslenmeler

abdurrahman ömer ibrahim / abdurrahman kızılay dede gene yüzde bir hasa verem yüzde bir her yar vefalı olmaz yok umudum olursa da yüzde bir

mürsel ethem bir tercüme tekniği olarak "siz" zamirinin "biz" şeklinde tercümesi

abdurrahman ömer ibrahim / abdurrahman kızılay kara çadır üstüyem bir esmerin dostuyam kuran getir el basım sen gideli yaslıyam

sevgi dereli sözlü iletişimde nezaket stratejileri

abdurrahman ömer ibrahim / abdurrahman kızılay yarim güller bağlar deste bağladıkça söyler beste şarap verin bana tasta

milli eğitim bakanlığı protokol ve görgü kuralları

abdurrahman ömer ibrahim / abdurrahman kızılay ayağında göğnişten geldi geçti havıştan bayramdı bayramlaşak sen dudaktan ben dişten

ulaştırma ve altyapı bakanlığı protokol, görgü ve nezaket kuralları

abdurrahman ömer ibrahim / abdurrahman kızılay altın hızmav mülayim seni haktan dileyim yaz günü temmuzda sen terle ben sileyim

el-huseyn el-nihal atsız / el-hüseyn el-nihâl atsız / hüseyin nihal atsız ortak düşüncesi olmayan toplulukta, herkes, yalnız kendi çıkar ve zevkini düşünür. böyle bir toplulukta fedakarlık, saygı, nezaket kalmaz.

abdurrahman ömer ibrahim / abdurrahman kızılay evlerinin önü boyalı direk yerden yere vurdun sen meni felek her acıya dayanamaz bu yürek ölürüm de ayrılamam yar senden

aysel güneş mizah dergilerinde ve internette küfürlü sözlerin yazımları

mehmet galip şemsettin / şemsi yastıman müteahhit oldum tez iflas ettim avukat oldum hep boş dava güttüm gazeteci oldum çok fazla öttüm tıktılar hapise birkaç söz ile

pervin çapan türk kültüründe eğri ve doğru kelimelerinin kaynakları üzerine bir değerlendirme

mehmet galip şemsettin / şemsi yastıman harab etti tütün beni en sert tütünü seçerdim günde dört paket içerdim içmezle dalga geçerdim

şeyda özçalışkan kadın ve erkeklerin küfür kullanımı üzerine

şeyda özçalışkan bu çalışmanın amacı, türk kültürü içerisinde kadın ve erkeklerin küfürlü konuşma biçimlerini ayırdetmek ve küfür kullanımı açısından bir cinsin diğer cins için beklentilerini açığa çıkarmaktır.

mehmet galip şemsettin / şemsi yastıman bir dügün olsa da bir kayın gitsek dokuz butlu tavuk lafını etsek dam pilavu, gelse yisek tüketsek davullu zurnalı dernek istiyom.

michael d. sheridan osmanlı şairi nef'l (1572?-1635) kaside ve hlcivleriyle bir övgü ve sövgü ustası olarak tanınsa da, onun sihâm-ı kazâ adı altında toplanan hlcivleri eleştirel araştırmalarda büyük ölçüde ihmal edilmiştir.

michael d. sheridan hatta bu yapıttan söz edildiğinde bile çoğunlukla kaba ve küfürlü içeriği anılıp içindeki hicviyelerin genel olarak "edebi" değerden yoksun olduğu söylenerek yapıtın sanatsal, söylemsel ve edimsel özelliklerinin üzerinde hemen hlç durulmaz.

mehmet galip şemsettin / şemsi yastıman yekte yavrum yekte bastırmalar denkte ne olursa ossun gardaş bu genşlikte

sabri türkmen kur'an'da nezaket

mehmet galip şemsettin / şemsi yastıman mezarımı derin kazın dar olsun edirafıda lale sümbül bağ olsun ben ölüyom ahbaplarım sağolsun söylen kardaşıma çalsın sazımı kadir mevlam böyle yazmış yazımı

abdulmuttalip arpa kur’ân'da bir hitap şekli: iki kişilik hitapla tek kişiye hitap

yaşar tokay divanü lugati’t-türk’te kızgınlık ifade eden kelimeler

yaşar tokay içerdiği kötü ve olumsuz anlamlara bakarak bazı kelimeleri (küfür ve hakaret bildiren kelimeleri) yok saymak, dilin doğal akışına ve yaşayışına karşı çıkmaktan başka bir şey değildir.

m. naci önal romanya'nın dobruca bölgesi'nde çeşitli dinlere mensup insanlar arasında yaşayan müslüman türkler üzerinde yaptığımız "küfür akşamı" törenlerini ele almaya çalışacağız.

hilal oytun altun hakaret anlamı olmayan kelimelerin hakaret amaçlı kullanımı

meltem arıkan insan yorgunu oldum. insanlık yorgunu...

selahattin demirtaş bizim mahallenin insanları da arabaları da bellidir. birbirine benzer. hepsi yorgundur, emektardır, fakirlik kokarlar, boyaları dökülmüştür, saçları sakalları dağınıktır, eski modeldirler, iki elle tutarlar direksiyonu, direksiyon ekmek kapısıdır.

friedrich wilhelm nietzsche binicisi bugün onun sırtına çıkamaz, yorgundur.

şevket süreyya aydemir türkiye, bir yorgun topraklar ülkesidir.bu topraklar, en bereketli sanılan yerlerde bile yorgundur.çünkü onlar, tarihöncesinden beri çiğnenir.tarihöncesinden beri emilir, yıpratılır.

john ernst steinbeck kadınlar her zaman yorgundur kadınlar her zaman böyle bitkindirler.

gregory john peter smith / gregory david roberts iyi doktorların üç ortak özelliği vardır. hepsi dinlemesini ve gözlem yapmasını bilir. ve hepsi oldukça yorgundur.

adnân oktâr / adnan oktar yorgunluk olmazsa insanlar imtihan olmaz. bütün insanlar yorgundur, yorgunluğa karşı mücadele verirler.

osman müftüoğlu yorgunluk hastalık değil, bir işaret

sabah halsizlik ve yorgunluk neden olur?

gökhan özcan yorgunluk, hayatın telvesi

la edri / anonim / adsız iyi insanlar hep yorgundur. yükü insan, derdi insanlık olan, hep yorgundur.

cem beraat çamsarı düşünen insan yorgundur sürekli

dilek karaaziz şener uyurken de yorgundur bu şehrin insanları

mehmet deveci bilmiyorlar ki insan en çok, en fazla yorgundur.

emrah serbes insanın hayatında öyle bir an gelir ki önünde uzayıp giden karanlık yolda ilerlemekten başka çaresi kalmaz, geri adım atamayacak kadar yorgundur çünkü ve yerinde duramayacak kadar da yıkkın.

nurettin topçu asrımızın insanı, kendi iştihâlarının yorgunudur.

nazan bekiroğlu hayatta yitirdiğini yazıda bulmanın, ama yazıda yitirdiğini hayatta bulamamanın yorgunluğu. yazı vurgunu. yazı yorgunu.

miraç burak gönültaş , özgür sarı cinayet soruşturması yapan türk polisinin örgütsel kültürü ve öne çıkan beceri ve yetenekleri

ertuğrul gök , recep fedakar , naile esra saka boğazlama ile intihar olgusu

ramazan akçan , mahmut şerif yıldırım , aykut lale , eyüp ruşen heybet cinayet-kompleks intihar: ikili ölümün nadir bir alt tipi

zygmunt bauman her ölüm farklıdır her ölüm bireyseldir her ölüm özel bir deneyimdir her ölüm yalnızdır

yusuf arifoğlu her ölüm acıdır

çetin ünsalan eğer bir konuda önlem alınmıyorsa, gerekli ortam sağlanmıyorsa, yaşanan her ölüm cinayettir.

heinrich theodor böll her ölüm bir cinayettir, savaş içinde her ölüm bir cinayettir, bu ölümden sorumlu olan biri vardır.

emmanuel levinas her ölüm cinayettir, vakitsizdir.

orhan kandemir birinci dünyadaki bütün ölümler cinayettir ve bu cinayetlere, “zamana yayılmış intihar”, bu intiharlara da “doğal süreç” süsü verilir.üçüncü dünyadaki ölümler daha basitçe işlenmiş cinayetlerdir; coğrafyanın belirli bölgelerinde ise örtbas edilmeleri bile gerekmez.

antikapitalist müslümanlar doğal yaşamda insan ömrü 100 yıldan fazladır. o halde tüm ölümler cinayettir. katil belli kapitalizm, o halde korksun kapitalistler, katillere uyku olmasın!.. geleceğiz, bekleyin..

cemâlettin seber / cemâl süreya her ölüm erken ölümdür

hasan ali eş-şazelî sözlükte “günah işlemek; işlenen günah ve suç” anlamlarına gelen cinayet, fıkıh terimi olarak mala ve cana yönelik hukuka aykırı fiilleri ifade eder.

hasan ali eş-şazelî bu anlamda hayvanların mala ve cana verdikleri zararlar fıkıh kitaplarında “cinâyâtü’l-hayevânât”, umuma ait yollara bırakılan eşya ve benzeri şeylerden meydana gelen zararlar da “cinâyâtü’l-cemâdât” başlığı altında ele alınmaktadır.

hasan ali eş-şazelî en dar anlamıyla cinayet, adam öldürme ve müessir fiil karşılığında kullanılır. böyle bir fiilde bulunan kimseye câni, bu fiile mâruz kalana da mecniyyün aleyh denir.

hasan ali eş-şazelî fıkıhta ayrıca kişinin ihramda iken dikişli elbise giymek, koku sürünmek, kıl koparmak gibi yasak fiilleri işlemesine de cinayet denir.

türkiye diyânet vakfı islâm ansiklopedisi kasâme القسامة fâili meçhul cinayetlerde cezaî ve malî sorumluluğu tesbit amacıyla cinayetin işlendiği bölge insanlarının veya maktulün yakınlarının yemin etmesi usulünü ifade eden fıkıh terimi.

sorularla islamiyet mezar taşlarının üzerindeki yazıları okumanın unutkanlığı getirdiği söyleniyor, bu doğru mudur? doğru ise ne derece doğrudur?

muhammet nur doğan bülbülün gıdası yaprak kebabıdır

qədimova xumar ittifaq qızı / xumar qedimova getməyinlə sen etdin etdin mənə zülm heç zaman toxunmasn ayağın daşa gülüm

cüneyt e. koryürek herkes cahil doğar ve pek çoğu da cahil ölür. ben, daha az cahil ölmek istiyorum.

george herbert çıplak ayaklı olmak, ayaksız olmaktan çok daha iyidir.

müjde tozbey erden sevgili nevzat evrim’in son yazısı bizim evde tartışma konusu oldu. biz ne biçim komünisttik ki kendimizi bu modaya kaptırmıştık? işçi sınıfı ideolojisinin yerine sağlıklı beslenme ideolojisini nasıl koymuştuk filan.

müjde tozbey erden tam da aynı gün kastamonu’dan sipariş ettiğimiz siyez unu ve bulguru kapıya dayanmaz mı? hadi bakalım çık işin içinden, n’apalım bu kadar unu dökelim mi şimdi sevgili nevzat evrim?

müjde tozbey erden bu işlere bizim evde eşim cem taylan bakıyor. kendisi de tıp doktoru olup paralar dökerek gittiği beslenme kurslarından öğrendiklerini, kütüphaneye doldurduğu kitaplardan okuduklarıyla harmanlayıp bizi besliyor.

cem taylan erden nevzat’ın yazısında karışılmamasını istediği kahve, bira ve pizza tüketim keyfini de tam olarak kapitalizm belirlemiyor mu? ne yapalım yani, che resimli swatch marka saatler yapıldı diye “che de kendini bozdu” mu diyelim?

cem taylan erden burada mesele aldığımız pozisyon; insanlığımızın yeniden üreticisi miyiz yoksa yeni bir kapitalist sektörün tüketicisi mi?

cem taylan erden çalışma koşullarımızın, hava kirliliğinin, içtiğimiz sulardaki ağır metallerin yıprattığı bedenimizi neden kapitalizmin biçtiği kadere terk edelim?

cem taylan erden hem meselenin bir de gıda emperyalizmi boyutu var. merhum “tarhana osman” lakaplı osman nuri koçtürk, yine merhum ahmet aydın hocalar bu konularda epeyce yazıp çizmişlerdi.

cem taylan erden bu mesele sadece emperyalist gıda tekellerinin belirlediği bir alan olamaz. ne yiyeceğimize biz karar vermeliyiz; tıpkı ülkemizin savaşa girip girmeyeceğine nato’nun değil de bizim karar vermemiz gerektiği gibi.

cem taylan erden bizi resmen zehirliyorlar, bizi öldürüyorlar buna kayıtsız kalamayız.

cem taylan erden elbette ki bu alanın şarlatanı da var, dolandırıcısı da. elbette ki kapitalizm neredeyse kendi mezar kazıcılarına dahi kürek satacak bir üretim kapasitesine ulaştı. ama bu alanı sırf böyleleri var diye boşaltamayız.

cem taylan erden 8 mart’ı nasıl kozmetik firmalarının boyalı reklam kampanyalarına terk etmiyorsak, bu alan da kapitalizmin organik gıda sektörüne terk edilmeyecek kadar kıymetli.

ersen ersoy , uğur öztürk umdetü’l-ahbâr’da şair biyografileri

george herbert savaş hırsızlar yaratır, barış da o hırsızları asar.

gülsüm kav bize söylenen milyonlarca yalan var, saymakla bitiremeyiz ama bir de büyük yalanlar var.

gülsüm kav biz bu şehirlerde, öldürülenleriz.

gülsüm kav biz bu şehirlerin en işlek caddelerinde tecavüze uğrayanlarız.

gülsüm kav ulaşım araçlarında tekme atılanlar, işyerinden okula, terapi odasından sokaklara, düşünebileceğiniz hemen her alanda tacize uğrayanlarız.

gülsüm kav biz bu şehirlerdeki yüksek yüksek binalardan aşağı atılan, davası “intihar etti” diye kapatılmaya çalışılanlarız.

gülsüm kav biz bu şehirlerin adliyelerinde, o duruşma salonlarında adalet ararken, yeniden suçlanan, öldürüldüğümüz, yaralandığımız, taciz edildiğimiz halde suçlu çıkarılmaya çalışılanlarız.

gülsüm kav biz bu şehirlerde işgücünden bile sayılmayanlarız. iş bulsak en düşük ücretlere, en kötü koşullara mecbur bırakılanlarız. çalışmak istediğimizde öldürülmek dahil başımıza her şey gelebilenleriz.

gülsüm kav çalışma imkanına kavuştuğumuzda çocuğumuz var ise onu bırakacak kreş bulamayanlarız. çocuğun bakım konusunu çözdük diyelim, biz bu şehirlerde geçinemeyenleriz. çocuğuna harçlık veremeyenler, kıyafet alamayanlarız.

gülsüm kav evde hasta olduğunda bakım yükü hep bizde olduğundan o hastanelerde sıralarda bekleyenler, doktora kavuştuysak bu sefer de ilaca kavuşamayan, ilacı bulamayan, alamayanlarız.

gülsüm kav biz bu şehirlerin pazarlarında, marketlerinde artık hiçbir şey satın alamayanlarız, geçinemeyenleriz.

gülsüm kav geçim derdi arttığında, kriz ağırlaştığında, hanedeki erkeğin sorun yaşadığı ilk anda bunu bahane ederek üzerine saldırdıklarıyız. her durumda şiddetin hedefi haline getirilenleriz.

gülsüm kav bireysel silahlanma yüzünden neredeyse tüm evlerin yarısına silahların girdiği bu şehirlerde, o silahların namlusunda olanlarız.

gülsüm kav yalnız yaşıyorsak, kapıyı kırk kere kilitleyenleriz. dünyanın kadınlar için en güvensiz şehirleri arasında sayılan istanbul başta olmak üzere büyükşehirlerin sokaklarında tedirgin olmadan dolaşamayanlarız biz.

gülsüm kav okullarda, işyerlerinde, camilerde, her yerde -nerede bir kürsü kurulsa orada- hakkında ileri geri konuşulanlarız, erkeklerin hemen her gün hiç hadleri olmayarak hakkında düşmanca konuştuklarıyız.

gülsüm kav biz bu şehirlerde yaşayan nüfusun yarısı olan kadınlarız.

gülsüm kav öldürülmediğimiz şehirler istiyoruz. çalışabildiğimiz şehirler, yönetebildiğimiz şehirler, geçinebildiğimiz şehirler, sokaklarında her saatte huzurla dolaşabildiğimiz, mutlu olduğumuz şehirler istiyoruz biz.

? (erkek) narıncım dilim dilim hanımsan gel otur menim gülüm malımsan ne demiştim arkavdan hanımsan kurusun ağzım dilim malımsan (kadın) uzun oğlan dal oğlan canımsan zilfim elden sal oğlan menimsen babamevi köç etti canımsan yana yana kal oğlan menimsen

lucius mestrius plutarchus / πλούταρχος / plutarch / plutarkhos zengin ile fakir arasındaki dengesizlik, tüm cumhuriyetlerin en ölümcül hastalığıdır.

faruk özdemir semantik ve analitik açıdan kur’ân’da “maraz” ve türevleri

vikipedi maraz ali, adanalı dizisinde eski polis ve çete lideri olarak tanınan mehmet akif alakurt tarafından canlandırılan karakterdir.

muhittin eliaçık fuzûlî'nin sıhhat u maraz'ında ahlât-ı erbaanın işlenişi ve bir tıp eseri terceme-i hulâsa-i tıb ile mukayesesi

faruk ekmekci marazi bir durum olarak türkiye’de niyet siyaseti: türkiye’de toplumsal güven eksikliği ve bunun siyasal sonuçları

mustafa temiz özgürlük ha! uşaklık veyâ ‘ay ne derler?’ marazı

yener öztürk kalbin mühürlenmesinde insan iradesinin rolü ı. mühürlenmeden önce kalbin maruz kaldıgı süreç

  1. kalbin maraz hali maraz (hastalık), bedene sonradan arız olan ve dengeyi bozan bir haldir. maddi manada kullanıldığı gibi manevi sahada da kullanılır.

ali bakkal maraz-ı mevt مرض الموت sözlükte “ölüm hastalığı” demek olan maraz-ı mevt (marazü’l-mevt) örfte ve fıkıh literatüründe, tıbben ve hayat tecrübelerine göre ölümcül olan ve araya sıhhat hali girmeden ölümle sonuçlanan hastalığın adıdır.

ali bakkal fıkıh literatüründe ölüm hastalığı “ölüme yol açan” değil “ölümle sonuçlanan” hastalık şeklinde tanımlanmış ve ölüm hastalığının tanıtımında hastanın ölüm korkusu ve kanaati içinde olmasına özel bir vurgu yapılmıştır.

ali bakkal ....... pençesine düşmek, gemi parçalandıktan sonra denize atılmak böyle görülmüşse de bunların hangi şartlarda ve ne tür işlemler açısından ölüm hastalığı sayılacağı fakihler arasında tartışmalı kalmıştır. hamileliği dahi ölüm hastalığı hükmünde gören fakihler vardır.

elif / northgiirl özgürlük ve yalnızlık doğru orantılı.

elif / northgiirl yalnız yaşayabilmek için insanın hem tanrı hem vahşi bir hayvan hem de filozof olması gerekir.

ekşi sözlük insan ırkı yok edilmeli

uludağ sözlük insanoğlu virüs müdür sorunsalı

mahmut tolon alarm: “insan nesli yok olma sürecinde!..”

cumhuriyet insan nesli yok olabilir

deniz arslan insan nesli nasıl yok olacak?

hakan günday insan yalan söylediği anda, beyin kanamasından ölse, dünya öyle boşalırdı ki dinozorlara yeniden yer açılırdı.

kur'an / allah / tanrı - çev : abdullah parlıyan geberesice insan

belma akçura hepimiz kardeş değiliz!

cahit mervan hepimiz kardeş değiliz

şerif çırık / mahzuni şerif dünya zalımlar dünyası giden zalım gelen zalım insanlığın yüz karası hayvan gibi ölen zalım

ayşe özyılmazel evet, insanlar kötü, hem de çok... ve zalim ve acımasız ve kalpsiz ve vicdansız...

mustafa islamoğlu bütün insanlar “aldanmıştır” (sûre-i infitâr/6), bütün insanlar “zalimdir ve kafirdir” (sûre-i ibrâhim/34), bütün insanlar “cimridir, pintidir” (sûre-i meâric/21), bütün insanlar “nankördür” (sûre-i diyat/6) vs. gibi bir mana çıkar ki bu tam bir faciâdır.

aleksey maksimoviç peşkov / maksim gorki korkma, burada herkes hırsızdır; sana da öğretirler!

buket aşçı gürel hepimiz hırsızız!

şerif çırık / mahzuni şerif almış ele arsızlığı baştan başa yersizliği bilmem neden hırsızlığı yapan değil bilen zalım

mehmet yılmaz , sevinç yılmaz şiirin bencilligi: modern türk şiirinde saf şiir anlayışı üzerine bir inceleme

abdulkadir erkal divan şiirine poetik yaklaşımlar: divan şiirinde saf şiir üslubu

güneş sezen türkçe şiirde lirik ve ideoloji okumaları ve marksist bir ara konum: niyazi akıncıoğlu

ismail doğan macar epik şiir geleneğinin kökenleri

yohannes edfelt - çev : leman yolaç bugünkü isveç şiiri

murat devrim dirlikyapan phoenix’in evrimi: edip cansever’de dramatik monolog

şemsettin şeker hoca tahsin efendi’nin satirik bir manzumesi: meşhur said ağa merhumun tercüme-i hâl ve târîh-i vefâtı

thomas penson de quincey - çev : ismet birkan işlenen ilk cinayeti hepiniz biliyorsunuz. bu işi icat eden kişi ve bu sanatın babası olarak, kâbil herhalde birinci sınıf bir dâhiymiş. zaten bütün kâbil'ler deha sahibi insanlarmış.

thomas penson de quincey dünya, baylar, genel olarak son derece kan düşkünüdür; insanların bir cinayet olayından bütün istedikleri, bol bol kan dökülmesidir; bu açıdan çarpıcı ve göz alıcı bir gösteri onlar için yeterlidir.

thomas penson de quincey insanlar artık güzel bir cinayet olayının bileşimine, biri öldürecek öteki ölecek iki salakla bir bıçak, bir kese ve bir karanlık sokaktan daha fazla bir şeyler girmesi gerektiğinin farkına varır oldular.

thomas penson de quincey tasarım ve plan, baylar, gruplama, ışık ve gölge, şiir ve duygu artık bu tür girişimler için vazgeçilmez özellikler sayılıyor.

thomas penson de quincey buyrun, duncan'ın, banquo'nun ve diğerlerinin öldürülme sahneleri. ve hepsinden üstünü, "vı. henry”de, gloucester'in öldürülüşünü gösteren eşsiz minyatür.

thomas penson de quincey bizim buckingham dükası'nın öldürülmesi (british museum'dan sir henry ellis'in yayımladığı mektuplarda bunun mükemmel bir anlatımını bulabilirsiniz).

thomas penson de quincey gerçekten de, ileri düzeydeki amatör ve uzmanlar, bütün bu öldürme olaylarını incelemekle kendilerine büyük yararlar sağlayabilirler.

thomas penson de quincey bu hükümdar ve devlet adamlarının öldürülmelerinde bizi şaşırtacak hiçbir şey yoktur; önemli değişikliklerin yapılabilmesi çoğu kez onlann ölümlerine bağlı olmuştur.

thomas penson de quincey bir adam kendisine filozof diyorsa ve buna karşın hiç canına kastedilmemişse, kafasının bomboş olduğu konusunda içiniz rahat olabilir.

tuğçe tatar bir baba üzer mi evladını, kırar mı? gözünün içine baka baka yalan söyler mi bir baba? hem de nasıl. hem de tüm duygularını tek tek ezer bir baba.

tuğçe tatar hayatta en güzel ikililerden biridir baba-kız ilişkisi. yaşamayanın içinde bir eksiklik oluşturan ve bunu tüm ömrünce hissedeceği bir şeydir bu. bazıları için pembe bulutların üstüdür babalarıyla olan anıları bazıları için ise kara bulutlardır yağmurların yağdığı.??

kadri yıldırım didaktik şiirin abbasiler döneminde ortaya çıkışı ve gelişimi üzerine bir inceleme

enis avni akagündüz / enis avni gündüz / aka gündüz istiyorlar ki hayatın ifadesi olan roman binnetice hayat istediği çapta, kılıkta, ifade de olsun. buna imkân mı olur: imkân mı vardır. o zaman tabiilik ve hakikat nerede kalır. hayat o kadar ölçülü biçili midir?

étienne mallarmé / stéphane mallarmé şiir duygularla değil sözcüklerle yazılır / şiir duygularla değil kelimelerle yazılır / şiir fikirlerle değil, kelimelerle yazılır / şiir fikirlerle değil sözcüklerle yazılır

ali adnân ertekin menderes / ali adnan ertekin menderes dünyadan ayrıldığım şu anda, ailemi ve çocuklarımı şefkatle andığımı kendilerine bildirin. vatanı ve milleti allah refah içinde bıraksın.

ibrahim aslan sözü”n mahiyeti ve bu bağlamda bir söz olarak kelamullah (dilbilimsel bir yaklaşım)

ernst rudolf huber - çev :tuğrul ansay modern endüstri toplumunda hukuk devleti ve sosyal devlet

metin münir uzaydan dünya, mavi beyaz bir top olarak görülür. sınırlar, devletler, uluslar, görünmez oradan. her şeyi sahiplenen, her şeyi adlandıran, her şeyi bütünden ayıran insan da. dinler ve tarikatlar ve dinsizlikler de. dualar da, beddualar da duyulmaz oradan.

ergün öztürk yaratıcı yazı yazmanın gelişim süreci ve ilköğretimde yaratıcı yazı yazma öğretimi

galibiye çetrez arıcan , zekiye hande yılmaz , ibrahim coşkun zihinsel yetersizliği olan bireylerin okuma ve anlama düzeylerinin geliştirilmesinde akıcı okuma stratejilerinin etkisi

erol duran , betül sezgin yankılayıcı okuma yönteminin akıcı okumaya etkisi

ekşi sözlük kitap okuma pozisyonları

c. ergun çelik sesli ve sessiz okuma ile içten okumanın karşılaştırılması

mehmet kurudayıoğlu zihinsel ve fiziksel bir süreç olarak okuma

firdevs güneş okuma ve zihni yönetme

hikmet asutay elektronik yazın yeni teknolojilerle birlikte yazın dünyasında ortaya çıkan yeni yazınsal tür ve biçimler

selime büyükgöze modernliğin sıkıntılarının edebiyat metinlerinde biçimsel ifadeleri: türkiyeli kadın yazarlar merkezli bir inceleme

halit dursunoğlu türkiye türkçesinde konuşma dili ile yazı dili arasındaki ilişki

burcu canar maurıce blanchot düşüncesi’nde sessizliği yazıya çekmek

ayça atikoğlu 50 yıl önce 30 ocak 1969'da the beatles soğuk, sisli bir londra gününde bir binanın çatısında illegal bir konser verdi ve daha iyi bir dünyanın mümkün olduğunu haykırdı...

kaloritakip mekik çekmek ne işe yarar mekik çekmenin faydaları, mekik çekmenin sağlığımıza olan etkileri, estetik ve sıkı bir karına nasıl sahip olabileceğinizi anlatıyoruz.

posta genç manken mekik çekerken felç oldu!

bölge gündem şınav çeşitleri ve şınavın faydaları nelerdir

dafaisss eklemde bir ağrı var içeriğini bilemiyorum, yine tahminen şınav çekerken oldu.

sports & merits merdiven çıkmanın faydaları

umut doğan yıldız merdiven çıkarken kalp krizi geçirmek?

şenay sıldır merdiven çıkarken hissettiğiniz keskin acının sebebi…

hurriyet merdivenleri çıkarken geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi.

faydalar çalışmanın faydaları nelerdir?

uplifers kağıt kalem ikilisinden vazgeçemeyenlere müjde: yazarak çalışmanın faydaları bilimsel olarak kanıtlandı

hülya gül , nilgül yalçınoğlu , zahide ceren atlı türkiye’de çalışma yaşamında kadının konumu ve sorunları

yasemin hamlacı , burcu yılmaz , nebahat özerdoğan çalışma hayatının erkek üreme sağlığına etkisi

annie thébaud-mony çalışmak sağlığa zararlıdır

ayrımcılığa karşı kadın hakları derneği örtülemeyen sorun başörtüsü

muhtar cem karaca namus belasına gardaş döktüğümüz kan bizim namus belasına gardaş yatarız zından bizim

gökçe mine olgun bireysel tercih olarak örtünme ve açılma

muhtar cem karaca bindik bi alamete gedeyoz gıyamete

radyo ve televizyon üst kurulu haberlerden dizilere medya gündemi ve ruh sağlığına etkileri

yevgeni aleksandroviç yevtuşenko - çev : ülkü tamer gençlere yalan söylemek yanlıştır yalanların doğru olduğunu göstermek yanlıştır. tanrı’nın gökyüzünde oturduğunu ve yeryüzünde işlerin yolunda gittiğini söylemek yanlıştır.

adem güneş kurban kesmek, insan psikolojisini nasıl etkiler?

yevgeni aleksandroviç yevtuşenko - çev : osman türkay krallar, imparatorlar ve çarlar, tüm evrenin hükümdarları, buyrukları altında bulundurmuşlar orduları ama becerememişler hiç mizahı.

övgü pınar 'sanat zehirlenmesi' deneyle kanıtlandı

kürşat demirci haram الحرام sözlükte masdar olarak “bir şey bir kimseye yasak olmak”, isim olarak da “yasaklanan, helâl olmayan şey” anlamına gelen harâm kelimesi, çeşitli türevleriyle birlikte arapça’da zengin bir kullanım alanına sahiptir.

yevgeni aleksandroviç yevtuşenko - çev : ülkü tamer katillerdir cenazende yas tutanlar da hissedar olmaya her karış toprağına -işte yine, bir daha, hadi bir daha- başaklarında kurşun tanelerinin dalgalandığı teksas tarlalarına.

el-huseyn el-nihal atsız / el-hüseyn el-nihâl atsız / hüseyin nihal atsız mesela zararı nispeten az olan alkol haram edilirken ondan on kat tehlikeli olan tütün ve hele eroin hakkında sükût edilmezdi.

eray bozan orta çağ’ın lirik şairi ve banka soyguncusu: françois villon

hikmet anıl öztekin insanlar yediklerinin kalorisi kadar haram helalini hesaplamıyor.

françois de montcorbier / françois villon - çev : abdullah rıza ergüven bir burnumuzdu ezilmeyen, ölüm okudu canımıza, şimdi ne can kalır, ne ten ölüm dayandı kapımıza, bir kez yazılmış alnımıza, kız da kadın da yalan bütün ölüm almış gemiyi azıya ölüp gideceğiz bir gün.

mehmet görmez yahudilikte ....... madde, para ve servet, dinin merkezi haline getirildi. daha sonra hristiyanlıkta ise bunlara tam tepki olarak dünyayı kötüleyen, malı ve serveti neredeyse haram eden tepkisel başka bir anlayış ortaya çıktı.

françois de montcorbier / françois villon - çev : abdullah rıza ergüven bir ihtiyarcağızım ben yoksul, üzgün ne okuma, ne yazma.. ben de ne gezer, ben bir yanık âşık bir köşede her gün neylerin çalındığı cânım cennetler, o fıkır fıkır kaynayan cehennemler,

nazik erik "aaa... pek dindardır, beş vakit namazındadır..."; "müslüman adamdır; yalan söylemez, haram yemez!" dediler mi, garibime gidiyor...

stéphane mallarmé - çev : erdoğan alkan bu acı dinlenişten yorgun usanmışım ben bir mezarcıymış gibi şu zihnim bilmem niçin her akşam yeni başka bir çukur kazmak için

yusuf has hacip helalin adı kaldı onu gören yok haram kapışıldı hala doyan yok

stéphane mallarmé - çev : erdoğan alkan ama heyhat! tutsağıyız şu yalan dünyanın kendi evimde bile iğreniyorum ondan o rezil, o berbat soluğu budalalığın burnumu tıkamaya zorluyor beni her an.

kemal uçkun unutulmaması gereken bir hususa işaret etmek istiyoruz. haramların sayısı sınırlıdır. kimilerinin, cehaletin eseri olarak “o haram bu haram, her şey haram” sözleriyle iddia ettikleri gibi her şey haram değildir.

stéphane mallarmé - çev : orhan veli kanık belki de fırtınaları çağıran direkler, şu anda, rüzgarlar gelecek ölümü bekler, o zaman ne yelken, ne de ümit, ama sen yine kalbim, gemicilerin şarkısını dinle.

ümmü'l-haseneyn fâtıma bint muhammed ez-zehrâ / fatıma bint muhammed / fatıme zehra / fatimeh el zehra / fatimeh ez zehra / fâtımatü el-zehrâ / fâtıma'tü el-zehrâ / fâtıma'tüz-zehrâ allah, şarap içmeyi, pislik ve kötülükleri önlemek için haram kılmıştır.

stéphane mallarmé - çev : sabahattin eyüboğlu bendim, diyor bir eski zaman kuğusu mağrur ama umutsuz kanat sıyıran yaşanacak yeri aramaz mı insan bastırınca kısır kışın sıkıntısı?

مكتب الصفة | mekteb-î suffa her şey haram! [nouman ali khan] [türkçe altyazılı]

mehmet arslan şeref hanım sıkıntılarını sadrazam âlî paşa’ya bildirdiği, maaşı olmadığını söyleyerek ondan yardım istediği ve kendisine aylık 200 kuruş maaş bağlandığı divanında âlî paşa’ya teşekküründen anlaşılmaktadır.

ebü el-feth gıyâsü el-dîn ömer bin ibrâhîm el-hayyâm / ebü’l-feth gıyâsüddîn ömer bin ibrâhîm el-hayyâm tanrım niye ekşi ayranı edersin helal de şarabı haram?

şeref itmiş beni aşk âleme rüsvâ haberim yok dağıtmış olan aklımı sevdâ haberim yok

muammer muhammed abdu el-selâm el-kaddâfi / muammer muhammed ebu münyar el-kaddafi evlatlarım ben sizin babanızım. siz neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmiyorsunuz. bu yaptığınız haramdır. haram nedir bilmiyor musunuz?

şeref bir âşık-ı dil-haste vü mecrûh-ı firâkım yâ rab kerem it derdime dermânımı gönder

ömer sevinçgül bence müzik insanlar için önemli bir gereksinim. ben müziksiz yapamam mesela. bizim teyze gibi dindarlara bakılırsa, her şey haram. tatsız tuzsuz bir hayatı salık veriyorlar. bu da kimi insanları dinden uzaklaştırıyor.

şeref ‘arz-ı hâl eyle göñül gayri o da‘vâ bitmez yüce taglarca günâhım nice pinhân olsun

yasin aktay aldığınız nefes haram

şeref taglarca olsa mahv ider allâh günâhımı siz dest-gîrim olup idince i‘âneti

yıldız sağlam tanrı’nın yüz karası insanlar sıradan bir insan olmanın yükü

şeref hâli tebâh rûyı siyâh kârı hep günâh yokdur benim gibi kim olur baña beñzeyen

ahmet zeki okçuoğlu aydın bildiğimiz insanların çoğu sıradandır.

şeref benim dîvân-ı hakk'a varmaga yokdur yüzüm billâh günâhım çoklugundan geldi haclet yâ resûlallâh

kızlar soruyor kime sıradan insan denir?

şeref tekdîr ile memnûn kıl itdikçe kabâhat öldürdi beni âh efendim bu nedâmet ben itdigime mu‘terifim sen de nihâyet ‘afv eyle ‘azîz başıñ içün cürm ü günâhım

selim kuneralp dünyayı sıradan insanlar yönetiyor

şeref hezârân ‘ahd ü tevbe cânıma kâr itdi bu hicrân şeref-veş itmeyim ta‘cîz ‘arz-ı hâl ile her ân kusûrum eyle pîriñ ‘aşkına allâh içün i‘lân beni mahrûm-ı vasl idüp rakîbi eylediñ hem-dem mahabbet mi sadâkat mı günâhım bî-vefâ bilsem

ayşen erman / ayşen gruda kadınlar hep gülmeli. cehaleti ortadan kaldıracak olan budur.

sude bilge demir bir kanat çırpar içimdeki martılar bir kanat gökyüzüne maviye buluta özgürlük dediğin şeydi seni sevmek hiç bitmeyen, bitmesini istemediğim filmler gibisin eyy benim gözü kara yüreğim ağzım dilim gelmişim geçmişim artık yalnızlıktır senin adın

ahmet dursun yavuz sultan selim ve kürtlerin tarihçesi

yako asdeso cenaze şiirimi bir şair kılmalı ve mezar taşıma: “bunca bedene hafız hayat, demek beni de unuttun” yazılmalı

zafer toprak aydınlık'tan katkı'ya kerim sadi'nin türkiye'de marksist düşünceye katkısı

alper gencer katilin dönmesi gibi olay mahalline günahlar da dönüyor tövbe edildikleri yere

kerime paylan türkçede kelime türetme yollarına genel bir bakış

ahmad şamlu / ahmed şamlu cenazemizde şölen yapıyor şeytan, kendinden geçmiş, zaferine kadeh kaldırıyor. tanrıyı zulalamak en iyisi…

ebu’l-hasan ali bin el-ceyyâb soruyorum size, görüntüsü güzel olup hoşa giden şeyin adı nedir? ......................... ilk harfi düşerse, geriye zâle kalır. ikinci harfi düşerse, yok eden, helâk eden ölüm olduğu anlaşılır. .........................

cahit koytak vursalardı beni de, hrant dink, senin gibi, her şeyi göze alıp, cenaze namazımı tanrı'nın 'meryem ana' evinde o evin avlusunda kılsınlar isterdim, 'bizimkiler'! kılsınlar, ne fark eder?

osman özdemir psikiyatrik açıdan akıl ve aklın terbiyesi

nur neşe karahan bu hayvanlar ne yiyecek dedik, hayvanların alanını daralttıkça onlar da köye inmeye başladı.

kızlar soruyor lütfen herkes fikrini belirtsin. sofrada yemek esnasında tabaktaki herşeyi silip süpürürsek hayvanlar ne yiyecek?

yaşlı bir köylü ayı aç beyler. şu dağlarda başta yabanı meyve ağaçları olmak üzere ağaç, su içecek dere bırakmadık. ne yapacak, ne yiyecek ne içecek bu can?

emin çapa biz tarihimizde 2’inci kez saman ithal ediyoruz. çünkü buğdayın boyu uzatılırken, sapın boyu kısaldı. kimse saplar kısa olursa bu hayvanlar ne yiyecek demiyor.

cemal güneş biz cahide derneği olarak bu sokak hayvanlarını devamlı besliyoruz. bu karda kışta bu hayvanlara yem verilmezse bu hayvanlar ne yiyecek? bir hadiste der ki: 'dağlara taşlara buğday atın' sonra demesinler ki müslüman bir ülkede hayvanlar açlıktan ölüyor.

ipek tugay - pınar sosis reklamı - 1996 seni yerim sosis şişman sosis uzun sosis minik sosis şirin sosis

dsö gıda pazarlamasının izlenmesi raporu 2018 program - % pazar süprizi - 2,4 karavan - 2,5 müge anlı ile tatlı sert - 2,5 fazilet hanım ve kızları - 2,6 evleneceksen gel - 3 gelin evi - 3 kismetse olur - 3 beni afffet - 3,3 bu şehir arkandan gelcek - 3,3 çocuktan al haberi - 3,3

mehmet meder , zuhal çiçek mahremiyet anlayışının yerinden edilmesinin aracı olarak kadın programlarının türsel ve söylemsel analizi: denizli örneği

hülya demirağ gösteri toplumunda evlilik programlarına sosyolojik bir bakış: karabük üniversitesi örneği

fatma kübra astam , tuğçe esin pınarbaşı medya ve toplum ilişkisi çerçevesinde kadın programlarının incelenmesi: “ırmak kupal örneğinde müge anlı ile tatlı sert programı

aybike serttaş , hasan gürkan türkiye’deki kadın izleyicilerin televizyon programlarındaki kadını alımlaması

pınar doğu bir kurtarıcı ya da mesih bekleyen insanoğlunun değişimin imkansızlığını alttan alta vurgularcasına her iyi şeyin mazide kaldığı vehmine kapılması düşündürücü.

pınar doğu maalesef sosyal medya kullanımının şirazeden çıkması, düşünebilme ve sorgulayabilme yetisi kazanamamış fertlerin çoğalmasına neden oldu.

pınar doğu geçmiş ve geleceği birbirine karşıt gibi ele almak ya da bir paradoksmuş gibi düşünmek belki de bizi yanlışa götürüyor.

pınar doğu sosyal medya müptelalığı bedenin pasifize edilmesiyle başladı.

pınar doğu devletin ideolojik aygıtlarıyla tanzim edilmesiyle birlikte bedenin pasifize edilmesi insanı uzun vadeli bekleyişlerin beyhudeliğine inandırdı.

pınar doğu teknolojik yakınlık insani yakınlığa köstek oldu. teknolojik yakınlık iletişimsel uzaklık yarattı. teknolojik yakınlık bizi uzay çağına değil, ufuksuzluk çağına taşıdı, ufuksuzluk yani geleceksizlik.

pınar doğu insanoğlu varlığını sürdürmek için bilincini kurban etti. kendini biricik kılma ihtimalini yok etti böylece. kendini değil, suretini aramaya başladı.

pınar doğu aynasız toplumlar geleceğini yitiriyor. aynasızlık geleceksizlik demek bir bakıma.

pınar doğu insan hayattan umudu kesse de kendinden umudu kesmemeli. dünya umudun ve iyimserliğin yüzü suyu hürmetine dönmeye devam ediyor.

sabina toziya siyasetçiler yıldız oldular. çok güzel oynuyorlar.

melike ipek yalova babam benim rol modelim. evde hep siyaset ve ülke gündemi konuşulurdu. ben de siyasetçi olmayı hayal ederken oyuncu oldum.

tdk ve bağlaç - arapça - ve / وَ iki kelime veya iki cümle arasına girerek aralarında bir bağ olduğunu anlatan söz

vikipedi vav sesi, dudaklar yuvarlaklaştırılıp ileriye doğru uzatılması suretiyle, dişleri kullanmadan çıkarılan kalın bir sesdir. ingilizcedeki w sesidir. bu sesin türkçede karşılığı yoktur, "v" sesi ile karıştırılmamalıdır.

vikipedi erkek hakları, büyük ölçüde kadın haklarına bir yanıt olmak üzere 1980'lerde tanımlanan bir hareket olarak başladı. hareketin amacı erkeklere ilişkin konuları ortaya koymak ve erkeklere yönelik kurumsal ve toplumsal ayrımı kaldırmaktır.

ekşi sözlük postmodern kadının erkeğe uyguladığı zulüm

ismail kılıçarslan erkek hakları: hemen ve şimdi!

josé julián martí pérez aynı yalınlıkla ölmek isterim kırda bir çiçek gibi, sakin, gösterişsiz. mum yerine yıldızlar parlasın üstümde yeryüzü uzansın altımda sessiz.

thomas hobbes devlet olmadan insanın yaşamı yalnız, fakir, mutsuz ve kısadır.

josé julián martí pérez varsın herkes senin burada olmadığını söylesin, desinler ki sen uzak bir ülkedesin; ah, nasıl da aptallar, haksızlar nasıl da!

thomas hobbes devletin olmadığı bir yerde, bir mülkiyet söz konusu olmayacaktır, benim-senin ayırımı olamayacaktır; sadece gücü olan insan istediğini alabilecektir.

josé julián martí pérez açık gözle düş görüyorum, gece ve gündüz düş görüyorum, kâh bir okyanus var karşımda sonsuz ve isyancı, kâh sonsuz kumlar.

thomas hobbes insanlar içgüdüsel olarak bencil ve acımasızdırlar, bu yüzden onları ahlaki varlıklar haline getirmek için yapılacak her girişim zaman kaybıdır.

ahmet ada oturup peynir ekmek zeytin yedik, külrengi bulutlar geçti, düş de gerçek de bizdik elimizde güneşin kargısı

thomas hobbes insan başkaları onun üzerinde ne kadar özgürlüğe sahipse, kendisi de başkaları üzerinde o kadar özgürlüğe sahip olmak la yetinmelidir. kısacası; sana yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapma.

eda narin artık baş edemediğim için antidepresan ilaçları kullanmaya başladım. işsizlik nedeni ile hayatı bir yerinden kaçırıyoruz. benim için hiçbir şey bitmiş değil ama bir şey başlamış da değil. bir umudum var. bir umudum olmasaydı bu mesleği bırakırdım.

thomas hobbes gereksiz yasalar iyi değildir, onlar para tuzaklarıdır.

cemal tunçdemir kitaplarda okuduklarımızı unutuyorsak hâlâ neden okumalıyız?

the genius boy / thegeniusboy35 türkiye’nin en tehlikeli örgütü nedir biliyor musunuz? ne idüğü belirsiz hepimizin üyesi olduğu vazifesi olmayan her şeye karışan yargılayan laf sokan özgürlüğümüzü fark etmeden yok eden elalem örgütü!

emin çapa siz hepiniz size yalan söylenmesinden hoşlanan bi halksınız. türkiye cumhuriyeti halkı, kendisine, yalan olduğunu bildiği halde yalan söylenmesinden hoşlanıyo.

yusuf sülükçü tdk’nın yazım kılavuzu’ndaki noktalama işaretleri hakkında bir inceleme ve tespit edilen problemler için öneriler

şah ismâil / ı. ismâil / hatâî / hatayî bir derdim var bin dermana değişmem

leheb / tebbet / mesed tebbet yedâ ebî lehebin ve tebb mâ agnâ anhu mâluhu ve mâ keseb se yaslâ nâren zâte leheb vemreetuhu, hammâletel hatab fî cîdihâ hablun min mesed

tatfîf / mutaffifîn felyevmellezîne âmenû minel kuffârı yadhakûn alel erâiki yanzurûn hel suvvibel kuffâru mâ kânû yef’alûn

mehmet murat ildan medyanın hükümetin yanında yer aldığı bir rejimin adı hiç şüphesiz faşizmdir, baskıların soğuk sularında özgürlüklerin boğulduğu hasta zihinlerin rejimi!

milan kundera bugün, can sıkıntısının miktarı -can sıkıntısı ölçülebilir bir şeyse-, eskiden olduğundan daha fazla.

pınar doğu kadın görünebilme arzusuyla görünmeme kaygısı arasında mütereddit bir ruh.

pınar doğu kadınlık, her gün yeniden çıktığımız yolculuk. kadınlık, her gün yeniden sırtlandığımız ağırlık. kadınız, kadınlığımızı bilmekten çok.

pınar doğu kadınlar söze daha fazla sarıldıkça, sözcüklerin gücüne inandıkça daha görünür hale gelip özgürleşecekler, ebedi yalnızlıklarından kurtulacaklar. hadi kendimizi anlatalım, durmadan ve her yerde.

edip öncü trabzon’da suç ve suçlu: bir ingiliz konsolos raporunun düşündürdükleri

sevcan orhan derdimi söylesem dağlar dayanmaz sevda çeken gönül yare aramaz yar hasreti çekmeyen halden anlamaz aşka düştü gönül gayrı uslanmaz bilirim derdimin dermanı sende biçare yolların bağlandı derde dermanım yok takat kalmadı dizimde ya sen gel ya ben gireyim kabire

süleyman özdemir “kâr gütmeyen kuruluşlar” (kgk) ve sosyal refah’ın sağlanmasında artan rolü

nurhan yentürk türkiye’de kamu kaynaklarından kar amacı gütmeyen kuruluşlara yapılan transferler

deniz turan , murat uzun kâr amacı gütmeyen kuruluşların terörizmin finansmanı ve kara para aklama üzerindeki rolü

yavuz bozkurt , reha bayansar yeni toplumsal hareketler çerçevesinde çevreci hareket ve gezi parkı olayları

ayşem sezer bir aktivist olarak aydın ve toplumsal hareketlerdeki rolü

marcu uréliu / marcus annius verus catilius seuerus / marcus aurelius antoninus augustus tüm beden bir nehir gibidir, ruh ise rüya ya da hülya gibidir.

sema çetin baycanlar cahit sıtkı tarancı’nın ölümü ardından yazılanlar ve ölüm ardı (nekrolojik) yazıları üzerine genel bir değerlendirme

ömer asım aksoy hocanın dediğini yap, yaptığını yapma. din adamları bize dinin buyruklarını anlatırlar. buna uymak gerektir. ama birçok din adamının davranışları, din buyruklarına aykırı olduğundan gittikleri yola gidilmemelidir.

ömer asım aksoy hocanın vurduğu yerde gül biter. öğretmen gerekli görürse çocuğu döver. attığı dayağa, gücenmek şöyle dursun, nimet gözüyle bakılır ve dayağın yaptığı kızartı, vücutta açılmış gül diye nitelenir.

davut ağbal kur’ân’da burçlar mahiyeti ve insana etkisi bağlamında

firdevs güneş okumada küçük harflerin büyük gücü

levent güner , iclal ergenç sesin doğası ve oluşumu

banu gökçay , berna arda tıp tarihi açısından uyku ve uyku araştırmaları

zeynep esin yaşartürk sarılop incir çeşidinde bazı uygulamaların meyve kalitesi üzerine etkileri

aynur koçak “bilgelik” varlık bereket sembolü incirin serüveni

vikipedi nike, yunan mitolojisinde zafer tanrıçasıdır. roma mitolojisindeki karşılığı victoria'dır. nike, çok hızlı koşma ve uçma yeteneğine sahiptir. insan görünümündedir. pallas ve stiks'in kızı, zelus ("şevk"), kratos ("dayanıklılık") ve bia'nın ("şiddet") kardeşidir.

zümrüt bahadır ünal , ziynet öndoğan kravatın hikayesi

abdulkadir erkal divan şiirinde afyon ve esrar

ramazan gülendam asıl “garip”: âsaf hâlet çelebi

deliler mahallesi, erzurum deliahmetoğlu mahallesi, samsun delibekiroğlu köyü, çorum deliler köyü, gümüşhane delihasan köyü, ağrı hasanbey köyü, amasya - eski adı : deli hasan çingiller köyü, çorum - kurucusu : deli ahmet kesmeburun mahallesi, adana - kurucusu : deli durdu

liveleak venezuelan immigrant kills pregnant ecuadorian lady

okay şahin selçuk poslu sulama kanalına düşen domuzları kurtarıyor

kangal samsun kangallara yal yapımı osman aksu

recep bayraktar köpeklerimi horozla barıştıramadım

chandra mohan jain / acharya rajneesh / bhagwan shree rajneesh / rajneesh / osho eğer sen bilge isen anlayacağın ilk şey şudur: hayat anlaşılamaz.

erkek adam / yin misandri vs mizojini

ayşe gül akalın eskiçağda grek kadının toplumsal yaşantısı

nuran yıldırım

  1. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında istanbul’da fuhuşla ilgili bazı belgeler

taşkıner ketenci , metin topuz kant ve nietzsche’de isteme kavramı

ingeborg bachmann uyuyoruz çünkü; kendimizi ve dünyamızı algılamak zorunda kalmanın verdiği korkuyla, birer uykucu kesilmişiz hepimiz.

fernando antónio nogueira pessoa hepimiz uyuyoruz. hayat bütünüyle düştür.

ümit sayın dünyayı yöneten gizli güçler

onur dursun köşe yazarlığından medya filozofluğuna ertuğrul özkök ve ahmet hakan’ın köşe yazıları üzerine bir inceleme

salih altınışık gizli dünya devleti ve siyonizm

meltem sargın gazete köşe yazılarında kullanılan dilsel stratejilere ilişkin bir çözümleme örneği

yağmur emirze peru'da yaşayan türkler - neden bu kadar çok türk var?

gülsüm songül ercan , esra dizdarcı medyada yargı: gazete köşe yazıları örneği

yavuz can yazıcı dünyaya yön verenler

aylin aslım şundan emin oldum. asfalt ve betonun arasında, öfkeli asık suratlı insanların arasında çürüyüp giderek yaşamıycam bundan sonra. ve ne yapıcam ne edicemin cevabını tam bilmeden aslında eşyalarımı toplayıp geldim kaş a.

hamza yardımcıoğlu dünyayı yöneten gizli elitler

aylin aslım küçük bir an için ait olmak için eski aşklar gibi kapında yalnız bir gün için nefes almak için kanarken avuçlarım karşında

hilal çelik , halil ekşi söylem analizi

aylin aslım ölüm çok zamansızmış alışmak imkansızmış

vikipedi saray, hükümdarların veya dinî liderlerin ikâmet ettiği büyük ve gösterişli yapı. günümüzde zaman zaman otel veya kamu hizmetinde kullanılan bazı büyük yapıları tanımlamakta da kullanılır.

aylin aslım benim derdim bana yeter yalnız gelen yalnız gider

cem yaşın kurtlar vadisi ırak filminin bilişsel yapısı

şerif çırık / mahzuni şerif güvenme dünyada malım var diye acep insan mıyım sorarlar beni halımdan anlamaz cahiller niye her biri bir yandan yorarlar beni

cat elz - çev : meltem çetin sever içedönüklük bir kişilik sorunu değildir

şerif çırık / mahzuni şerif içi yalan dışı yalan her bakışı binbir plan gül boyanmış kara yılan abur cubur abdullah

rıfat n. bali komplo teorileri ve teorisyenleri

şerif çırık / mahzuni şerif haydi dolaşalım yüce dağlarda dost beni bıraktı ah ile zarda ötmek istiyorum viran bağlarda ayağıma cennet kiralansa da

kerem karaosmanoğlu bir komplo söyleminden parçalar

şerif çırık / mahzuni şerif deli gönlüm aktı gitti dengine çok boyandım çok çiçekler rengine bir mahzuni demiş oldum kendime olmaz olsun atamadım ben beni

mübeccel kızıltan kadınlar için bir matematik kitabı, hulâsa-i ilm-i hîsâb

şerif çırık / mahzuni şerif hakk bana bir ömür vermiş boşu boşuna vücuduma bir can girmiş boşu boşuna

mustafa şenel bilinçaltına dayalı etnik küfürler

ingeborg bachmann yıkım bu işte: çıkamayacağız bu sınavdan. denemek bile kalkılmaz bir şey altından, ve bir çarmıh dikilmiş, kendimizi tanıyamadan, yalnızlığımızda, silinip gidelim diye dünyadan.

teun adrianus van dijk - çev : özlem çolak , emre şahin haberlerin söylem olarak disiplinlerarası incelenmesi

ingeborg bachmann - çev : kundeyt şurdum düş yürek zaman ağacından, düşün yapraklar bir vakitler güneşin kucakladığı donmuş dallardan düşün apaçık gözlerden dökülen yaşlar gibi.

meryem üke emperyalizm karşıtı bir isim: halil hâlid bey

ingeborg bachmann yine ikimiz, koyuyoruz ellerimizi ateşe, sen nice zamandır yıllanmış gecenin şarabı aşkına, ben ise sabahın hiç sıkılmamış pınarı uğruna. körük, güvendiğimiz ustasını beklemekte.

bbc news türkçe başörtüsünü çıkaranlar anlatıyor: neden bu kararı alıyorlar, neler yaşıyorlar?

ingeborg bachmann sorarım anneme akşamları çan seslerinin ardından gizlice günleri nasıl yorumlamalıyım ve nasıl geceye hazırlanayım diye.

selma benli ikbal: kişiliği , felsefesi ve eserleri hakkında düşünceler

ingeborg bachmann soluğumla karışarak köpürüyor süt. erken saatte kolay köpürüyor. ve nede camı buğulatsam, yine senin bir çocuk parmağıyla resmedilmiş adın çıkıyor: masumiyet. onca uzun zamanın ardından.

ingeborg bachmann yıkmakta bunca şeyi: kalıcı değiliz. ilk adımlarımızı korkutur yabancı işaretler, bir çarpı işareti parçalar bakışmaları, istenen, yalnızlıklarda eriyip gitmemiz.

ahmet erhan şekerci gazâlî’de nedensellik

ingeborg bachmann içkili soluğuyla körleşen gözleri ve tırnaklarının altındaki et kırıntılarının kokuları, uyuşturmaz her zaman, tanrım, uzundur gece.

esra gözeler kur’ân’ın retorik analizi

ingeborg bachmann - çev : ahmet cemal bir ölüyüm ben, dolaşıp duran artık hiçbir yerde kaydım yok bilinmiyorum mülki amirin görev yerinde sayı fazlasıyım altın kentlerde ve yeşeren taşra yörelerinde

celalettin divlekci anlam-üslûp ilişkisi bağlamında kur’ân’ın üslûp analizi

ingeborg bachmann duruyoruz. kesiyoruz adımlarımızı yoksa sonu da bozulur gözlerimizi tanrıya çeviriyoruz. biz istedik bunca ayrılığı.

mustafa kıranatlıoğlu erasmus’un “deliliğe övgü” kitabında din adamlarına yaptığı eleştiriler

ingeborg bachmann haydi bir geziye çıkalım haydi selviler altında ya da palmiyeler altında ya da narenciye bahçelerinde ucuzlatılmış fiyatlarta gün batımlarını izleyelim eşi benzeri olmayan günbatımlarını

mehmet türkeri epikür’ün ahlak felsefesi (hedonizm)

ingeborg bachmann gidiyoruz, tozlanmış, onca yitirişten nicedir katılaşmış yüreklerimizle. yalnız bizi dinlememeleri değil mesele, sağırlaşmışlar da üstelik, tozlanmış inlemeleri duyup yakınamayacak kadar.

pethekimi mutsuz olan ve dengeli beslenmeyen bir kedi sıkıntı yaratacak, hasta olacak ve sizler için zorlu dönemler başlayacaktır. bu nedenle kedilerin beslenmesine dikkat ederek uygun ve gerekli şekillerde beslenme programı oluşturulmalıdır.

biyolojidunyasi kuş bakımı ve sağlığı

neoldu beslenmeleri, ısı değişimleri ve kış uykusuna bağlı olarak çeşitli hastalıklar ile karşılaşılabilir. su kaplumbağalarının bakımına dikkat ettiğiniz sürece bu tür sorunlar ile karşılaşmayacaksınızdır.

greendog bir köpeğin ağırlığı çoğu zaman basitçe, yemek artıklarından, sürpriz kaçamaklardan ve yüksek enerjili mamalardan uzak durarak azaltılabilir. aşırı kilolu köpekler daha sık sağlık sorunlarıyla karşılaşır ve beklenen yaşam süreleri daha kısadır.

ziraatkent koyun sağlığı ve koyun hastalıkları

esra kemer nasıl maaş zammı istenir?

gökhan kabacaoğlu gey ve lezbiyenlerde açılma süreci: nitel bir çalışma

m. fatih yavuz , nagihan dalkanat , z. belma gölge , selin müderrisoğlu eşcinsel erkeklere yönelik fiziksel şiddetin değerlendirilmesi

burhanettin kaya şiddet içeren diziler insanları duyarsızlaştıyor

mehtap karakaya yörük diziler cinayetleri tetikliyor

hüseyin demirbilek diziler şiddeti azmettiriyor

şerife çam televizyon dizilerinin kadına yönelik şiddet temsillerinde ataerkil rejimin ideolojisi

aydan özsoy yerli dizilerin ürettiği şiddet, cinsiyetçilik ve kadın cinayetleri

yusufcan artural endüstrinin yeni rant kapısı: feminizm

betül karataş yaman günümüz sanatına feminist bakış

esra üzel feminizm ve doğa ekseninde ekofeminizm

mübeccel kızıltan kadınlık, anlatı ve ruhçözümleme

kadriye durmuşoğlu , abdurrahman kurt üç kur’an yorumunda kadının ötekiliği

füruzan rasıkhî kur’an’ın ve kutsal kitabın kadına bakış açılarının karşılaştırılması

emine öztürk feminist teori ve tarihsel süreçte türk kadını

derleme - çev : ahmet fethi kadınların tarihi

irem ünsalan hepimiz çirkiniz

umberto eco çirkinliğin tarihi

claudine sagaert - çev : serdar kenç kadın çirkinliğinin tarihi

gretchen ernster henderson - çev : ayşe müge çavdar çirkinliğin kültürel tarihi

ali enver ercan acıyı andıran bir anı artık odamın şaşkınlığı bundan düş tutan akşam saatlerine usul usul damlıyor zaman

hatice doğan çağdaş sanatta çirkinlik

ali enver ercan nasıl olsa hala güzel masallara inanıyorsun

abdullâh gâlib paşa kara karı, kuru karı, keçi eti, durgun at, mazarratü’l, mazarratü’l, mazarratü’l, mazarrat. beyaz karı, şişman karı, koyun eti, yörük at, faidatü’n faidatü’n faidatü’n faidat.

ali enver ercan yüzüm sana değse sürçüyor zaman daracık odalarda ben kâfir sen, sen müslüman

abdullâh gâlib paşa bak sevdügümün govdesü keşden daha akdur kendü yuvalakdu gor benlerünü gap gara say ki bi budakdu kökden pıtırakdu gollarunu şöyle yuduv tolma gabakdu çok ganu sıcakdu gun yüzlü kömür gozlü gozel dün bana bakdu meylim ana akdu

ali enver ercan en uzun on yılımı kaybeden dünya bilir miydin aşkların varsayım olduğunu yüzüne baksam kendimi dinlerdim düşünüp yalanın nerde durduğunu

abdullâh gâlib paşa gaalüb ne oküz galdu ne dombay ne bi eşşek kokden pıluyu pırtuyu satdurdu züğürtlük

ali enver ercan yine de etik bir sorun kurcalıyor kafamı bana müstahak, tamam da 6 kat dolusu insanın ne günahı var canları çıkacak kitap okumaktan saatlerce enkaz altında

çiğdem sarıgül kendimiz gibi olmak!?

tuğçe ısıyel bir şeyi şiddetle değil, ısrarla tavsiye etseniz keşke.

cevriye demir güneş michel foucault’da söylem ve iktidar

melek dikmen , kamile çetin klâsik türk şiirinde kadın takı ve aksesuarları

yaşar kalafat yaşayan eski türk inançları itibariyle “türk mitolojisi” ve prof. dr. bahaeddin ögel

aysun dursun bedduaların estetiği

ibn teymiyye / takıyyüddin allah dostları ile şeytanın dostları arasındaki fark

reşat önder heyecanların dindeki yeri

ibrahim düzen aziz nesefî’ye göre allah, kâinat ve insan

deniz özer toplumsal düzenin oluşmasında renk ve iletişim

meral per renk teorilerine tarihsel bir bakış

ilyas altuner renkler üzerine düşünceler

gürkan akçay renkler, zihnimizi ve vücudumuzu gerçekten etkiliyor mu?

ezgi tokdil renk kuramları ve andre lhote örnekleminde renk algısına fenomenolojik yaklaşım

birsen öztürk ahbap renklerin pazarlama üzerindeki etkisi

syed vahidüddin - çev : ünver günay muhammed ikbâl'in islâma yaklaşımı üzerine tenkitçi bir değerlendirme

ihsan çapcıoğlu terör tipolojileri üzerine bir literatür taraması

kadir m. ersoy terör nedir? terörist kime denir?

emine ersöz , ali ihsan yitik manu kanunnamesi’ne göre hinduizm

mikail çolak hiçbir şey anlamadım hünkârım.

buket özdal şafak ne diyorsun hiçbir şey anlamadım.

şehbenderzâde filibeli ahmed hilmi evet, gördüm. fakat hiçbir şey anlamadım. bir şeyi görmek onu anlamak için yetmiyor.

sabahattin ali evvela hiçbir şey anlamadım. sonra birdenbire ruhumun bütün çirkeflikleri boşandı.

hasan çep bu ne biçim hayat? hiçbir şey anlamadım.

hervé le tellier ben hiçbir şey anlamadım, hani bana "alternatif" ne demek onu anlatacaktın.

mahir adıbeş konuşulanlardan hiçbir şey anlamadım.

cüneyt başaran ben bu 2015'ten bir şey anlamadım

ekşi sözlük o kadar sanatsal ki hiçbir şey anlamadım

nizâr kabbânî hiçbir şey anlamadım yavrum, hiçbir şey anlamıyorum!

amin maalouf demokratik merkeziyetçilikten hiçbir zaman bir şey anlamadım.

enes türkoğlu derici ile yaptığınız konuşmadan hiçbir şey anlamadım.

seray şahiner zaten ben bu işten hiçbir şey anlamadım.

nikolai semyonovich leskov / nikolay semyonoviç leskov hiçbir şey anlamadım.

şule gürbüz insan on altı-on yedi yaşında nasıl bu asılış arzusunu duyabilir kendini asmanın dışında hiç anlamadım.

ismail ferit edgü önce anlar gibi oldum sonra biraz düşününce hiçbir şey anlamadım.

gelgez tarihte ilk hekim yada doktor kimdi? geçmişten günümüze tıp tarihi

ahmed emîn mısırlı tarihçi ve yazar ahmed emîn’in istanbul anıları

gelgez ilk hastalık ne zaman ortaya çıktı? salgın hastalıklar nasıl oluştu?

simge özer pınarbaşı çağlar boyu tahtın simgesel anlamları ışığında türk tahtları

roy sydney porter evrimsel açıdan, insanın hastalıklara karşı yürüttüğü küresel savaş, daha çok sonu olmayan bir savaşta düşmanı mevzisinde tutma operasyonuna benziyor.

erhan ayaz ıı. meşrutiyet döneminde bir faili meçhul: hasan fehmi bey

roy sydney porter uygarlık beraberinde yalnızca hoşnutsuzlukları değil, hastalıkları da getirir.

hacer yıldız türkiye’de kadınların siyasi haklar mücadelesi ve nakiye elgün

anne weber nefret söylemi el kitabı

fethi güngör mâlik bin nebî’nin “sömürülebilirlik” kuramını dikkate almak

ali yılmaz arap edebiyatında şeytanlı (cinli) şairler

eski türk edebiyatı el kitabı lügaz, edebî terim olarak, insan ismi dışında kalan her şeyin çeşitli özelliklerini söyleyip kendisini gizlemek manasındadır.

din hizmetleri genel müdürlüğü özü sözü doğru olmak

metin deniz , figen çok kendini gizleme ölçeğinin ergenler için uyarlanmasi ve psikometrik nitelikleri

soner sağlam mahtumkulu’nun şiirlerinde mert ve namert tipi

çiğdem sarıgül taş tapıcılığı

elif teke osmaniye’de doğumla ilgili inanç ve uygulamalar

doğan kuban din ile uygarlık arasında aziz cehalet

lili can kadına yönelik şiddet hayatın her alanında karşımıza çıkıyor, bunlardan biri de hiç kuşkusuz iş yerleri. insan onurunu, sağlığı, mutluluğu tehdit eden her şey şiddet kapsamına giriyor.

füsun kavrakoğlu verili ölçüyü aşan her şey şiddet içerir.

kızlar soruyor her şey şiddet mi? bastırılmış içgüdüsel bir şiddet arzusu mu?

milligazete bilinmelidir ki, ruh sağlığını etkileyen her şey şiddet kapsamında ele alınabilir.

ayşegül sili ‘bireyin kendisini ifade etmesine engel olan her şey’ şiddet davranışı tanımına dâhil edilebilmektedir.

yener özen , hülya bulut özen kuralların çiğnendiği davranış olarak değerlendirildiğinde ise hemen her şey şiddet olarak algılanabilir.

cinsel şiddetle mücadele derneği üremeyi artırmak, üremeyi nitel olarak değiştirmek için yapılan her şey şiddet.

mehveş evin bir canlıya ruhsal ve fiziksel acı veren her şey, şiddet tanımına girer.

bilal sambur şiddet objektifleşmiş dindarlığın kişiliğini ortaya koymaktadır. o, salih amel yerine şer davranışları harekete geçirmektedir. artık her şey şiddet içindir.

doktorsitesi anatomik bozukluk

bülent koç burunda şekil bozukluğu sağlığı tehdit edebilir

milliyet rahimdeki şekil bozukluğuna dikkat!

bilal yalçıner engel, özür, bozukluk nedir?

ekşi sözlük insan vücudundaki anatomik ve fizyolojik kusurlar

erkan hüner yeni doğan bebekteki şekil bozuklukları normal mi?

ibrahim vargel dudak damak yarıklarına eşlik eden anatomik bozukluklar ve genetik sendromlar

zafer büyükavcı futbol sahada güzel, borsada değil

abdullah öcalan en büyük teröristin abd'nin politik ve ekonomik güçleri olduğunu söylemek yerindedir. çünkü insanların başına en bela olan, en tehlikeli oyunu oynayan, dolayısıyla da baskıyı, işkenceyi en amansız uygulayan bu bir avuç borsa teröristidir, politik teröristtir.

roger charles altman herkesin (borsada) neler olup bittiğini bildiği yönünde sağlam bir inancı vardır ama işin aslı, kimsenin bir şey bildiği yoktur. işte borsayı böylesine büyleyici kılan da budur.

peter lynch etraftaki bütün kızları öpmek zorunda değilsiniz. pek çok karlı hisseyi kaçırmış olsanız da, borsa ortalamasının çok üzerine çıkmayı başarabilirsiniz.

maximilien françois marie isidore de robespierre öyle, ki, bildiriniz, insanlar için yapılmış görünmüyor; zenginler, soyguncular, borsa simsarları ve zorbalar için yapılmış görünüyor.

william james murray / bill murray bence internet kitapları yeniden geri getirdi. insanlar okuyorlar çünkü ekranı okumak zorundalar. bu insanların geçmişte yaptıklarından daha fazla okuma demek.

william ford gibson net tamamen zaman kaybıdır. bu onun hakkındaki tek doğru şeydir.

cüneyt çağala internetin yararları ve zararları

alper kaya internetin yararları ve zararları (maddeler halinde kısaca)

herkese bilim teknoloji internetin babası tim berners-lee

timothy john berners-lee internetten kopmak tutsaklık gibidir. bir insanı internetten mahrum bırakmak onların haklarını tehlikeli bir biçimde aşmaktadır.

nezih oktar, gülden akdal bilimsel yayınlara internet üzerinden açık erişimin süreli yayımcılığın niteliğine etkisi

mehmet can kömürcü internet nedir? internet hakkında bilmeniz gereken her şey

elif alaca âhir zaman nimeti; internet

elif alaca dünyânın bilgisini ekranımıza getiren, hem ilmimizi artıran ve hem yaymada bizi sebep kılan allâh’a çok şükretmek gerek.

nûri el-dîn yıldız / nûreddîn yıldız / nurettin yıldız cep telefonu, internet, bilgisayar ne kadar büyük bir nimet ama elmadan şarap yaptın mı...

el-fârûk el-furkân / fârûk furkān / faruk furkan internet nimet midir, yoksa nikmet mi?

çetin alkan antik çağdan günümüze felsefe filozofları

erdal kılıç hekimbaşı edvarının sistematik müzikoloji açısından incelenmesi

karikateist yarık beyin vakası, beynin yarısı ateist diğer yarısı tanrıya inanıyor

4d sağ beyin – sol beyin

türkiye diyânet vakfı islâm ansiklopedisi kefen الكفن cenazenin yıkanıp kurulandıktan sonra gömülmek üzere sarıldığı bez.

mehmet keskin kefen ölen kimsenin yıkanıp genelde beyaz olan temiz bir beze sarılarak gömülmesi çevre temizliği, sağlık, insan saygınlığının korunması, ölünün yakınlarının hâtıralarına saygı, ölümün hatırlanması gibi hikmetler taşıdığından hemen bütün din ve medeniyetlerde ......

türkiye diyânet vakfı islâm ansiklopedisi tâziye التعزية yakını vefat eden bir kimseyi ziyaret ederek baş sağlığı dileme, tesellide bulunma anlamında bir terim.

mustafa çağrıcı tâziye sözlükte “birine sabır telkin etmek” anlamındaki ta‘ziye terim olarak yakını vefat eden kimseleri sabır ve metanet göstermeye teşvik etmeyi, baş sağlığı dilemeyi, onları teselli edip acılarını paylaşmayı ifade eder.

kürşat demirci kabir القبر arapça’da “ölünün gömüldüğü yer” anlamında kabr (çoğulu kubûr), “kabirlerin bulunduğu yer” karşılığında makber veya makbere (çoğulu mekābir) kelimeleri kullanılır.

nebi bozkurt mezarlık arapça ziyâret kökünden gelen “ziyaret mekânı” anlamındaki mezâr kelimesinden türkçe ekle türetilmiş bir yer adıdır.

vikipedi tabut, ölünün içine konulduğu sandık biçiminde araç, sal, ölü salı.

vikipedi defin, ölü bir insan ya da hayvanı toprağa gömme işidir. toprağın eşilerek mezar adı verilen çukurun açılması, ölü beden ile türlü nesnelerin bu çukura konulması ve mezarın toprakla kapatılması yoluyla yapılmaktadır.

vikipedi ölü gömme töresi ya da cenaze töresi, bir ölünün gömülmesi sırasında uygulanan törelere denir. ölüm, toplumsal yaşamda her zaman önemli bir olay sayılmıştır.

vikipedi krematoryum, cesetlerin yüksek sıcaklıklarda yakıldığı yer. pek çok din ve kültürde ölü yakma işlemine rastlanır. bazı kültürlerde ölünün külleri hatıra olarak saklanır. bunun haricinde bazen salgın hastalık riski taşıyan cesetler de krematoryumlarda yakılır.

vikipedi katafalk, üzerine genellikle önemli bir kimsenin naaşının veya tabutunun yerleştirildiği yüksek platform. çoğunlukla tahtadan inşa edilir. bazı katafalklar tekerler üzerinde hareket edebilir.

vikipedi ceset veya naaş, ölü bir insanın bedeni. aynı anlama gelen kadavra sözcüğü genelde tıbbî anlamda kullanılır. cenâze töreni için hazırlanmış cesede cenâze denir.

kürşat demirci cenaze الجنازة arapça’da cenâze ve cinâze hem “ölü” hem de “tabut” anlamında kullanılır.

türkiye diyânet vakfı islâm ansiklopedisi salâ صلا türk dinî mûsikisinde bir form.

vikipedi sala veya selâ, cuma ezanından önce cuma günleri minareden okununan salavat-ı şerifeler. ayrıca bir vefat duyurusu olarak her zaman vakit namazlarından önce okunur.

türkiye diyânet vakfı islâm ansiklopedisi sanduka الصندوقة düzgün sandık yahut tabut şeklinde genellikle ahşap, mermer, taş veya çini kaplama mezar üstü.

nebi bozkurt sanduka arapça’da “kutu, sandık” anlamındaki sundûk kelimesinden gelen sandûka tabutla aynı mânayı taşımaktadır.

türkiye diyânet vakfı islâm ansiklopedisi tâbût / tabut / ahid sandığı allah ile isrâiloğulları arasındaki ahdin sembolü olan, on emirin yazılı bulunduğu levhaların muhafaza edildiği sandık.

abdurrahman küçük ahid sandığı ibrânîce’de aron ha-kodeş denilen bu sandık, eski ahid’de “ahid sandığı” , “şahadet sandığı” , “tanrı’nın sandığı” gibi muhtelif isimlerle anılmakta, kur’an’da tâbût diye geçmektedir ; arapça’da ise tâbûtü’l-ahd denilmektedir.

türkiye diyânet vakfı islâm ansiklopedisi musallâ taşı cami avlularında bulunan cenaze namazı kılınırken tabutun üzerine konulduğu taş.

hüsamettin aksu musallâ taşı sözlükte “namaz kılınan yer” mânasına gelen musallâ kelimesi, cemaatle kılınması gereken cuma ve bayram namazlarının edâsı için ayrılmış üstü açık geniş mekânları ifade eder.

vikipedi tahnit, cesedin bozulmaması için yapılan birtakım işlemlerdir. cesedin bozulmaması için belirli bir uygulama dahilinde, cesedin iç organlarının çıkarılarak, çeşitli kimyasallar uygulanarak çabuk bozulmayacak hale getirilmesidir.

vikipedi kategori:kadın ve ölüm

vikipedi kategori:erkek ve ölüm

salime leyla gürkan ölüm arapça’da mevt, vefât, helâk gibi kelimelerle ifade edilen ölüm hayâtın karşıtı olup sözlükte “hayatın sona ermesi” anlamına gelir.

bekir topaloğlu ölüm ölüm mukadder ise de insanın dünyaya gelmesinin amacı ölmek değil yaşamaktır.

süleyman uludağ ölüm lk sûfîlerden hâtim el-esam beyaz, siyah, kızıl ve yeşil olmak üzere dört ölümden bahsetmiş, “az yemek beyaz, eza ve cefaya tahammül siyah, nefse muhalefet kızıl, yamalı elbise giymek yeşil ölümdür” demiştir.

hüseyin esen ölüm islâm’a göre insan hayatı kutsal ve dokunulmazdır. kasten insan öldürme en büyük günahlardan biri olup kısas cezasını gerektiren bir suç sayılmıştır.

hüseyin esen ölüm hukuk bakımından ölüm türleri

  1. hakikî (tabii) ölüm
  2. hükmî ölüm
  3. takdirî ölüm

bekir coşkun ’hepimiz katiliz...’

nihat haluk bilginer hepimiz katiliz. çok yorgun olduğunuz bir yaz günü, tatlı bir uykuya dalmışsınız ve bir sinek sesi duyuyorsunuz. şak! onu öldürdünüz, katilsiniz.

birgun k. kıbrıs'ta yazar neşe yaşın'a 'linç' kampanyası

wikimedia the dead man and the woman

wikimedia two men discovering a dead woman in the street during the great plague of london

wikipedia death is a woman

türkiye istatistik kurumu ölüm istatistikleri

pınar öğünç izmir’de “meçhul” mülteciler mezarlığı

haluk uygur dünyada'ki ders alınacak ve gezilecek mezarlıklar

gezimanya en ünlü mezarlıklar

bloomberght dünyadaki en güzel 13 mezarlık

antalyadanturlar dünyanın en güzel mezarlıkları

gezi md dünyanın en güzel 14 mezarlığı

habibe tokgöz keşfedilmeyi bekleyen 10 görkemli kaya mezarı

bülent pekardan pantalica: sicilya’nın muhteşem petek mezarları

abdurrahim karakoç gölgesinde otur amma yaprak senden incinmesin. temizlen de gir mezara toprak senden incinmesin.

gülay apa kurtişoğlu sadelikten gösterişe edirne osmanlı dönemi mezar taşları

ahmet kutsi tecer sevmeliyiz mezartaşlarını biz, çünkü yalnız onlar bizi yâd eder. şüphesiz onlardır en saf ve temiz, ardımızdan varsa duyanlar keder.

öncel öziçer cenazeden çıkar umanlar

ömer saraç geçmişten günümüze boyabat ölüm âdetleri

ibrahim tenekeci bu topraklarda, ölümü kullanmak isteyenler hep oldu. yıllardan beridir. fakat ölüm, kullanışlı bir malzeme değildir. kimseyi amacına ulaştırmaz. öyle olsaydı, bugün, iktidarda başka partiler bulunurdu.

adem öger , alimcan inayet uygur türklerinde ölüm ile ilgili inanış ve adetler

meltem kızıltan tabii ki hiçbirşey bir insanın ölümüne mazeret olamaz. ama yaşananlar tam oğuz aral'ın hürriyet'teki karikatüründe yazdığı gibi. insan öldürmek büyük namsussuzluk ama ölümü kullanmak daha büyük namussuzluk.

ali ünal kırgız türklerinde ölüm ve ölüm öncesi inanışlar

ismet orhan iktidarda kalmak için “ ölümü kullanmak bir çılgınlıktır “ ne olur yapmayın!

emine yeniterzi divan şiirinde ölüme dair bazı hususlar

emel koç varoluşsal bir problem olarak ölüm üzerine bir değerlendirme: tolstoy’un ivan ilyiç’in ölümü adlı eseri

eyüp akman kastamonu' da ölümle ilgili adet ve inançlar

cem eroğul ölüm hakkı

mustafa keskin sarısaltık ocağına bağlı alevîler’de ölüm ile ilgili inanç ve ritüeller (tunceli karacaköy örneği)

merve şahin , fatma demirkıran , filiz adana hemşirelik öğrencilerinde ölüm kaygısı, ölmekte olan bireye bakım verme isteği ve etkileyen faktörler

mehmet törenek yol ve yolculuk benzetmeleri bağlamında şiirimizde ölüm

ayşe özkıriş , gülcan güleç , çınar yenilmez , ahmet musmul , meltem yanaş hekim tutumları üzerine bir çalışma: ölüm ve ölümcül hastaya yaklaşım

mustafa koç yaşlılık döneminde ölüm ötesi psikolojisi üzerine bir alan araştırması

süleymân bin abdürrahmân / nahîfî ġamuñla ĥasta yatur cān-ı müstemendüm gel esįr-i ışķuñı bįmār ėden efendüm gel

reyhan oksay bitkiler kardeşçe yaşıyor

süleymân bin abdürrahmân / nahîfî hįç görmedüm ĥumār-ı firāķuñ gibi belā çekdüm melāl-i hūş-ı riyāñı nėçe nėçe

tasavvuf ve bilim modernizm ve insanın ölümü

süleymân bin abdürrahmân / nahîfî sevüp bir leylî-i müşgîn-nikâb-ı hüsni kays-âsâ yine deşt-i cünûn-ı ışkı akla cilve-gâh itdüm

gökhan tunç belleğin aynasından şiire bakmak: modern türk şiirinde bellek metaforu

süleymân bin abdürrahmân / nahîfî ciger-hûn-ı gam olmış bir gedâyım yâ resûlallâh belâ-yı aşka düşmüş mübtelâyım yâ resûlallâh

türkiye barolar birliği hukukçu şairler şiir seçkisi

kezûbî-zâde feyzullâh nâfiz / lâzikî-zâde feyzullâh nâfiz ey yüzü yüz ķat gül-i śad-berg-i terden ķırmızı ķıpķızıl dįvāne ķıldı seyr-i gül-rūyuñ bizi ol ĥarāmį gözleriñ ālem elinde ācizi āh žālim dįni yoķ įmānı yoķ kāfir ķızı

faik çelik çağdaş türk tıp şiirleri seçki

kezûbî-zâde feyzullâh nâfiz / lâzikî-zâde feyzullâh nâfiz aķl [ü] fikrimi alıp eyledi mecnūn beni zülf-i leylāsı mı ķıldı göñül āşüfte seni bö[yle] dįvāne mi eylerler aceb her seveni bir züleyhā-yı zamān śabr [ü] ķarārım aldı

ahmet turan arslan elif “zayıf, hor ve hakir görülen adam; cömert; birçok haslet ve faziletleri kendinde toplamış, eşi az bulunan kimse” gibi anlamlara da gelen elifin ebced hesabındaki sayı değeri “bir”dir.

magdalena carmen frida kahlo y calderón canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim.

mustafa uzun elif elif özellikle klasik fars ve türk edebiyatlarında bir remiz, telmih ve teşbih unsuru olarak sevgilinin başta boyu olmak üzere çeşitli vasıflarını ifade etmek için yaygın biçimde kullanılmış ve elif kelimesini ihtiva eden pek çok tabir meydana getirilmiştir.

magdalena carmen frida kahlo y calderón ama ben hasta değilim ki. kırık döküğüm. aynı şey değil, anlıyor musunuz?

murat kacıroğlu tevfik fikret’in şiirlerinde hafiflik ve ağırlık imgelerinin anlam değerleri üzerine

magdalena carmen frida kahlo y calderón acı, zevk, ölüm varoluşun birer evresidir. esas önemli olan zekaya açılan kapıdır.

italo giovanni calvino mameli varoluşsal işlev olarak edebiyat, yaşamın ağırlığına tepki olarak hafifliğin aranışıdır.

magdalena carmen frida kahlo y calderón hiçbir şey kahkaha atmanın yerini tutamaz. kendinden geçmek, gülmeye cesaret etmek… trajedi dünyanın en aptal şeyidir.

hüseyin yılmaz sezai karakoç’un şiirlerinde geçen “yılan” ve “süt” imgelerini metinlerarası ilişkiler bağlamında okumak

magdalena carmen frida kahlo y calderón acılarımı boğmaya çalıştım; ama pislikler yüzmeyi öğrendiler ve şimdi ben, bu hoş ve iyi his tarafından alt edildim.

mehmet önal edebî dil ve üslup

magdalena carmen frida kahlo y calderón tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden "sen" olduğun için vazgeçtim.

dursun ali tökel alfabeden simgeye, simgeden şifreye, kadîm milletlerin alfabelerine dair arapça bir risale

magdalena carmen frida kahlo y calderón akıl durdu, kalp soğudu. dil de susunca vazgeçtim.

arife gülsün divanü lugati’t türk’te kadın ve onun dünyası

magdalena carmen frida kahlo y calderón ben, ölüme dair yemin etmeyenlerden, tehdit savurmayanlardan, dinini ve ırkını aklının yerine koymayanlardanım. ben hâlâ şiir okuyanlardanım.

musa yıldız arapçada kelime türetimi

mustafa karabulut imge ve cumhuriyet dönemi türk şiirinde “su” imgesi

şerife çağın cahit külebi'nin şiirlerinde su ve susuzluk

mehmet özger su üstüne medeniyet kurmak: sezai karakoç şiirinde su’yun dirilişi

nurettin gemici son dönem osmanlı aydınlarında farsçanın tesiri ve ibnülemin mahmud kemal (ö. 1957) örneği

jean-christophe grangé kötülük bir ruhsal bozukluk, bir insan patolojisidir.

aliya izzetbegoviç toplumdaki bozukluk belli bir sınırı aştıktan sonra, kanunların hiçbir hükmü kalmıyor.

ivan aleksandrovich goncharov / ivan aleksandroviç gonçarov mutluluktan alınacak pay bir akıl bozukluğu ve aldanıştır. gerçek olan tek şey kederdir ve insanın ömründe uzayıp giden bir yoldur.

friedrich wilhelm nietzsche susanlar, hemen her zaman, içten gelen incelikten, nezaketten yoksundurlar; bir itirazdır susku; yutmak zorunlu olarak kötü kılar kişiyi, mideyi bile bozar, susanların hepsi de sindirim bozukluğu çekerler.

nesrin günay türk dilinde eş anlamlılık ve “gönül, yürek, kalp” kelimeleri

kerim demirci örtmece (euphemism) kavramı üzerine

satı kumartaşlıoğlu balıkesir masal anlatıcılarının dil ve üslubu

tuncay böler onmak fiili üzerine

güldane gündüzöz kaygusuz abdal’ın sımâtiyelerinde yemek figürü

mehmed ya‘kūb yılmaz / mehmed yâkub yılmaz / mehmet yakup yılmaz “üç harfliler”, reis'e musallat olursa

mehmet yakup yılmaz internet araştırmalarım gösterdi ki bir de maneviyata bulaşan ve “üç harfliler” denilen bir bela türü var. bildiğiniz “cin” yani, iyi saatte olsunlar, siz de bu üç harfi ağzınıza alacaksanız tedbiri elden bırakmayın, “iyi saatte olsunlar” deyiverin.

mehmet yakup yılmaz bu cinler, büyük devletlerin gizli servisleri tarafından her amaçla kullanılabiliyorlar. bunu da biliyoruz. sadece istihbarat elde etmekte değil, uydu tamirinde, nükleer denizaltıları yürütmekte filan da kullanılabiliyorlar.

mehmet yakup yılmaz hatta nasa, sakarya’da yaşayan bir hocadan bu konuda yardım almak için araya ne aracılar koydu! ve allah göstermesin, bu üç harfliler insanoğluna bir tebelleş olurlarsa, dağ gibi delikanlılar bile devrilip gidiyor!

mehmet yakup yılmaz onun için bu üç harflileri, dünya lideri’ne musallat etmek isteyecek gizli servisler mutlaka vardır. ilk aklıma gelenler: cia, mossad, muhaberat, mois (iran gizli servisi), mi6, bnd, svr.

mehmet yakup yılmaz onun için koruma hizmetleri genel müdürlüğü bünyesinde bir “cin defetme ve gerektiğinde kullanma daire başkanlığı” oluşturulmalı.

mehmet yakup yılmaz cin kovacak, gerektiğinde cinleri ele geçirip büyük devletlerin yaptığı gibi istihbaratta filan kullanacak çapta nefesi kuvvetli hocaların, takım elbise – kravat dolaşmalarını beklemiyorsunuz her halde!

mehmet yakup yılmaz ve dikkatli olsunlar, cinler her kılığa girebiliyorlar, cin savmak üzere işe aldıkları adamlar cin çıkmasın, aman diyeyim!

mustafa islâmoğlu şiir ve şuur

betül dünder kederli ve taşralı ruhların taşıdığı kırılan o gölgeler bile yeter kalbiyle suya gelin gidenleri ürkütmek için tezgâhta ne var?

murat kara ziya gökalp’in yeni hayat “mukaddimesi”ni “şiir” ve “şuur” kavramları etrafında yeniden okumak

betül dünder ahh o gözlerdeki su katılmamış keder! sarısabır neyi söylerse söylesin konuşmak ki dikenlerini atmaktır bir gülün eyy! ruhunu altın kaplara boşaltan tanrı suya lacivert düşünce ol sen mürekkep öptüğü hayatlar da vardır suyun elbet

sevan nişanyan şiir, şuur, şiar

betül dünder koşarken ardından mordumanlı bir trenin belli ki yaşamak için aşktı seçilen tanrı'ya doğru koşan ağaçlar ne bilsin!

savaş ş. barkçin gelenekten geleceğe 45. bölüm (şiir-şuur-şiar)

betül dünder benim göğümü böyle yarmayacak ama tepeler var karşımda ve iki! yalnızlığın son kitabı pencereyi açtım. dünya o bildiğim dünya değil.

receb tayyib erdoğan / recep tayyip erdoğan bizim için mekke meş’ar, medine şiar, kudüs şuur, istanbul şiirdir.

yeşim özbirinci her gün 60 dakika bisiklet sürerek evinizin 24 saatlik elektriğini üretebileceğinizi biliyor muydunuz? kolay ve pratik teknolojilerle insanlığı, doğayı, gezegeni çok güzel bir şekilde devam ettirebilmenin farkındalığı ne kadar acı!

jean-baptiste poquelin / molière her şey yalan dolanla, çıkarcılıkla yürüyor.

derman iskender över / küçük iskender her şey yalan tıpkı tükenen bir kaleme tükenmez dedikleri gibi...

hüseyin cemil meriç her şey yalan , herkes yalancı.

oğuz atay her şey yalan yalan... yalan... yalan...

charles pierre baudelaire dünyada her şey yalan, üstü ne çok örtülse de bencilliğimizin sırıtır bir aradan.

ömer hayyâm aklın buldukları kuruntu dedikodu

metin eloğlu bir makina-adam dikilir karşına! kelkahya içerden düğmeye bastı mıydı; elektrikli iskemleye oturtur, düdüklü tencerede kaynatır, atom şerbeti içirir .. akıl ne arasın makina-adamda? vicdanı yok ki, namusu yok ki; hürlük, barışıklık özlemi yok ki ..

chandra mohan jain / osho tüm insanlık hasta ve anormaldir.

yavuz dizdar bazı hastalıklar ilkbaharda bazı hastalıklar sonbaharda bazı hastalıklar kişinin ruh haliyle de tetiklenebiliyo.

yavuz dizdar ben zâten, hesapta, okuyan, yazan eli kalem tutan yazarlık yapan falan birisi olarak nası bu kadar aldanmış olabileceğimi anlamadım. yâni ben o yoğurdu yiyodum ama ekşimediğini farkedememişim. demek ki insanın gözü, aklı bağlanabiliyomuş. bunu anladım.

yavuz dizdar neden inekler için ağladım. çünkü yavrularından ayrılıyolar.

yavuz dizdar herkes halkı suçluyor ama halk zâten biziz.

yavuz dizdar korku. çok güzel paraya çevrilir. normalde para etmez ama tıpta onu öyle bi paraya çevirebilirsiniz ki yeter ki içini ekmeyin.

yavuz dizdar insanların ruh sağlığını belki riske atmış olabilirim. çünkü ruh sağlıklarıyla oynadığımız kesin.

konfüçyüs bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri varsa, o yerde güneş batıyor demektir.

ahmet günbulut / sefil selimî canlılardan çıkan seda, hasret duyduğumuz nida, ab-ı hayat denen suda, cemalini görür güneş.

heinrich karl bukowski / charles bukowski kızlar uzaktan iyi görünüyor, güneş elbiselerinde ve saçlarında parlıyordu. ama yakınlaşıp ağızlarından akan beyinlerini dinleyince silahlanıp yeraltına gizlenmek istiyordum.

ignác kúnos akşam olur güneş gider şindi buradan garip garip kaval çalar çoban dereden pek körpesin esirgesin seni yaradan

mustafa kemâl bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu, şimşek, yıldırım, güneş oldu. türk oldu. türk budur. yıldırımdır, kasırgadır, dünya'yı aydınlatan güneş'tir.

victor marie hugo ey güneş! ey yüzü tanrısallığın! vahşi çiçekleri sel yatağının! mağaralar! seslerin duyulduğu yaban böğürtlenleri ormanların! otların altından duyulan koku!

mehmed bin murâd / ıı. mehmed / fâtih sultân mehmed gökteki güneş nasıl tekse, dünyada da tek devlet, tek din olmalı.

yılmaz pütün / yılmaz güney nefreti, karların üzerine yazmak isterdim güneş açsın karlar erisin diye

gazzâlî kur’ân-ı kerîm, ışıkları her köşeye saçılıp yayılan bir güneştir.

âsaf hâlet çelebi güneş buzdan evimi yıktı koca buzlar düştü putların boyunları kırıldı ibrahim güneşi evime sokan kim

samuel beckett güneş, başka seçeneği olmadığı için, bildiğimiz eski şeylerin üzerinde pırıldıyordu.

william shakespeare güneşi seviyorum diyorsun güneş açınca gölgeye kaçıyorsun

cesare pavese yaşanacak bir yaşam vardır. binilecek bisikletler var, yürünecek yaya kaldırımları ve tadına varılacak güneş batışları vardır.

anonim söyleyin güneşe bugün doğmasın nazlı yar geliyor, benzi solmasın

elvis aaron presley gerçek güneş gibidir. onu bir an örtebilirsin ama uzaklaştıramazsın.

ülkü tamer umutların arasından kirpiklerin karasından döşte bıçak yarasından güneş topla benim için

clinton richard dawkins bugün dünya'nın güneş etrafında dönüyor olması ne kadar şüpheye açıksa, evrim kuramı da ancak o denli kuşkuludur.

ülkü tamer şiir üzümün güneşidir, elmanın kurdu. böğürtlenlerin tozudur şiir.

dale harbison carnagey / dale harbison carnegie batan güneş için ağlamayın, yeniden doğduğunda ne yapacağınıza karar verin.

ülkü tamer yaprakları, otları araştırdım bir kırağı seçtim kendime güneş dağına tuttum ısınsın diye

rafael sebastián guillén vicente / subcomandante marcos eğer biri sana parmağıyla güneşi gösterir ve sen de parmağa bakarsan aptalsın demektir. eğer güneşe bakarsan daha da aptalsındır, çünkü güneş gözlerini kör eder. senin bakman gereken parmakla güneş arasında uçan kuştur.

ülkü tamer ağa oğlu paşa oğlu önünde evinin yolu dilinde güneşin balı döşünde çiçeğin gülü

atasözü güneş balçıkla sıvanmaz.

ülkü tamer arkadaştır doğan günle, batan günle güneşin her türlüsüyle

tezer özlü dünyanın acısı olmasaydı, taze yeşil yapraklar üzerindeki güneş ışınlarının anlamı olmazdı.

ülkü tamer alnımda birleşmekte güneşin raylarından hışırtıyla geçen kartalların sesleri.

hareket el-şebâb el-mücâhidîn / mücahit gençlik hareketi mücahitler bu saldırıyı, abd başkanı donald trump’ın aptal yorumları ve kudüs’ü israil’in başkenti ilan etmesi nedeniyle yaptı.

engin yılmaz medyatik dil alanları: reklamcılık dili üzerine metin dil bilimsel bir inceleme

behiye köksel divanü lugat’t-türk’te yer alan efsaneler

şermin kalafat yalancı kelimesiyle oluşturulan birleşik terimler üzerine

fernando pessoa ne ağır bir hasta var içimde

bayram aslan eser kavramı

meltem gül dîvânü lugâti’t türk’teki hayvan adları üzerine bir inceleme

talip yıldırım , musa çifci dîvânü lugâti’t-türk’te yer alan alet- eşya adları

saadettin yağmur gömeç kök türk yazıtları ve divanü lûgat-it türk’te yiyecek ve içecekler

engin çetin divanü lügati’t-türk’teki yiyecek içecek adları ve bu adların türkiye türkçesindeki görünümleri

mustafa öztürk câhil insanların,“allah canımı alsın”,“allah belâmı versin” şeklinde bedduâları vardır.yine bazı kimselerin yakınlarına “lânet olasıca”,“gözün kör olsun!” diye bağırdıklarına sık sık şahit oluruz.böylesi bedduâlar,efendimiz'in ikaz ettiği gibi tehlikeli sözlerdir.

mine söğüt savaş, uluslararası kanunlarla meşrulaştırılmış bir serbest cinayet hakkıdır. savaşı oturduğunuz yerden seyrederken aslen ne seyrettiğinizi bilin.

adem çalışkan üslûp ve üslûpbilim üzerine

neşet ertaş aldın aklımı bir bakışta

mehmet akdağ gazali’de bilgi problemi

mevlânâ celâleddîn-i rûmî dünya hastadır, mahpustur.

akan yanık pozitivist modern bilimsel yaklaşımın eleştirisi

yavuz dizdar bilim ve ilimin farklı kavramlar olduğunu sık sık vurgulamamızın nedeni iki kavramın karıştırılmasıdır.

yavuz dizdar bilim bir şeyin bilinmesi durumudur, yani olay açıktır ve bilgi düzeyine erişmiştir. ilimde ise açık olan bir şey yoktur, gözlemlerden hareketle büyük çıkarımlar ortaya konur.

yavuz dizdar elmanın düşmesi “durum”dur. bunun bırakılınca düşeceğinin bilinmesi, hızının zamana karşı hesaplanması yine bilimdir. ancak bunun bir çekim kuvveti olduğuna kanaat getirilerek “kütle çekimine” dönüştürülmesi ilim gerektirir.

yavuz dizdar bilim mi ilim mi önce gelir derseniz bir cevabı yoktur, farklı kavramlardır. bazen bilim ilimi doğurur, bazen de ilimden bilim çıkar.

yavuz dizdar ister ilim, ister bilim olsun başlangıç noktası gözlem olmak zorundadır.

yavuz dizdar bizim elimizdeki gözlem olanaklarının artıyor olması yeni bilimler doğurabilir, ama ilim doğurmak için yeterli olmaz. zira bilim gözlemlenebilir ve ölçülebilir olanı temel alır.

yavuz dizdar bilimin ilime dönüşümü felsefeyi gerekli kılar. felsefe olmadan işin ardında yatan gerçeğe varmak olası değildir. hatta o aşamada felsefenin en güçlü iki destekçisi, daha doğrusu ayrılmaz parçaları işin içine girer; sanat ve tasavvuf.

yavuz dizdar aşırı uzmanlaşma bütünün görülmesini engeller. tasavvuftan yoksun olmak işin ardındaki gerçeği gölgeler. sanat ve felsefe yoksa buluş da olamaz, türev ürünlerle yetinmek zorunda kalınır.

yavuz dizdar bugünün dünyası bu düşünüş biçimini kaybetme konusunda özellikle başarılıdır. bilgiye erişmek çok kolaydır, ama analizin derinliğini değiştiremez.

mine söğüt inancın en zehirli okuyla vurulmuş ve aldığı yaralar yüzünden çok ağır bir travmanın karanlık dehlizlerinde kaybolmuş bir aile... aile bireylerinin bizzat yaşadıkları ve başkalarına da yaşattıkları psikolojik ve kriminal kâbus...

mine söğüt bu kâbusu mesleki bir deformasyonla kendisine malzeme yapan gözü dönmüş bir medya... olan biteni heyecan verici bir dizi film gibi ekranlardan çekirdek çitleyerek izleyen bir halk... o medyanın vahşi şovuna, hukukuyla, devletiyle topyekûn destek veren bir ülke...

mine söğüt palu ailesi olmak mı daha dehşet vericidir? yoksa televizyon izleyicisi olmak mı?

mine söğüt ortadaki korkunç meseleyi hiç derinine inmeden, aksine yüzeyselleştirerek ve hafifleterek, kimin kime ne yaptığını eğlencelik bir bilmece çözer gibi çözmeye çalışan...

mine söğüt yaşanan ağır trajediye mesleki bir deformasyonla ve arsız bir iştahla yaklaşan... bu çok ağır insanlık dramı karşısında gaddarlığı ve hadsizliği kendi hakkı gibi tepe tepe kullanan medya...

mine söğüt gözümüzün içine baka baka, palu ailesinin işlediklerinden daha büyük ve korkunç bir suç işliyor. bu ülkenin vicdanına tecavüz edip, taammüden aklını öldürüyor. cin kelimesini cümle içinde asla kullanmıyor. kelime kazara kullanıldığında sansürlüyor.

mine söğüt ekrandaki herkesin cinlerden “üç harfliler” diye bahsetmesini istiyor. rtük ve yargı onaylı medya vahşiliği böylece bir kez daha dünyanın en tehlikeli silahına dönüşüyor.

mine söğüt bu sayede cinlere dair yaygın ve etkin bir batıl inanç, televizyon ekranlarında elbirliğiyle rasyonelleştiriliyor.

mine söğüt sanki cin diye bir şey gerçekten varmış gibi. adları anılırsa herkesi çarparmış gibi. medya kendi dilini cinci hoca diline dönüştürerek yeniden kuruyor. ve cin olup tüm ülkeyi çarpıyor.

mine söğüt bir çok cinayetin, tecavüzün, tacizin, suçun faili olmadan önce aslen çok ağır bir psikolojik travmanın mağduru olan palu ailesinin temsil ettiği cehaleti ve hatta deliliği kendisine kanat yapıp reyting uçuşuna çıkıyor.

mine söğüt batıl inançların kıskacında aklını yitiren ve her türlü suçu bünyesinde barındıran aile bireylerini “katil”, “cani”, “vahşi” olarak etiketlerken, aslında izleyicisinin mantığını da mühürlüyor.

mine söğüt korkunç bir trajedinin rantını yeme hezeyanı, medyanın kirli dünyasından ev içlerine kadar yayılıyor.

mine söğüt ekranda beliren akbaba iştahı, tüm ülkenin kolektif iştahına dönüşüyor. belki palu ailesinin yaşadıkları bu ülkede bir istisna. ama bu hikâyede onlar dışında hiçbir şey istisna değil. şırıngalardan, muskalardan, büyülerden, dualardan medet uman...

mine söğüt hiç gocunmadan televizyon programını arayıp bu aileyi daha önceden tanıdığını, onlara para verdiğini, onlardan medet umduğunu anlatan... bu aileyle komşuluk yapan, çocuklarının durumunun farkında olan... ve susan...

mine söğüt o pimi çoktan çekilmiş koca bomba bir televizyon programında patlayana kadar susan... ve katlanan... her şeye, cinlere, cinnetlere, cinayetlere katlanan onlarca insanın istisna olmadığı bir ülkede...

mine söğüt aile toplumun en küçük ve tehlikeli; devlet ve medya da en büyük ve tehlikeli birimidir.

златко лагумџија / zlatko lagumdžija karaciç, srebrenitsa'ya girerken çocuklara şeker dağıtıyor ama daha sonra gidip onların ana babalarını öldürüyor.

радован караџић / radovan karadžić / radovan karaciç savaş suçlusu olmadığımı biliyorum. benim insanlarım da benim savaş suçlusu olmadığımı biliyor.

radovan karaciç i offer you what no one has had before i offer you inclemency and wine the one who won't have bread will be fed by the light of my sun people nothing is forbidden in my faith there is loving and drinking and looking at the sun for as long as you

radovan karaciç isa da başladığında yapayalnızdı. sonra dünya ona inandı. muhammed de başladığında yalnızdı.

radovan karaciç this fateful hour stiffened and reached the sky like a tree it now binds all existence in its branches i am the cause of universal distress a certain knight called moses secretly fears me

radovan karaciç buna etnik temizlik demek doğru değil, söz konusu olan şey etnik yer değiştirmedir. insanlar kendi yerlerini değiştiriyorlar. çünkü korkuyorlar. biz mültecilerin evlerine dönmelerine izin veriyoruz. mültecilerin evlerine dönmelerine izin vereceğiz.

radovan karaciç from this fateful hour hours pass by upward like my head and you are bound by some chilly by some frosty terror it's only the snake-like world that changed-its dirty skin for the moment

radovan karaciç ırza geçme sadece savaş zamanında değil, barış zamanında da olur, insanlar birbirinin ırzına geçer. bunları psikopatlar yapar, savaşta da psikopatlar vardır. bizim komutanlarımız onları görürse öldürür. böyle bir şeye asla izin vermezler.

radovan karaciç because if i can turn my words into thunder i can turn you into a pool of stagnant water now that i am in this crazy fervor of mine

radovan karaciç bizim generallerimiz ahlak konusunda son derece hassastır. her şeyden önce bizim generallerimizin hepsi eski moda komünist generallerdir.

radovan karaciç i could do just about anything so your stupid rotten your vain souls wouldn't stare at me with their stupid peaceful eyes

radovan karaciç her orduda psikopatlar vardır.

radovan karaciç најчешће голуб, да замијени мисао на тебе.

radovan karaciç sırp kadınlarının da ırzına geçiliyor. müslüman kadınların da.

radovan karaciç вечно над понором као над могућношћу трајаће ова тужна стрепња речена као јасноћа што расте и надраста онесвешћену природу

radovan karaciç ben psikopat değilim, psikoloğum.

radovan karaciç чујем да ми име одзвања на дискосу очева часних и венац ми уплићу, и да сам жив у срцима многих и да се међ' жртвама питају именом мојим.

radovan karaciç bosna'da soykırım değil, iyilik yaptım.

tdk hayal -li isim (haya:li) arapça ḫayāl 1 isim zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şey, imge, hülya 2 belli belirsiz görülen şey, gölge 3 fizik görüntü 4 ruh bilimi imge 5 .......

nâmî ömri füzûn u âkıbet-iömri hayr ola devr-i zamâne niteki zıll-i hayâldür

ali durusoy arapça’da “zannetmek ve benzetmek” anlamlarına gelen hayl (hayelân) kökünden gelen bir isimdir. hayâl ve hayâlet, uyku yahut uyanıklık halinde insana gerçekmiş gibi görünen sûrettir.

hayâli hezâr kerre gülüp soldu gülşen-i âlem ki geldi bencileyin bülbül-i bahâr-ı hayâl

falih rıfkı atay mustafa kemal hayallerin değil hakikatlerin adamı idi.

beyânî âyık-ı tâc-ı ser-i şâh-ı suhan olsa n′ola kân-ı efkâr içre bir pâkîze gevherdür hayâl

carol j. adams tahakkümün değil eşitliğin seksi olduğu günü hayal edin.

mehmed / mustafâ / sâmî / arpaemîni-zâde sâmî hayâl-i kâmetünle bir nihâl-i tûrdur gönlüm tecellâ-yi cemâle câygâh-i nûrdur gönlüm

baruch spinoza tanımak, anlamak, harekete geçmek gerekir. dünya hayal kurmak için değil, başka bir şekle dönüştürmek içindir.

inci germenliler gerçek sandım hayalini yatırdım bulutlara meğer ay girmiş koynuma işte o an aydım yıldızlardan hasret düştü yüreğime bir damla gözyaşının içinde

yoko ono bir hayal, tek başına kurulduğu vakit sadece bir hayaldir. birlikte kurulduğu vakit bir gerçekliktir.

ebru ertaş şimdi puslu bir hayal düşlerimde gülüşlerimde ve yüreğimde

mevlânâ celâleddîn-i rûmî hep ilimler, ilm-i hayaldir.

fatıma hümeyrâ kavak hicran demirden bir ok, deldi geçti bağrımı, sukût-u hayalimi, hüznüm “aştı” bu gece!

hasen bin ahmed bin abdurrahmân el-bennâ / hasan el-bennâ dünün hayalleri bugünün gerçekleridir. bugünün hayalleri ise geleceğin hakikatleridir.

naime özeren hayat denilen yolda yürümeye çalışırken zorla sağda sükût, solda hayal, tam ortadan geçer kırık arzular. birleşir kavşak noktasında sükût-u hayal.

fuzûlî varlık allah'a aittir. gerisi hep hayal ve düşten ibarettir.

zeynep nilgün gökçeöz hayal bu ya, bir sevda düşse satırlarıma aralık unuttuğum geceden. şiiri kıskandırsa

ali ibrahim ağaoğlu tarih hayal edenleri değil, gerçekleştirenleri yazar.

muhlis akarsu gönül pınarından içtim bir yudum her varlıkta bin bir ismini duydum doğarken ölürken ben gene buydum yalan mıyım hayal mıyım yaradan

vincent willem van gogh tablolarımı hayal ederim ve hayal ettiklerimi yaparım.

pınar doğu fi! sudayım şimdi hâtırlamak ile hayâl etmek farklı mıdır birbirinden ve neden? ah hâtıralar birkaç yangın birden ateşini yatıştırıyor şimdi kalbimde gâlibiyetin ne önemi var su sırasını beklerken

yener özen karizma

muhammed mustafa yüksel , mehmet bayyiğit karizmatik lider örneği olarak hz. ömer

esma şahin osmanlı şiirinden giyim-kuşam literatürüne bazı ekler

abdullah eren klasik türk şiirinde ‘ar ve namus’ kavramı

salih tur nizâr kabbânî’nin aşk şiirlerinde annelik

mehmet ali çelebi insanları bir kaşık suda boğmaya çalıştınız. ama başaramadınız. çünkü bizim masumiyetimiz sizin karanlıklarınızın erişemeyeceği yükseklikte nefes alıp veriyordu!

mehmet ali çelebi mustafa kemal'e ait düşüncelerle suçlanıyorum. ne güzel benim suçum, ne güzel benim davam.

mehmet ali çelebi hiçbir güç benim vatana olan sevgim ve onun azametini ıslah edemez. beni hıyanetin dostu karanlığın yoldaşı olmama suçundan ıslah edemezsiniz.

vikipedi dua, bir İlah ya da ruhani varlıkla ilişkiyi etkinleştirmeyi amaçlayan çağırma veya eylemdir.

âgâh dilrübâlarda vefâ olsa görürdük bizde çok zamândur ki bu devletde du‘â-gûyuz biz

atâyî müdâvîm ol yüri sıdk u safâ ile şeb ü rûz du‘â-yı devlet ü ikbâl-i câh-ı vâlâya

aynî hemîşe zikrüm olupdur benüm şarâb-ı zâhid aceb mi virdün olursa senün du‘â-yı kadeh

bejan matur içimin yatağına çekilirse gözlerim, toz meleğim gelir uyku meleğim. kanadını silkeler döner ve dua eder uykuyla doluncaya kadar yüzüklerim.

fyodor mihayloviç dostoyevski içten gelen her dua yeni bir duygunun ifadesidir. yeni, bilmediğin güçlü fikirlerin kaynağıdır.

lev nikolayeviç tolstoy bizler merhametli rabbimizin bize güç vermesi için dua etmeliyiz.

rab / rabb / allah / tanrı / işaya / yeşaya / yeşeya ellerinizi açıp bana yakardığınızda gözlerimi sizden kaçıracağım. ne kadar çok dua ederseniz edin dinlemeyeceğim. elleriniz kan dolu.

nancy horowitz kleinbaum kurtuluş elimizdeyken, kurtarıcı için dua ediyoruz. ve hâlâ dua ediyoruz.

donald alexander mackenzie bir japon şair şöyle yazmıştır: "cennet güneydedir: sadece aptallar, batıya doğru dua ederler"

türker özşekerli yanlış anlama! dünya tanımlanmamış bir dağınıklık gibi geliyor bana ağzımın kenarında çırpınıyor gülüşü hayallerimin kıyısı çiçekten bir biçim alıyor yeniden kuruyor gerçekliğini masa yeniden arzuluyor anlamı işçi yaşamı geri geri park etmek bize kalıyor

vikipedi açlık, karaciğerdeki glikojen miktarı belirli bir seviyenin altına düştüğünde hissedilen ve genellikle beraberinde yeme arzusu da getiren his veya duruma verilen isimdir. bu his genellikle hipotalamustan kaynaklanır ve karaciğerdeki reseptörler aracılığıyla salınır.

bolu gündem bu durumda hepimiz açız

kızlar soruyor neden kendimi sürekli aç hissediyorum?

atasözü aç ayı oynamaz.

yevgeni ivanoviç zamyatin "dünyayı açlık ve sevgi yönetir." öyleyse evren üzerindeki egemenlikleri kaldırmak onlar üzerinden egemenlik kurmalı.

aleksey maksimoviç peşkov / maksim gorki dünyayı sevgi ve açlık yönetir.

knud pedersen / knut hamsun insanın, henüz yaşarken, sadece açlık yüzünden çirkin, korkunç biçimlere girmesi, çok rezil bir şeydi, çok rezil!

paul benjamin auster şurası kesin. açlık duygusu olmasa, yaşamayı sürdüremezdim. insan olabildiğince az şeyle yetinmeye alışmak zorunda. ne kadar az şey istersen o kadar azla yetinebilirsin. gereksinimlerin ne kadar sınırlıysa o kadar iyi.

erich paul remark / erich maria remarque kemerlerimizi iyice sıkıyor ve bir lokmayı üç defa da çiğniyoruz. fakat yine de olmuyor, müthiş açız.

chandra mohan jain / osho açlık hissediyorsan, açlığın varlığı konusunda uyanık ol. ona bak, onunla karşılaş, yüzleş. ne olacak? ne kadar çok uyanık olursan, açlık o kadar uzakta hissedilecek; ne kadar az uyanık hissedersen, o kadar yakın olacak.

suzanne collins açlık hiçbir zaman resmi ölüm nedeni olarak belgelenmez.

mevlâna celâleddin-i rûmî açlık, ilaçların padişahıdır. hekimler niye perhiz verir düşünsene.

ronald reagan it's difficult to believe that people are still starving in this country because food isn't available.

steven levenkron how silly people were to eat. they thought they needed food for energy, but they didn't. energy came from will, from self-control.

kate whiting why am i always hungry?

jane addams we all bear traces of the starvation struggle which for so long made up the life of the race.

tdk dost isim farsça dūst 1 isim sevilen, güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş, iyi anlaşılan kimse, düşman karşıtı 2 erkek veya kadının evlilik dışı ilişki kurduğu kimse, zamazingo 3 sahibine sevgi gösteren hayvan 4 bir şeye aşırı ilgi duyan, koruyan kimse 5 .......

tdk düşman isim farsça duşmān 1 isim birinin kötülüğünü isteyen, ondan nefret eden, ona zarar vermeye çalışan kimse, yağı, hasım, antagonist, dost karşıtı 2 birbirleriyle savaşan devletler ve bu devletlerin asker, sivil bütün uyrukları 3 ....... 4 ....... 5 ....... 6 .......

michael king / martin luther king sonunda, düşmanlarımızın sözlerini değil dostlarımızın sessizliğini hatırlayacağız.

benjamin franklin düşmanlarınızı sevin çünkü kusurlarınızı yalnız onlar açıkça söyleyebilir.

friedrich wilhelm nietzsche "dostlar, dost diye bir şey yoktur" diye haykırdı ölmekte olan bilge; "düşmanlar, düşman diye biri yoktur" diye haykırıyorum ben, yaşayan aptal.

publius ovidius naso / ovid öğrenmek güzel şeydir, bir düşmandan bile olsa.

zekai görgülü bir politik hastalık olarak düşmanlaştırma

şükrü küçükşahin yine seçim yine düşmanlaştırma

emine supçin birbirine en azılı düşman zannettiğimiz hayvanlar bile zamanı geldiğinde koyun koyuna uyuyabiliyorlarsa, biz insanlar neyi paylaşamıyoruz düşünmek lazım?

grigory spiridonovich petrov / grigory spiridonoviç petrov milyonlarca insan cahil kalıyor. her yerde ahlaksızlık, hırsızlık, fakirlik, çatışmalar ve milletlerarası karşılıklı düşmanlık artıyor. herkes birbirine saygısızca davranıyor.

ebü'l-hasen alî er-rızâ bin mûsâ el-kâzım / alî rızâ herkesin dostu onun aklıdır; düşmanı ise cehaletidir.

mehmed bin süleymân / məhəmməd ibn süleymân / füzûlî / fuzûlî düşmanlık, gidip kendisini ona tanıttı ve onunla biraz dertleşti. maraz dedi ki: "hiç korkma ve kendini bana bırak. çünkü çabucak bir hile yapar, ruh'un kanını döker ve sıhhat'i de rezil ederim."

özdemir asaf dost gerçekleri. düşman işine geleni. deli ağzına geleni. aşık içinden geçeni söylermiş.

kemâl sâdık gökçeli / yaşar kemâl kim bilir bir insanın iyilik mi kötülük mü, dostluk mu düşmanlık mı düşündüğünü şöyle yüzüne bakınca, kim bilir?

zafer arapkirli karanlık mahfillerde gencecik beyinlere zehir zerk edilmesine, bununla da yetinilmeyip ırz düşmanı birtakım hoca tayfasının sabi sübyana tasallut etmelerine karşı avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum.

ömer özcan karakolda dövülerek öldürülüyor bir masum... bu zat adam mı öldürmüştü, uyuşturucu mu satmıştı, kaçakçı mıydı? ırz-namus düşmanı mıydı? devlete isyan mı etmişti?

sinan yağmur tasalanma ebu bekir, kavim ve akrabadan daha çetin düşmanlık eden olmaz.

ahmed hamdi önal / ahmed ârif erkekçe olsun isterim, dostluk da, düşmanlık da.

nâzım hikmet ran düşmanlık ikiyüzlüydü, dostluk hazırdı ihanete.

ömer hayyâm bilge, yüce varlığın seyrine dalar; gafil ise onda dostluk düşmanlık arar.

netty radványi / netty reiling / anna seghers en korkunç olan susma, yazarların susmasıdır. çünkü hem işin doğası hem de toplumun istemi, yazarlığın susmamak demek olduğunu açık açık belirlemiştir.

kurt walter götz / curt goetz hayal gücü olmadan suçlu da olmazdı şair de.

kurt tucholsky akıllı olmanın avantajı şudur ki, insan istediğinde kendini aptal da yapabilir. bunun tersiyse oldukça zordur.

georg philipp friedrich freiherr von hardenberg / novalis kötülük akılda yer etmiş, inatçı ve ancak mucize ile iyileşebilen bir ruh hastalığıdır.

beren saat şehitler için edilecek bir duanız sosyal medyada bana ya da bir gazeteciye yazacağınız bir küfürden daha çok işe yarar.

christian friedrich hebbel bazılarının her çorbada bir kıl bulmalarının sebebi, çorbayı içerken devamlı olarak başlarını sallamalarındandır.

cesare pavese hepimiz hastayız. vaftiz olmadın mı?

ilhan oral kur’an’ı anlamak lüb akıl işidir

truman capote bir bilimsel gerçek şu ki, eğer kaliforniya'da oturursanız, her yıl iq'nuzdan bir puan kaybedersiniz.

truman capote on iki yaşındayken okulun müdürü ailemi aradı. kendince ve okul yönetimince “normalin altında zekâya” sahip olduğuma karar vermişler. beni özel bir okula göndermenin daha mantıklı ve insancıl bir hareket olduğunu söylediler.

truman capote gerçekte ne düşündüler bilmiyorum ama ailem bu fikre gerçekten alındı ve geri zekalı olmadığımı kanıtlamak için vakit kaybetmeden beni bir psikiyatri kliniğine götürdüler.

truman capote amaçları iq’mu ölçtürmekti. gerçekten eğlenceli olduğunu hatırlıyorum –ve tahmin edin– eve bilim tarafından kanıtlanmış bir dahi olarak döndüm.

atakan hatipoğlu bazı siyasetçiler öyle açıklamalar yapıyor, öyle şekillerde hareket ediyorlar ki, halkın ne koysan gidecek, ne söylesen inanacak aptallardan oluştuğunu varsaydıklarını düşündürtüyorlar.

atakan hatipoğlu bir toplumun cahil olduğunu söylemekle aptal olduğunu söylemek ya da varsaymak arasında fark vardır.

ali babaoğlu hikmetinden sual olmayan ulu tanrım, bendeniz aklımın ne işe yaradığını pek anlamıyorum. bana kör barsak gibi rudimenter bir takıntıymış gibi geliyor.

ali babaoğlu onun için istirham ederim efendim: siz bize iyisi mi hayırlısıyla, tez zamanda münasip bir bunama lütfediniz, efendim. durumu görüş ve onaylarınıza saygılarımla arzederim, tanrım.

necati cumalı serseri bir çocuk üç aylık bir suç tasarlıyor ne güzel ağaçları denizi sevmeye başlamıştık şimdi olan bitene sebepsiz sıkılıyoruz lokanta her akşam daha dumanlı kahve her akşam daha kalabalık

kurt tucholsky - çev : yüksel pazarkaya nasıl olsa mezar taşlarınıza yazılacaktır: onlar hep sessizlik ve düzen içinde yaşadılar.

meri jaani bana bir şiir bak çözülsün tereddütün düğümü, sıraya girsin işlemediğim fiyakalı suçlarım... pişmanlık ışıltılı bir çift küpe 7-24 taşırım kulağımda... ver elini, zamana birlikte girelim, yelkovan sana ait, akrebi ben kollarım...

meri jaani tırnağını kesmeye kıyamazken annesi, yanyana uzandı tabutu ve kimsesi....

tdk lanet isim (la:net, l ince okunur) arapça laʿnet

  1. isim tanrı'nın sevgi ve ilgisinden yoksun olma, beddua
  2. sıfat kötü, berbat, çok kötü
  3. ünlem bir ilenme sözü

m. kâmil yaşaroğlu lânetleme allah tarafından olursa “dünyada iyilik ve hidayetten, âhirette lutuf ve merhametten mahrum bırakma”, insan tarafından olursa “küfür, sövme, hakaret, beddua” anlamına gelir.

alexandra chauran bir laneti tersine çevirmek veya ortadan kaldırmak bazen "kaldırma" veya "bozma, kırma" olarak adlandırılır ve sıklıkla ayrıntılı ritüeller veya dualar ile gerçekleşir.

mehmet paksu hiçbir haklı ve meşrû bir sebep yokken bir mü’mine lanet okumak büyük günahlardan sayılmıştır.

muhammed bin abdullâh para ve pulun kulu, kölesi olana lanet olsun.

ömer seyfettin lanet, filozofum diyerek ortaya çıkıp allah'a ve kullara karşı hezeyan eden tımarhanelik herifler!

hidayet doğan herkes hergün senin peşinden koşar, kimi fakir gece hayaller kurar, kimi kumar oynar kafayı bozar, şeytan aletisin sen lanet para.

özlem ayşe çiçek kendi imgelerini yaratamayan, ordan burdan tümceler çalıp kendine yamayan ve eğretiliği ile övünen müsvette yazarlara lanet olsun! ! ! !

nazan yazıcı kalcı lanet olsun! seni hala delice seven şu gönlüme de!

bahriye dost lanet olsun binlerce,bu terör ü besleyenlere. lanet olsun,kandan kinden beslenenlere. lanet olsun,vatanımı bölmeye heveslenenlere. lanet olsun, dost görünen hainlere.

nurcan bingöl lanet olası bu kahpe dünyada

sevinç kavuk ampulsüz yaşamaya aman ben razıyım dedirten çıplaklığı daha akıl almaz vahşet üreten lanet olsun nükleer enerjiye…

heinrich karl bukowski / charles bukowski isa çarmıhtan indi, şimdi bizi çivilediler lanet şeye.

nikos kazantzakis / nikos kazancakis güzelliğe lanet olsun, dedim, çünkü güzellik kalpsizdir ve insanın acısıyla ilgilenmez.

ceren sözeri ‘üç harflileri’ tepemize çıkartan haberler

ceren sözeri müge anlı (twitter’da paylaşılan bir videoda görüldüğü üzere) bir programda “rtük yasakladığı için söyleyemiyorum” deyip cin yerine üç harfliler demek zorunda hissetmiş.

ceren sözeri netice itibariyle programın kendisi ve bu skandala kayıtsız kalamayan “muhalifler” de dahil olmak üzere medyanın çoğu palu ailesi ile ilgili “dehşet”, “vahşet”, “kan donduran”, “sapık” sıfatlarıyla süslü cinlerimizi tepemize çıkartacak haberlere imza attı.

ceren sözeri hafif delilik şart gazetecilikte

ceren sözeri paramız yok ama biraz cesaret ve hafif bir delilik hepimize iyi gelmez mi?

süleyman kösmene dünya bizi sıkıyor

ismail malatya geceleri gökyüzünü tarar dururum dermanımı sonsuzlarda arar dururum göklere el açar sorar dururum neden ya rab dünya beni sıkıyor?

ibrahim incecik çılgınca bir şey bu. sen öz yurdundasın, ben halen araf'ta. bak beraat var bugün; uzatıyorum günahtan kirlenmiş ellerimi; beni de al öz yurduma, dünya sıkıyor beni, cennet çekiyor beni...

maria salomea skłodowska / marie curie panik şaha kalkmış korkudur ve korku her zaman korkulan şeyden daha fazla zarar verir.

maria salomea skłodowska / marie curie hayatta hiçbir şey korkmak için değildir. her şey anlaşılmak içindir.

vikipedi engelli, yaralanma ya da fiziksel veya zihinsel bir rahatsızlık nedeniyle bazı hareketleri, duyuları veya işlevleri kısıtlanan (kişi). engeller doğuştan gelebilir veya sonradan geçirilen hastalıklar veya kazalar sonucu ortaya çıkabilir.

vikipedi zihinsel engelli insan vücudunun en karmaşık olan organı beyin, gelişimini tamamlayamaması veya hastalık ya da kaza sonucu düzenli işleyişini yitirmesi.

vikipedi dünya nüfusunun yaklaşık %10’u, diğer bir deyişle 650 milyon insan engellidir. dünyanın en büyük azınlık grubunu engelliler oluşturmaktadır.

türkiye sakatlar derneği ya hepimiz engelliyiz ya hiçbirimiz

gül aygün hepimiz engelliyiz inan... engelsiz bir hayat, ihtiyaçsız bir hayata denir.

cem özüak hepimiz zihinsel engelliyiz. zihnimize yerleştirilen ya da kendi koyduğumuz engellerle yaşıyoruz.

uludağ sözlük hepimiz zihinsel engelliyiz

birce akalay hepimiz defoluyuz. hayatın bilge tarafını dinlersek o defoları iyileştirmeye çalışıyoruz.

rifat hisarcıklıoğlu hepimiz defoluyuz

emre madran ben artık defoluyum evladım, sizin zamanınız var, benim böylesi bir zamanım ve de lüksüm yok ve yapılması gereken de çok şey var.

sefer özdemir hepimiz özürlüyüz aslında toplumsal yaşamda hepimiz özürlüyüz; kimi zaman “özür dilerim zamanınızı aldım”, ya da”. özür dilerim geç kaldım” ,kimi zaman “özür dilerim, konuşabilir miyim ” gibi tümcelerle göreceli olarak “özürlülüğü kabul etmiş oluyoruz.

? allah taksiratını affetsin

? şayet allah örtmese, hepimiz kusurluyuz.

radikal dünya genelinde tıp eğitiminde temel kaynak kabul edilen kitabın son baskısında sinir bozukluğu, aşırı gıda tüketimi gibi başlıklar da yer alınca tartışma başladı: hepimiz arızalı mıyız?

hümeyra ergül insanlar olarak hepimiz az ya da çok birbirinden farklı “normal olmayan” davranışa sahibiz. hepimiz arızalıyız. bir kısmımız meslek olarak terapist olmayı seçiyoruz hepsi bu.

iskender alkın solmaz göz kapağı düşüklüğü görmeyi engeller.

mehmet barlas siyasi zekâ eksikliği gerçekleri görmeyi engeller

t blog bazen fazla odaklanmak yanı başınızdaki tehlikeyi görmeyi engeller. kardeş payı animasyon

naomi e. pasachoff ancak marie, diğer ögrencilerin aksine, odasını başkalarıyla paylaşmak yerine tek başına kalmayı yeğledi; insanlarla kaynaşmanın çalışmayı nasıl kolayca engelleyebileceğini görmüştü.

engellihaberler göz görme derecesine göre engelli raporu oranı nedir?

engellihaberler kanser için engelli raporu alınabilir mi?

pınar dumlupınar zihinsel engelli, işitme engelli, görme engelli, bedensel engelli tüm vatandaşlarımızın sesine kulak verdik, haklarını, ihtiyaçlarını ve yapılması gerekenleri yazdık!

jean-jacques rousseau insan özgür doğar; oysa her yerde zincire vurulmuştur. falan kimse kendini başkalarının efendisi sanır ama böyle sanması onlardan daha da köle olmasına engel değildir.

karl heinrich marx kapitalist üretimin en büyük engeli, sermayenin ta kendisidir.

ihsan şenocak kadın, erkek önünde engel değil, cennete gitme vasıtasıdır.

eddi anter sevgi yolunda ilerlemenin tek engeli korkularımızdır.

ömer zülfü livanelioğlu / zülfü livaneli çünkü canlıların birbirlerini öldürmeleri konusunda var olan doğal engel, hayvan öldürmek yoluyla aşılıyor. normal olarak her insanda, hemcinsini öldürmeye karşı bir engel var.

nureddin yıldız evlilik için bir yaş söz konusu değildir. 10 yaşında, 7 yaşında, 6 yaşında nikaha engel bir durum yoktur.

hürriyet nefes hayat, neşe, enerji, huzur, sağlık demekse, daha fazlasını alabilecekken neden buna engel oluyoruz?

haber7 burun eğriliği nefes almanızı engeller

mustafa inan çıkarcıların sana hiçbir zaman engel olamayacağını bileceksin.

vecihi hürkuş teyyaremin hazır olduğunu ve denemeye amade olduğumu bildirdim. müsaade etmediler. heyeti fenniye tarafından tetkikine lüzum gösteriliyordu. tatbikat bir ay sürdü. bir türlü karar verilmiyor, engelleniyordu.

bahadır gürer vecihi hürkuş, döneminde kasıtlı ve kasıtsız engel veya engellemelerle karşılaşmıştı. dolayısıyla bu engellemeler de belli bir döneme has değil. yaşamı boyunca engellemeler devam etmiştir.

bilgin özçalkan / ceza hep önümüze engeller koyun, sonra da bize "engelliler" deyin.

bercuhi berberyan ‘çocuk mutlaka et yemeli’ düşüncesi kural olmamalı. ete denk başka besinler var. bir de, tanrı’nın tüm hayvanları insanlara hizmet etsinler diye yarattığı inancından vazgeçmeliyiz.

haluk deda ilk üç yaşta hayvansal ürünler et ve sütle beslenen çocuklar, tahılla beslenenlere göre daha zeki olduğu gözlenmektedir. eti çocuklarımız yemek zorunda, yeterli proteini almazsa çocuklarımızın zekası etkilenebilir.

ceyda erenoğlu balık yumurta ve kırmızı et zekâ açıyor!

ekşi sözlük vejetaryenlerin daha zeki olması

dursun kaplan gıybet etmek, ölü eti yemek gibidir

vikipedi şiddet veya yeğinlik, temel dürtü ve varoluş gereği savunma veya karşı savunma harici daha çok insanlarda ve topluluk halinde yaşayan hayvanlarda ...... konuda denemek daha doğrusu sindirmek için karşı tarafa uygulanılan zarar vermeye yönelik psikolojik davranış türüdür.

türkiye diyânet vakfı islâm ansiklopedisi şiddet الشدّة arap alfabesinde bazı harflerin telaffuzunda belli bir özelliği ifade eden terim.

tdk şiddet isim arapça şiddet

  1. isim bir hareketin, bir gücün derecesi, yeğinlik, sertlik
  2. hız
  3. bir hareketten doğan güç
  4. karşıt görüşte olanlara kaba kuvvet kullanma
  5. kaba güç
  6. duygu veya davranışta aşırılık

adolf hitler aklın bittiği ve sustuğu yerde son karar şiddete aittir.

mohandas karamchand gandhi / mohandas karamçand gandi / mahatma gandhi / mahatma gandi sevgi insanlığın, şiddet hayvanlığın kanunudur.

îsâ bin meryem sağ yanağınıza bir tokat atana öbür yanağınızı da çevirin.

abdülhamid ziyâeddin / ziyâ paşa nush ile uslanmayanı etmeli tekdîr tekdîr ile uslanmayanın hakkı kötektir

chan kong-sang / jackie chan insanlar hareketin şiddet anlamına geldiğini sanıyor. hiç de öyle değil. ben hareketi seviyorum. şiddetten nefret ederim.

quentin jerome tarantino şiddet içeren filmler çocukları zorba yapmaz. belki onları zorba yapımcılara çevirir ama bu tamamen başka bir konu.

steven best terörizm, ideolojik, siyasî ya da ekonomik saiklerle masum kişilere kasıtlı biçimde şiddet uygulamak demekse, insanların, bir hayatın öznesi olan insandışı hayvanlara karşı yürüttüğü savaş da terörizmdir.

jiddu krishnamurti kendini inanç ile, ulus ile, gelenek ile ayırdığında, bu ayrım şiddeti doğuruyor.

gamze taşcıer nasılsınız iyi misiniz ruh sağlığınız yerinde mi.

gamze taşcıer eminim etrâfınızda çevrenizde âilenizde eşinizde dostunuzda ruh sağlığı iyi olmıyan bir sürü kişi mevcut. toplumun tüm kesimlerinde bir infiâl hâli söz konusu. tabi bunun sorumlusu kim diye sorarsak 16 yıldır iktidar demek doğru olucak.

gamze taşcıer ülkede bir ruh sağlığı probleminin olduğu âşikâr ama bunun için önerdikleri yol eksik.

gamze taşcıer toplumun ruh sağlığı bozuk diye sadece ruh sağlığı merkezi açarsanız suç işleniyo diye hapisânelerin sayısını arttırırsanız sadece sonuca yönelik bir hamle yapmaktan öte gidemezsiniz. siz 1000 tane de 10000 tane de ruh sağlığı merkezi açsanız da sorunu çözemezsiniz.

gamze taşcıer eğer yasaklayarak bir şeyleri önliyceklerini düşünüyolarsa benim sayın bahçeli'nin fikrinden daha güzel bir fikrim var. şöyle bir kararname çıksın mesela. bu tarihten itibaren depresyona girmek yasaktır. daha kolay bir çözüm olur diye düşünüyorum.

gamze taşcıer sayın devlet bahçeli gerçekten bu toplumun ruh sağlığının bozulduğunu düşünüyosa onun çözümü de evet yine kendinde. bu iktidara destek olmaktan vazgeçsin.

gamze taşcıer bu ülkede baskı ortamı korku düzeni kaygı kaybolduğu zaman bu toplum normalleşicek sakinleşicek ve ruh sağlığına yeniden kavuşucak.

fatih altınöz normal biri değilim, bu kesin. ha zaten değildim de o yüzden mi bu mesleği seçtim, aralarına karışıp kaybolmak için? yoksa arada mı oldu bana olanlar? her neyse! delilik her zaman o kadar kötü bir şey değildir. delilik iyidir. memnunum.

star abd’nin eğitmek istediği teröristler ‘aptal’ çıktı

ibrahim tatlı / ido tatlıses herkes gidiyor, ben neden gitmiyorum? aptallık olur benim gitmemem.

seyyid alî hüseyin hâmeneî / alî hâmaney bazı abd’li liderler birinci sınıf salak / amerikalı yetkililerin hepsi birinci sınıf budala / bazı abd'li yetkililer birinci dereceden ahmak / abd'deki bazı yetkililer birinci sınıf geri zekalı / bazı abd'li yetkililer birinci sınıf aptal

türkiye zeka vakfı bilgiye, zekaya, insana ve entelektüel değerlere daha fazla önem verilmesini sağlamak amacıyla türkiye zeka vakfı 1995 yılında çalışmalarına başlamıştır.

türkiye zeka vakfı eğer çocuğunuzun üstün zekalı olduğunu düşünüyorsanız, onun için yapabileceğiniz en güzel şey; çocuğunuzun yapabilirliklerini keşfetmesi için ona fırsatlar yaratmanızdır.

türkiye zeka vakfı zeka düzeyi arttıkça, çocukların derslerindeki akademik başarısının da artması beklenir. ancak üstün zekalı çocukların her zaman akademik başarıyı da beraberinde getirmediği araştırmalarca desteklenen bir bulgudur.

türkiye zeka vakfı duygusal zekayı, bilişsel zekaya göre daha üstün kılan şey; bunun kişiler arası iletişime getirdiği boyuttur. yüksek bir duygusal zekaya sahip bir birey, kendinin ve başkalarının duygularının farkındadır.

türkiye zeka vakfı üstün yetenekli çocukların da çok hareketli olabildikleri bilinir. çok sayıda fikirleri vardır ve bunları sınamak, denemek isterler. bu nedenle de üstün yetenekli çocuklar ile hiperakif çocuklar karıştırılabiliyor.

türkiye zeka vakfı üstün zekalı çocuk, derse dikkat etmiyormuş gibi görünse de yönergeleri tekrar edebilir, dehb’li çocuklar, derse dikkat etmediğinde yönergeleri tekrarlayamaz.

vikipedi insan, taksonomik adıyla homo sapiens (latince "akıllı insan" veya "bilen insan"), primatlar takımının büyük insansı maymunlar familyasının homo cinsinde bulunan tek canlı türü.

fyodor mikailoviç dostoyevski insanoğlu çok derin bir varlıktır. ben tanrı olsaydım bu kadar derin yaratmazdım.

hacı bektâş-ı velî benim kâbem insandır.

panait istrati insan olmak ve hayatı hayvanlardan daha az anlamak ne hazin şey.

oğuz atay olric, insan nedir biliyor musun? ağaçları kesip kâğıt yapan, sonra o kağıda, ağaçları koruyun, yazandır.

samuel langhorne clemens / mark twain insanı yaratmak tuhaf ve özgün bir fikirmiş ama buna koyunu eklemek, gereksiz bir tekrar olmuş.

mehmet iskender özturanlı insan; çekirdeği aşk, sitoplazması sevgi, protein kılıfı merhamet olan tek hücreli bir canlıdır.

lionardo di ser piero da vinci / leonardo da vinci insan, hayvanların şahıdır. yabanilikte hiçbir hayvan insanın eline su dökemez. hayvanları öldürerek yaşarız biz, birer mezarlığız biz.

mohandas karamchand gandhi / mohandas karamçand gandi / mahatma gandhi / mahatma gandi bir kuzunun hayatı bir insanın hayatından daha değersiz değildir.

johann wolfgang von goethe insanın bilgisi arttıkça, huzursuzluğu da artar.

muhyiddin abdal insan insan dedikleri insan nedir şimdi bildim

louis aragon yalnız insan deli rüzgar ne zevk alır ne haz verir dokunduğu küldür uçar sunduğu tozdur silinir

ahmet selçuk ilkan kalpten başka bir yolu yok aşktan başka bir dalı yok kitabı yok okulu yok insan olmak kolay değil

ataol behramoğlu insan kendisinin rüyasıdır

hatice hantal insanlık öğrenilir, kazanılır, kodlanır yoksa hayvandan beter, kokan mahluktur insan

sergey yesenin insanlarla dostluk kurmadım, başka bir âleme adadım kendimi. en iyi kravatımı rasgele sokak hoşhoşunun boynuna dolamaya hazırım.

fatma sezen yıldırım / sezen aksu her insan meyillidir ihanete, cinayete her insan merhametli ve zalimdir bir yandan gücün suç ortaklığında bir yandan sızlar vicdan, ilahi bir takiptir

sinem sal insan kılığına girmeyi beceremiyorum artık

feyza tokat hezârfen hüseyin efendi’nin “tuhfetü’l- erîbi’n- nâfia li’r-rûhânî ve’t-tabîb”i

abdullah yıldız batı ortaçağından günümüze uzanan bir kurum: bethlem/bedlam akıl hastanesi

nuran yıldırım dünyada ve türkiye'de ilk kadın hekimler ve kadınların hekim olma mücadelesi

ahmet acıduman, berna arda hekimbaşı abdulaziz efendi

birgül aydın tıbbi sanat terapisi

şamil şhapli erkan günümüzde sadece kadın olmak bile hasta ilan edilmek için yeterli.

mehmet fahri sertkaya "şizofreni ya da cin çarpması" | şizofrenleri meğer cin çarpmış

fatih kandemir (dindarlık algılarına göre) halk inançlarının psikolojik etkileri

halil apaydın ruh sağlığı‐din ilişkisi araştırmalarına bir bakış

ekrem dumanlı her gün öyle enteresan hâdiseler oluyor ki insan hangisini konuşacağına hangisini teşrih masasına yatıracağına karar veremiyor.

zuhâl ağılkaya intihar ve din: intihar girişiminde bulunanlar üzerine empirik bir araştırma

hülya soyşekerci intihar ve stefan zweig

bülent ayyıldız cesare pavese, italo svevo ve tezer özlü’de intihar kavramı

antonin artaud van gogh, toplumun intihar ettirdiği

vikipedi genel anlamda eylemcilik veya aktivizm, toplumsal değişme ya da politik değişiklik meydana getirmek için kasıtlı bir biçimde yapılan eylem olarak tanımlanabilir. bu eylem çelişmeli tartışmalarda taraflardan birini desteklemek ya da muhalefet etmektir.

vikipedi pasifizm, uyuşmazlıkların çözümü ya da çıkar sağlama aracı olarak savaşa ve şiddete karşı olmak demektir.

zahide olgun henzel hastayı algılama ve hasta kavramı oluşturma bağlamında türk ve fransız hekimlerin karşılaştırılması

devlet bahçeli yaşanan ağır sorunlar ruh sağlığına olumsuz yönde tesir etmektedir. bunu inkar etmek anlamsızdır, faydasızdır.

ahmet acıduman el-kânûn fî’t-tıbb’ın türkçe çevirisi tahbîzü’l-mathûn’da çocuk sağlığı ve hastalıkları üzerine tokatlı mustafa efendi’nin katkıları

fahri sezer
öfke ve psikolojik belirtiler üzerine müziğin etkisi

ferhat kardaş , ilhan yalçın şükran: ruh sağlığı alanında güncel bir kavram

mark twain sağlığını korumanın tek yolu istemediğini yemek, sevmediğini içmek yapmak istemediğini yapmaktır.

vijayalakshmi poreddi , ramachandra , nagarajaiah , reddemma konduru , suresh badamath ruhsal hastalığı olan kişiler arasında insan hakları ihlalleri; kırsal ve kentsel bölgelerin kıyaslanması

muhammed emin yıldırım allah’ın bir ihsanı ve rahman’ın bir hediyesi olarak hastalık

ali osman ateş akll hastalıkları üzerinde cinlerin etkisi ve rukye konusuyla ilgili bazı rivayetlerin değerlendirilmesi

michael fontaine on religious and psychiatric atheism: the success of epicurus, the failure of thomas szasz

abdulkadir erkal hayret’ten ‘divâne’liğe divan şiiri

aslıhan okan ibiloğlu , abdullah atlı , remzi oto , mustafa özkan çocukluk çağı cinsel istismar ve ensest olgularına çok yönlü bakış

? ihtiyaçtan fazlasını tüketme. paran vardır ama hakkın yoktur. / ihtiyacından fazla tüketmeyeceksin. paran vardır ama hakkın yoktur.

türkiye erozyonla mücadele, ağaçlandırma ve doğal varlıkları koruma vakfı / tema egemenlik hukuku’na tabii olan ormanları satmaya devlet dahil hiçbir kurum ya da kişinin hakkı yoktur.

tema tema’nın anayasa önerileri metni, “yaşama sahip çıkan”, sağlıklı bir ekosistemde yaşamayı ve böylesi bir ekosistemin korunmasını istemenin anayasal hak olarak tanımlandığı bir anlayışla kaleme alındı.

tema insanların ve insan olmayanların yaşamının, yaşam biçimlerinin zenginliğinin ve çeşitliliğinin kendine özgü bir değeri vardır. “yaşamsal önemi olan insani ihtiyaçları karşılamak dışında” insanların bu çeşitliliği azaltmaya hakkı yoktur.

maria popova - çev : meltem çetin sever ilk kadın psikanalist lou andreas-salomé ve freud’un insan doğası üzerine yazışmaları

mustafa karabulut şairin dil ve üslubunda psikolojik temayüller

hüseyin peker tasavvuf psikolojisi

selçuk eskiçubuk bediüzzaman ve pozitif psikoloji kuralları

serap özen işyerinde psikolojik şiddet ve nedenleri

vuslat - salih koluber / salih baba ( mehmet özgür ) meczuplar allah ın özel hizmetindeki kullarıdır. onların yaptıklarına akıl sır ermez.

sevgi kul doğal antibiyotik yapalım...

seyit mehmet şen devletin tanrılaşması

pınar doğu saf şiiri anlamayan nesle aşina değiliz.

pınar doğu lirik şiirden anlamayan nesle aşina değiliz.

fuzûlî yâ rab belâ-yı aşk ile kıl âşinâ beni bir dem belâ-yı aşktan kılma cüdâ beni

âgâh cihân o şûh-ı sitemkâra bî-nevâ geçinür belâ bu kim o dahı ‘âlem âşinâ geçinür

harâbî hak ile hak ol ene’l-hak sırrına ol âşinâ cânını cânâna vir havf eyleme berdârdan

kâmî vakt-i hazân-ı gülşene varmışdı kâmiyâ ne yâd buldı bülbül-i şeydâ ne âşinâ

nehcî derûnı âşinâ ol taşradan bî-gâne sansunlar gözet ma’nâ görenler sûret-i efsâne sansunlar

nef'î yâr u bîgâne müsellem tutsa ey nef’î n‘ola şi’rimin hep âşinâdır lafzı ma‘nâsı garîb

enis akın şiiri bir süs bir fantazi olarak gören ihtirassız şairlere aşina değiliz.

mustafa kemal sayar mecnun’u anlayamayan psikiyatriye aşina değiliz. aşkı, şiiri, muhabbeti bilmeyen bir ruh bilimi, kuru gürültüdür..!

şeyma şipka eski musikimizden anlamıyan nesle aşina değiliz.

yahya kemal beyatlı çok insan anlayamaz eski musikimizden ve ondan anlayamayan bir şey anlamaz bizden

yavuz dizdar insanoğlunun bildiklerinin ötesine geçemeyeceği mantığını dikkate alırsanız, aslında anahtar ve kilit sistemi gen aktifleştirilmesine de örnek oluşturur.

yavuz dizdar ne var ki bilim bu aşamada kendi ürettiği kilitleri model aldığından bir gen-bir protein; bir madde-bir hedef yanılsamasına girer.

yavuz dizdar koşullar değişince kodlamayan kısımlar kodlar hale gelebilir. araştırması mümkün müdür, kuşkusuz evet, ama özel koşulların ne olduğunu bilmezseniz çözmeniz, daha doğrusu anlamanız mümkün olmaz.

yavuz dizdar biyolojik değişkenlik bu kadar ayan beyan ortadayken, neden farklı kombinasyonların farklı bir canlılık biçimi oluşturacağını düşünmeyiz? çünkü bu bilimin dogmatik tutukluluğudur, denenmeye layık bulunmaz.

yavuz dizdar bilimde esas olan dogmanın engellenmesidir, her mutlak gerçek kendi koşulunun doğal çıkarımıdır, saplantı haline dönüştürülürse ilerlemenin önünü kapar.

ahmed râsim küçükustād / ahmet rasim küçükusta uyku gece, karanlıkta olmak kaydıyla sağlıklı yaşamanın olmazsa olmaz unsurlarındandır; yeter ki ayakta uyumayalım!

ahmed râsim küçükustād / ahmet rasim küçükusta tabağında zerre bırakmanın bile günah olduğu öğretilen, buna inanan ve uygulayan biri olarak her alandaki israf içimi sızlatıyor.

alî şerîatî ey allah'ım alimlerimize mes'uliyet halkımıza ilim dindarlarımıza din mü'minlerimize aydınlık aydınlarımıza iman tutucularımıza kavrayış kavramışlarımıza tutuculuk kadınlarımıza bilinç erkeklerimize şeref yaşlılarımıza bilgi gençlerimize asalet öğretmenlerimize inanç

alî şerîatî öğrencilerimize inanç uyuyanlarımıza uyanıklık uyanıklarımıza irade muhafazakarlarımıza hareket suskunlarımıza feryat yazarlarımıza güvenirlilik sanatçılarımıza dert şairlerimize şuur araştırmacılarımıza hedef tebliğlerimize gerçek kıskançlarımıza şifa

alî şerîatî bencillerimize insaf sevenlerimize edeb mezheplerimize vahdet halkımıza kendini bilme tüm milletimize samimiyet himmet özveri kurtuluşa yaraşırlık ve izzet bağışla

müjde tönbekici izm’ler mizm’ler bana uzaktır.

ekşi sözlük bütün izm'ler zararlıdır

gzt muhabbetin en güzel yerinde birinin pat diye kapitalizm, teizm, hümanizm gibi tabirler kullanmaya başlaması artık canınızı sıkmasın. hayatımızdaki bütün önemli 'izm'leri kısa, kolay ve keyifli bir şekilde bilmek imkansız değil.

gülgün türkoğlu sonu izm olan her şey berbat.

feyza yapıcı “izm”lerle imtihanımız

necmettin erbakan gençliğimiz millî değerlerimizden uzaklaşarak çeşitli "izm"lerin peşinden gidiyorsa, ma­teryalist, anarşist oluyorsa, hippiliğe ve gayriciddi yaşa­yışa özeniyorsa, anaya, babaya asi oluyorsa, bütün bun­ların sebebi körü körüne yürütülen batı taklitçiliğidir.

turan dursun küfür de, 'tehdit' de ....... insan aklı ve bilimin tüm boyutlarıyla geçerli olduğu bir dünyanın kurulması için bu tür çabalar, su kadar, hava kadar gereklidir. ve şu da unutulmamalı ki, bunun, korkulagelen, ürkülegelen 'izm'lerle de hiçbir ilgisi yoktur.

elif şafak bütün ideolojiler -sosyalizm, nihilizm, feminizm, anarşizm, çevrecilik -gençleri sersemletmek ve edilgenleştirmek için uydurulmuş nafile icatlardı. sahte izm ler kitlelerin uyku ilaçlarıydı.

rasim özdenören islam'ın demokrasi ile liberalizm ile veya benzeri başka izm'lerle uzlaştırılamayacağını, çünkü bunların farklı kaynaklardan neşet ettiğini söylemenin, onun siyasette despotlukla, iktisatta kumanda ekonomisi ile özdeşleştirildiği anlamına gelmez.

galip erdem markisizim - leninizm ve bilmem ne «izm» le beslenen gençler, türk milliyetçiliğinin yiğit ülkücüleri dışında, biraz da büyüklerinin tutumuna özenerek, ders çalışmayı kınar; hattâ, bir burjuva gayreti sayarak, ayıplarlar!

hüseyin cemil meriç marksist ne demek? marx, ne vahye mazhar bir peygamberdir, ne tecrübe dışı bilgilerle donanmış bir kâhin. onu beşerilikten uzaklaştırmak, beşeriyete kazandırdığı birkaç büyük hakikate ihanet değil mi?

hüseyin cemil meriç hayatı, zaafları, hastalıklarıyla, belli bir milletin, belli bir asrın adamıdır marx. izm'ler -bu mânâda- insan idrakine giydirilen deli gömlekleridir.

hüseyin cemil meriç her ... ist, koltuk değneği olmadan yürüyemeyeceğini itiraf eden bir zavallıdır.

hüseyin cemil meriç izm'ler birer anakronizm'dir, birer anakronizm yani kalıplaşan, canlılığını yarı yarıya kaybeden birer konserve düşünce.

hüseyin cemil meriç batı'dan gelen hiçbir "izm" masum değildir.

azize kaya yar uğruna yandı yüreğim kara gözlerini sevdim neyleyim mecnun gibi başım kabe'de yarab aşkımı artır diyeyim

azize kaya içi gam keder dolduğunda onun yerine ağladım hıçkırıklarımla karanlıklar görmesin diye ben kaldım ıssız zindanlarında

özgür taburoğlu suçlu yaratan adalet sistemi: the night of

şükrü sunay akın oybirliğiyle koyunlar keçiyi seçer kendilerine başkan oysa sürünün başına kurdun akrabası köpeği koyar çoban

muhammed ikbâl islâm dünyasındaki tasavvufi anlayış arslan gibi değil, koyun gibi yaşamayı telkin eder.

hacı bektâş-ı velî ve dahi bir kavilde iman koyundur, akıl çobandır, iblis kurttur. çoban gitti, kurt koyunu nitti.

veysel şatıroğlu / âşık veysel koyun kurt ile gezerdi fikir başka başk'olmasa

şükrü şen kara koyun güdersin elleri öksüz idersin aman

dame agatha mary clarissa christie bir erkek ilgi duyduğu zaman sevimli, cesur, dikkatli ve canayakın olabilir. ama gerçekten aşık olduğunda bir koyun gibi görünmekten alamaz kendini.

benito amilcare andrea mussolini aslan olarak bir gün yaşamak, yüz yıl boyunca koyun olarak yaşamaktan daha iyidir.

türk atasözü ak koyun ak bacağından, kara koyun kara bacağından asılır.

türk atasözü her koyun kendi bacağından asılır.

türk atasözü herkesin aklı bir olsa koyuna çoban bulunmaz.

türk atasözü ölmüş koyun kurttan korkmaz.

türk atasözü erkek koyun kasap dükkanına yakışır.

vı. mehmed / sultan vahideddin / sultan vahdettin bir millet var koyun sürüsü... buna bir çoban lazım. o da benim.

kürt atasözü dünya dünya oldukça, kurdun gözü koyundadır.

halil cibran doğa, hoşgeldin diyen kollarıyla uzanır bize ve onun kadınsı güzelliğinden haz almaya çağırır bizi; ama biz onun sükunetinden ürker, kalabalık kentlere akın ederiz ve orada tıpkı vahşi bir kurdun önünden kaçışan koyunlar gibi birbirimizi sıkıştırarak yaşarız.

halil cibran evet, bir nirvana var; o, koyunlarını yeşil bir otlağa yaymanda, çocuğunu uyutmanda ve şiirinin son dizesini yazmandadır.

azîz nesin insanlar koyun değil ki... hiçbir insan yalnız kendi bacağından asılmaz. her insanla biraz da biz asılırız, her açla açız. her tutukluyla tutukluyuz.

mehmed / mehmet / mustafa / ruhsatî dünyanın gidişi acayip oldu koyun belli değil kurt belli değil

nicholas vachel lindsay - çev : ismail haydar aksoy bir şey değil ölmeleri, fakat ölürler koyunlar misali.

breanna claire payton / bre payton why studying mark twain is essential to understanding america today

breanna claire payton / bre payton apple ceo tim cook: it’s a ‘sin’ to not ban bad people from tech platforms

meryem göktepe metin'i anlatmak... nasıl zor, nasıl da insanın burnunun direğini sızlatıyor. ama başlayınca nasıl da 17 yılın üzerine rağmen metin'in coşkusunun büyüsüne kapılıyor insan.

meryem göktepe büyülenmiş gibiyim bu kara ama sevimli çocuğun ağlayan kardeşi susturamadığı için kendisinin de ağlayıp, burnunu çekerek bir yandan da koluna silişini izlerken.

meryem göktepe metin çok inançlı bir sosyalist, insan hakları savunucusu olmasının ötesinde tam bir insan iyisiydi.

meryem göktepe odama döndüğümde çeşitli kereler birileri tarafından arandığımı öğreniyorum. bu da canımı sıkıyor oldukça.

meryem göktepe yüreğim sıkışıyor, "bir şey mi oldu, çabuk her neyse söyle" diye sarsıyorum.

meryem göktepe orada delire delire ağlamak, haykırmak isterken bir mücadelenin içinde buluyorum kendimi daha orada.

meryem göktepe yengemin yatak odasındayım, orada gelip görüyor arkadaşlarım. taksiciye bağırdığım gibi herkese "polis can güvenliğimizi mi koruyor, canımızı mı alıyor?" diyorum.

pınar doğu metin göktepe ise "vurmayın, kör oldum" demişti.

pınar doğu bir gazeteci cinayetinde ilk defa mahkumiyet kararı veriliyordu türkiye'de. ancak suçlular rahşan affı nedeniyle cezaevinde sadece 1 yıl 8 ay kalıp çıktılar.

pınar doğu metin göktepe tipi gazetecilik miras kaldı geriye. dürüst, ilkeli, bağımsız gazetecilik. hakikati ortaya çıkarmak için ter dökülen gazetecilik.

pınar doğu baran tursun vakfı’nın verilerine göre, 2007-2014 yılları arasında 115 kişi, 2017 yılından 2018 yılının sonuna kadar ise 388 kişi polis kurşunuyla hayatını kaybetti.

pınar doğu son 15 yılda 241 polis, 91 asker, 15 korucu, 17 özel timci ve 45 gardiyan tecavüz suçundan yargılandığı halde hiçbiri ceza almadı.

pınar doğu suyun altında kalan kısmına bakabilen, bakıp da konuşmaya cesaret edebilenler ya öldürülüyor ya da tek bir delil olmaksızın hapis cezasına çarptırılıyor.

pınar doğu kişisel hak ve özgürlüklerin asayişi engellediği düşünüldüğü müddetçe, orantısız güç toplumsal güvenliği sağlamak için elzem görüleceğinden, tüm dünyada olduğu gibi, türkiye’de de polis şiddete başvurmaktan çekinmeyecek gibi görünüyor.

pınar doğu sahi, nasıl bir polis olacak yeni polisler? buzdağının suyun altında kalan kısmı ise tüm haşmetiyle aynen dururken…

şebnem şenyener güneşin pırıl pırıl gümüş bir tepsi gibi parlattığı kıpırtısız uslu haliyle ege’miydi bu derin mutluluğun sebebi? ya o duygular? onları günün birinde tanımlayabilecek miyim? bir yerlerden öğrenebilecek miyim isimlerini?

seden mestan kötü bir edebiyat uyarlamasından daha moral bozucu bir şey varsa o da sevilen bir karakteri gözlerimizin önünde ve hayal ufkumuzda yitirmektir.

barbaros şansal çok sıkıldım soymak için mezar inşa eden insan esaretinden!..

erel eryürek aslına bakılırsa umuma açık yerlerde veya mekanlarda illa müzik çalacaksa, “nötr” müzik çalsın. asansör müziği gibi karaktersiz ve ruhsuz olmak zorunda da değil.

erel eryürek tarifi ise çok basit: insan uğultusunu bastıracak, baskı kurmayacak, nostalji toplarına çok fazla girmeden iyi hissetirecek…

gökçer tahincioğlu ama ortada duran büyük bir soru var? neden isminde "sol”, “devrim”, “demokrasi” geçen derneklerin, sloganların, şiirlerin, hiç şiddete bulaşmamış üyeleri, sahipleri, söyleyenleri sürekli tutuklanıyor ve üniversitelerden uzaklaştırılıyor?

tayfun atay rtük’ün ceza kestiği “modern family” dizisinin “ailenin korunması”na aykırı bir içerikle şekillendiğini ileri sürmek tam bir cehalet örneği.

göksel aymaz yoksulların gafleti

göksel aymaz gündelik yaşamın deneyimleri dardır. bu yüzden bilgisi de sığdır.

göksel aymaz krupp’daki vardiyasından bitkin, yorgun, yoksul ve kirli çıkan bir alman, sarraf dükkânı önünde pırıl pırıl ve semiz duran yahudi esnafı görüp de führer’inin radyo ve gazetelerdeki bütün ağızlarından da

göksel aymaz “almanya, yahudiler yüzünden yoksul” sözünü işitip okuyunca, “evet” diyor, “yahudiler!” dünya işlerine akıl sır erdirememişliğin gülünç ama sonuçları itibarıyla korkunç gafleti!..

göksel aymaz bu gafletin muhatabı olan alman entelektüeller, “eleştirel teori” adı altında, günümüz dünyası ve insanı üzerine düşünürken kültüre ve kültürel alana önem gösteren bir bakış açısı geliştirdiler.

göksel aymaz esas mesele, hayat algısındaki darlaşma idi. insan hayatı fragmanlaşmış, yaşantı parçacıkları halinde akıp gitmekteydi. hayatın çeşitli anları ve alanları ve oralardaki deneyimler, birbirinden kopuk parçalarmış gibi yaşanmaktaydı.

göksel aymaz hayat algısındaki darlaşma, bütün bir dünyayı, o dünyayı mantıklı bir bütün haline getiren ilişkiler ağını dışarıda bırakarak, gündelik yaşayışın rutinine indirger. insanın dünyayı tüm olarak bilinebilmesi, bu koşullarda, mümkün değildir.

göksel aymaz bu yoksunluğun, gerçeği yanılsama içinde gösteren “yabancılaşma”, gerçeği görünenden ibaret sayan “ampirik algılama” gibi çok bilinen sebepleri var ve ortalama insanın bu sebeplere karşı durduk yerde eleştirel bir uyanıklık sergilemesi de beklenemez.

göksel aymaz günümüzün sıradan insanı her gün tekrar ve tekrar deneyimlediği kendi hayatı karşısında bile, bir yerli dizi izleyicisinin edilgenliği içindedir, birbiri üzerine bindirilmiş durumların üstünkörülüğüyle yetinmek zorundadır.

aslı kotaman insan mutsuzken ahlakçı olur

aslı kotaman demek durduğumuz yer değil değerli olan, o yerde duruşumuzu nasıl anlamlandırdığımız. sadece kendimizin taşı itebilmesi değil, ama kayalara karşı birlik olabilmek belki de en önemli olan… siz hangi taraftasınız?

süreyya su çankaya üniversitesi’nde yaşanan bu cinayet, son zamanlarda yükselen entelektüalizm karşıtlığının, aydın düşmanlığının, üniversitelerin şer odağı olarak gösterilmesinin, cehalet güzellemesini ve bunlarla bezeli popülist sağ söylemin vuku bulmuş halidir.

burçin akgün ünaldı ayağa kalkmak, bir şeyler söylemek, mücadele etmek, ses çıkarmak için “moda” işe yarar mı? hem de çok!

burçin akgün ünaldı tişörtün mesajının milyonlara ulaşması zihinlerde bir şeyleri değiştirir.

seda yılmaz iktidarın akademisyenliği ve entelektüelliği itibarsızlaştırmak için elinden geleni ardına koymadığı bir ortamda şiddet söyleminin bu denli alenileşmesinin yaşananlarda payı olduğu gün gibi ortada.

seda yılmaz 2018’de kadın cinayetlerinin yüzde 40’ı ateşli silahlarla işlendi. ruhsatlı silahlar için mermi alım hakkı 200’den 1000’e çıkarıldı. devlet, bireysel silahlanmaya karşı önlem almak şöyle dursun bunu teşvik etmekte.

seda yılmaz bu durumda ceren damar’ın başına gelenler tesadüf mü sizce?..

hakan aksay anlamıyorum, neden herkes bu kadar tutkun sonu zaferle biten öykülere?

hakan aksay birilerini köşeye sıkıştırmak mıdır, ezmek midir amaç her zaman?

hakan aksay anlamıyorum, neden herkes bu kadar hayrandır güçlü, zengin ve lider olana?

hakan aksay anlamıyorum bilgiç bir edayla bana “oyunun kuralları”nı anlatanları, oyunun kurallarını, oyunları, kuralları koyanları.

hakan aksay şimdi artık daha “mantıklı ve deneyimli”yim.

hakan aksay madem ki sonu zaferle bitmeyen bu mücadelelere kaptırıyorum bugün de kendimi, o halde “daha adam olamamak” pahasına hâlâ insanım demektir.

deniz bağrıaçık özel üniversitelerde yaşananlar ayrı bir yazı konusu, ancak kamusal alanda özellikle genç kadınlara karşı artan şiddetin en önemli iki nedenini şu şekilde sıralamak mümkün:

deniz bağrıaçık ilki, şiddetin meşrulaşması; ikincisi ise saygı duyma biçiminin ve duyulma nedenin değişmiş olması.

deniz bağrıaçık öte yandan, kadınların toplumsal statülerine duyulan saygı hem doğrudan hem dolaylı olarak azaltıldı. artık hak edilen bir saygı değil, korku ile kazanılan saygı daha mubah oldu.

deniz bağrıaçık sosyal ağlar da siber dünyada gerçeklik algısını iyiden iyiye yıprattı, empatiden yoksun yeni nesiller için “saygı duymak” kavramını tamamıyla değiştirdi.

deniz bağrıaçık toplumda kırılgan olan her statü daha da zarar gördü, uzun yıllar emek verilerek gelinen yerler anlamını yitirdi.

osman elbek foucault’nun biyopolitikası, tıp kurumu ve sağlık algısının ulaştığı güçten de yararlanarak milano’da “modapolitika”ya evrilmişti.

osman elbek beden, bu politik iklimde, bir yandan sağlıklı yaşama kültürü aracılığıyla tıp kurumuna, diğer yandan da beğenilmek ve statü kazanmak isteğiyle modaya hizmet eden bir “teferruat”a indirgeniyordu.

osman elbek hasılı kelam, insan(lık), pirinç tanesi büyüklüğünde bir çipi derisinin altına yerleştirerek insan ve makine birleşimi bir cyborg’a dönüşüyor.

seyhan avşar savunmasını beğenmedikleri avukata akıl hastanesi cezası mahkeme savunmasını beğenmediği avukatın akıl hastanesinde müşaade altına alınmasına karar verdi.

sinan eskicioğlu internet üzerinden saldırı yaparak, istediğinize ulaşıp bir anda yok olabiliyorsunuz. çok deli bir dünyadan bahsediyoruz. bu deli dünyanın diğer bir adı da ‘karanlık internet’ ya da ‘derin internet’…

sinan eskicioğlu bu karanlık dünyaya giriş için farklı programlar, sunucular, proxy ayarları ve donanım gerekiyor. işte bu dünya bütün kirli işlerin ve ilişkilerin döndüğü deli bir alem.

sinan eskicioğlu almanya,siber saldırılar konusunda gözünü rusya’ya dikmiş durumda.rusların siber saldırıları yaptıklarından şüphe ediliyor.ama tabii bunu ispat etmek pek mümkün değil. neden mi?az önce biraz ifade etmeye çalıştığım deli bir dünya olan,karanlık internet sebebiyle.

ereğli önder gazetesi sabah saatlerinde etkili olan kar yağışı zonguldak-ereğli karayolunda ulaşımı olumsuz etkiledi. delihakkı rampaları mevkisinde türkiye taşkömürü kurumu’na malzeme götüren tırların yolda kalmasının ardından ulaşım ise trafiğe tamamen kapatıldı.

ereğli önder gazetesi karayolları ekiplerinin yol çalışmasının ardından yol güzergahı yeniden trafik akışına açılırken delihakkı ve cemaller köyü mevkisinde trafik ekipleri araçları dikkatli gitmeleri konusunda uyardı.

tdk bela isim (bela:, l ince okunur) arapça belā

  1. isim içinden çıkılması güç, sakıncalı durum
  2. büyük zarar ve sıkıntıya yol açan olay veya kimse
  3. hak edilen ceza

türkiye diyânet vakfı islâm ansiklopedisi belâ البلاء allah’ın insanları denemek için verdiği maddî ve mânevî sıkıntı, dert, külfet.

süleyman uludağ belâ kelimesi kur’ân-ı kerîm’de “eskimek; denemek, sınamak; gam, musibet, darlık ve sıkıntı” mânalarında kullanılmıştır. firavun’un isrâiloğulları’na yaptığı korkunç işkenceler “büyük belâ” ve “açık belâ” diye vasıflandırılmıştır.

lev nikolayeviç tolstoy yaşamın bir bela ve bir delilik olduğunu anladıktan sonra ona son vermek, intihar etmekti. bunu kavramıştım ama sebebini ben de bilmem, kendimi öldürmeyi hiç denemedim.

yaşar kemal toprağın altı, toprağın üstü... acı, dert, bela...yerinme canım, yerinme. her tepeden bir gün doğar.

atilla atalay belanı bulucan sen belanı... kopuk karı, dengesiz kaltak...

ali lidar iş makinaları mı iş makineleri mi bilmiyorum kafam karışık iş makinaları mı iş makineleri mi bilmiyorum canım çok sıkkın iş makinaları mı iş makineleri mi bilmiyorum... -allah belanı versin tdk!-

burak çelik allah belanı versin leyla ! allah belamı versin. allah belamızı da versin ! ama mevla'm ayrılık vermesin gökte uçan kuşa leylam!

namık kemal insana en büyük gayretler, en büyük belalar, aşırı sinirlilik ve azap zamanlarında gelir.

murat arda biz dergi yapmış olmak için ya da para kazanmak için dergi yapan sıradan popüler kültür dergilerinden farklıyız, biz deliyiz ve yazarlarımız da deli, okurlarımız da. bundan memnunuz.

ismail hakkı altuntaş bu yazı neden yazıldı; bazıları diyorlar ki içimde konuşmalar duyuyorum, "deliriyor muyum?" cevabı nefsiniz veya ruhunuz monotonluktan bıkmış kendini aşmak istiyor. siz ise ona yardımcı olmuyorsunuz demektir.

mehmet şentürk deli bir dünya.. daha ilk nefesinde delirtiyor insanları, çığlık çığlığa bir açlık, acı ve göz yakan aydınlık. uykular dindiriyor ilk zamanlarda deliliğimizi, biraz da anneler pohpohluyor sakinliği.

mehmet şentürk delilikleri dindirmek için deli zırvası eğitimlere tabi tutuluyor, ayak uydurmayı öğreniyoruz .......

mehmet şentürk bilip bilmediğimiz sayısız deliliğin pençesinde, kendimize bir üst akıl arıyoruz! yok.. tek kabul edemediğimiz gerçek bu. yok ki? en doğru saydığınız tanrı bile biraz deli olmasa ne gerek vardı insan denilen bu maceraya güzelim evrenin en ücra köşesinde.

mehmet şentürk deli dünyanın akıl dolu salaklarından olmaktansa, deli dolu yaşayıp akıllı geçinenlere yön verenlerin ideal insan sayıldığı modern yaşama hoş geldiniz, dostlar. iyi delirmeler hepinize.

ibrahim canan peygamberimiz (sav) çocukların yaramazlık yapmaları üzerine "büyüyünce aklının çok olacağına delildir. " diyerek müsamaha göstermiştir.

asaf zeki yüksel bozulmuş usta sağ elim ve acemi çocuksu kalbimin uzantısı sol elimin dialektik atışması

arnavut atasözü akıl insanın külahında bir çividir, yumruk yemeden içeri girmez.

mehmet barlas bolton'un cehaleti ah bu akılsız ve kendilerini bilmez amerikalılar!

doğu perinçek akılsız milliyetçilik olur mu

arslan tekin abd'liler aptal mı?

cumali durmuş yaptığınız eylem sonuç alındığında başarılı sayılır.ısrar ediyorum ,siyaset ahlaklı ve samimiyetle yapılır hiç kimse milleti iş bilmez aptal yerine koymasın,egolarınızı tatmin etmek siyaset değil bu sözümü unutmayın.

donald john trump sahte haber medyası insanlığın gerçek düşmanıdır. onlar, gerçeklerden uzaklaşan çılgın deliler.

melisa uzunarslan tanıdığım en güzel deliydin bana güzel en gülen deliydin tanıdığım en güzel deliydin gittin

ekşi sözlük confessional poetry

hasan bülent kahraman son zamanlarda bir 'ifşa' edebiyatı çıktı karşımıza. bunu doğal, karşılamak gerek. çünkü, benim öteden beri sürdürdüğüm bir iddiaya göre türkiye'de, türkçede henüz 'itiraf' edebiyatı yok. olmadı da.

güler kalem şairin ortaya döktüğü gizin aslında günahlarla ilgisi yoktur. travma yaratan olaylar yeniden sahnelenir. giz dökümcü şair eylemi, düşüncesi ve hisleriyle ilgili her türlü utanç verici, acı verici ayrıntıyı saklar.

güler kalem giz dökümcü şair kendisini tahrip edici ve onulmaz bir benmerkezcilikle lanetler.

nilgün marmara önal gizdökümcü şairliğin temel gerilimlerinin kökeninde psişik bütünlüğe doğru gidişle dağılma arzusu arasındaki çatışma yatar tam olarak. mutlak özgürlük eğiliminden kaynaklanan bu gerilim şiirlere yansır.

halil cibran çünkü yaratıcı ruhu, toprağın, başını rüzgârın kucağına koyup huzur içinde uyuyamaz, giderilmedikçe açlığı, her birinizin.

ferhat aydın sence ben normal miyim ve ne zaman terapiye gitmeli miyim in cevabı aslında benim açımdan çok yalın 1 durumdan siz rahatsızsanız 2 günlük hayatınızı etkilemeye başladıysa 3 ilişkileriniz sosyalliğiniz bozulmaya başladıysa

ferhat aydın dindar bir arkadaşım şöyle bir obsesyonu vardı uzun zaman. aklıma sürekli allah la ilgili küfürler geliyo diyodu. adana lıysanız çok yadırgamazsınız çok sıkıntı diğildir o. arkadaşım şundan rahatsız acaba benim inancımda bi sıkıntı mı var.

ferhat aydın psikologlar, sizin mutluluğunuzun peşinde değildir. psikologlar, gerçeğin peşindedir.

ferhat aydın öfke can sıkıntısı stres melankoli, aklınıza ne geliyosa olumlu olumsuz bütün duygular bizim ihtiyacımız.

uplifers akıl sağlığınızı korumak için: akıllı beslenme

morgan rice ama sıcağın ve açlığın onu da delirttiği görülüyordu.

mehmet yaşin şu patlıcan beni deli ediyor dostum! öyle hemen burun kıvırmayın. bir dönem fransa’da yasaklanan, italya’da insanları delirten, istanbul’u yakıp kül eden bu sebze, nelere kadir bir bilseniz!

yesilist cimpi cimpi: insanı delirten bir güzellik ismi çok şeker olan bu bitkinin zehri insanlarda “asit ile yakılırken elektroşok ile işkence edilmek” gibi bir his vererek kurbanlarını delirmeye doğru yönelten bitki, köpek ve at gibi hayvanlarda direkt ölüme yol açıyor.

ali tongülüs ‘akıllı trafik sistemi’ delirtecek..

aydın yeni ufuk akıllı cep telefonları vatandaşı delirtmeye başladı

gazetevatan akıl hastanesinde delirten işkence!

akif bayrak belki de akıllıyı akıllı delirtti. “sen delisin,” diye diye deli etti.

haber7 bilimadamları akıllı fareyi delirtti

mesut ilhan akıllı sayaç delirtti

memurlar adli tıp zanlıyı bir yılda 'delirtti'

evrensel izmir'de ‘akıllı hastane’nin akıl almaz sorunları

serdar tuncer deli diyecekler bize desinler. delilerin ne kadarı velidir bilmem ama velilerin hepsine hayatının bir döneminde mutlaka deli demişlerdir.

serdar tuncer hasan-ı basri hazretlerine rahmet olsun: “siz onları görseydiniz bunlar deli derdiniz onlar sizi görseydi bunlar müslüman değil derlerdi.” o’nu gören deli olur elbet; deli olmayan o’nu göresi değil!

serdar tuncer birisinin bir işi olacak halledemediği, koşturacağız onunla beraber, şaşıracak “yahu sen benden daha çok dertleniyorsun” diyecek, halimizi görenler “senin bu işten bir menfaatin mi var” diye soracaklar,

serdar tuncer susacağız ve diyeceğiz ki; “yok kardeşim, ben enayilerdenim sadece.” dertleneceğiz kardeşlerimizin derdiyle. borçlunun borcuna kendi borcumuza koşturduğumuz gibi koşacağız, hastanın tedavisi için kendi hastalığımıza derman arar gibi uğraşacağız,

serdar tuncer boynu büküğün yüzünü güldürmeye, açın karnını doyurmaya, talebenin yetişmesine, garibin işinin hallolmasına uğraşarak tüketeceğiz ömür dediğin çileyi.

serdar tuncer divanelik güzeldir, enayiliğe paha biçilemez, delilik ahiret akçesi.

mehmet soysal dünyadaki iyi insanlarla tüm cahillerin, kötülerin buluştuğu yeryüzündeki cehennemin adı; sosyal medya. milyarlarca deli, çılgın, akıl fukarası, taraftar ve savaşçının kirli bilgisiyle karşı karşıya kalacağımızı hiç düşünmemiştik.

melisa uzunarslan bilirim onlar delidir her gün oynarlar rollerini bu yalandan boşlukta parayla var oldukça aşkı yatakta ararlar her biri çılgın bir vaka

f. iris arcan hep sorarlar: “fırat mı daha âşık, dicle mi daha deli?” bence dicle hem deli, hem âşık. öyle ya aşk bir nevi delilik değil miydi zaten?

ceren sıla gömeli buraya geldikten sonra aslında matematiğin çok büyük bi çekiciliği olduğunu ve bizim okulda gördüğümüz gibi bi matematik olmadığını bunun çok daha derin olduğunu ve aslında matematiğin biçok konuyla birleşip insanı çok fazla düşünmeye ittiğini gördüm.

hüseyin alî nesin ya burda bambaşka bişey öğretmeye çalışıyorum. sadece sadece olgular değil matematik değil başka bişey. büyümeyi kendine yetmeyi kendine güvenmeyi bi konunun derinine inmeyi kendi kendini kontrol etmeyi kendi kendini sınamayı.

alâeddin kırtışoğlu / alaattin kırtışoğlu burda sınav diye bi olay yok öyle bi baskı yok müfredât diye bi şey yok ve zaman süre sınırı diye bişey yok çok özgür rahat bi ortamda bu işi seven hocalarla birlikte bu iş anlamaya işte düşünmeye öğrenmeye çalışıyoruz.

sâdık gültekin bu merkezler bizim. işte bilim merkezidir sanat merkezidir kültür merkezidir spor merkezidir. dolayısıyla bunları çoğaltmamız, belki okullara bunlar alternatif diğil okulları tamamlayıcı unsurlar olsun.

shahrzad f. shams / fatemeh shams bu şairlerin hiçbiri harita üzerinde ev diye bir yeri gösterememektedir. çünkü buradaki ev kavramları kendi kimlikleri gibi muğlaktır.

shahrzad f. shams / fatemeh shams kendi topraklarında dışlanma ve yabancılaşma, bağlanma ve bağlanmama, ait olma ve olamama, hüzün ve mutluluk, geri dönme, kaçma ve hareket, hareketsizlik bütün şiirlerde kendini ortaya koymaktadır.

shahrzad f. shams / fatemeh shams bu şiirlerin hepsi bize şunu göstermektedir ki sınırlar farklı şekillerde değerlendirilmektedir.

shahrzad f. shams / fatemeh shams sonuç olarak bu noktada üretilen edebiyat, sınırların içinde ya da sınırların dışında olabilir ancak bunun bir geçiş ve bir şeye dönüşme çabası olduğunu anlamak gerekmektedir.

shahrzad f. shams / fatemeh shams edebiyat, milliyetçi prensiplerin önüne geçebilmektedir.

beliz güçbilmez cehalet zemberektir. tragedya gibi. bir kez başladı mı, tamamen boşalana kadar durmaz. onu kurarken düsüneceksin.

rukiye karaköse sanki dertsiz sıkıntısız bir dünya hayatı olabilirmiş gibi başımıza gelen sıkıntılara, yolumuzu kesen eşkıya muamelesi yapıp fazlaca bozuluyoruz.

rukiye karaköse üzüldüğümüze üzülüyor, kaygılandığımız için yine kaygılanıyor, sıkıldığımızdan dolayı yine sıkılıyoruz.

rukiye karaköse gürültü, ilk bakışta önemsiz gibi görünse de, günlük hayatımızda en yoğun olarak karşı karşıya kaldığımız kirlilik türlerinden biridir ve psikohijyene direkt olumsuz etki eder. ruh sağlığı üzerinde tehdit oluşturan çok ciddi bir problemdir.

samiye akkoyun açıkgöz kasvetli şehirlere halden bilmezler kapısından girilir insanlar tasmalı ruhlarını gezintiye çıkardığında alınıp verilmesi cebren borç olur merhabalar kahkahalar arpa suyu içmiş gibidir

vikipedi gerçek kavramı, felsefi bir kavram olarak, genel anlamda, düşüncede varolan ya da düşülmüş şeylere karşıt anlamda varolan, düşünülmüş olanın dışında mevcut olan anlamındadır.

tdk gerçek isim yalan olmayan, doğru olan şey, hakikat

françois le moine / françois lemoyne zaman, gerçeği, yalan ve hasetten kurtarırken / time saving truth from falsehood and envy / le temps sauvant la vérité du mensonge et de l'envie

pınar doğu zamân! bir suç gibi süzülür aramızdan gün gelir acemîliklerini arar herkes tersyüz edilmiş bir hayâtın kopya kâğıdından dirimimden eski bir hakîkat olur varlığım hep bir beden küçüktür hayâttan

tuba gürdere gerçekte kazananlar,gerçekten kaybedenlerdir. çünkü gerçeklik kavramını kazananlar geri kalan herşeyi kaybetmiş olanlardır.

tuba okur hani belkide hayatta ve sanalda yapay gerçekliklerle uyutuluyoruzdur.. ya da inandırılıyoruzdur kim bilir..

arthur schopenhauer hakikat, onu arzu etmeyenin boğazına sarılan bir fahişe değildir. hatta o kadar çekingen bir güzeldir ki, onun için her şeyini feda etmiş olan bile onun lütufundan emin olamaz.

franz kafka gerçek bölünemez, bu yüzden kendini tanıyamaz; her kim onu tanımak isterse bir yalan olmak zorundadır.

george bernard shaw büyük gerçeklere varmak, günaha girmekle başlar.

jean-jacques rousseau ey yüce gönüllü yalan! gerçek hiç sana tercih edilebilecek kadar güzel olmuş mudur?

george berkeley gerçek bütün’ün çığlığı, birkaç kişinin ise oyuncağıdır.

sylvia plath ölmek bir sanattır, her şey gibi eşsiz bir ustalıkla yapıyorum bu işi, öyle ustaca ki insana korkunç geliyor, öyle ustaca ki gerçeklik duygusu veriyor, bu konuda iddialıyım sanırım.

deniz çakır her şeye isim koyanlardan sıkılmış olabilirim. hayatları olmayanların başkalarının hayatlarını parmaklamasından dikizlemesinden. göğe bakıp “ohh” demeyi bilmeyenlerden dilinden kibir akanlardan gülümsemenin şifasına varmayanlardan sıkıldım işte bazılarından geçer.

deniz çakır oluk oluk kan akıtacağız diyenlerin alkışlandığı politikalarınızla, her şeyin yasaklandığı televizyonlarda silahın özendirildiği dizilerinizle gurur duyun!!!

deniz çakır birinin hayatına fiziksel ya da ruhsal şiddet uygulamak zorbalıktır. azıcık iyi insan olmaya çalışsa bu zorbalar, dünyanın rengi değişir!!

deniz çakır “özen” ne kıymetli kelime... zamanla flörtü özenli olmalı insanın .. yoksa bak, bugün de bitecek..dün olacak birazdan... ruhunu oyalayanlardan uzaklaşmak için doğru an belki de...

vikipedi sağlık, sadece hastalık ve sakatlık durumunun olmayışı değil kişinin bedenen ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir.

mansûr beyazyürek böyle bi iş olmaz. tamam mı. bir insanın özel bir yaşamı. bu gecenin bir buçuğunda siz kameraya çekmek istiyosunuz bu sağlıklı bişey mi. hadi canım. hiç haber niteliği falan yok bu sizin tamamen saçmalamanız.

vikipedi hak; herhangi bir varlığın, kanunî veya ahlakî gerekçelerle, sahip olması veya yapabilmesi olağan şeyler.

deniz çakır yaşamımın her döneminde ezilenin, haklının, kadınların, yanında oldum. kişisel özgürlüklerin savunucusu oldum. hal böyle iken üzerime atılmak istenen islenmemis bir suçtur ve utanç vericidir.

vikipedi kişilik hakkı, kişinin toplum içindeki saygınlığını ve kişiliğini serbestçe geliştirmesini temin eden öğelerin tümü üzerindeki haklarıdır.

deniz çakır kendi âcizliğinizi bu kadar göstermeyin yâhu.

vikipedi kadın hakları, kadınların erkeklerle eşit şekilde sahip olduğu sosyoekonomik, siyasi ve yasal hakların tamamına verilen isim.

vikipedi negatif hak, bir toplumda ayrım yapmadan, azınlık-çoğunluk demeden herkese tanınan haklardır; ör. toplu ulaşımdan yararlanma, mülk edinme, eğitim-sağlık vb. haklar.

vikipedi çocuk hakları, kanunen veya ahlaki olarak dünya üzerindeki tüm çocukların doğuştan sahip olduğu; eğitim, sağlık, yaşama, barınma; fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma gibi haklarının hepsini birden tanımlamakta kullanılan evrensel kavramdır.

vikipedi doğal haklar, toplumun her ferdinin sahip olduğu ve devletler tarafından esirgenemeyecek olan bazı temel haklar.

meltem arslan zamanda kırdım bedenim ve ruhumu ona erişmek ve yaraşmak için

vikipedi canlı ya da organizma, biyoloji ve ekolojide fonksiyonlarını yaşama mümkün olduğunca uyum sağlayarak sürdüren basit yapı moleküllerinin veya karmaşık organ sistemlerinin bir araya gelmesiyle oluşan varlıklar için kullanılan bir kavramdır.

vikipedi biyoloji veya canlı bilimi, canlıları inceleyen bilim dalı. biyoloji ile ilgilenen bilim insanına biyolog denir.

jw kutsal kitapta kullanılan “can” sözcüğü ibranice nefeş ve yunanca psykhe sözcüklerinin karşılığıdır. ibranice sözcük “nefes alan canlı”, yunanca sözcük de “yaşayan varlık” anlamına gelir.

diniyazilar islam`da canlıların ruhu-hayaleti yoktur

şaban karasakal ruh, etkisi inkâr edilemeyen, elle tutulup, gözle görülemeyen fakat elektrik enerjisi gibi varlığı gerçek olan, canlılara hayat veren özdür.

bilge palaz dirhem dirhem büyür dilimizdeki ıslak sözler durgun sularda ürperir sessizlik güneşli çalışkan ellerimizde ve yasaksız maviliklere gömülen açlığın yüzüyle düş kıyılarında gezinen ay dede

vikipedi kader, bütün olayların önceden ve değişmeyecek biçimde düzenlediğine inanılan ezeli takdir. alın yazısı, yazgı veya mukadderat olarak da anılır.

arthur schopenhauer insanların kader dedikleri çoğu zaman sadece kendi kendilerine yaptıkları aptal oyunlar.

muhammed ikbal kader bilgisizin zindanı ve zinciridir.

vikipedi çilecilik ya da asetizm, çoğu zaman manevi hedefleri izleme maksadıyla, dünya zevklerinden yoksun nitelikli bir hayat tarzı seçmeyi ifade eder.

blaga nikolova dimitrova bir sakıncadır, bir tehlikedir bu hâlâ erkeklerin olan bu dünyada yürümek yalnız başına.

vikipedi cennet, dini kozmoloji veya transandental felsefede gök, yedi gök, uçmak, behişt gibi adlarla da anılan ilah, melek, cin, aziz, yeniden dirilmiş atalar gibi varlıkların yaşadığı, köken aldığı veya hüküm sürdüğüne inanılan yer.

tevfik kolaylı / neyzen tevfik ne şeriat, ne tarikat, ne hakikat, ne türe, süremez hükmünü bunlar yaşadıkça bu küre cahilin korku kokan defterini tanrı düre! ma'rifet mahkemesinde verilen hükme göre, cennet iflas eder, efsane-i adem de geçer.

haydar / pîr sultan abdal açıldı cennet kapısı lal-ü güherdir yapısı kıldan incedir köprüsü geçebilirsen gel beri

ayşe özdemir dünya çilelerini bize donalttın çok sıkıldık yarab çokda bunalttın nefsime uydum bende aldandım buna rağmen yarab isterim cennet

hatice hantal mü´min burada alır cennetin tapusunu! mukaddes hüzün çile, ağ örmüş yapısını mevlam bizlere açsın, ol ferah kapısını dilerim ki çıkarız, selamete tez bey´im.

vikipedi cehennem, çeşitli inançlarda ölüm sonrası ceza çekilen ateşli bir yer olarak gösterilir. cehennem görevlilerine zebani adı verilir.

tevfik kolaylı / neyzen tevfik ibret aldın, okudunsa şu yaman dünyadan, nefsini kurtara gör masyad-ı mafihadan. niyyet-i hilkatı bul aşk-ı cihan aradan, önü yoktan, sonu boktan, bu kuru da'vadan utanır gayret-i gufranla cehennem de geçer.

karacaoğlan cennet cehennem yoktur diyenler il hakkını alıp haksız yiyenler al yesil konaktan hükm'eyleyenler dur bakalım canım beyler kalır mı

aysun akça sakınmışlıklar bahçesinde açamayan zakkum çiçeği günah sevap ikileminde tövbelerin efendisi lal dudaklar … şirret kelamların uslanmaz bekçisi cehennem adı aşk…

funda şengül ne sana ne bana olucak bu dünya yar günahların ve nefsinden başka neyin var allah'a kulluk bu kadar ağarmı ki hep sızlanırlar soruyorum acaba bu kadar şeytana kaç cehennem var

vikipedi araf, bazı din ve inançların ahiret kavramlarında yer alan, kötüler ve iyilerin sınıfına sokulamayan, inançlı günahkarların veya günah ve sevapları eşit olanların gideceği geçici arınma yeri, nihai ahiret mekanları arasında olduğuna inanılan yer.

meltem seyhan her yer çok karanlık kalplerimiz çok karanlık zihinlerimiz çok karanlık hiç ışık göremiyorum

vikipedi bir amaç olarak güç nüfuz açısından güç güvenlik açısından güç imkan-kabiliyetler açısından güç yumuşak güce karşılık sert güç

vikipedi süpergüç, uluslararası sistem içerisinde ilk sırada bulunan, dünya çapında olaylara etki edebilen ve güç kullanabilen devlettir.

vikipedi hipergüç, süpergüçler arasında faaliyet alanı, askeriye, ekonomik açıdan diğerlerinden daha üstün olan devlete denir. dünyada hiçbir zaman iki ayrı hipergüç bulunmaz.

meltem seyhan ey sevgili ben yorgun bir ruhum korkarım ki senin bana aşkın mevhum bense sana öyle tutkun öyle meftun neden hep sen müşteki bense masum

vikipedi küfür, hoş olmayan, kırıcı, incitici ve görgüsüz, mahalle ağzının kullandığı sözlerdir.

vikipedi hakâret, şerefe karşı işlenen bir suç. türk ceza kanunu'nun 125. maddesinde "bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına zarar verebilecek bir fiil, olgu, yakıştırma veya söz" olarak tanımlanmaktadır.

zehra çelenk ırkçılık, ayrımcılık hastalık değil, hiçbir anlamda. ayrıcalıklarına yapışmak için kendinden olmayana bilinçli körlük, sistemli kötülük, kötücüllük.

vikipedi münih sendromu, uluslararası ilişkilerde geçmişin etkisinden sıyrılamamış karar alıcının, geçmişle benzeşimler yaparak davranması, karar almasıdır.

vikipedi izolasyonizm veya yalnızcılık politikası daha çok politik bir terim olarak, kendini diğer ülkelerin sorunlarından ve dünya politikasından uzak tutan devletlerin stratejik politikalarını tanımlamak için kullanılır.

meltem arslan ruhumunun nasıl acı çektiğini gören yok, duyan yok...

vikipedi devlet, (arapça: دولة) toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlıktır.

vikipedi din, genellikle doğaüstü, kutsal ve ahlakî öğeler taşıyan, çeşitli ayin, uygulama, değer ve kurumlara sahip inançlar ve ibâdetler bütünü.

meltem çiloğlu könig deli gönlüm hala uslanmadın mı üstüne kar yağdı ıslanmadın mı gözünde yaşlarla puslanmadın mı sana ahu zarı, seçtim ey gönül

vikipedi bilim veya ilim, fiziki ve doğal evrenin yapısının ve hareketlerinin birtakım yöntemler (deney, düşünce ve/veya gözlemler) aracılığıyla sistematik bir şekilde incelenmesini de kapsayan entelektüel ve pratik çalışmalar bütünüdür.

meltem özel gitmelerin yakıştığını bile bile , kalmalara heveslenmekti benimkisi. çelişkiler içindeki çekişmelere kafa tutmak. çocukça olsa da, inandıklarının peşinden gitmek. belki yanlış belki doğru,belki masum belki de en zoru....

vikipedi beşerî bilimler, doğal ve sosyal bilimlerin temel ampirik yöntemlerinden ayrılan, büyük oranda analitik, eleştirel veya spekülatif yöntemler kullanarak insan durumunu inceleyen disiplinlerdir.

meltem çiloğlu könig fasl-ı hazanda koydun yıktın gönül katımı ömür sayfalarımda yakındır gün batımı sonsuzlukta düşlerken seninle hayatımı ---hüsranın kollarında bir başıma bıraktın ---bu gece gözlerimden damla damla sen aktın

vikipedi sanat, en genel anlamıyla yaratıcılığın ve hayal gücünün ifadesi olarak anlaşılır. tarih boyunca neyin sanat olarak adlandırılacağına dair fikirler sürekli değişmiş, bu geniş anlama zaman içinde değişik kısıtlamalar getirilip yeni tanımlar yaratılmıştır.

meltem arslan içimde bir mayıs sıkıntısı herkes bana uzak ben kendime pencerenin önünde oturmuş boş bakışlarla öylece dalmışım seni bekliyorum dokunsalar ağlayacağım

vikipedi kültür, toplumların kendilerine özgü olan ve gelecek nesillere aktardıkları maddi veya manevi her şey.

büşrâ yurtsever yarı katık , yarı azık uçurtma yapıyorum sonralarıma. geliri gideri hesapsız , dikiş tutmaz yaraları kor ediyorum karanlığa. meze ediyorum varım yoğum ne varsa , gecenin vefalı dostluğuna.

vikipedi korku, bir belirsizlik karşısında tehdit algısı ile tetiklenen, rahatsız edici ve olumsuz bir his.

beyhan doğan kanın delice asice mavice akıyor mu? peki, çırpınışların kime niye çığlıkların içinden çıkamadın mı mavi kozanın korkuyor musun itiraf etmeye hadi bir dene…

vikipedi nefes almak ya da soluk almak havanın akciğerlere alınıp verilme işlemidir. aerobik organizmalar enerji açığa çıkarabilmek için solunum yoluyla oksijene ihtiyaç duyar. nefes almak vücudun ihtiyacı olan oksijenin alınıp karbondioksidin atıldığı tek işlemdir.

ziya osman saba nefes almak, içten içe, derin derin, taze, ılık, serin, duymak havayı bağrında.

ömer hayyâm sensiz aldığım nefes, nefes olmaz

filiz kılınç artık biliyorum kurtulamıyor niran bir lahzadır varlığın ömür boyu “lâ” yok bana verilecek bir nefes bir soluk bir su gözlerimi cinayetlerinle yıka

vahdet nafiz aksu oksijeni bol yaylalarda bile nefes alamayız bazen

vikipedi su; dünya'da bol miktarda bulunan ve hayat için vazgeçilmez olan, kokusuz ve tatsız bir bileşik. sıklıkla renksiz olarak tanımlanmasına rağmen kızıl dalga boylarında ışığı hafifçe emmesi nedeniyle tabii bir mavi renge sahiptir.

ban ki-moon / ban ki-mun herkes için güvenli ve bol su temin etme zorluğu bugün dünyada karşılaşılan en zorlu zorluklardan biridir.

chief seattle / şef seattle dereler ve nehirlerden akan, parıldayan sular, sadece su değil ama atalarımızın kanlarıdır.

şemsüddîn muhammed bin alî bin melikdâd tebrîzî / şems-i tebrîzî doğumun bir damla su, ölümün bir avuç toprak değil mi?

arnavut atasözü işsiz söz, susuz balık gibidir.

hermann karl hesse yumuşak, sertten güçlüdür; su kayadan güçlü; sevgi, zorbalıktan güçlüdür.

özdemir ince demokrasi su ise testi laikliktir.

pınar doğu suyun zırhı yoktur

ferdi tayfur turanbayburt susadım çeşmeye varmaz olaydım elinden bir tas su içmez olaydım

sabriye kavuncu savaşlarda su gibi akan kanlar

mehmed esad dede / şeyh gâlib su uyur düşman uyur haste-i hicrân uyumaz. su uyur, düşman uyur, ayrılık hastası uyumaz.

füruğ ferruhzad - çev : haşim hüsrevşahi bu şiiri sana söylüyorum susamış bir yaz gün batımında başlangıcın bu uğursuz yarı yolunda bitimsiz bu acının köhne mezarında

vikipedi uyku tüm memelilerde, kuşlarda ve balıklarda gözlenen doğal dinlenme biçimidir. bu canlılar günlük işlevlerini gerçekleştirebilmek için uykuya ihtiyaç duyarlar. uyku tam anlamıyla şuursuzluk olarak nitelendirilemez.

christian johann heinrich heine uyku iyidir, ölüm daha iyi, ama en iyi şey aslında hiç doğmamış olmaktır.

abdülhamid bin abdülmecid / ıı. abdülhamid ben türküm ama türkçe havalardan ziyade alafranga havalar, operalar hoşuma gider. çünkü türkçe minördür. insana uyku getirir.

ömer hayyâm uyan! uyumak için önümüzde sonsuzluk var.

turgut uyar herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum hırsızlar polisler açlar toklar uyusun herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım

vikipedi beslenme, canlılığın gereklerini yerine getirmek için gerekli olan maddeleri, canlı dışı ortamdan edinme faaliyetine verilen isimdir.

meltem ünal ama biz yemeyelim sevgilim! midemiz bozulur, sevişmemiz bayatlar!

mimarlarodasiankara akıl almaz güzelcehisar projesi acilen durdurulmalı

mimarlarodasiankara akıl dışı uygulama pes dedirtti

tezcan karakuş candan sur akıl dışı şekilde inşa ediliyor.

bengü torosluoğlu küçük çocuk eğitilmez. bilgi ile çocuğun arasından çekilmek yeter.

meltem arslan düşünce kalıp değil ezberleme; yanılırsın insan kalıp değil eğme, bükme; sen ezilirsin

bengü torosluoğlu küçük cevap şıklarına sıkışmış hayaller

meltem ege umarım fazla oturmazsınız çok sıkıyor yüzümü bu gülen maske... hadi bitsin şu tiyatro da,evinize gidin daha kendi omuzumda,ağlayacağım...

fulya kaya tezel hiç kimseden kötülük beklememek insanlara güvenmek değil, güvensizliği beslemenin en önemli yollarından biridir.

meltem özel annem derdi hep bir gün yaşarsın anlarsın diye bende inat eder yaşıyorum ya derdim. meğer benim ki cahillikmiş şimdi anladım. tekrar merhaba hayat güzel mi oralar,mutlu musun?

fulya kaya tezel otsuka, fotoğraflardaki küçüklüğünün yanına giderek onunla poz veriyor. uyarı: çocukluğunuzu görselleme yoluyla kendi kendinize ziyaret etmek isterseniz travmatik anıları seçmemenizi öneririm.

meltem arslan bende bir şiir var, benden öte sende bir eda var, senden bana öte

nermin yıldırım hepimizin çok akıllı insanlar olduğumuzu söyleyemeyeceğim. ve evet, ortada bir teslimiyet mevzusu varsa, her zaman en az iki seçenekten bahsedebiliriz; teslim olmak ve olmamak. ikinci seçenek de elbette mevcut.

ibrahim güran yumuşak bunun temel müsebbibi faiz mekanizmasıdır. savaş ve buhranlara sebep olur. gelecek kuşaklara aktarılan bir borçtur. sosyal düzeni bozar ve fakirliğe sebep olur. faiz, insan doğasına ve islam’a aykırıdır.

yeniakit muğla'nın simgesi 'deli memet', 200 yıldır hayat kurtarıyor yağmurlu havalarda halk arasında ‘deli memet’ olarak adlandırılan ve her an yön değiştiren poyrazda muğla bacasından çıkan dumanlar geri tepmeden havaya karışıyor.

vikipedi avrupa'nın hasta adamı bu deyimin ilk defa rusya imparatoru ı. nikolay tarafından art arda gelen savaşlar nedeni ile toprak kaybeden ve avrupa'nın mali kontrolüne girmiş olan osmanlı imparatorluğu için kullanıldığı düşünülmektedir.

vikipedi asya'nın hasta adamı batılı kuvvetler ve japonya tarafından eşitsiz antlaşmalar'ı imzalamaya zorlanan çin için kullanılan bir deyimdir. bu deyim, osmanlı devleti için kullanılan "avrupa'nın hasta adamı" deyimine paralel olarak tasarlanmıştır.

carlo maria cipolla aptallığın anatomisi herkes etrafındaki aptal kişilerin sayısını hafife almaktadır. aptallık kişinin diğer karakteristik özelliklerinden bağımsızdır. aptal kişiler toplum için en tehlikeli kişilerdir.

vikipedi chullpa. atalara tapınma ve akrabalık aymara kültürünün en önemli unsurlarındandır. çulpalar yaşam ile ölüm arasındaki bağlantıyı vurgulamak amacıyla inşa edilmişlerdir. bu mezarların içi tıpkı bir kadının rahmi şeklinde yapılmıştır.

vikipedi kurapaty, stalin dönemindeki büyük temizlik sırasında 1937-1941 yıllarında beyaz rusya’da çok sayıda insanın katledildiği ve toplu mezarlarının bulunduğu minsk dışındaki ağaçlık bir arazidir.

vikipedi jazovka, hırvatistan'ın žumberak bölgesinde yer alan, ıı. dünya savaşı sırasında ve sonrasında, yüzlerce hırvat asker ve sivillerinin cesetlerinin atıldığı çukur.

vikipedi hâfıziye veya hâfız'ın kabri, iranlı şair hâfız'ın şiraz kentinde bulunan kabridir. kabrin kubbesinin iç kısmı çini süslemelerle kaplıdır.

vikipedi ruhullah humeyni türbesi iran hükümetinin bu türbe için 2 milyar amerikan doları ayırdığı bildiriliyor.

vikipedi ixtab, maya mitolojisinde intihar tanrıçası ve chamer'in karısı. maya geleneğinde, intihar, özellikle de kendini asmak, onurlu bir ölüm olarak görülürdü.

vikipedi cinayet, bir kimsenin başka bir kimseyi bilerek öldürmesi eylemidir. çoğu ülkede müebbet hapis ya da idam cezasıyla sonuçlanmaktadır.

vikipedi intihar, bir canlının, neticesinin ölüm olacağının bilincinde olarak, kendisinin ölümüne yol açacak bir eylem yapmasıdır.

vikipedi ölüm, bir canlı varlığın hayati faaliyetlerinin kesin olarak sona ermesidir. canlı varlıkların herhangi bir dokusunun canlılığını kaybetmesine de ölüm denir. canlının ölümünden bahsedebilmek için, hayati faaliyetlerin bir daha geri gelmemek üzere sona ermesi şarttır.

fulya kaya tezel çocuk, ebeveyninin ölümünden çok hayatta kalan ebeveyninin yasına gömülmesinden ve fiziksel olarak var olsa da "orada olmayışından" daha fazla etkilenebilir.

meltem albayrak kalp hüsran içinde, bir parça mutluluk arar kendi içinde… ruh beden içinde, ölüm girer bedenin içine…

vikipedi requiem, hristiyanlık dininde ölümü takiben ruhun kurtuluşu için, cenazenin hemen ardından ya da anma amacıyla yıldönümlerinde söylenebilen toplu ayindir. katoliklerde ölülerin ruhu için edilen dua ve bu duaya mahsus ilahiye de bu isim verilmektedir.

vikipedi mezar, ölen birinin ya da bir hayvanın gömülü olduğu yer (kabir, sin, makber, gömüt) anlamına gelir. mezarların topluca bulunduğu alana mezarlık denir.

gérard labrunie / gérard de nerval istanbul'un bütün güzel yerleri, gezilecek ve zevk alınacak sahaları mezarlıklardır.

meltem mesture güven acılarımız ne zaman diner öldükten sonra mezarda biter sevdiklerimiz bizimi bekler allah hayırlı ölümler versin anneciğim,

philippe soupault öldüğün vakit harikulâde bir hava vardı mezarlık o kadar güzeldi ki hiç kimse mahzun olamadı

meltem albayrak bazen canım sıkılır hayattan: dağ aynı, taş aynı... yürüdüğüm yol, soluduğum hava, yaktığım sigara, sevdiğim adam. aynada baktığım yüz, gören göz giden otobüs, hep aynı…

tdk lütuf -tfu isim arapça luṭf isim önem verilen, sayılan birinden gelen iyilik, yardım, ihsan, inayet, atıfet

robert charles sproul bilinmeyen lütuf

israfil bayrakçı ne günah işledi de allah da buna bunu verdi ve cezalandırdı diye horluyorlardı! engellilik allah ın bir mükâfatıdır, bir lütfudur.

mevlüt özcan ahireti/ölümü hatırlatır. insanların hatırlatılmaya ve nasihata ihtiyaçları vardır. hastalık bu açıdan bakılınca hikmet dolu bir lütuf olur. ölümü ve ahireti unutmak kişi için felâkettir. günahlara saplanmaktır.

receb tayyib erdoğan / recep tayyip erdoğan bu hareket, allah’ın bize büyük bir lütfu.

deniz öztaş tüketim çılgınlığı hastalık mı, bir lütuf mu

fatma şahin biz fiziki görünüş itibariyle diğerlerinden farklı olabiliriz. ulaşımımız, erişimimiz daha farklı olabilir ama biz aklımızla yol alıyoruz, onlar bedeniyle. dolayısıyla bize sunulan hakkın bir lütuf gibi gösterilmesinden hepimiz rahatsızız.

izzet gülaçar kadı abdülcebbar’da lütuf teorisi

mahsum aytepe lütuf teorisi çerçevesinde allah-insan ilişkisinin mu’tezilî yorumu

vikipedi haydut devlet, küresel barışı tehdit eden, ne yapacakları önceden tahmin edilemeyen, kitle imha silahlarının yaygınlaşmasına yardım eden, terörizmi destekleyen, hatta bunu siyasetlerinde bir araç olarak kullandıkları iddia edilen devletler için uluslararası .......

vikipedi terörizm, terör ya da yıldırıcılık, siyasal, dinsel ve/veya ekonomik hedeflere ulaşmak amacıyla sivillere, belirlenen hedef gruplara veya resmî, yerel ve genel yönetimlere yönelik baskı, yıldırma ve her türlü şiddet içeren yolun kullanımını ifade eden terim.

vikipedi türkçeye, fransızca "terreur" sözcüğünden geçmiş olan terör sözcüğü latince kökenlidir (latince terror). latince "terror" sözcüğü, "terreo" fiilinden türemiştir. "terreo" fiilinin anlamı "korkutuyorum"dur.

ismet özel müslüman teröristtir. müslümanın ilk vazîfesi terörist olmaktır. kâfirler müslümanlardan korkacaktır. korkmadığı zaman müslüman müslüman değildir.

ghada karmi ingiliz parlamentosu'nun yeni terörizm kanunu'na göre şimdi hepimiz teröristiz

blaga nikolova dimitrova geçmişte kalmamak için yazmalısınız tüm şiirlerinizi. bu yüzyılda, her yer stronsiyuma doydu, terörizm meydan okuyor, sesötesi hızla uçuluyor, ölüm dehşetengiz derecede ani geliyor.

vikipedi barış kelimesi genel anlamda düşmanlığın olmaması anlamında kabul görülür. başka bir anlatımla kötülükten, kavgalardan, savaşlardan kurtuluş, uyum, birlik, bütünlük, sukunet, sessizlik, huzur içinde yaşamak olarak da tanımlanabilir.

yüksel yılmaz kur’an’daki barış

mustafa sinanoğlu islâm sözlükte “kurtuluşa ermek, boyun eğmek, teslim olmak; teslim etmek, vermek; barış yapmak” anlamlarındaki silm (selm) kökünden türemiş olan islâm’ın etimolojisini yapan ilk âlimlerden ibn kuteybe kelimeyi “boyun eğmek ve iradî olarak uymak suretiyle .......

ahmet yaman sulh arapça’da her ikisinin de kökünde “âfet ve fesattan arınmış olma” anlamı bulunan silm (selm, selem) ve sulh kelimeleri “barış” mânasında kullanılmaktadır.

fahrettin atar sulh sözlükte “barışma, barış, uzlaşma, anlaşma; barıştırma” gibi anlamlara gelen sulh kelimesi, fıkıh terimi olarak bireyler veya toplumlar arasındaki çekişmelerin anlaşmayla sona erdirilmesini veya bu nitelikteki anlaşmayı ifade eder.

meltem seyhan bir rüya görüyorum hiçbir zaman gerçek olmamış ve hiçbir zaman gerçek olmayacak aydınlık var, özgürlük var rüyamda barış var, insanlık var hep yaşayan çocuklar var

abdülhak molla hazır ol cenge eğer ister isen sulh ü salâh / hazır ol ceng ü cidâle istersen sulh ü salâh / hazır ol savaşa eğer ister isen barış ve sağlık / hazır ol savaşa eğer ister isen barış ve düzen / hazır ol çaba ve azme eğer istersen iyilik ve sağlık

vikipedi savaş veya harp; ülkeler, hükûmetler, bloklar ya da bir ülke içerisindeki toplumlar, isyancılar veya milisler gibi büyük gruplar arasında gerçekleşen topyekûn silahlı mücadeledir.

ahmet yaman savaş milletlerarası münasebetlerde krizlere yol açan anlaşmazlıkların diplomatik girişimler ara buluculuk ve tahkim başta olmak üzere barışçıl yollarla veya misilleme abluka ekonomik ambargo gibi yaptırımlarla giderilememesi ....... en şiddetli ilişki biçimidir.

bekir topaloğlu cihad cihadın sözlük ve terim mânaları, muhtelif âyet ve hadislerin çerçevelediği boyutları, ayrıca hz. peygamber’in cihadla ilgili uygulamaları dikkate alındığında bu faaliyetin sadece müslüman olmayan unsurlarla savaşmaktan ibaret olmadığı görülür.

meltem albayrak beyaz çarşaflar gibi, temiz değil yüreğimiz... içimizde bir umut, hep hayattan beklediğimiz... hep haklı gördüğümüz kendimiz... mutluluğa düşman bir savaşın askerleriyiz…

meltem seyhan top oynuyorum uçurumun kenarında savaşın ortasında sevişiyorum bir yıldız kadar yalnız olsam da herkesle beraber yaşıyorum

meltem seyhan kadınım ben severim mücadeleyi hele de sevdiklerim içinse canımı dişime takıp savaşmayı

hanifi kara kıyamet kopmadıkça, bil ki savaşlar bitmez öyle bir gün gelir ki, damlarda baykuş ötmez savaşsız dünya kurmak, dilekten öte gitmez biz barışı sevsek de, harpten nefret etsek de…

tdk nefret isim arapça nefret

  1. isim bir kimsenin kötülüğünü, mutsuzluğunu istemeye yönelik duygu
  2. tiksinme, tiksinti

habibe sevinç artık nefret ediyorum iki yüzlü mutlulardan aç gözlü umutlardan var'mı? mutluluk ötesi mutlu umutlulardan

george bernard shaw insanlık dışı olmanın özü nefret değil kayıtsızlıktır.

jean jacques rousseau aşk gibi nefret de insanı aptallaştırır.

hasan hüsrev hâtemî artık benden özlemin şiirini değil, artık benden sevginin şiirini değil, nefreti dinlersin bu yeminim.

tdk sevgi isim insanı bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu

meltem ünal sevmek istesende tutunamassın bende beni seninle başbaşa bırak ve git! ya soylu cahil ol, ya sıradan bir bilgiç enkazını düşünme, betonlaşmış şeklimle bekçisiyiz...

hüsne rhea çiğdem anne dünyâdaki herkesi çok seviyorum tanımadığım insanları bile.

bob marley eğer insanların hayatına müzik ve sevgi aşılarsan onları tedavi edebilirsin.

pavlus işte kalıcı olan üç şey vardır: iman, umut, sevgi. bunların en üstünü de sevgidir.

alphonse marie louis de prat de lamartine sevilmek umuduyla sevmek insanidir. fakat sevmek için sevmek, meleklere özgüdür.

vikipedi selamlaşma, insanlar arasındaki iletişimin bir parçasıdır. selam şekli ve dili ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye farklılık gösterir.

yardimcikaynaklar selamun aleyküm, burada, barış, huzur ve esenlik üzerinize olsun, diyerek karşılaştığımız kişilere dua ve iyiniyette bulunuruz. karşılaştığımız kişilere esenlik ve barış dileyerek, benden size zarar gelmez barış için geldik deriz.

kadir albayrak selâm değişik din ve kültürlerde selâm için kullanılan kelimeler genellikle barış, güven, huzur, sağlık, uzun ömür dileme gibi temennileri içerir. fiilen yani beden diliyle selâm verme şekillerinden en yaygın olanları el, yüz, dudak, alın ve omuz öpme, sarılma ....

etimolojiturkce selamünaleyküm "[ar salāmun ˁalaykum] "üzerinize barış", selam sözü" [ (1300 yılından önce) ]

yâkûb / yakup tanrı’nın ve rab isa mesih’in kulu ben yakup, dağılmış olan on iki oymağa selam ederim.

meltem ünal selamsız bakışlarla kucaklıyorsun beni

vikipedi sevap, islam dininde kişinin iyi hareketleri ve farz ve nafile ibadetleri yerine getirmesinden dolayı kazandığı hayra verilen isimdir.

cağfer karadaş sevap sözlükte “dönmek, eski haline dönüş yapmak” anlamındaki sevb (sevebân) kökünden türeyen sevâb (mesûbet) terim olarak iyi amel ve itaatin âhiretteki mükâfatını ifade eder. sevb kökü bazan istiare yoluyla kötü davranışın karşılığı için de kullanılır.

safiye çakır isim ve isimsizlerin ruhsuzla ruhsuzların akıl üstüne akıl verdiği devrin kapanışında ilhamı veren sevgilinin yüreğinden düşerken öldüm ve ben artık bir yürek ağrısında inleyen sevapsız bir ölüyüm

gülseven aksoy ''ben seni, ben seni sevap işler gibi sevdim'' dedi kadın..

halil kıvrık az buçuk sevapkarım doğruluğunun müdriki olarak...

vikipedi günâh, tanrı'nın açıkladığı ilâhi kanunlara karşı yapılan bilinçli ihmâlkârlık veya inkâr olarak da tanımlanabilir.

augustinus çocuklar değil tüm insanlar günahkar. yani günah işleme kapasitesi ve meyilinde. ilk günah, orjinal günah dediğimiz budur. çocuklar ve bebekler günahkar doğarlar zira doğamız bu şekilde bozulmuştur.

fyodor mihailoviç dostoyevski benim hiçbir günahım yok!.. olsa da tanrı bağışlar… kendisi de biliyor nasıl acı çektiğimi!.. bağışlamazsa, eh, onu da kendi bilir!..

hatice karakuş öztürk kilise inal’a göre olumsuz çocuk imgesini ilk günah temelinde meşrulaştırmış ve günahkâr olarak görülen çocuk hor görülmüştür.

veli atmaca eski medeniyetlerde günah-hastalık ilişkisi veya tanrının gazabı meselesi

gönül şen secde ettim aşka taparcasına uğrunda tanrımın yolundan oldum sebep sensin bütün günahlarıma sevdikçe sayende günahkar oldum

dunyasozluk evliya günahkardır

gülcan özer ilişkinizde bu günahları işlemeyin

nihad hatîboğlu / nihat hatîb oğlu / nihat hatipoğlu hastalıklar günahlara kefaret midir ?

moravyalılar bütün insanlar günahkârdır ve kendi yaptıkları ile kurtuluşa ermeleri mümkün değildir. tek kurtuluş; isa-mesih aracılığıyladır. isa-mesih, insanlığın günahı için ölmüş ve ona iman (yalnızca iman) ile kurtuluş sağlanır.

muhammed bin abdullâh bütün âdemoğulları günahkârdır.

søren aabye kierkegaard günah umutsuzluktur ve günahın yoğunluğunu arttıran şey günahından umutsuzluğa düşmenin günahıdır.

søren aabye kierkegaard günah bireyle ilgilidir; bu günahkâr kendisi olduğu zaman, bireysel bir günahkâr olmak hiçbir şey değilmiş gibi yapmak hafifliktir ve yeni bir günahtır.

ovidius akıllıysan,sadece kızları kandır,yok bunun cezası falan. ama tek hilen bu olsun, başka konularda sözünün eri ol. aldatırlarsa sen de aldat: kadınların çoğu zaten günahkar sınıfından...

gazali insanlar üç sınıftır. kârlı olanlar, selâmette olanlar, günahkârlar.

paul charles joseph bourget flört günahkar bir erdem ve erdemli bir günahtır.

hermann karl hesse asla bir insan tümüyle kutsal ya da tümüyle günahkar olamaz. böyle gibi görünmesi, yanılmamızdan, zamana gerçek bir nesne gibi bakmamızdandır.

martin luther king ilaçlar insanları hasta eder, matematik üzgün ve teoloji de günahkar.

protagoras ey insanlar, günahkar besinlerle bedenlerinizin kutsallığını kirletmeye bir son verin. ekinlerimiz var, dallarda bütün ağırlıklarıyla sarkan elmalarımız var; bağlarda olgun üzümlerimiz var; kimileri ateşte de pişirilebilen lezzetli bitkilerimiz ve otlarımız var.

friedrich wilhelm nietzsche daima daha temiz, daima daha uzak olarak düşünülen bir tanrı ile daima daha günahkâr insan arasındaki ayrılığın yarattığı gerginlik, insanlığa zorla kabul ettirilen en büyük kuvvet sınavlarından biridir. günahkârlar için tanrı sevgisi bir mucizedir.

mevlânâ celâleddîn-i rûmî sıkıntı ve huzursuzluk mutlaka bir günahın cezası, huzur ise bir ibadetin karşılığıdır.

richard dawkins birçok dindar kişinin dinin kendilerini iyi birer birey olma konusunda motive ettiğini düşündüklerini biliyorum, özellikle de kişisel günahkârlığı sistematik biçimde sömüren inançlardan birinin mensubu iseler.

ali naki kim allah tarafından günah işlemeğe mecbur kılındığını zannederse, kendi günahını allah’a maletmiştir ve allah’ı, günahkarları cezalandıracağı için zulme nisbet vermiştir.

ahmet şık benim bayrağın arkasına gizleyecek bir suçum, dinin arkasına gizleyecek bir günahım yok.

yâkûb / yakup tanrı’ya yaklaşın, o da size yaklaşacaktır. ey günahkârlar, ellerinizi günahtan temizleyin. ey kararsızlar, yüreklerinizi paklayın.

yâkûb / yakup herkes kendi arzularıyla sürüklenip aldanarak ayartılır. sonra arzu gebe kalır ve günah doğurur. günah olgunlaşınca da ölüm getirir.

william cuthbert falkner bu günah dolu yeryüzünün hiçbir köşesinde dürüst, çalışkan bir kişi kazanç sağlayamaz.

aydın boysan günah olduğu için içmeyenler yanlış yapıyor. aklı başında sarhoşluk, cennetin provasıdır.

robert anson heinlein günah sadece diğer insanların canını gereksiz yere yakmakta yatar. diğer bütün günahlar uydurulmuş saçmalıklardır.

charles joseph paul bourget flört günahkar bir erdem ve erdemli bir günahtır.

lokman / lokman hekim ey oğul! allah'tan öyle bir şey iste ki, günah işlemeye cesaretin olmasın. ve allah'tan öyle kork ki, rahmetinden hiçbir zaman ümidin kesilmesin.

bilal patacı hıristiyanlıkta günahkârlara verilen ilahi bir ceza olarak kabul gören akıl hastalığının, asklepionlarda tam anlamıyla tıbbi bir hastalık olarak değerlendirildiği nakledilmektedir.

howard melvin fast tanrının verdiği beyni kullanmaya başlar başlamaz günahkar oluyor insan.

kaos gl ne hastalık ne suç ne günah! lgbt hakları insan haklarıdır

friedrich wilhelm nietzsche doğaya her türden aykırılık, günahtır. en günahkar insan, rahiptir; o, doğaya aykırılığı öğretir. rahibe gösterilecek olan, nedenler değildir, tımarhanedir.

oscar fingal o'flahertie wills wilde her azizin bir geçmişi, her günahkarın bir geleceği vardır.

kürşad tüzmen günahkârım, günahkâr bir enstrümanım.

mihail aleksandroviç bakunin her devlet, tıpkı her teoloji gibi insanı temelde kötü ve günahkar sayar.

ezgi demiröz ate: yunan mitolojisinde hata ve günah tanrıçası

kızlar soruyor sevişmek günah mıdır?

ertuğrul özkök bu kainatın en bağışlanamaz günahı sevişmek mi

abdullāh bin ebî kuhâfe osmân bin âmir el-kureşî et-teymî / ebû bekir şu dört özelliği taşıyan allah'ın iyi kullarındandır: tövbe edene sevinen, günahkarın bağışlanmasını dileyen, kötüye (ıslahı için) dua eden, iyiye yardımda bulunan.

îsâ bin meryem eğer yalnız sizi sevenleri severseniz, bu size ne övgü kazandırır? günahkârlar bile kendilerini sevenleri sever.

îsâ bin meryem size iyilik yapanlara iyilik yaparsanız, bu size ne övgü kazandırır? günahkârlar bile böyle yapar.

îsâ bin meryem geri alacağınızı umduğunuz kişilere ödünç verirseniz, bu size ne övgü kazandırır? günahkârlar bile verdiklerini geri almak koşuluyla günahkârlara ödünç verirler.

matthew abram groening / matt groening otorite sizi seksin günah oluşuyla ilgili uyardığında, burada almanız gereken bir ders vardır: otoriteyle seks yapmayın.

howard stanton levey / anton szandor lavey insanın doğal içgüdüleri onu günaha götürdüğü için, bütün insanlar günahkardır; ve bütün günahkarlar cehenneme gider.

ali bardakoğlu her türlü terör, en büyük günahlardan biridir. müslümanların görevi şiddete alet olmamak, kavgada insanları barıştırmaktır.

yaşar sökmensüer bir şiiri (ç)alıntılamak, bir bahçeye dalıp oradan yolduğu gülü sevdiğine götürmek kadar masum bir günahtır. kötü şiir okumak da, bence masum günahlardandır.

yalçın küçük avrupa’da bazılarına göre otuz ve bazılarına göre on yıldır sürüp gelen günahkar düzenin, tefeci düzen olduğundan hiçbir kuşku duyamayız. ve bu düzen, lenin’in ifadesiyle, parazitlerin sistemidir; kokuşmaktadır.

nihal akcan günahsız tövbelerim suskun, cezasız suçlarımdı haykıran.

meltem çiloğlu könig ızdıraplar içinde kıvranıyor bu beden şu ma'kus kaderime ararım nedir, neden? çok mu günah işledim soruyorum bilmeden? bu çile kervanının bir sonu yok mu yarab?

meltem albayrak geçtim dünya kahrından, baharımdan, yazımdan... elimdeki sazımdan, cümle günahlardan...

nesrin göçmen dağlar kucak açtı zigana’sına ışığınla koştun sevgiden yana soluk soluğayken gizde sümela günahı eskittin, sevapla yandın

elçin gelir belli ki günah çıkarmak için sığınmıştık ona.. sen ellerine gözlerini bırakmıştın,ben kokumu! bilmiyorduk aşkın bizden daha günahkar olduğunu!

ilknur kavrar bir şarkı yazdım sana gecenin en mahreminde yazıp yazıp yırttığım sayfalarda günahkar kıyılarda dolandım meleklere sordum gizlenen kuytularda simsiyah aynalara baktım tekinsiz ruhlara... yoksun

dilek uslu en güzel yalanları pembe düşlere sardın kalbim titrerdi,içim yanardı seni her gördüğümde kaç kere gece yarıları kaçıp geldim sana en büyük günahları tenimize sararak yaşadık tek bedende

halide nusret zorlutuna sevmek...delicesine, deliler gibi sevmek! kuş uçar gibi sevmek, gök gürler gibi sevmek. bir çocuk inanciyla inanarak, kanarak ve bir günahkar fani azabiyla yanarak,

nimet öner bu gün hangi günah berrak sularımla yıkanıp temize çekecek düşüncelerinizi? hangi günahkar kanımla yıkayacak ellerini?

zeynep nilgün gökçeöz korku var dudaklarımın kıvrımlarında…. ürkekliğim bu yüzden…. günahkar mevsimlere susmam bu yüzden…

richard h. thaler , cass robert sunstein ....... dikkatlerini yeterince vermediklerinden, soruları olduğu gibi ediyor cevaplarının alternatif formüllerle değişip değişmeyeceğini hiç düşünmüyorlar. bu durumda bizim görüşümüze göre insanlar dürtülebilir, uyarılabilir varlıklardır.

richard h. thaler , cass robert sunstein insanlara niyetleri sorarken aynı zamanda yapacaklarını ne zaman ve nasıl yapacaklarını da sorarsanız, dürtünün önemi ve etkisi de artar. bu satışçılar için önemli bir ipucu olabilir.

richard h. thaler , cass robert sunstein hayırseverlik borcu kartı ve vergi indirimi; konuyla ilgili bu dürtü, bağışları vergiden düşme konusunda insanlara yardımcı olabilir.

richard h. thaler , cass robert sunstein fakir insanların çoğu zaman kendilerine yardım amacıyla yaklaşan uyanıklar tarafından sömürüldükleri bir gerçektir.

richard h. thaler , cass robert sunstein dürtme doğru karar verme gücünüzü geliştirecek ve dünyayı daha iyi bir yer haline getirecek.

vikipedi suç, yanlış ya da zararlı olduğu için yasaklanan ve bazı durumlarda cezalandırılan davranış. hukuki anlamda suç, bir toplumdaki hukuki kurumlar tarafından ceza veya güvenlik tedbiri yaptırımına bağlanmış fiildir.

mark manson kendimizi kötü hissettiğimiz için kötü hissediyoruz. suçluluk duyduğumuz için suçluluk duyuyoruz. kızgın olduğumuz için kendimize öfkeleniyoruz. kaygılı olmaktan kaygılıyız. benim neyim var?

john anthony burgess wilson artık neyin suç olup olmadığına hükümet karar vermeyecek mi, hoşuna gitmeyen herkesin iradesini yok etmeyecek mi?

eduardo germán maría hughes galeano ....... söylemezler. seçmenler, oy kullanır ama seçemezler, medyası bilgilendirmez, okullar cahillik öğretir. yargıçlar, kurbanları cezalandırır. ordular, kendi vatandaşlarıyla savaşır. polisler, suç işlemekten, suçla savaşmaya zaman bulamaz.

maruti shivrampant kambli / nisargadatta maharaj sonunda bilirsiniz ki ne günah vardır ne suç ne de ceza. yalnız sonsuz değişimleri içinde hayat vardır.

çiğdem toker gazetecilik suç değildir demek dahi benim çok zoruma gidiyor.

hüseyin cemil meriç sosyalistlere göre suç, çevrenin ürünü. suç diye bir şey yok. suç, kötü ve tabiat dışı bir içtimaî düzene isyandan ibaret. çevre her kötülüğün kaynağı. demek ki, toplum akla veya tabiata uygun bir düzene kavuşunca suç falan kalmaz.

ttb adli bir olay nedeni ile acil tedavi ve ameliyata tabi tutulan bir hasta ve yaralının ölümü halinde hemen bölgenin cumhuriyet savcılığına ölüm ihbarı yapılmalıdır. suçlara dair ihbarlar sözlü veya yazılı olarak cumhuriyet savcılığına, zabıta makam ve memurlarına ve .......

christopher marlowe insanın hırsız olup olmadığı suç ortağından sorulmaz ki!

ekşi sözlük pedofili suçmu hastalık mı

tahir musa ceylan bazılarının suç uydurma suçu vardır, bir suç denizinde böylece suçluluğunu görmezden gelebilir çünkü o.

sağlık bilimleri cinsel saldırı suç mu , hastalık mı ?

gökhan oral kürtajın dahi çok ağır suçluluklar yarattığını biliyoruz.

kaşif nevzat tarhan bir insanın kişiliğini eleştirmekle hatalarını eleştirmek ayrı şeylerdir. eğer eleştiri insanın şahsiyetine yönelikse, o kimse kendini değersiz hissettiğinden, savunmaya ihtiyaç duyar, ruhunda suçluluk ve pişmanlık duyguları uyanır.

berkun oya asıl suç, suçlu hissetmektir zaten çoğu zaman ve biz suçlu hissederek gizleriz bu suçu, kendini yutan kara deliktir suçluluk duygusu.

carl edward sagan ....... yitimine yaşam şekilleri olarak göz yumduğumuz; hayvan beslediğimiz; hayvanları yiyip şempanzeleri hapsettiğimiz; yetişkinlerin rahatlatıcı ilaç kullanımını suç saydığımız; çocuklarımızın cahil yetişmesine izin verdiğimiz için bizden nefret edebilirler.

thilo sarrazin hiçbir göçmen grubu müslümanlar kadar devlet yardımlarından faydalanıp suç işlemiyor.

miguel de cervantes saavedra demek ki suç, saçma sapan şeyleri beğenen halkta değil, ona başka birşey vermesini bilmeyen yazarlarda.

nazım hikmet düşünmenin suç olmadığı bir dünya kurulur mu dersin?

françois de la rochefoucauld basit düşünceli adam, yakınındaki her şeyi suçlamaktan zevk alır.

karl marx yoksulluğu azaltmadan zenginliği arttıran ve suç işleme bakımından, sayılardan daha hızlı artış gösteren bir toplumsal sistemin özünde çürümüş birşeylerin olması gerekir.

friedrich wilhelm nietzsche suç öğretmenlerde, ebeveynlerde, çevrede ve bizdedir, katilde değil -yani hazırlayıcı koşulları kastediyorum.

quintus horatius flaccus / horace hata yapma korkusuyla suç işliyoruz.

albert camus insan tümüyle suçlu değildir çünkü tarihi o başlatmadı, ama tümüyle suçsuz da değildir çünkü tarihi sürdürdü.

johann kaspar schmidt / max stirner devlet, kendi şiddetine hukuk; bireyinkine ise suç adını verir.

ray douglas bradbury kitapları yakmaktan daha kötü suçlar vardır. bunlardan biri onları okumamaktır.

abdürrahim karakoç hayatım boyunca hiç kimseye suç işlemiş adam değilim. ve bağışlanmamı diliyorum. kimse kendi kendine bakmasın, siz hepiniz benden daha çok suçlusunuz.

honoré de balzac her servetin arkasında bir suç vardır.

sigmund freud ne kadar çelişik görünürse görünsün, suçluluk bilincinin suçtan önce varlığını, suçluluk bilincinin işlenen suçtan değil, tersine suçun suçluluk bilincinden kaynaklandığını ileri sürmeden duramayacağım.

henriette rosine bernard / sarah bernhardt biri sizi bir defa aldatırsa suç onundur. ikinci defa aldanırsanız bilin ki suç sizindir.

vural savaş düşünce suç olmaktan çıkarılmalıdır, diyorlar. ülkemizde düşünce suç değildir. suç olan, ülkemizi bölmek için, dini esaslara dayanan bir devlet kurmak için yapılan propaganda ve tahriklerdir.

şenol güneş suç yokken suçlu arayanlar, suç varken suçlu bulamıyorlar.

ebû abdillâh el-hüseyn bin alî bin ebî tâlib el-kureşî el-hâşimî eş-şehîd özür dilenecek hareketten sakın. zira mü’min ne suç işler ve ne de özür diler, ama münafık her gün suç işleyip özür diler.

ursula kroeber le guin bir hırsız yaratmak için, bir sahip yaratın; suç yaratmak istiyorsanız, yasalar koyun.

aristoteles en büyük suçlar, gerekli olanı değil de fazla olanı elde etmek için işlenir.

alman atasözü düşmek suç değildir, düşüp kalmak suçtur.

baruch spinoza hakikat diye inandıkları görüşlerin, yasalara karşı suç olarak kabul edilmeleri kadar insanların hoş göremeyecekleri şey yoktur.

niccolò di bernardo dei machiavelli insanlar size karşı suç işledikleri ve kötülük yaptıkları zaman, sizin onlara vereceğiniz yanıt, onların size yaptığından bin beter olabilir ve olmalıdır.

metin üstündağ her yurttaş, bir suç uydurulana kadar masumdur!

philip wollen dünya etrafında seyahat ederken, fakir ülkelerin kendi çocukları kollarında açlıktan ölürken, buğdaylarını batılı ülkelere sattıklarını gördüm. bunu bir suç olarak gören sadece ben miyim?

lesane parish crooks / tupac amaru shakur suç mu benim olan bir şey için savaşmak?

mehmet tezkan hepimiz suçluyuz

thomas more suç, düşüncesini başkalarına yaymakla olur. oysa ben sustum sadece. böyle sustum diye hiçbir yasa beni, adalete göre, haklı olarak cezalandıramaz.

mustafa kemal sallı hepimiz suçluyuz

publius ovidius naso / ovid ceza kaldırılabilir; ama suç, insanla sonsuza kadar yaşar.

semrâ kuytul kanunen suç teşkil etmeyen bir eşyaya bir amaç yüklenmesini doğru bulmuyorum.

alparslan kuytul bu millet her şeye susuyor. hükûmet amerika ile berâber oldu, îrak işgâlinde. iki milyon insan öldürüldü. hükûmet buna yardım etti bu millet de destekledi. bu millet suçludur.

ralph waldo emerson yemeğinizi bir güzel yediniz; ama her ne kadar mezbahalar kilometrelerce uzakta sizden gizlense de, suç ortaklığı diye bir şey var.

jackie élie derrida / jacques derrida suçlu suçuyla orantılı bir cezayla cezalandırılamaz: zira sonsuzun yanında tüm sonlu büyüklükler birbiriyle eşitlenme eğilimi gösterir; öyle ki ceza neredeyse ilgisiz hâle gelir; vuku bulan şey sözcüğü sözcüğüne telafi edilemez olandır.

sedat peker insanların özgürce konuşamadığı, neredeyse türk olmanın suç sayılacağı bir atmosferde tabii ki cezaevinde olmayı kendime bir şeref kabul ederim.

john ruskin gündelik hayatın akışında şu gerçeği keşfedersiniz ki, gizliliğin olduğu her yerde suç ve tehlike vardır.

hayrettin karaca açlıktan ölen her çocuğun katilleri vardır. ihtiyacından çok tüketerek sınıf atlamaya çalışanlarda suç.

motiur rahmân nizâmî / mevlânâ nizâmî ben hiçbir suç işlemedim!

sevinç kavuk halkı, görevi dışında ve gücünün üstünde bir sorumluluğa zorlandırmak suçtur! halkı, bir alim, bilgin sorumluluğuna zorlandırmak suçtur!

azîz nesin suç ne bende ne de sende suç seni karanlıklara gömenlerde

dilek kartal artık kim suçlayabilir bir çocuğu tırmanmayı bile bilmediği bir ağacın dalından sapan yapmayı biliyor diye

mine özdemirtaş ben’i yakaladım suç üstü

hatice ak ben; şiirler yazıyorum kendi çapımda şiirler okuyorum, bir çoklarının adı şiir aklım başımdan gidiyor ara sıra evin yolunu şaşırıyor, sebepsiz gülüyor delice ağlıyorum, saplantım oldun anlayacağın, bütün korkum seni unutmak, deli miyim ne...? haydi söyle... suç kimde..

oya uysal dinmek bilmez son yaz yağmurları… sanki bir suç işlemiş de yüzü yere inmiş üzgün çocuktu gökyüzü. ıslak ot ve toprak kokusu.

oya uysal aklın kıvrımlarına nakışlamalıyım bu ışıklar içindeki şehri bu akıp giden sularında gözyaşlarım olan nehri ve sen sevgili elbet, acısı soğumuş kalbimdeki suretini.

oya uysal kararsız bir yağmurun sıkıntısı desem değil, bir başka şey bu, ama ne. tanımlamak gerekirse, ezberini unutmuş bir çocuğun alnından öpen hüzün.

sılay sıldır “insan göğün altında ve dünyanın üzerinde ikamet eder. insan bu ikisinin arasında kendisine açtığı boşlukta yaşar.” yine de, insanın insana bıraktığı alan gittikçe daralıyor sanki.

eda çakmak dış dünyanın üzerine kapımızı kapamadan önce evimize girerken üzerinden adımımızı attığımız eşik, yere tebeşirle çizilmiş bir çizgi gibi, her adımda daha da bulanıklaşıyor.

ahmet ergenç ev iç sıkıntısı, dışarısı ise bu sıkıntıdan kurtulma hâlidir: bir kendini sokağa atma hâli.

ahmet ergenç bir metafor olarak ev-sizleşmenin aslında bir köksüzlük hâliyle ve moderniteyle de alakası var. moderniteye yaklaşan anlatıları “ev”inde rahat hisseden değil, evi terk eden ve bir huzurdan çok huzursuzluk hâliyle hareket eden karakterler şekillendirir diyebiliriz.

ahmet ergenç flanör denilen varlık aslında sadece fiziksel sokaklarda değil, aynı zamanda felsefî sokaklarda da dolaşır: fiziksel bir sürüklenme hâli, düşünsel ya da felsefî bir sürüklenmeyi de içerir.

elif okan gezmiş fransız psikanalist didier anzieu, deriyi kişinin ruhsallığını kapsayan bir zarfa benzetir. evi de ruhsallığımızın bir uzantısı, simgesi gibi düşünebiliriz.

elif okan gezmiş çöp evler ile tanıdığımız istifçilik obsesif kompulsif bozukluğun en sert yüzlerinden biri olsa da, pek çoğumuzun evinde collyer kardeşlerin listesine kolayca eklenebilecek çok sayıda gereksiz ve hatta absürt nesne bulunduğu aşikâr.

elif okan gezmiş evde doğru eşyaları, doğru eşya oranını, doğru düzeni tutturduğumuzda, hayatımızda her şeyin yerli yerine oturacağını, iç huzura kavuşacağımızı, olabilecek en ideal hâlimize nihayet bürüneceğimizi düşünüyor, böyle düşünmeye zorlanıyoruz.

elif okan gezmiş evdeki eşyalar kendi çatışmalarımıza dair birer metafor, ruhsal bilmecelerimize yönelik ipuçları olarak görülebilir.

elif okan gezmiş âşık olunca kalbimizin hızlı çarpışını, strese girdiğimizde midemizdeki kasılmaları kimse görmediği gibi, evin içinde eşyalara yansıttığımız ve onlardan bize geri seken çatışmalarımız da duvarların ardına gizlenir.

elif okan gezmiş evceğimiz (evimiz), hâlceğimizi (hâlimizi) saklar ama, bir yandan da, bizi onunla baş başa bırakır.

mustafa çetiner önemli olan aslında adam gibi yaşamak âdil yaşamak insanlara saygı duyarak yaşamak.

yeşim özbirinci islam sanatı ve mimarisi neden bu kadar psychedelic?

yavuz dizdar bilim dogmanın sorgulanması üzerine kuruludur. oysa varlığını her zaman sürdüren dogma, “işte yeni bilim budur” diye öne sürülen ve coşkuyla karşılanan yeni algıyı kısa sürede ele geçirir.

yavuz dizdar bilimde asıl olan bulgudur, ama “ölçülebilir” olmasını ister.kanıt diye bir kavram aslında hiç olmasa da, “ölçülebilir değişkenlik” kanıt olarak kabullenilir.oysa ilimde esas olan algıdır, yani ölçülebilir olması yeğlense de,mevcut olandan yeni bakış açısını türetir.

yavuz dizdar gözümüz önüne gerçekleşen pek çok olay “kedilerin temiz oldukları için yalandıkları” benzeri giz örtüleri altındadır.

yavuz dizdar dogmaya dönüşen bilimin en kötü özelliği “dinleme ve anlamaya çalışma” melekesini yitirmiş olmasıdır.

vikipedi adalet, hakkın gözetilmesi ve yerine getirilmesi anlamına gelir. haklı ile haksızın ayırt edilmesi adaletle sağlanır.

emine şenlikoğlu özkan ben de adalet duygusu yaradılıştan vardı. ama bilgi olmayınca adalet duygusu yetmiyor insana.

halil cibran baskıya başkaldırmayan kişi kendine karşı adaletsizdir.

nalan türkeli açlık, dışlanmışlık, haksızlık, ahlaksızlık, adaletsizliğin olduğu her yer, hepimizin hapishanesi değil mi?

robert green ingersoll dinsizler, tarihin her çağında insan hakları için savaştı, ve her zaman özgürlüğün ve adaletin korkusuz avukatı oldular.

ludwig andreas feuerbach ahlakın temeli ne zaman ilahiyata dayandırılırsa, halklar ne zaman ilahi otoriteye bağımlı hale getirilirse, en ahlaksızca, en adaletsiz, en kepaze şeyleri mazur gösterip yaygınlaştırmanın yolu açılmış demektir.

nurullah aydın adalete güven sarsılmışsa, toplumsal barış da güven de zedelenmiş olur.

deniz baykal mahkemelerden içeri siyaset girerse, adalet dışarı çıkar.

william shakespeare ne adaletsiz bir dünya; kimi günahları ile yükseliyor, kimi iyilikleri ile kaybediyor!

nelson rolihlahla mandela yoksulluğu bitirmek 'hayır' işi değildir, adalettir!

william watson bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun...

gülriz sururi cezzar komünizm hoşuma hiç gitmedi. ama sosyalizm, solcu olmak bana fevkalade uygundu. bırak cumhuriyeti, demokrasiyi bile beğenmedim. ülkemde sosyalist bir yönetim olsun istedim. insanlar çok daha adil yaşasın, eşitlik olsun istiyordum.

agatha christie adalet, bir çağlayan gibi akmalıdır.

alî bin ebî tâlib adil ol, kudretin sürekli olsun.

blaise pascal kuvvete dayanmayan adalet aciz, adalete dayanmayan kuvvet zalimdir.

mustafa bülent ecevit eşitlik her zaman adil değildir.

edmund burke her ne zaman özgürlük ve adalet arasında bir ayrım yapılsa, her ikisinin de güvende olmadığını düşünürüm.

george bernard shaw kaplan adamı öldürmek isterse adı vahşilik, adam kaplanı öldürmek isterse adı spor olur. suç ile adalet arasındaki fark da bundan büyük değildir.

konfüçyüs bir ülkede adaletin varlığı kişinin kendini özgürce ifade etmesinden anlaşılır. bir ülkede adaletsizliğin varlığı ise kişilerin başına buyruk davranışından anlaşılır. iyi insanlar sorunları önlemek için çaba sarf ederler.